Menna: Cenevre’de bir müzakere stratejisi yok

img
Menna: Cenevre’de bir müzakere stratejisi yok YDH

Suriye Demokratik Meclisi Eş Başkanı Heysem Menna, YDH yazarı Hasan Sivri’nin sorularını cevapladı.




YDH-Suriye krizinin başından beri silahlı mücadeleye ve dış müdahaleye karşı tutumuyla tanınan ve hep siyasi çözümü savunan muhalif liderlerden Heysem Menna, Suriye Demokratik Meclisi Eş Başkanı sıfatıyla Cenevre görüşmelerine davet edildi.

Suudi Arabistan’ın girişimiyle oluşturulan Riyad heyetinin dün Cenevre görüşmelerinden çekilmesi 5 yıl aradan sonra ilk kez tüm uluslararası tarafların desteğiyle başlatılan siyasi çözüm sürecini tehlikeye düşürürken, biz de hem Cenevre müzakerelerinin niteliği hem de geleceği ile ilgili görüşlerini almak için Demokratik Suriye Meclisi Eş Başkanı Heysem Menna ile görüştük.  

Heysem Menna ''Biz bölge halkları olarak tek bir halkız, geleceğimiz de zorunlu olarak birdir, kimse bunun önüne geçemez, kimse bizi ayıramaz'' diyerek bölgedeki hiç bir gücün bu halkları bölemeyeceğini belirtti.

Hasan Sivri: Son haberle başlayalım. De Mistura Cenevre görüşmelerinin 25 şubata kadar dondurulduğunu duyurdu. Sizce sebebi nedir? Cenevre görüşmelerine ve ciddiyetine nasıl bir etkisi olur?

Heysem Menna: Öncelikle geçen haftalarda gerçekleşen görüşmelerden bahsedecek olursak, biz ilk günden beri söylüyoruz, görüşmeler “yama” yöntemi ile gerçekleşiyor. Görüşmelerin gerçekleşme yolu şuna benziyor: Bir tekeri patlak, deposu boş ve araba sürmeyen bir şoförün olduğu araba ile dağ yolunda tırmanmaya çalışıyorsunuz. Olan biteni en güzel bu şekilde açıklayabiliriz.

Maalesef müzakereye dair açık ve net bir strateji yoktu. Görüşmelere katılan taraflara ve katılımlarına dair iyi ve net bir yol haritası sunulmadı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin, Güvenlik Konseyinin ve Sayın De Mistura ekibinin yetkili elemanları arasında koordinasyon da yoktu.

Sayın De Mistura'nın 10-14 maddeler ile alakası yoktu. Bu maddeler Genel Sekreter ve Güvenlik Konseyi’nin yetkisinde. Genel Sekreter çok net bir şekilde, Güvenlik Konseyi kararının yayınlanmasından sonra bir ay içinde icraatlarla ilgili rapor hazırlamakla görevlendirildi. Lakin hiçbir şey hazırlamadılar.

Biz karardan 15 gün sonra görüşmeler için insani, hukuki meselelerde ve ateşkes ile ilgili konularda ilerleme sağlamak için harekete geçilmesi için uyarıda bulunduk. Kararı çıkaran Güvenlik Konseyi, bu konuda hiçbir ciddi adım atmadı. Birinci ayın ikisinde açık bir mektup gönderdim.

Güvenlik Konseyi kararı net değildi. Sembolik bir karardı. Ne karara bağlılık ne sorumluluk alma ne de başka bir adım görmedik. Taraflara, Suriye veya diğer ülkeler olmak üzere hiçbir mesaj gönderilmedi.

''BM Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi Ciddi Değil''

Birinci nokta budur. Genel Sekreter ve Güvenlik Konseyini ilgilendiren noktalarda aksamalar var. Biz de, Genel Sekreter acil icraatlar talebinde bulunursa durumun telafi edilebileceğini söyledik. Bunlardan bazıları insani kuşatmaların kaldırılması ve Avrupa ve diğer devletlerden Suriye'ye yönelik iktisadi ambargo kuşatmasının kaldırılmasını talep etme, iki taraftan da kadın ve çocukların serbest bırakılmasını talep etme vs. Bu gibi durumlar bir hafta içerisinde gerçekleşebilecek şeyler. Çok basit.

Kimse bize bu konularda geri dönmedi, cevap vermedi. Arap bir şairin bir dizesinde geçiyor: “Savaşa silahını almadan giren gibi”. Yani sen bir çatışmaya giriyorsun ve  elinde silahın yok. Güvenlik Konseyinden 10-14 maddeleri ile ilgili hiçbir ciddi icraat yok.

