Amerikalı, Avrupalı, İsrailli ve İranlı uzmanlar, İran'ın 14 Nisan'da yaptığı Gerçek Vaat operasyonunu değerlendirdi.
YDH- Gerçek Vaat Operasyonu, Tel Aviv rejimi tarafından Şam'daki İran konsolosluğuna düzenlenen yasadışı hava saldırısına karşı haklı ve doğal bir yanıttı.
Bu saldırı, aralarında üst düzey bir Devrim Muhafızları komutanının da bulunduğu yedi İranlı askeri yetkilinin trajik ölümüne yol açmıştı.
İran merkezli kanal Press TV'ye göre, İsrailli yerleşimciler için, Gazze'de binlerce masum Filistinlinin katledilmesine ve işgal altındaki Batı Şeria'da tekrarlanan katliamlara tarafgirlik yapmaktan çok farklı olarak, bir saldırının hedefinde olmak yeni bir gerçekle yüzleşmekti.
İran'ın uzun menzilli insansız hava araçları ve balistik füzelerinin işgal altındaki toprakların gece semalarında dolaştığı gergin saatleri şaşkınlık, şok ve endişe verici olarak tanımlıyor.
Birçoğu geceyi sığınaklarda ve güvenli odalarda, korkmuş, endişeli ve uykusuz geçirdiklerini söyledi.
Forward'da bir köşe yazarı, İran'ın misilleme saldırılarının etkilerinin yarattığı dehşet verici gerçeği şu sözlerle ifade etti: "Pazar günü İsrail'de çalışma haftasının başlangıcıdır, ancak okullar ve birçok işyeri bugün kapalıydı. Bu kozmopolit şehrin tipik kalabalık hafif raylı sistemi seyrek ve dikkat çekici derecede sessizdi; az sayıdaki yolcu akıllı telefonlarına yapışmış, kimsenin bulamadığı cevapları arıyordu."
Press TV'ye göre, İran'ın çığır açan saldırısının sonucunun belirsizliği, cevap bulmaya hevesli askeri analistleri meşgul ederken, rejimin caydırıcılık kapasitesinin ciddi şekilde tehlikeye girdiği ve çok övülen istihbarat becerisinin bir efsane olduğunun ortaya çıktığı gerçeğini kesinlikle görmezden gelemezler.
Birleşmiş Milletler'deki eski Fransız askeri misyon şefi General Dominique Trinquand önemli bir noktaya dikkat çekti: "Bu çatışmadaki önemli gelişme İran'ın İsrail'i doğrudan vurmuş olmasıdır".
Gelişmiş Amerikan savunma teknolojisi İsrail adına müdahale ederek insansız hava araçları ve füzelerin birçoğunu engellemiş olsa da, İran'ın saldırısı "önemli bir ağırlık taşıyor" diye ekledi.
"İran, Irak, Yemen ve Lübnan'dan İsrail'e atılan füze ve insansız hava araçlarının sayısı ile Golan Tepelerine yapılan saldırılar küçümsenemez" diye yazdı.
Aynı derecede önemli bir gözlem de Belçika Kraliyet Askeri Akademisi'nde araştırmacı olan Didier Leroy tarafından yapıldı.
Leroy, "Dinamikleri değiştiren ve İran'ı aktif bir askeri oyuncu olarak haritada yeniden konumlandıran niteliksel bir eşiği geçtik.'' diye yazdı.
İsrail askeri istihbaratının eski yöneticilerinden Amos Yadlin, İran saldırısının "Gazze'deki savaşta ve hatta savaşın sonunda" stratejik bir değişikliğe yol açabileceğini öngördü.
İsrail savaş kabinesi tarafından İran'ın saldırılarının yol açtığı hasara ilişkin bilgilerin engellenmesi için çıkarılan askeri kararname, yerel ve uluslararası medya platformlarını susturdu ve "asgari" hasar meydana geldiği iddialarını bağımsız olarak doğrulamak için erişimi engelledi.
ABD Deniz Piyadeleri eski istihbarat subayı Scott Ritter'in İran'ın misilleme saldırısını "bu yüzyılın en büyük zaferlerinden biri" olarak tanımlamasına şaşmamak gerekiyor.
