Uluslar arası hipnoz koalisyonu

Uluslar arası koalisyon olgusu; Amerika, Türkiye ve İran ilişkilerinin gerçekliğiyle görüntüsünü adeta tersine çevirdi.

Terörle mücadelede askeri alanda sınırlı bir etki yapabilen Amerika liderliğindeki uluslar arası koalisyon, dünyada yarattığı algı bakımından öngördüğü siyasi hedefe ulaşmış gözüküyor.

Askeri başarısı IŞİD’e ait bazı konvoyları ve binaları havadan bombalamakla sınırlı olmasına rağmen ABD koalisyonu bu psikolojik ve siyasi zaferini, tüm dünyayı şunlara inandırmasına borçlu.

1- Bölge güvenliğini tehdit eden terör, Haziran 2014’te Irak’ta ortaya çıktı.

2- BM üyesi egemen bir devletin toprakları, teröristler tarafından haziran ayında işgal edilmiş olsa da terörle mücadele iki buçuk ay sonra, eylülde zorunluluk haline geldi.

3- Irak, Suriye ve Lübnan’ı doğrudan etkileyen terörizm, uluslar arası koalisyonun hava saldırılarıyla yok edilecek.

4- Terörle mücadelenin tek meşru adresi ABD liderliğindeki uluslar arası koalisyondur.

ABD liderliğindeki koalisyonun bileşenleri ve oluşum kronolojisi bu dört argümanı güçlendirecek şekilde gelişti.    

IŞİD, Irak’ın Neyneva ve Selahaddin kentlerini haziranda ele geçirmiş olsa da ‘terörle mücadele zorunluluğu’ örgütün 8 Ağustos’ta Erbil’i tehdit etmeye başlaması üzerine hissedildi.

Halbuki, IŞİD 2013’ten beri Suriye’nin başta Rakka olmak üzere birçok bölgesini işgali altında tutuyordu.

Irak’ta ise Musul ve Tıkrit kentleri düştüğünde ABD, IŞİD’e değil Irak Başbakanı Maliki’ye ‘çekil’ çağrısı yapma gereği duymuştu.[1]

Irak’a helal, Suriye’ye haram

Koalisyonun stratejisi 11 Eylül’de ABD Başkanı Barack Obama tarafından belirlendi.[2] Obama’nın 4 aşamalı IŞİD stratejisi “sistematik hava saldırıları, IŞİD’le mücadele eden güçlere desteğin arttırılması, IŞİD’in mali kaynaklarının kesilmesi ve saldırılardan zarar gören bölgelere insani yardım yapılması”nı öngörüyordu.

Obama stratejisinin birinci aşaması olan “sistematik hava saldırıları” sadece Irak’la sınırlı tutulmadı, bu saldırılar Suriye’yi de içine alacak şekilde genişletildi. Çünkü aynı örgüte Irak’ta terörist, Suriye’de ‘muhalif’ muamelesi yapmak izah edilemezdi.   

Irak’taki saldırılarını Bağdat’la koordine eden ABD, Suriye’deki saldırılarında Şam’la koordinasyon kurmayacağını vurguladı.[3] Dolayısıyla Suriye ordusu üç yıldır IŞİD’le mücadele etmesine rağmen Obama’nın “IŞİD’le mücadele eden güçlere destek olunması” aşamasına dahil edilmedi.

Çünkü 12 Eylül’de Cidde’de temeli atılan koalisyon[4] aslında Suriye’deki vekalet savaşının asli tarafı olan Dostlar Grubu’ndan ibaretti.

15 Eylül’de Paris’te yapılan genişletme toplantısına,[5] Rusya ve Çin, sadece gözlemci olarak katıldığı, İran da katılmayı reddettiği için uluslar arası koalisyon ‘Dostlar Grubu’ olarak kalmaya devam etti.

4 Aralık’ta ise Brüksel’de iki buçuk aylık faaliyetin durum değerlendirmesi yapıldı.[6] Hava operasyonlarıyla IŞİD’in ilerlemesinin durdurulduğu belirtilerek ‘askeri alandaki başarı’! vurgulandıysa da “mücadelenin yıllarca süreceği”nin ifade edilmesi asıl niyetin itirafı oldu.

Türkiye ve İran koalisyona niye karşı

ABD liderliğindeki koalisyona bölgede sadece İran ve Türkiye katılmadı. Koalisyona itirazları bakımından aynı pozisyonda gözüküyor olsalar da aslında bu ortak pozisyon Tahran ve Ankara’nın zıt kutuplarda yer almasından kaynaklanıyor.

Suriye ve Irak politikaları bakımından zıt kutuplarda yer alan İran ve Türkiye’nin biçimsel olarak ortak bir pozisyonda gözükmesine sebep olan şey aslında koalisyonun yarattığı hipnoz ve yanılsama.

