Ofansif, defansif ve pasif aktörler ve Mısır devriminin geleceği

Mısırlı muhalif gruplar, somut inisiyatifler alarak sahneye çıkmazsa Tantavi şahsındaki rejim unsurlarının kurduğu yeni oyunda birer figürana dönüşebilir ve kısa vadede olmasa bile uzun vadede güçleri elinde toplayacak yeni bir Mübarek rejimini devirmek için 30 yıl daha deve sabrı gösterebilir.

Mısır’da 25 Ocak’ta protesto gösterileri şekilde başlayan gelişmeler, 28 Ocak’ta devrim sürecine dönüştü ve Hüsnü Mübarek rejiminin 1 Şubat’ta tanımak zorunda kaldığı devrim süreci, 11 Şubat’ta Hüsnü Mübarek’in istifasıyla zafere ulaştı.

 

Devrime karizmatik bir liderin ya da siyasi grupların değil, halkın önderlik etmesi bakımından gerçek bir halk devrimi olsa da, siyasi grupların liderlik rolünün halkın gerisinde kalması sebebiyle Mısır devriminin geleceğine ilişkin öngörülerde bulunmak oldukça zor gözüküyor.

 

Başta, Mısır’ın en köklü ve geniş tabanlı muhalefet grubu olan Müslüman Kardeşler Hareketi olmak üzere bilinen tüm muhalif parti veya örgütler devrime liderlik iddiasında bulunmuyorlar. Alçakgönüllülüğü değil, bir gerçeği yansıtan bu durum, muhalefetin birlik ve beraberliğinin korunmasına büyük katkılar sunuyor olsa da aslında devrimin geleceği ve öngörülen kazanımları açısından ciddi riskler oluşturuyor.

 

Çünkü devrimin temel önceliği olan Hüsnü Mübarek’in gitmesi konusunda zafer kazanılmış olsa da bundan sonra ülkede nasıl bir yönetim sistemi kurulacağı, hala varlığını sürdüren rejimin yeni yönetime geçiş sürecini yönlendirip yönlendiremeyeceği ve geçiş süreçleri tamamlandığında ortaya çıkacak siyasi yapının devrimi yapan halkın beklentilerine ne ölçüde cevap verebileceği bu aşamadan sonra halkın değil, siyasi grup ve partilerin oynayacağı liderlik rolüyle şekillenebilecek.

 

Başta Müslüman kardeşler olmak üzere tüm muhalefet grupları, 18 günlük süreçte devrim trenine birer vagon olarak eklemlenip buna karşı durulmaz bir ivme kazandırdılarsa da ne tek başlarına ne de kolektif olarak bu trenin lokomotifi olma inisiyatifini almadılar.

 

Meydanlardaki halkın fiilen düşürdüğü rejimi hukuken de düşürmek için bir geçici hükümet kurarak geçiş sürecinde belirleyici özne rolü üstlenmedikleri gibi, hatta 6 Şubat’ta Hüsnü Mübarek’in cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atadığı Ömer Süleyman’la müzakere masasına oturarak bu devrim treninin raydan çıkmasına sebep olabilecek hatalar yaptılar.

 

Muhalefet gruplarının birliklerini bozabilecek bu hatasına ve Mübarek rejiminin onların bu hatasından yararlanarak zaman kazanmaya dayalı kriz yönetimi çabasına rağmen devrim treni Hüsnü Mübarek’i ve şimdilik gözüken o ki Ömer Süleyman’ı ezip geçti. Ancak bu durum bundan sonraki süreçte devrim treninin raydan çıkması ihtimalini bütünüyle ortadan kaldırmıyor.

 

Çünkü Mübarek gitmiş olsa da yönetim değişikliğine ilişkin geçiş sürecini yetkilerini devrettiği Savunma Bakanı Muhammed Hüseyin Tantavi başkanlığındaki askeri heyet yönetecek.

 

Muhalefet gruplarının ne devrim (Hüsnü Mübarek’in gitmesi) sürecine ne de yönetim değişikliğiyle ilgili geçiş sürecine ilişkin herhangi bir yol haritası önermemesi sebebiyle şimdiye kadar tüm inisiyatiflerin Mübarek rejimi tarafından geliştirildiğine tanık olduk. Bir başka deyişle şimdiye kadar, kendi başlarına veya kolektif olarak hiçbir inisiyatif ortaya koyamayan muhalefet grupları, meydanlara ve Mübarek rejiminin krizin yönetimi için geliştirdiği inisiyatiflere göre tutum belirlediler.

 

Mısır devrimindeki aktörler ve üç tutum

Bu itibarla Mısır’daki devrim sürecinde gene anlamda üç aktörden ve üç farklı tutumdan söz edilebilir:

 

1- Meydanlardaki halk: Mübarek’in gitmesini ve rejimin değişmesi talebiyle kararlılıkla mücadele etti, şehit verdi, rejimin düşmesini sağlayacak ofansif bir rol oynadı.

 

2- Hüsnü Mübarek ve rejimi: Meydanlardaki halkın taarruzundan korunmak için sert ve yumuşak tüm savunma araçlarını kullandı. Güç kullanımından, kabine değişikliğine, müzakere önerisinden, çözüm için yol haritası sunmaya kadar kriz yönetiminin her aracını denedi. Bütün bu süreçte defansif bir rol oynamakla birlikte, meydanların dayatmasına karşılık siyasi inisiyatif geliştiren tek aktör oldu.    

