Kürdistan Bölgesi ile ‘parantez kapatmak’

Dışişleri yetkililerinin “Bağdat’la ipleri koparıp” “güç-gelir paylaşımına dayalı bir federalizme doğru giden Irak’ta” “Kürt politikasında yeni bir oyuna cesaretlendiren en temel etkenin Irak’tan ayrılan Kürdistan Bölgesi ile federasyon kurma vizyonu olduğu söyleniyor.

Erdoğan yönetiminin Irak Kürdistan Bölgesi ile kurduğu ilişki biçimi, Türkiye’nin Irak’a ilişkin resmi politikasını resmen olmasa da fiilen değiştirdiği izlenimi yaratıyor.

Ankara, resmi açıklamalarında zahiren Irak politikasının temel önceliği olarak ‘toprak bütünlüğü’ kavramını vurgulamayı sürdürüyor; ancak Kürdistan Bölgesi ile ilişkilerini Erbil’le Bağdat’ın karşılıklı bağımlılığını zayıflatmayı hedefleyen bir perspektif üzerine kuruyor.

Irak merkezi yönetimi, Kürdistan Bölgesi’nin dış ilişkilerde Irak’a bağlı özerk bir bölge olduğuna dikkat çekerek Ankara ile kurduğu doğrudan ilişkiler sebebiyle Erbil’i anayasayı çiğnemekle; Ankara’yı ise Kürdistan Bölgesi’ni bağımsızlığa taşımakla suçluyor.

Kürdistan Bölgesi ile ilişkiler sebebiyle Bağdat-Ankara ilişkilerinde yeni bir krizin doğmasına neden olan gelişme, 23 Mayıs’ta yaşandı.

Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın "Ceyhan'da bekleyen Kuzey Irak petrolünün uluslararası piyasaya sevkıyatı önceki gün başladı"[1] şeklindeki açıklamasının ardından Bağdat da Türkiye’yi Uluslar arası Tahkim Divanı’na (ICC) şikayet etti.[2]

Ankara, ‘Kürdistan Bölgesi’ ifadesini kullanmadan “Kuzey Irak” petrolüyle yapılan ticaretin yıllık 100 milyar dolarlık cirosunu ve paranın Halk Bank’a yatırılacağını vurgulayarak meselenin ekonomik önemine dikkat çekiyor.

Irak yönetiminin karşı çıkmasına rağmen “Kuzey Irak petrolünü” Erbil’le yaptığı ikili anlaşmayla uluslar arası pazarlara satan Ankara, yaptığı ticaretin ‘yasallığını’ ise şu argümanlara dayandırıyor:

1- Irak'ın halen Kuveyt'e savaş tazminatı olarak ödediği petrol gelirlerinin yüzde 5'ini ifade eden miktar, Irak Kalkınma Fonu'na yatırılacak,

2- Her aşamada Erbil ve Bağdat'a "taraflar istemese bile bilgilendirme yapılacak.

Irak’ın karşı çıkmasına rağmen Ankara’nın “Kuzey Irak petrolünü” satmasına getirdiği ‘yasallık’ delilinin ne ölçüde ikna edici olabileceği tartışılabilir.

Ancak Ankara’yı Erbil’le Kürdistan Bölgesi’ne fiili bir bağımsızlık statüsü kazandıran bir ilişki geliştirmeye yönelten temel etkenin ekonomik çıkarlar olduğu son derece açık.

Kürdistan Bölgesi’nde çıkarılan petrolün hem Irak hem de zahiren Türkiye ile sorunlu olan İsrail’e bile satılması,[3] Ankara’nın bu konuda herhangi bir kırmızıçizgisi olmadığını gösteriyor.

Ancak burada şu soru gündeme geliyor: Siyasi planlamaya dayalı olmayan bir ekonomik ilişki ne kadar sürdürülebilir ve faydalı olabilir?