Türkiye, savaşta Suriye yönetimi yerine IŞİD’e öncelik verilmesinin Suriye yönetiminin çıkarına olduğunu belirterek Dostlar Grubu’ndaki ortaklarının vekalet savaşından çekilmesine ve terörle mücadele koalisyonuna dönüşmesine itiraz ediyor.

Ankara, Suriye’de tampon bölge kurulması ve hava saldırılarının Suriye ordusunu da kapsayacak şekilde genişletilmesi şartıyla IŞİD karşıtı koalisyona destek verebileceğini söyleyerek karşıtlığının önceliklerle ilgili olduğunu ortaya koyuyor.

İran’a göre ise tekfirci terörü Suriye’de büyütüp Irak’ta kontrolünü kaybeden Dostlar Grubu’nun kendini ‘teröre karşı uluslar arası koalisyon’ diye sunması sadece bir taktikten ibaret.

Yine İran’a göre ‘uluslar arası koalisyon’a liderlik eden ABD, tekfirci terörü bitirmek değil, kontrol altına alarak hem Irak’a hem de Suriye’ye karşı bir baskı unsuru ve müdahale gerekçesi olarak yaşatmak istiyor.

Bu yüzden de terörle mücadeleyi sadece hava operasyonlarıyla sınırlı tutuyor ve bunun yıllarca süreceğini belirterek de terörü kontrollü olarak yaşatmak istediğini gizleme gereği duymuyor.

Karşıtların ortaklığı, ortakların karşıtlığı

Türkiye, terörle mücadele önceliğine karşı çıkıp ‘uluslar arası koalisyona’ katılma konusunda şartlar ileri sürerek başta ABD olmak üzere Dostlar Grubu’ndaki diğer ortaklarıyla karşıt bir pozisyonda gözüküyor.

İran ise Irak’ta hem Peşmerge güçlerine hem de Irak ordusuna silah ve mühimmat desteği vererek, hatta kara operasyonlarına General Kasım Süleymani ile bizatihi komuta ederek ABD liderliğindeki uluslar arası koalisyonla ortak bir pozisyonda gözüküyor.

ABD koalisyonunun hava saldırıları ile işgalden kurtarılan herhangi bir yer olmamasına rağmen, General Kasım Süleymani’nin fotoğraflarının yayımlandığı Emirli, Curf es-Sahar, Beyci, Celula, Sadiye vs. gibi bölgelerin IŞİD işgalinden kurtarılması dikkat çekici bulunuyor.

Kürdistan Bölgesi’nin iki rakip partisinden İran konusunda ortak açıklamalar geliyor.

KDP Başkanı Mesud Barzani, IŞİD saldırıları sırasında kendilerine ilk destek veren ülke olmasından;[7] KYB yetkilileri de Sadiye ve Celavla’nın kurtarılmasındaki desteğinden dolayı İran’a teşekkür ediyor.[8]

Irak’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Muvaffak er-Rubaie, Erbil ve Bağdat’ın düşmesini İran’ın önlediğini söylüyor. Newsweek, İran’ın krizin ilk haftasında 88 adet Rus yapımı Sukkhoi savaş uçağını Irak’a gönderdiğini yazıyor.[9]

Terörle mücadelede kim kime katıldı?

İran savaş uçaklarının Diyala’daki IŞİD mevzilerini bombalaması, “İran’ın uluslar arası koalisyona katılması” şeklinde yansıtıldı.

İran’ın henüz uluslar arası koalisyon kurulmadan önce Irak’a ve Kürdistan Bölgesi’ne verdiği askeri destek ve bunun sahadaki somut yansımaları ortadayken, ‘İran’ın ABD koalisyonuna katıldığı’ yargısına varılabilmesi, Amerika’nın öngördüğü siyasi hedefe ulaştığının somut bir kanıtı.

Krizinin ilk haftasında askeri varlığıyla Irak’ta bulunan İran’ın Diyala’daki IŞİD mevzilerini havadan bombalamakla 6 ay sonra ABD liderliğindeki koalisyona niçin ve nasıl katılmış olabileceğinin cevabı yok; ama İran’la ABD’nin “Suriye devrimini yok etmek için anlaştığı” tezinin müşterisi çok.

Suriyeli muhaliflerden Riyad Darrar’a göre ABD, Güneydoğu Asya’ya gidebilmek için İran’ı hesaba katıyor ve o yüzden de İran’la anlaşmak istiyor.

Suriye Ulusal Koalisyonu adlı muhalif örgütün Başkanı Hadi Bahra’ya göre de ABD, IŞİD’le mücadeleye yoğunlaştığı için Beşşar Esed’i unuttu ve onunla mücadele için hiçbir yeni çaba içerisine girmiyor.

Suriyeli bağımsız muhaliflerden İmaduddin el-Hatib ise “Suriye dosyasının aslında Washington, Tahran ve Ankara’nın çıkar savaşı olduğuna”[10] inanıyor.