''Müzakere Haritası ve Stratejisi Yok''

İkinci nokta şudur: Ben müzakere ile ilgili ders verdiğimde müzakerenin esası olan şu noktalardan başlıyorum: Müzakere stratejisini belirlemek. Talep edilen anlaşma veya uzlaşının fotoğrafını çekmek. İlk sonuçların incelenmesine başlamak ve başarı sağlanan adımları değerlendirmek. Verdiğim derslerde buna ''Müzakerelerde 4 Önemli Nokta'' adını veriyorum. Bu noktalardan hiçbiri mevcut değil.

''De Mistura Her Bir Tarafa Farklı Şeyler Söyledi''

Üçüncü nokta: Sayın De Mistura bazı konularda ''Problemleri parça parça çözme'' yolundan gitti. Yani şimdi Heysem Menna ne istiyor diye bakalım ve onu razı edelim. Riyad heyetine bir göz atarız onu da razı etmeye çalışırız. Şam yönetimi ne istiyor, onu da razı ederiz. Bu 3 taraf ile görüşürken aynı dili de kullanmıyorlar. Bir heyete “Tek heyet var o da sensin”, Şam yönetimine “3 heyet var” diyor. Herkesi farklı söylemlerle razı etmeye çalışıyor. Gerçeğin açığa çıktığı noktalar oluyor tabi. Birine örneğin “Heysem Menna ve heyeti danışman olarak katılacak” dedikleri ortaya çıkıyor.

(Gülerek) Şimdi ben bu danışmanlık işini 10 bin dolara yapıyorum. Beni şimdi herhalde ücretsiz danışman olarak katmak istediler. En azından katılımcı değil de direkt danışman olarak teklif getirselerdi (kahkaha atarak). Bu çok gülünç bir durum. Bizimle görüştüklerinde ise bize “Siz esas heyetsiniz, sen heyetin başkanısın” diyorlar.  Yani her bir tarafa farklı şeyler söylediler.

Hasan Sivri: De Mistura'nın Cenevre görüşmelerini dondurmasının ana sebebi nedir?

Heysem Menna: Sayın Kerry ve Lavrov, hürmetlerimi belirterek ifade ediyorum ki her aşamada müdahil oldular. Bu durum en çok De Mistura'yı etkiledi. De Mistura sola çekerken biri gelip onu sağa çekti, sağa çekecekken de diğeri gelip onu sola çekti. De Mistura örneğin birilerine mektup veya mesaj gönderecek olduğunda, biri gelip “hayır bunun vakti değil” diyordu. Arapların bir deyimi var, sanırım Türkler de bunu kullanır: Aşçı sayısı artarsa yemek yanar. Burada da öyle bir durum var. Aşçı çok. Ben bu durumu gördüm ve herkese de söyledim. Hasan kardeşim dün konuştuğumuzda, görüşmelerin dondurulmasından önce de sana söyledim, ben cuma gününe kadar süre veriyordum. Erteleneceği çok açıktı. Son gün cuma günüydü benim için.

Az önce benzettiğim gibi, yorgun bir aracın içine herkesi doluşturdular, tekerleği ve benzini olmadan dağa tırmanmaya çalışan bir araba var. Bu araba bu şekilde yola devam edemez. Arabanın durması ve tamir edilmesi gerekiyordu. Cenevre'de olan bu.

''Heyetimdeki 14 Kişi Benden Önce Müzakere Salonuna Girer, Sonra Ben Girerim''

Hasan Sivri: Doktor Menna, listenizden 12 kişi davet aldı. Davet almayan 5 Kürt ve 1 Türkmen var. Ayrıca PYD de davet almadı. Dondurulan görüşmeler başlamadan önce davet almayı bekliyor musunuz? Bu hususta Cenevre'de nasıl bir atmosfer var?

Heysem Menna: Daha önce de söyledim. Kısaca tekrarlayayım. Biz müzakere salonuna heyetimiz tam olmadan girmeyeceğiz. Yani müzakere heyetleri 15 kişilik olacak.  Bizim heyet tam olmadan, yani 14 kişi benden önce olmak üzere o müzakere salonuna girmeden ben de girmeyeceğim. Ben heyetimin o salonda olduğunu göreceğim ondan sonra orada yer alırım. Bu konuda netiz. Bu olmazsa ben burada ofisimde otururum.

Hasan Sivri: Suriye ordusu ve müttefiklerinin, Rusya'nın da yardımı ile sahada el-Kaide bağlantılı gruplara karşı savaşını nasıl okuyorsunuz? Dün Nubbul ve Zahra beldeleri ve kuzey Halep'te de ilerlemeler sağlandı.