Bu soru özellikle de tüm bölgesel dengeleri derinden etkileyebilecek potansiyele sahip Irak gibi bir ülke, onun toprak bütünlüğü ve İsrail faktörü düşünüldüğünde daha büyük bir önem kazanıyor.

Erbil ve Bağdat’la ilişkilere dair yeni stratejik vizyon

Türkiye’nin Irak’taki siyasi süreçlerin henüz başlamadığı dönemlerde Irak’a dair stratejik vizyonunu, ’36. Paralelin kuzeyinde kurulacak bir özerk yapıyı savaş nedeni sayarız’ şeklinde ortaya koymuştu.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin yeni Irak anayasası ile hukuksal bir nitelik kazanması, Ankara’nın Irak’la ilgili stratejik vizyonunu ‘savaş nedeni’ ifadesini kaldıran; ancak ‘Irak’ın toprak bütünlüğünü’ vurgulayan bir perspektifle tadil etmeye yöneltmişti.

Ancak şu etkenler, Erdoğan yönetimini aşamalı olarak Erbil’le ittifaka, Bağdat’la husumete sevk etti ve Türkiye’nin Irak politikasının temel önceliği olan ‘toprak bütünlüğü’ konusunun sadece söylem düzeyine düşürülmesine neden oldu.

1- Irak Kürdistan Bölgesi’nin işgalden sonra Irak’ın bakir yatırım imkanları sunan en güvenlikli ve istikrarlı bölgesi olarak ortaya çıkması.

2- Hükümetin yerli şirketlere Türkiye’nin Irak’a dair stratejik vizyonunu destekleyecek şekilde Erbil’le Bağdat’ın karşılıklı bağımlılığını güçlendiren bir ilişki çerçevesi sunamaması.

3- Hükümet üzerinde nüfuzu bulunan çevrelerin Kürdistan Bölgesi’ndeki yatırım fırsatlarını kaçırmaması ve Kürdistan’da yatırım yapan şirketlerin hükümeti Erbil’le ilişkilerini değiştirmeye zorlaması.

4- Erdoğan yönetiminin Irak politikasını İran’ın Bağdat’taki nüfuzunu kırmaya yönelik bir hedef üzerine kurması, 2010’daki Irak seçimlerinde Allavi’yi destekleyen hükümetin, Maliki’ye karşı açıkça cephe alması, Irak’ın iç sorunlarında başta Maliki karşıtı aktörleri müttefik olarak görmeye başlaması.

5- Türkiye’deki PKK liderliğindeki radikal Kürt hareketinin, Kürdistan Bölgesi’nin muhafazakar liderliği ile dengelenmek istenmesi.

Irak’ın toprak bütünlüğünden Kürdistan Bölgesi ile federasyona

Ankara’nın “Kuzey Irak petrolünün Türkiye üzerinden uluslar arası pazarlara satılmaya başlandığını” açıklaması, Maliki’nin seçim zaferinin ilan edilmesinden hemen sonra yapılması oldukça dikkat çekici.

Çünkü Petrol akışı geçen aralıkta başlamıştı. Ancak Ankara sevkiyatın başlaması için Bağdat ile Erbil’in anlaşmazlıklarını çözmelerini bekleyeceğini açıklamıştı.

Bağdat’la Erbil arasında herhangi bir anlaşma olmamasına rağmen Ankara’nın açıklamayı yapması, aslında Bağdat-Erbil anlaşmasının değil 30 Nisan seçim sonuçlarının beklendiğini düşündürüyor.

Maliki’nin zaferi ile Bağdat’ta Ankara-Erbil anlaşmasına onay verecek ve petrol satışına yasallık kazandıracak bir hükümet ihtimalinin kalmaması; ama buna rağmen Kuzey Irak petrolünün Türkiye üzerinden satılmaya başlandığının açıklanması, Ankara’nın Bağdat’la köprüleri tamamen atmaktan çekinmeyeceğini gösteriyor.

