• 01/01/70 - 02:00
  • Yazar: Admin
  • Bu sayfayı yazdır img
    YDH

    YDH- Chris McGreal, İngiliz Guardian gazetesi için kaleme aldığı özel haberinde Güney Afrika’daki ırkçı rejim dönemindeki belgelerin İsrail’in nükleer silah sahibi olduğunun resmi kanıtı olduğunu ifade ediyor.




    YDH- Chris McGreal, İngiliz Guardian gazetesi için kaleme aldığı özel haberinde Güney Afrika’daki ırkçı rejim dönemindeki belgelerin İsrail’in nükleer silah sahibi olduğunun resmi kanıtı olduğunu ifade ediyor.

     

    Güney Afrika’daki gizli belgeler, İsrail’in ırkçı rejime nükleer savaş başlıkları satmayı teklif ettiğini ortaya çıkardı. Bu belgeler, İsrail’in nükleer silahları olduğunu kanıtlayan ilk belgeler olma özelliğini taşıyor.

     

    1975’te iki ülkenin üst düzey yöneticilerini bir araya getiren toplantıların ‘çok gizli’ dakikalarında, Güney Afrika’nın Savunma Bakanı PW Botha’nın, o zamanki İsrail savunma bakanı- şimdiki cumhurbaşkanı Şimon Perez’e nükleer silah başlıkları hakkında soru sorduğu ve Perez’in de ‘üç farklı boyutta’ nükleer silah başlığı önerdiği  ortaya çıktı.

     

    Aynı zamanda, bu sırada bu iki yetkili, iki ülke arasındaki askeri ilişkilerle ilgili geniş kapsamlı bir anlaşmaya imza attılar. Bu anlaşma, anlaşmanın devamlılığının ‘gizli tutulmasına’  bağlı olduğunu söyleyen bir madde de içeriyordu.

     

    Amerikalı bir akademisyen olan Sasha Polakow- Suransky tarafından, iki ülkenin yakın ilişkisine dair hazırladığı kitap için araştırma yaparken bulunan belgeler; İsrail’in nükleer silaha sahip olduğunu ne kabul eden ne de reddeden belirsiz açıklamalarına karşılık, nükleer silahı olduğunu gün gibi açığa çıkarıyor.

     

    İsrailli yetkililer, Güney Afrika’nın ırkçı rejim sonrası hükümetinin Polakow-Suransky’nin ricası üzerine bu belgelerin gizlilik derecelerini kaldırmasına engel olmaya çalıştılar. Bunlardan ortaya dökülen sonuçlar elbette çok utanç verici olacak, hele ki bu hafta, nükleer silahlanmanın yayılmaması üzerine New York’ta Ortadoğu’yu merkeze alan konuşmalar olacakken.

     

    Bunlar ayrıca, İsrail’in ‘sorumluluk sahibi’ bir güç olduğu ve nükleer silaha sahip olsa bile bunu, İran benzeri ülkelerin yaptığı gibi, kötü amaçlarla kullanmayacağı şeklindeki argümanını da çürütmüş olacak.

     

    Perez’in basın sözcüsü bugün raporun asılsız olduğunu ve iki ülke arasında ‘asla hiçbir müzakere olmadığını’ söyledi; fakat belgelerin doğruluğu hakkında hiçbir yorum yapmadı.

     

    Güney Afrika’nın belgeleri ırkçı yönetim dönemi ordusunun silahları bir caydırıcı olarak ve komşu ülkelerden gelebilecek herhangi bir saldırıya karşı istediğini gösteriyor.

     

    Belgeler iki tarafın 31 Mart 1975 tarihinde bir araya geldiğini söylüyor. Polakow-Suransky, Amerika’da bu hafta basılan ‘Adı Geçmeyen İttifak: İsrail’in Güney Afrika Irkçı Yönetimi ile Gizli Müttefikliği’ isimli kitabında, İsrailli yetkililerin görüşmeler sırasında, ‘Güney Afrika’ya resmen cephaneliğindeki nükleer kapasiteli Jericho füzelerini satma teklifinde bulunduğunu’ yazıyor.

     

    Toplantıya katılanlar arasında Güney Afrika Kurmay Başkanı, Orgeneral RF Armstrong’un da bulunduğu ortaya çıktı. Armstrong, hemen o anda, Güney Afrika’nın Jericho füzelerini almasının yararlarını anlatan bir not yazdı, tabii nükleer silah kapasitesine sahip olmaları koşuluyla.

     

    Çok gizli olarak damgalanan ve İsraillilerle görüşmenin yapıldığı günün tarihini taşıyan bu not, daha önce de bulunmuştu; fakat İsrail’in aynı gün yapılan teklifi ve bu notun İsrail’e doğrudan bir rica niteliği taşıdığı bilinmediğinden, anlamı pek anlaşılamamıştı.

     

    Bu notta, Armstrong; ‘Teklif edilen şekilde bir silah sisteminin, şu gibi bazı özellikler taşıması gereklidir:

    a) Füzeler, Güney Afrika’da üretilecek ya da başka yerlerden temin edilecek nükleer savaş başlıklarıyla tamamlanacaktır’. Fakat Güney Afrika nükleer silahlar üretebilme kapasitesinden epey uzaktaydı. İki aydan biraz uzun bir süre sonra, 4 Haziran’da, Perez ve Botha Zürih’te bir araya geldiler. O zaman, Jericho projesi ise Chalet kod adını taşımaktaydı.

