Irak'ta Sünni federal bölge, yeni fırsatlar ve tehditler

Sünni federal bölge kurulması, kısa vadede konfederalizme uzun vadede ise Irak’ın bölünmesine yol açacak bir adım olarak görülüyor.

Irak’taki bazı Sünni liderlerin, IŞİD işgali altındaki kentlerin kurtarılmasından çok, işgal sonrasında kazanacağı siyasi statü ile ilgilenmesi, Sünniler arasında ayrılıklara yol açıyor.

19 Aralık’ta Sünni federal bölge konusunun tartışıldığı Erbil konferansı[1] Iraklı bazı Sünnilerin güvenlik ve istikrardan çok siyasi hedeflere öncelik verdiğini gösterdi.

Bazı Sünni liderlerin önce Amerika’ya ardından da İran’a yaptığı ziyaretler ve Erbil konferansı çerçevesinde yaşanan tartışmalar ise Iraklı Sünniler arasında hem IŞİD’le mücadele hem de Irak’ın geleceğine ilişkin ortak bir bakış açısının olmadığına işaret ediyor.

Sünni Meclis Başkanı Selim el-Cuburi ile aşiret liderlerinin Tahran ziyareti ile ilgili olarak İran basınında yer alan bir analize göre Sünni liderler, ABD ziyaretleri sırasında IŞİD işgalinden kurtarılacak kentlerin Kürdistan Bölgesi’ni model alan bir federal bölge statüsüne kavuşturulması ve Peşmerge güçlerini model alan bir Sünni ordu kurulması konusunda destek aldı.[2]

İddiaya göre Selim el-Cuburi’nin ve Amerika’ya giden Sünni liderlerin İran ziyaretinde ise hem Sünni federal bölge hem de ABD’nin 100 bin kişilik olmasını istediği ordu konusunda Tahran’dan onay istendi.

Ancak Tahran’ı ziyaret eden Sünni liderlerin Erbil konferansına yönelik tutumu ve İran ziyaretinin amacına dair yaptıkları açıklamalar, bu iddiayı biraz zayıflatıyor.

Çünkü Tahran’ı ziyaret eden aşiret heyetine başkanlık eden el-Enbar Kurtuluş Konseyi Başkanı Hamid el-Hayis, Kürtlerin Amerika’dan, Şiilerin ise Irak devleti ile İran’dan silah aldığını, Sünnilerin ise IŞİD’le savaşacak silahı olmadığını belirtmiş ve İran ziyaretinin amacını silah desteği almak olarak açıklamıştı.[3]

Irak Meclis Başkanı Selim el-Cuburi ise Sünni federal bölge konusunun tartışıldığı Erbil konferansını boykot etmişti.[4]

IŞİD işgalinin Sünni federal bölge ile ilgisi

IŞİD’in geçtiğimiz haziran ayında çok az bir güçle 48 saat içerisinde Neyneva ve Selahaddin kentlerini ele geçirmesinde yerelden aldığı destek inkar edilmiyor.

IŞİD’e verilen yerel Sünni destek ise eski Başbakan Nuri el-Maliki’nin ‘mezhepçiliğine’ ve ‘Sünnileri dışlamasına’ gösterilen bir tepki olarak izah ediliyor.

Nuri el-Maliki, hem Sadr Grubu ve Irak İslami Yüksek Konseyi gibi Şii siyasi gruplar hem de Kürtler tarafından istenmeyen ve ikinci kez başbakan seçildiği 2011’den beri ise Ayetulah Sistani’den randevu alamayan biriydi.

Maliki’nin kendi siyasi ittifakı olan ‘Kanun Devleti’ dışında hiçbir gruptan destek alamaması iddia edildiği gibi mezhepçiliğinden ya da Sünnileri dışlamasından değil, uzlaşmacı olmamasından kaynaklanıyordu.

Maliki’nin Kürtlerle çelişkisi ‘tartışmalı bölgeler’, Kürdistan Bölgesi’nin merkezi yönetimi bypass ederek yaptığı petrol ve gaz ihracatı ve bütçe konusuydu.

Neyneva ve Selahaddin kentlerinin devlet kontrolünden çıkarılmasını devrim diye tebrik eden Iraklı Sünni liderler[5] ile Maliki arasındaki çelişki de mezhepten değil, el-Enbar, Neyneva ve Selahaddin’de Sünni federal bölge kurulması meselesinden kaynaklanıyordu.

Sünni federal bölge kurulmasının zemininin oluşturulması için haziranda IŞİD’e destek veren Sünniler, federal bölgeye değil, Ebu Bekir Bağdadi hilafetine kavuştular.

Bu ise federal bölgeye karşı olan Sünniler ile bunda ısrar eden Sünniler arasındaki çelişkiyi daha da derinleştirdi.  