 

3- Muhalefet grupları: Meydanlara lojistik destek vermekle birlikte, tutumunu halk ve rejim arasındaki savaşın seyrine göre belirleyen bir denge politikası güttü. Hiçbir siyasi inisiyatif ortaya koymamak bakımından pasif bir rol oynadı.

 

Mısır’daki 18 günlük devrim süreci, yukarıda söz konusu edilen aktörlerin tutumunun yarattığı bu denge üzerinde duruyordu. Binaenaleyh muhalefet liderlerinin siyasi inisiyatif almaları durumunda sürecin seyrinin nasıl değişebildiğine ve dengenin halk lehinde nasıl bozulduğuna 10 Şubat gecesi tanıklık ettik.

 

Hüsnü Mübarek, 1 Şubat konuşmasında eylül seçimlerinde aday olmayacağını belirterek, muhalefet gruplarıyla müzakere süreci başlatarak, eylüle kadar yapacağı reformlarla ortaya koyduğu kriz yönetimi politikasını, 10 Şubat’taki konuşmasında bunları biraz daha güçlü bir şekilde vurgulayarak ve yetkilerini Ömer Süleyman’a devrederek bir “onurlu çekilme” stratejisine dönüştürdüğünün mesajını verdi.

 

Bir başka deyişle 1 Şubat’ta kendini korumak için bir yol haritası ortaya koyan Mübarek, 10 Şubat’ta kendini feda ederek rejimini kurtarmaya yönelik bir yol haritası sunmuş oldu.

 

Dr. Muhammed el-Baradei, Mübarek’in sunduğu yol haritası çerçevesinde gitmeye niyetli gözükmediği 10 Şubat konuşmasından sonra yaptığı açıklamada bu yol haritasının Mısır’ı cehenneme götüreceği tespitini yapan ve somut bir inisiyatif ortaya koyan ilk muhalefet lideri oldu.

 

Baradei’nin biri asker olmak üzere üç kişilik bir cumhurbaşkanlığı konseyi ve ülkeyi seçimlere götürecek geçici hükümet kurulması yönündeki çözüm inisiyatifi, yukarıda sözü edilen güçler dengesinin Mübarek aleyhine bozulmasına sebep oldu ve 10 Şubat’ta gitmeye hiç niyetli gözükmeyen Mübarek, 11 Şubat’ta istifa edip kayıplara karışmak zorunda kaldı.

 

Ancak Mübarek, istifa ederek aslında Muhammed el-Baradei’nin ortaya koyduğu çözüm inisiyatifinin de zafer kutlamalarının gürültüsünde işitilmez olmasını sağladı.

 

Çünkü Mübarek giderken tüm yetkilerini Savunma Bakanı Muhammed Hüseyin Tantavi başkanlığındaki bir askeri heyete bırakmış ve ülkedeki yönetim değişikliğine ilişkin geçiş sürecinin yönetiminde bu kurulu oyun kurucu olarak tayin etmişti. Bu ise Muhammed el-Baradei’nin ortaya koyduğu plana nispetle Hüsnü Mübarek açsından çok daha olumluydu.

     

Zira diğer muhalefet gruplarının da destek vermesi durumunda Dr. Baradei’nin biri asker üç kişiden oluşan bir cumhurbaşkanlığı konseyi ve geçici hükümeti, muhalefet gruplarını bu geçiş sürecinde oyun kurucu haline getirir, Mübarek rejiminin ordusunu ise figüran durumuna düşürebilirdi.

 

Şu an ise Mısırlı muhalefet grupları Tantavi’nin oyun kuruculuğuna razı olmuş ve tıpkı devrim sürecinde yaptıkları gibi geçiş sürecinde de Tantavi’nin atacağı adımlara ve meydanların buna vereceği tepkiye göre bir tutum belirlemeyi sürdürecek gibi gözüküyorlar.

 

Gözüken o ki, Mısır’da devrimin geleceği, muhalefet gruplarının ve meydanların devrimi nasıl tanımladıklarına ve Tantavi’nin oyun kuruculuğuna bağlı.

 

Devrim eğer Hüsnü Mübarek’in gitmesi ise Mısır halkı bunu kutlamayı günlerce sürdürebilir; ancak devrim eğer halkın iradesinin yansıdığı sandıkla gelip sandıkla giden demokratik bir rejimin kurulması ise kutlamalar için henüz erken ve asıl iş bundan sonra başlıyor.

 

Demokratik rejim konusunda Hüseyin Tantavi’nin oyun kuruculuğuna razı olan; ancak meydanlardan başka Tantavi’yi dengeleyici hiçbir araç geliştirmeyen muhalefet gruplarını bekleyen bir risk var. O da kutlamalar sonrasında meydanların boşalması.

 

Mısırlı muhalif gruplar, somut inisiyatifler alarak sahneye çıkmazsa Tantavi şahsındaki rejim unsurlarının kurduğu yeni oyunda birer figürana dönüşebilir ve kısa vadede olmasa bile uzun vadede güçleri elinde toplayacak yeni bir Mübarek rejimini devirmek için 30 yıl daha deve sabrı gösterebilir.

 

[email protected]

 



Makaleler

Güncel