     

    Görüşmenin çok gizli dakikalarının kayıtlarında, ‘Bakan Botha sınırlı sayıda Chalet ünitesine, gerekli yük kapasitesini taşıdıkları sürece sıcak baktığını söyledi’ şeklinde cümleler geçiyor.

     

    Rapor bunun ardından başka bir yerde, ‘Bakan Perez yük kapasitesinin 3 farklı boyutta mevcut olduğunu söyledi. Bakan Botha teşekkürlerini iletti ve tavsiye alması gerektiğini söyledi’ şeklinde cümleler içeriyor. Bahsedilen bu üç boyutun; klasik, kimyasal ve nükleer anlamları taşıdığı tahmin ediliyor.

     

     ‘Taşıma kapasitesi’ gibi üstü örtmelerin kullanılması, İsrail’in nükleer meselesine olan hassaslığını ortaya koyuyor. Sadece geleneksel silahlar söz konusu olsaydı kullanmayacaklardı bile. Ayrıca, Armstrong’un notundan da Güney Afrika’nın Jericho füzeleriyle yalnızca nükleer silah atabildikleri sürece ilgilendikleri anlaşılmışken, bu şifreleme olsa ola nükleer savaş başlığı anlamına gelebilir.

     

    Bunun yanında, Güney Afrika’nın İsrail’den almaya ihtiyaç duyabileceği tek yük kapasitesi nükleer olabilirdi. Çünkü Güney Afrikalılar, diğer savaş başlıklarını monte etmeyi başarabilecek durumdaydı.

     

    Botha, bu anlaşma teklifini yüksek maliyetten dolayı çok fazla ilerletmedi. Ayrıca, olası herhangi bir anlaşma son olarak İsrail başbakanının onayını almak zorundaydı ve bunun olup olmayacağı da kesin değildi.

     

    Neticede, Güney Afrika, her ne kadar İsrail’in yardımıyla da olsa, kendi nükleer bombalarını geliştirdi. Fakat askeri teknolojide işbirliği ancak ilerleyen yıllarda gelişebildi. Güney Afrika da İsrail’e silah geliştirmesi için gerekli olan uranyum oksitin önemli bir miktarını sağladı.

     

    Bulunan belgeler, Güney Afrikalı eski bir deniz kumandanı olan ve 1983’te Sovyetler Birliği’nin casusluğunu yaptığı gerekçesiyle hapse atılan Dieter Gerhardt’ın açıklamalarını doğrular nitelikte. Gerhardt serbest kaldığında ırkçı rejim sona ermişti ve Gerhardt İsrail ve Güney Afrika arasında Chalet adı verilen bir anlaşma olduğunu ve anlaşmanın Yahudi devletinin ‘özel savaş başlıkları’ taşıyan sekiz Jericho füzesi sağlama teklifini içerdiğini söylemişti. Gerhardt bunların atomik bombalar olduğunu ileri sürmüştü. Fakat şimdiye dek bu teklifi kanıtlayan bir belge yoktu.

     

    Perez nükleer savaş başlıkları teklifini Botha’ya yapmadan birkaç hafta önce, iki savunma bakanı kendi aralarında Secment adı verilen bir askeri ittifaka dair gizli bir anlaşma yapmışlardı. Anlaşma o kadar gizliydi ki bu onu kendi varlığını açıkça inkar etme noktasına getirmişti: ‘Burada açıkça kabul edilmiştir ki bu anlaşmanın varlığı… gizli kalmalı ve tarafların hiçbirince açık edilmemelidir.’

     

    Anlaşma ayrıca iki tarafın da bu anlaşmayı tek başlarına feshedemeyeceklerine dair bir madde de içeriyordu.

     

    İsrail’in nükleer silah programının varlığını 1986’da Mordechai Vanunu, Sunday Times’a açıklamıştı. Dimona nükleer bölgesinin içerden çekilen bazı fotoğraflarını vermişti ve nükleer materyali üretmenin süreçlerini detaylı olarak anlatmıştı; fakat yazılı bir belge sunmamıştı.

     

    1979 devriminden sonra, İranlı birtakım öğrenciler tarafından Tahran’daki Amerikan büyükelçiliğinden ele geçirilen belgeler, Şah’ın İsrail’e nükleer silah geliştirme amacı taşıyan bir yakınlık duyduğunu ortaya koymuştu. Fakat Güney Afrika’daki belgeler, İsrail’in nükleer savaş başlıkları taşıyan Jericho füzeleri sağlayacak bir konumda olduğunu açıkça gözler önüne seriyordu.

     

    İsrail, şimdiki Güney Afrika hükümetine Polakow-Suransky’e verilen belgelerin gizlilik derecelerini kaldırmamaları için baskı yaptı. Polakow-Suransky ‘İsrail savunma bakanlığı benim Secment anlaşmasına ulaşmamı, hassas birtakım belgeler olduğu gerekçesiyle engellemeye çalıştı, özellikle de imzaları kimin attığı ve tarih konusunda.

     

    Güney Afrikalılar bu durumu önemsemiyor gibiydiler, sadece birkaç satır karalayıp belgeyi bana verdiler. Afrika Ulusal Konseyi hükümeti, ırkçı rejimin eski müttefiklerinin kirli çamaşırlarını dökmekten pek çekinmiyor’ şeklinde konuştu.

     

    Çeviren: Gözde Nur Donat

     http://www.guardian.co.uk/world/2010/may/23/israel-south-africa-nuclear-weapons

    

    Makaleler

    Güncel