Press TV'ye göre, Haber içeriğini usülsüzce sansürleyen bu baskıcı tutum, rejime "bilgi" olarak adlandırılan ancak gerçeklerden ve doğruluktan uzak propagandayı yayma konusunda açık çek verdi.
İran'ın önde gelen analistlerinden Profesör Seyid Muhammed Marandi, İran'ın ana hedefinin İsrail rejimine ait iki hava üssü olduğunda ısrar etti. Ve 20 ya da daha fazla füzenin hedeflerini vurduğunu söyledi.
Marandi, "Diğer insansız hava araçları ve eski nesil füzeler, İsrail'in hava savunma kapasitesini çok pahalı füzelerinin çoğundan mahrum bırakan ucuz tuzaklardı" dedi.
İran'ın bakış açısına göre, Şam'daki konsolosluğuna yapılan saldırı, misilleme yapılmadığı takdirde her türlü caydırıcılık kavramını silecek ve İran'a doğrudan saldırılar da dahil olmak üzere İsrail'in daha da küstah askeri eylemlerine kapı açacak bir kırmızı çizgiydi.
Ayrıca, İran'ın saldırısının bir başarısızlık olduğunu iddia eden kuşkucular, İslam Cumhuriyeti tarafından enjekte edilen yeni caydırıcılık gerçeğini ya görmezden geliyor ya da kasıtlı olarak gizliyorlar.
ABD Deniz Piyadeleri eski istihbarat subayı Scott Ritter'in İran'ın misilleme saldırısını "bu yüzyılın en büyük zaferlerinden biri" olarak tanımlamasına şaşmamak gerekiyor.
"Gerçek Vaat Operasyonu", savaşın siyasetin başka araçlarla uzantısı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, modern İran tarihinin en önemli askeri zaferlerinden biri olarak tarihe geçecek.
Filistin'in özgürlük mücadelesinin en önde gelen destekçisi olarak İran'ın nüfuzu muazzam ölçüde arttı; bu İran'ın ne kaçındığı ne de gizlediği bir pozisyon olarak biliniyor.
Ritter, İran'ın temel politika hedeflerini ve amaçlarını bozmadan inandırıcı bir caydırıcılık duruşu oluşturmuş olmasının zaferin tam tanımı olduğunu yazdı.
Bu nokta Filistinli akademisyen Profesör Sami Al-Arian tarafından da vurgulanıyor. İsrail'in caydırıcılık teorisinin büyük ölçüde zarar gördüğünde ısrar ediyor.
"Siyonist rejimin 7 Ekim'den sonraki stratejik durumu eskisi gibi değil. Benzer şekilde, 14 Nisan'dan sonraki bölgesel stratejik durum da aynı değil" dedi.
Megaloman bir savaş çığırtkanı olan Benjamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ırkçı sağcı rejimi her ne kadar tecriti bir "zafer" olarak göstermeye çalışsa da gerçekler bu anlatıyı yalanlıyor.
Press TV'ye göre, Filistin'in özgürlük mücadelesinin en önde gelen destekçisi olarak İran'ın nüfuzu muazzam ölçüde arttı; bu İran'ın ne kaçındığı ne de gizlediği bir pozisyon olarak biliniyor.
Aslında, iyi koordine edilmiş misilleme saldırısına yönelik stratejik hesaplamanın bir parçası da Gazze'nin içinde bulunduğu kötü durumun ne gölgelenmesini ne de terk edilmesini sağlamak oldu.
Gazze merkezli direniş hareketi Hamas'ın İran'ı desteklemesi ve Batı Asya'daki ülkelerin ve halkların "Siyonist saldırılar karşısında" kendilerini savunma "doğal hakkını" teyit etmesi şaşırtıcı olmuyor.
"İran'ın Siyonist varlığa karşı yürüttüğü askeri operasyon doğal bir haktır ve Şam'daki konsolosluğu hedef alma suçuna gereken bir cevaptır" denildi.
Press TV, ''İran'ın kahramanca misyonunun en önemli dersi, kurtuluş için savaşmanın, egemenliği savunmanın ve işgal ve baskıya direnmenin haklı bir dava olduğudur.'' diey vurguluyor.