İsrail’in Şam saldırısının stratejik hedefleri

Rusya ve İran’dan gelen itirazların sadece siyasi düzeyde kalması halinde bu saldırının sadece İsrail’i değil, sürdürülen vekalet savaşının diğer “asıllarını” da yeni saldırılar için cesaretlendirebilir.

İsrail’in Suriye’deki Camraya bilimsel araştırma merkezine düzenlediği hava saldırısı, hedefin kendinden çok Suriye ve bölge üzerindeki etkileri bakımından önemli gözüküyor.

Çünkü bombalanan tesis için bilimsel araştırma merkezi dense de bunun İsrail’in daha önce Irak’ta bombaladığı Osirak nükleer tesisi, ya da Sudan’da bombaladığı silah fabrikası gibi İsrail açısından açık ve yakın bir tehdit oluşturmaktan uzak olduğu anlaşılıyor.

Bununla birlikte Suriye’ye yaptığı 2007’deki saldırıda olduğu gibi bu saldırıda da resmi bir açıklama yapmayan İsrail, vurulan bilimsel araştırma merkezi ile Suriye’nin kimyasal silahları ve Şam’ın Lübnan’daki müttefikleri arasında doğrudan bir ilişki olduğunu ima ediyor.[1]

Suriye’deki isyanın başlamasından itibaren Suriye yönetimine karşı tavrını ve muhaliflerle olan ilişkilerini Amerika üzerinden yöneten ve bu konuda resmi bir açıklama yapmaktan uzak duran İsrail, Şam’la ilgili ilk resmi tutumunu 21 Temmuz’da ortaya koydu.

İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak “Suriye'nin Hizbullah'a karadan karaya füzeler, uçak savar füzeleri ve hatta kimyasal silahlar verebileceğinden ötürü orduya istihbari hazırlıklarını artırması ve zorunluluk halinde hayata geçirilecek operasyon için hazırlık yapmaları emrini verdiğini”[2] söyledi.

İsrail’in Suriye zamanlaması

O zamana kadar sessizliği tercih eden İsrail’in 21 Temmuz’da en üst düzey savunma yetkilisinin ağzından Suriye’yi açıkça tehdit etmesi, zamanlama açısından son derece dikkat çekiciydi.

Çünkü 18 Temmuz’da Şam’daki ulusal güvenlik binasına düzenlenen bombalı saldırıyla Suriye’nin üst düzey güvenlik yetkililerinin tamamı ortadan kaldırılmış ve daha önce kırsal kesimlerde ilan edilmemiş bir şekilde yürütülen vekalet savaşı, Şam ve Halep gibi büyük kentlere taşınarak artık resmen başlatılmıştı.

Başbakan Erdoğan İngiltere Başbakanı David Cameron’la yaptığı görüşme sonrasında “Orada kendi halkını öldüren, katleden rejim söz konusu. Bu rejime karşı tabii el birliği, güç birliği yapmak durumundayız", “Devamlı irtibat halindeyim. Dışişleri Bakanlığı'yla konuları müzakere ediyorum. Temennim odur ki, rejim burada da gereken cevabı, inşallah Suriye'nin öz evlatlarından alsın"[3] derken silahlı gruplar da Ramazan ayı içerisinde ilan edilen bu vekalet savaşının bayrama kadar zaferle ve “çifte bayramla”[4] sonuçlanacağını açıklıyordu.

İşte İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın Suriye’yi resmen müdahale ile tehdidi Şam yönetiminin devrilmesinin an meselesi olarak görüldüğü bir zamanlamanın sonucuydu. 

Ancak Şam yönetimi, 18 Temmuz’da resmen yürürlüğe konan vekalet savaşının hem “vekillerinin” hem de “asıllarının” stratejisini anladığını ortaya koyan adımlar attı.

1- Sınır kapılarını boşaltma pahasına kırsaldaki güçlerini merkezlere taşıyarak merkezleri “vekillerin” saldırısına karşı koruyarak Libya senaryosunun tekrarına izin vermedi.

2- Kimyasal silahlara sahip olduğunu inkar etmeyerek ve bunu sadece dışarıdan yapılacak bir saldırıya karşı kullanacağını[5] belirterek ise “asılların” dış müdahale ile içeride batağa saplanacak olan “vekillere” destek vermesinin önünü kesti.

İsrail’i izleyen radar üssünün tahribi ve saldırıya davetiye

Vekalet savaşının fiilen başlatılmasının üstünden bugüne kadar geçen 6 ay içerisinde dünyanın her bir yerinden Suriye’ye sokulan “öz evlatlar” “çifte bayramlarını” hep ertelemek zorunda kaldıysa da Suriye’yi dış tehditlere karşı koruyan radar üslerini tahrip etmeyi[6] ve dış müdahale için kolaylık sağlayacak[7] kısmi zaferler kazanmayı da başardılar.