Amerikalılara göre ise İran, hava saldırısını askeri bir zorunluluktan dolayı değil siyasi mesaj vermek için yaptı. Haydar el-İbadi, İran’ın Irak’a müdahalelerinden rahatsızdı ve bu yüzden de Maliki tarafından atanmış 36 generali görevden almış 18’inin de görev yerini değiştirmişti. Amerikan askeri kaynaklarına göre görevden alınanların bazıları şovenist Şiilerdi ve İran’la da yakın ilişkilere sahipti.[11] Dolayısıyla İran genelde Irak’a özelde ise Haydar el-İbadi’ye ‘İran, Irak’taki nüfuzunu ABD’ye kaybetmedi’ şeklinde mesaj vermiş oldu.

Uluslar arası koalisyon olgusu; Amerika, Türkiye ve İran ilişkilerinin gerçekliğiyle görüntüsünü adeta tersine çevirdi.   

Türkiye ve İran’ın koalisyona katılmama yönüyle aynı safta yer alıyor olmaları sadece bir görüntü; Türkiye ve İran’ın, Irak ve Suriye politikaları bakımından karşıt kutuplarda yer aldığı ise gerçek.

İran’ın Irak’ta ABD koalisyonu ile aynı safta yer alıyor olması sadece bir görüntü; İran’la ABD’nin Suriye, Irak, Lübnan ve Filistin meselelerindeki karşıtlığı ise gerçek.

ABD’nin bölgedeki tekfirci terörü yok etmek üzere savaştığı sadece bir görüntü; tekfirci terörün Suriye’de ABD liderliğindeki Dostlar Grubu tarafından büyütüldüğü ise gerçek.

Görüntü ile gerçeği birbirine karıştırmamak için hipnoza kapılmamak yeterli.

Irak’ta karşıtların ortak, ortakların ise karşıt gibi gözüktüğü yeni konjonktüre rağmen Suriye konusu hala tüm taraflar açısından turnusol kağıdı durumunda.

ABD, Suriye’de devrim hedefinden vazgeçmiş gözükmediğine, “yıllarca süreceğini” belirerek tekfirci terörü kontrollü olarak yaşatma niyeti ortaya koyduğuna göre Washington’un Tahran’la anlaşarak Ankara’yı yalnız bırakacağını düşünenlerin kaygısı yersiz.

 



[1]El Cezire Türk. 19 Haziran 2014. Obama'dan Maliki'ye 'çekil' imâsı, http://www.aljazeera.com.tr/haber/obamadan-malikiye-cekil-imasi

[2]Akşam, 11 Eylül 2014. Obama’dan beklenen açıklama geldi. http://www.aksam.com.tr/dunya/obamadan-beklenen-aciklama-geldi/haber-337763

[3]Radikal. 27 Ağustos 2014. ABD: Esad rejimiyle koordinasyon yok http://www.radikal.com.tr/dunya/abd_esad_rejimiyle_koordinasyon_yok-1209248

[4]Sabah, 12 Eylül 2014, Türkiye, Cidde’de imza atmadı. http://www.sabah.com.tr/dunya/2014/09/12/turkiye-ciddede-imza-atmadi

[5]Hürriyet, 15 Eylül 2014, IŞİD’e karşı 26 ülke Paris’te toplandı. http://www.hurriyet.com.tr/dunya/27206058.asp

[6]Sabah. 4 Aralık 2014. IŞİD’le mücadele yıllarca sürebilir. http://www.sabah.com.tr/dunya/2014/12/04/isidle-mucadele-yillar-surebilir

[7]YDH, 26 Ağustos 2014. Zarif, Erbil’de de Irak’ın toprak bütünlüğünü vurguladı. http://ydh.com.tr/mobil/haber.php?id=13164

[8]YDH. 27 Kasım 2014. Kürdistan’dan İran’a Celula ve Sadiye için teşekkür http://www.ydh.com.tr/HD13432_kurdistandan-irana-celula-ve-sadiye-icin-tesekkur.html

[9] Newsweek. 27 Kasım 2014. Nemesis: The Shadowy Iranian Training Shia Militias in Iraq http://www.newsweek.com/2014/12/05/nemesis-shadowy-iranian-training-shia-militias-iraq-287610.html

[10]El Arab. 6 Aralık 2014. السوريون يدفعون ثمن سباق المصالح بين واشنطن وطهران وأنقرةhttp://alarab.co.uk/?id=39782

[11]Kenneth Pollack, Brookings, 3 Aralık 2014. Iranian Airstrikes in Iraq Are a Warning and a Sign of Progress http://www.brookings.edu/blogs/markaz/posts/2014/12/03-iran-airstrikes-iraq-isis-islamic-state



Makaleler

Güncel