İsrail için Suriye

img
İsrail için Suriye YDH

YDH- İsrailli akademisyenlerden Mordechai Nisan, Yediot Ahronot gazetesi için yazdığı yazıda, Suriye’de yaşanan son gelişmeleri İsrail’in bölgesel çıkarları açısından değerlendiriyor.




YDH- İsrailli akademisyenlerden Mordechai Nisan, Yediot Ahronot gazetesi için yazdığı yazıda, Suriye’de yaşanan son gelişmeleri İsrail’in bölgesel çıkarları açısından değerlendiriyor.

 Esed’ler Ortadoğu’nun atmosferini zehirledi, İsrail’i çok cepheli bir savaşa sürükledi.

Sadece siyah ve beyazlarla değil, grilerle boyanmış dünyamızda bile, Şam’daki Esed rejiminin çöküşü Ortadoğu ve dünya için harika bir nimet. Yine de, bazı İsrailliler için bu durum acı verici sert bir darbe olabilir; çünkü İsrail’in uzun vadede Golan Tepeleri’ne saplanıp kalacağının işaretçisi olabilir.

Suriye’nin cürüm ve suçlarının listesi bir alay tutuyor. Saldırgan Sovyet müttefikinden Filistin terörizminin vaftiz babası ve velisi olmaya kadar. Baba Hafız ve oğul Beşar, İsrail’i şeytanlaştıran, Arap dünyasına ihanet eden, İran’ın bölgesel hegemonyasını pekiştiren ve ülkedeki Sünni Müslüman çoğunluğu hiçe sayarak bir Alevi mezhepçi rejim idame ettiren bir siyaset stratejisi gütmüşlerdi.

Yurttaşlarına karşı davranarak, Esed’ler Kürtlere eziyet ettiler, Dürzîleri tehdit ettiler ve azıcık olan Yahudi cemaati soydular.

İktidar arayışı, Qardaha’lı dağ ailesinin ihtirasını biledi. 1960’larda iktidara ulaştılar, 1970’te ele geçirdiler ve zalim bir diktatörlük, bir korku rejimi uygulayarak, eski püskü Arapçı, İsrail karşıtı sloganlar savurarak iktidarı alabildiğine ellerinde tuttular.

Gaddar ve kana susamış bir işgalle doruğa çıkan 1976’daki Lübnan istilası, 2005’te sadece görünüşte sona erdi; başından sonuna dek, Lübnanlıların insan haklarının, ulusal kimliğinin ve siyasi bağımsızlığının kepaze bir ihlaliydi.

 Önemli Lübnanlı Hıristiyan şahsiyetlere Suriye tarafından düzenlenen bir dizi suikast, asla şüphe etmiyoruz ki, eski Sünni Başbakan Refik el-Hariri’yi de istisna etmemişti. Suriye müdahaleciği, ayrıca Irak’ta, Amerika’nın, Saddam sonrası dönemdeki parçalanmış Bağdat siyasi manzarasında istikrarı kurma hedefini önleyerek de yıkıcı bir rol oynadı.

 İsrail elemleri

İsrail’in Esed’lerin elinden çektiği keder ve ıstıraplar, Yahudi devletine başka bütün devletlerin verdiği sıkıntılardan çok daha sinsiydi. Belki bu tahribat teranesi, Golan cephesinde Mayıs 1974’e kadar devam etmiş olan Ekim 1973 Yom Kippur Savaşı’yla başlamıştı.

Suriye’nin İsrail savaş esirlerine yaptığı işkenceler asla unutulmamalı. 1970’lerde Lübnan’ın vurulması, keza 1978’de Beyrut’taki Yüz Gün Savaşı, Lübnan’a karşı Filistin savaşımının desteklenmesi, Hıristiyan cemaatlerinin vahşice katli ile beraber, İsrail’i dost bir komşu olabilecek özgür bir Lübnan’dan yoksun bırakmak için tasarlanmıştı.

Suriye’nin 1980’lerden itibaren Hizbullah’la ittifakı ve Hizbullah’ın cephane boru hattını ve savaş doktrinini kolaylaştırması İsrail’i kanattı, Yahudilerin moralini bozdu ve Mayıs 2000’de İsrail ordusunun ayıplanmayı hak eden ve ihtiyatsız geri çekilişine katkıda bulundu. 1979’daki İslam Devrimi’nden hemen sonra Suriye, İran’la can ciğer bağlar kurduğunda, Humeyni’nin cihadının artık İsrail’in kuzey sınırındaki bölgelerde rahatlıkla konumlanabildiği açığa kavuşmuştu.