Basında yer alan haberlere göre 30 Nisan seçimlerinden önce bile Türk dışişleri Bakanlığının Irak perspektifinin ana başlıkları şöyleydi:

- Bağdat'ta kaçınılmaz gibi görünen yeni Maliki yönetimiyle iplerin koparılmasını göze aldık.

- Irak sekiz yıllık Maliki yönetimi altında üçe bölünmüş halde. Yeniden başbakan olursa bu bölünmüşlük derinleşecek. Ya Maliki'nin zihni değişecek, ya da Maliki değişecek. 

- Bu gidişat Irak'ın bölünmesi demektir. Bu da yeni bir jeopolitik deprem anlamına gelir. 

- Irak'ta gidişat güç-gelir paylaşımına dayalı bir federalizme doğru gidiyor. Bu olmazsa Irak bir çatışma alanına tekrar dönüşebilir. Bizim aramızda bir 'tampon' olarak Kürtler ve Sünniler Maliki'yi dengeleyecek bir karşı ağırlık yaratıyor. 

- Barzani’nin en iyimser öngördüğü konfederasyon gerçekleşirse bizim açımızdan Kürt politikası etrafında bir oyun kurulması gerekecek. 

Bu perspektife sahip Dışişleri yetkilileri, Maliki’yle kendilerinin küs kalmadığını, Barzani’nin kendilerine dürüst davrandığına inandıklarını ve Irak’taki en etkili oyunculardan biri olan Amerika’nın ise ne yapacağını bilmediğini iddia ediyor.

Yeni Kürt politikasının başarısının teminatı

Dışişleri yetkililerinin “Bağdat’la ipleri koparıp” “güç-gelir paylaşımına dayalı bir federalizme doğru giden Irak’ta” “Kürt politikasında yeni bir oyuna cesaretlendiren en temel etkenin Irak’tan ayrılan Kürdistan Bölgesi ile federasyon kurma vizyonu olduğu söyleniyor.

Türkiye’nin tüm bölge dengelerini değiştirecek ‘Türkiye-Kürdistan Bölgesi Federasyonu’ vizyonu, Osmanlı tarihsel coğrafyası üzerinde mutlak belirleyici olmayı[4] öngören ‘Yükselen Türkiye’ mottosuna dayandırılıyor.

Arap Baharı adı verilen süreçte pek muteber olan bu “parantez kapatma” operasyonunun asli silahı “Türkiye’nin Yumuşak Gücü” idi.

Bu parantez kapama operasyonu Arap Baharı ile birlikte Ankara’ya Mısır’da ‘değerli yalnızlık’, Suriye’de güvenlik sorunlarıyla dolu 900 kilometrelik bir sınır ve yaklaşık 1 milyonluk mülteci armağan etti.

Kürdistan Bölgesi ile kapatılacak parantezin başarısının teminatı işte bu Yeni Muhafazakar romantizm.

 



[1]Sabah. 23 Mayıs 2014. Irak petrolünde sevkıyat başladı. http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2014/05/23/irak-petrolunde-sevkiyat-basladi

[2]YDH. 23 Mayıs 2014. Irak, Türkiye’yi şikayet etti. http://www.ydh.com.tr/HD12857_irak-turkiyeyi-sikayet-etti.html

[3]YDH. 18 Mayıs 2014, Kürdistan Petrolü Türkiye üzerinden İsrail’e satılıyor. http://www.ydh.com.tr/HD12836_kurdistan-petrolu-turkiye-uzerinden-israil-e-satiliyor.html , Reuters. 15 Mayıs 2014. EXCLUSIVE-Israel, U.S. import disputed oil from Iraqi Kurdistan http://uk.reuters.com/article/2014/05/15/iraq-kurdistan-oil-idUKL6N0NY4TS20140515

[4]Yeni Şafak. 28 Şubat 2013. Yüzyıllık parantezi kapatacağız. http://yenisafak.com.tr/diziler-haber/yuzyillik-parantezi-kapatacagiz-01.03.2013-494795?ref=manset-4



Makaleler

Güncel