21 Temmuz’dan sonra Suriye konusunda yeniden sessizliğe dönen İsrail’in Suriye’ye yönelik tehditkar açıklamaları, silahlı grupların Şam kapılarına dayandığı[8], rejimin düşmesinin an meselesi olduğu yönündeki haberlerden ve silahlı grupların 25 Kasım’da İsrail’i izleyen Merc el-Sultan radar üssünü tahrip etmesinden sonra yeniden başladı.

10 Aralık’ta İsrail'in ABD Büyükelçisi Michael Oren, 10 Aralık’ta Suriye'deki kimyasal silahların Hizbullah'a gönderilmesinin kendileri için kırmızıçizgi oluşturduğunu[9] söyledi.

Aynı günlerde İsrail Askeri İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Aviv Kochavi'nin Suriye'deki son durum ve Suriye Ordusu'nun sahip olduğu iddia edilen kimyasal silahlar üzerine görüşmelerde bulunmak için Avrupa'ya gizli bir ziyaret gerçekleştiği ve rejimin devrilmesi halinde kimyasal silahların nasıl kontrol alınacağı ve Hizbullah gibi İsrail'e düşman olan örgütlerin eline düşmesinin nasıl engelleneceği üzerine görüşmelerde bulunduğu[10] ortaya çıktı.

23 Aralık’ta İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Suriye’deki gelişmeleri yakından izlediklerini açıkladı.[11]

Nihayet saldırıdan üç gün önce İsrail Başbakan Yardımcısı Silvan Şalom, Suriye'nin elindeki kimyasal silahların Hizbullah ya da Suriyeli silahlı muhaliflerin eline geçmesi halinde Suriye'ye müdahale edeceklerini açıkladı.[12]

İsrail’in Suriye’ye yönelik attığı adımlar, Suriye’deki vekalet savaşında sahadaki “vekillerin” elde ettiği kazanımların bölgesel ve uluslar arası güçlerden oluşan “asılları” fiili adım atmak konusunda cesaretlendirdiğini gösteriyor.

Öte yandan Suriye konusunda Arap ve İslam dünyasında yaşanan bölünmüşlük ve asıllarını “Dostlar Grubunun”, vekillerini de Doha Koalisyonu ile sahadaki silahlı grupların oluşturduğu açık bir vekalet savaşı olmasına rağmen Suriye sorununun hala “demokrasi isteyen bir halk ile buna direnen diktatör rejim arasındaki çatışma” şeklinde sunulması ve tartışılması, Şam’ın müttefiklerinin etkisinin sınırlanmasına, Suriye karşıtı cephenin ise daha aktif davranmasına neden oluyor.

İsrail’in hedefleri

İsrail’in Şam’daki bilimsel araştırma merkezine yönelik saldırısı hedefin kendinden çok Suriye ve bölgeye yönelik etkileri bakımından önemliyse İsrail’in bu saldırıyla muhtemelen şunları hedeflediği söylenebilir?

1- Suriye’deki her türlü değişimde en ciddiye alınması gereken bölgesel aktörün kendisi olduğu mesajının verilmesi.

2- Şam’ın muhtemel bir dış müdahale karşısında ne kadar korunaksız olduğunun Şam’a karşı güç birliği etmiş “Dostlara” gösterilmesi.

3- Suriye’ye yönelik muhtemel bir dış müdahale karşısında bölgenin ve Şam’ın müttefiklerinin tepkilerinin ölçülmesi.

4- Ülkenin artık korunaksız olduğu mesajının verilerek Suriye Ordusunun kurumsal olarak saf değiştirmeye ikna edilmesi.

Saldırı sonrası Rusya ve İran’dan gelen itirazların sadece siyasi düzeyde kalması ve İsrail’e yönelik -en azından bölgedeki vekilleri aracılığıyla- fiili bir tepkiye dönüşmemesi halinde bu saldırının sadece İsrail’i değil, sürdürülen vekalet savaşının diğer “asıllarını” da yeni saldırılar için cesaretlendirebilir.

     

 



[1]http://www.ntvmsnbc.com/id/25418369

[2]http://www.ydh.com.tr/HD10451_barak--suriyeye-mudahale-edebiliriz.html

[3]http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1095446

[4]http://www.aa.com.tr/tr/rss/66778--hedefimiz-cifte-bayram

[5]http://www.ntvmsnbc.com/id/25368481

[6]http://www.israhaber.com/debkafile-suriyeli-muhalifler-israili-gozleyen-radari-yok-ettiler-15012-haberi.html

[7]http://haber.sol.org.tr/dunyadan/osodan-ucusa-yasak-bolge-hazirligi-haberi-63105

[8]http://tr.euronews.com/2012/12/05/sam-in-banliyolerine-roket-yagiyor/

[9]http://www.ydh.com.tr/HD11144_israil--sam-kimyasal-silahlari-hizbullaha-verecek.html

[10]http://www.ydh.com.tr/HD11164_israil-suriye-deki-kimyasal-silahlar-icin-harekete-gecti.html

[11]http://www.ydh.com.tr/HD11225_netanyahu--suriye-deki-gelismeleri-yakindan-takip-ediyoruz.html

[12]http://www.ydh.com.tr/haber.php?HID=11401

ZoomInto: Pictures, Images and Photos  



Makaleler

Güncel