Heysem Menna: Ben, Güvenlik Konseyi kararından da önce, Rusya ve Suriye'nin, kuzeydeki stratejik bölgelerde yeniden pozisyon alma yönünde bir askeri karar aldığını düşünüyorum.  Dolayısıyla Ruslar, Amerikalılarla uzlaşı halinde, ne Rus kuvvetlerine ne de Koalisyon güçlerine karşı bir adım atılmadan askeri operasyonlarına devam etti. Gördüğün gibi de ne Birleşmiş Milletler metninde ne de Viyana görüşmelerinde bu meselede Ruslara karşı çıkılmadı. Görüşme ve müzakereler hangi noktada olursa olsun sahada uygulamaya konulan bir planlama vardı.

Bu durum iki meseleyle bağlantılı. Birincisi sahada askeri değişim olmadan siyasi çözümün tek başına bir çözüm olabileceğine dair bir kanaatleri yok. Bana sorarasan bu görüşe katılmıyorum. Ben yaşadığımız sorunların ancak siyasi yollarla çözülebileceğini düşünüyorum. Olan bitene baktığımızda ise her tarafın kendi kanaatini esas alarak hareket ettiğini görüyoruz. Askeri dönüşümü burada Rusya ordusu, havadan operasyonlarla ve sahada hareketliliklerle sağladığını görüyoruz. Bu durum da müzakerelerde ve sorunların çözümünde bir baskı kartı olarak kullanılabilecek. Nubbul ve Zahra beldelerinin kuşatılması meselesinde gördüğümüz gibi.    

''Türk İstihbaratı el-Kaide ile Koordineli Çalışıyor''

Hasan Sivri: Suriye kuzeyinde el-Kaide bağlantılı gruplar, tekfirciler ve IŞİD var sayın Menna. Bunlar nasıl ortadan kaldırılacak?

Heysem Menna: Ben Suriye kuzeyinde “ılımlı” adı verilen bazı silahlı grupların ciddi bir hata yaptığını düşünüyorum. Bu gruplar Nusra ile ilişkilerini kesmedi, aksine onunla bir ittifak kurdu. Buna ek olarak son zamanlarda net bir şey gördük. Türk tarafı, özellikle de Türk istihbaratı, ılımlı denilen gruplardan çok el-Kaide ile koordinasyon kuruyordu. Kendilerince, diğer gruplar güçlü görülmüyordu  ve saldırılarda el-Kaide'ye ihtiyaçları vardı. Bu hal varken, ateşkesi sağlamak için ciddi bir yol haritasına sahip olamayız.

''Suriye'de 3 Askeri Saha Var: Şam Yönetimi, Siyasi Çözümü Kabul Edenler ve Teröristler''

Ben askeri çatışmaların olduğu bölgelerde 10'dan fazla müzakerede bulundum. Suriye'deki sahayı 3 askeri bölgeye bölebiliriz. A bölgesi Suriye hükümetinin kontrol ettiği bölge diyelim. B bölgesi ise, siyasi çözümü kabul eden tarafların kontrolünde diyelim. Kuzey ve güney cephesi ile birlikte Suriye Demokratik Güçlerinden tut da diğer tüm bu siyasi çözüm fikrine katılan güçlere kadar.  C bölgesi ise teröristlerin, uluslararası tarafların da bu şekilde isimlendirdiği silahlıların bölgesi.  

Ahmaklık, siyasi çözümü kabul eden bölgede yani B bölgesindeki bazı silahlı gruplar da mevcut. Bu gruplar Nusra ile ilişkilerini kesmedi. İdlib'de gördüğümüz gibi. Bu durumda kuzeyde B bölgesi ile C bölgesini birbirinden ayırmak mümkün olmuyor. Bu zayıf noktadan Ruslar operasyonlarda istifade etti. Ruslar ''Güvenlik Konseyi’nin kararı açık: Sadece terörist örgütler değil, aynı zamanda bu örgütlerle işbirliği yapanlar'' diyor.

Dolayısıyla Ruslar bu operasyonlarda uluslararası çatının altında hareket ediyor. Biz kuzeydeki cepheye mesajlar gönderdik. Biz onlara dedik ki ''Bu ittifak (Nusra ile) sadece doğaya aykırı değil, aynı zamanda çıkarlarınıza da aykırı; çünkü ayaklar altına alınacaksınız.” Nusra ile ittifak halinde olduğunuz sürece Nusra gibi bedel ödersiniz.

Hasan Sivri: Riyad heyeti için ne düşünüyorsunuz? Bu heyette demokrasiyi küfür sayan İslam Ordusu gibi örgütlerin temsilcisi var, Muhammed Alluş gibi.

Heysem Menna: Biz kendi heyetimiz adına konuşayım, heyetimizde savaş suçu işlemiş birinin olmasını kabul etmeyiz. Biz adil bir geçişin sağlanmasını ve savaş suçu işleyenlerin hesaba çekilmesini istiyoruz. Heyetimde savaş suçu işlemiş biri varken bütün bunları nasıl gerçekleştirebilirim?