• 04/01/11 - 01:00
  • Yazar: Haaretz /Editorial
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH- İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesi, editorial imzasıyla yayımladığı yazıda Libya’ya yapılan yabancı askeri müdahalenin bölgedeki diğer muhtemel halk ayaklanmalarına zarar vereceğini savunuyor.




    YDH- İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesi, editorial imzasıyla yayımladığı yazıda Libya’ya yapılan yabancı askeri müdahalenin bölgedeki diğer muhtemel halk ayaklanmalarına zarar vereceğini savunuyor.

     

    Güç kullanma tehdidi ve gerçekleşen eylemine ek olarak, zengin devletler, demokratik devrimlerin meydana geldiği devletlerin kalkınma ve yeniden inşasına yardım etmelidir.

     

    Uluslararası koalisyon kuvvetleri Saddam Hüseyin’in rejimini devirmek için Irak’a saldırdıktan tam sekiz yıl sonra, "Batılı güçler" şimdi benzer bir yüzleşmeyle çarpışmaktalar: hava ve füze saldırıları, bu kez Libya’ya karşı. Resmi hedef, Muammer Kaddafi’nin kuvvetlerinin isyankâr sivillere zarar vermesini önlemek, fakat gerçek amaç onun rejimini devirmek.

     

    İlk bakışta, Irak tecrübesinden çıkarım yapıp bu Libya saldırısıyla ilgili ileri geri tahminlerde bulunmak kolay görünüyor. Fakat gerçek şu ki, bu iki durum arasında bazı önemli farlılıklar var; bir algı değişimini yansıtan farklılıklar.

     

    Eğer Irak vakasında, savaşın bahanesi farazi kitle imha silahlarını ortadan kaldırıp petrol gibi stratejik çıkarları korumak idiyse; bu kez, Batılı kuvvetler dediklerimiz –birçok Arap devletinin de işbirliği ve desteği ile- vatandaşların öldürülmesini önlemek ve rejime karşı başlatılan sivil isyana yardım etmek üzere harekete geçmeye karar verdi.

     

    Libya’nın diktatörlük rejimine karşı birleşen Batılı ve Arap harekâtı geniş çapta desteğe sahip olsa da, karmaşık bir ikilem yaratıyor.

     

    Şimdiye dek, Tunus ve Mısır gibi Arap devletlerinin halkları kendi rejimlerini devirmeyi başarmış ve demokratik reform için zemini hazırlamışlardı. Dahası, Yemen, Bahreyn, Suriye ve (iki yıl önce) İran’daki devrimci gelişmeler, dış unsurlardan yardım almayan hakiki sivil ayaklanmalar olarak görüldüklerinden yaygın meşruiyet kazanmışlardı.

     

    Fakat Libya’da, Facebook devriminin Tomahawk devrimine dönmesi muhtemel: Batılı devletlerden gelen kuvvetlerin müdahalesinin, oradaki ve belki başka devletlerdeki sivil hareketlerin meşruiyetinin altını oyması olasıdır.

     

    Diğer taraftan, uluslar arası kamuoyu öylece kenarda durup sivillerin katledilişini pasif bir şekilde seyredemez. Eylem sorumluluğu, böylesi uluslar arası girişimlerin özüdür. Hakikaten, dünyanın her yanında mevzilendirilmiş barış güçleri, masumların öldürülmesini önleme sorumluluğunu taşımaktadır.

     

    Fakat bu barışı koruma sorumluluğu, eğer diktatörlük rejimlerine karşı sadece askeri yöntemlerle uygulanmazsa –ve sadece yasadışı fetihlerde bulunmuş devletlere karşı yapılmazsa- daha ileri bir meşruiyet kazanır.

     

    Güç kullanma tehdidi ve gerçekleşen eylemine ek olarak, zengin devletler, demokratik devrimlerin meydana geldiği devletlerin kalkınma ve yeniden inşasına yardım etmelidir.

     

    Çeviren: İkbal Zeynep Dursunoğlu