Suriye, siyasi olarak uygunsuz bir ittifak sistemi kurarak İsrail’i Ortadoğu’da stratejik olarak izole etmek için harıl harıl çalıştı. İsrail’in eski bölgesel partneri, Sünni, Arap olmayan Türkiye, muhalif bir İsrail karşıtı pozisyon alarak kendi ihtiraslarına yenik düştü.

Suriye-Türkiye ilişkisi ısındı ve ortak Filistin yanlısı tutumları şiddetli bir garaza ulaştı. Hamas ve İslami Cihad’ın Şam merkezleri, Esed’in İsrail’e karşı savaştaki merkezi liderliğini yaydı. Bu durum, İsrail’in, 2007’de tesisini bombalayarak yüzleştiği, Suriye’nin yükselen nükleer programından daha az aşikâr değildi.

Bunca zaman, resmi ve gayrı resmi İsrailli yön vericiler, paradigmalarına sadık ve halklarına sadakatsiz kalarak, Beşar Esed’in gerçekten İsrail’le barış yapmakla ilgilendiği ve yalnızca Kudüs’ün inatçılığıyla bir anlaşmanın bağlanacağı hayalini kurdular.

Bu yorum, gün gibi ortada olan stratejik veriden ve yıllar içinde olgunlaşan Suriye siyasi bağlantılarından boşanmıştı. Golan Tepeleri’nin 1974’ten beri sakin bir cephe olduğu gerçeği Esed’in İsrail’le barış yapmaya eğilimini kanıtlamaktan ziyade, Suriye’nin İsrail’e yönelttiği çok cepheli savaşın, muafiyetle yürütülen dolaylı bir strateji olarak son derece etkili olduğunun göstergesiydi.

 Gelecek Umutları

Esed rejimi düşerse ve düştüğünde, bölge çapında İran hegemonyasının çöküşü de çok uzakta olmayabilir. Arap Sünni dünyası, dik başlı Suriye’nin Tahran Şii egemenliğindeki eksenden ayrılmasından büyük sevinç duyacaktır. Hizbullah da, stratejik hinterlandını ve ideolojik velinimetini kaybederek,  sedirlerin ıssız diyarında güç ilişkilerinin yeniden düzenlenmesini harekete geçirecek bir darbeden muzdarip olacaktır.

 Şam’daki özgürlük, Beyrut’taki özgürlüğün iyileşmesine katkı sağlayacaktır. İsrail’in kuruluşundaki fosilleşmiş görüşü reddederek inanıyorum ki, Lübnan’daki Suriye egemenliğinin sonu, İsrail için kesin olarak ahlaki ve makul bir siyasi menfaattir.

 Şam’da bir rejim değişikliği, çeşitli iç seçeneklerin ihtimalinin önünü açıyor: Sünni bir köktenci devlet, liberal bir yönetim, belki ülkenin jeo-etnik çoğulculuğu üzerine temellenmiş federe bir yapı. Suriye sokakları ve siyasetindeki çalkantıya rağmen, İsrail’in askeri gücü, devrimci değişikliklerin, karşısına çıkmakta olan ve çıkacak sonucu her ne olursa olsun, önümüzdeki günlerde Suriye’ye meydan okuyacak olan hem caydırıcı hem de taarruz kuvvetine sahip olduğundan, ülkenin güvenliğini güvence altına almaktadır.

Şimdi artık 1967’den beri Golan Tepeleri’ne yerleşmede, gelişmede ve onu bölgesel olarak alıkoymadaki geleneksel İsrail tutumundaki bilgeliği daha iyi takdir edebiliriz. Topografya ve suyun gözle görülür değerleriyle süsü bu aşikâr stratejik kaynak, Yahudi tarihi ve demografik sükûnetiyle bezeli bu arazi, ancak bir zihinsel zafiyet nöbetinde terk edilebilir.

 Ve Esed’lerin gidişiyle beraber, Ortadoğu bir bütün olarak, Suriye rejiminin dört uzun on yıldır zehirlediği siyasi atmosferin terör ve gerilimini aşmak için hareket edebilecektir.

Dr. Mordechai Nisan, Kudüs’teki İbrani Üniversitesi’nde Ortadoğu Çalışmaları’ndan emekli bir öğretim üyesidir.

 

Çeviri: YDH 

 



Makaleler

Güncel