Federal bölgeye karşı olan Sünniler, el-Enbar’daki el-Bu Nimr aşireti örneğinde olduğu gibi IŞİD’in katliamlarına maruz kalırken kendini savunacak silah desteğinden bile mahrum bulunuyor.

Federal bölgede ısrar eden Sünniler ise IŞİD’le savaşmayı tıpkı Kürdistan Bölgesi gibi yarı bağımsız bir Sünni federal bölge kurulması ve tıpkı Peşmerge gibi özerk bir ordu oluşturulması şartına bağlıyorlar.

Amerika, IŞİD’e karşı karada savaşacak bir Sünni ordu kurulmasını desteklediği için Sünni federal bölgeye de sıcak bakabilir.

Sünni federal bölgenin taraftarları ve karşıtları

Sünni federal bölge kurulması, kısa vadede konfederalizme uzun vadede ise Irak’ın bölünmesine yol açacak bir adım olarak görülüyor.

Ancak doğuracağı sonuç konusunda ittifak olsa da bunun gerçekleşmesini isteyenler kadar istemeyenler de var.

Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Usame Nuceyfi, Maliki döneminin Adalet Bakanı Rafi el-İsavi ve Firari Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi Sünni federal bölgeyi savunan Sünni liderler olarak dikkat çekiyor.

Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, Kürdistan’ın bağımsızlığını hızlandırıcı bir etken olarak gördüğü için Sünni federal bölgeye destek veriyor.

Türkiye ve Suudi Arabistan gibi Körfez ülkeleri, Şii ağırlıklı Irak merkezi hükümetini zayıflatacağı, ABD ise IŞİD’e karşı bariyer oluşturacağı için Sünni federal bölgeyi destekliyor.

Erbil konferansını ‘taifeci’ olarak gördüğü için boykot eden Meclis Başkanı Selim Cuburi, Selahaddin kenti Milletvekili Şa’lan el-Kerim ve Kerkük’teki Sünni aşiretler federal bölgeye karşı çıkan Sünnileri temsil ediyor.

Irak merkezi hükümeti ve İran ise Irak’ın toprak bütünlüğünü vurgulayarak bu konuya mesafeli gözüküyor.

Sünni federal bölgeye dair fırsatlar ve tehditler

Irak içinde ve bölgede karşıtları olsa da terörle mücadele faktörünün Sünni federal bölge kurulmasında hızlandırıcı bir etki yaptığı söylenebilir.

IŞİD’le mücadeleyi daha etkili hale getirmek, İran’ın nüfuzu altında olduğu öne sürülen Irak merkezi hükümetini zayıflatmak, Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlık sürecini hızlandırmak ve Irak’ı daha istikrarlı bir ülke haline getirmek Sünni federal bölgeyi destekleyenlerin fırsatları olarak öne çıkıyor.

Ancak bu fırsatlardan bazıları tehdide dönüşme potansiyeli da barındırıyor.

Örneğin Sünni federal bölge konusu IŞİD işgalinin neden olduğu nüfus farklılaşmaları sebebiyle Diyala, Kerkük ve Neyneva’da Sünnilerle Kürtler arasında çatışma zeminleri olarak ortaya çıkabilir.

KDP yetkililerinden Adnan Kerküki’nin çok sayıdaki Arap mültecinin Kerkük’e sığınması nedeniyle bu kentin Kürdistan Bölgesi’ne bağlanmasının riskli hale geldiğine dair açıklamasını[6] bu çerçevede okumak mümkün.

Sünni federal bölge ile Kürdistan Bölgesinin sınır anlaşmazlığından kaynaklanabilecek çatışma hali, şimdiye kadar Şii-Sünni çatışması sebebiyle güvenlik fanusu içinde yaşayan Kürtler açısından ciddi bir tehdit olarak gözüküyor.

Özetle, Irak’ın etnik ve mezhebi temelde üçe bölünmesi, halen sürmekte olan Şii-Sünni çatışmasını bir de Kürt-Arap çatışması şeklinde çeşitlendirebilir.

 


[1]El Hayat, 19 Aralık 2014. مؤتمر أربيل يبحث في تشكيل إقليم سنيhttp://www.alhayat.com/Articles/6334173/

[2]Ali Musevi Halhali, İrdiplomacy. 21 Aralık 2014. شکاف‌های عمیق در درون جبهه سنی‌هاhttp://www.irdiplomacy.ir/fa/page/1942105/.html

[3]El Arabiya. 8 Aralık 2014. تهدید عشایر الانبار به توقف جنگ علیه داعش در صورت عدم دریافت سلاح http://farsi.alarabiya.net/fa/middle-east/2014/12/08/.html

[4]İsna. 19 Aralık 2014. رئیس پارلمان عراق و تعدادی از شیوخ سنی کنفرانس اربیل را تحریم کردند http://www.isna.ir/fa/news/93092716231/

[5]Zaman. 12 Haziran 2014. Haşimi’den IŞİD’e tebrik. http://www.zaman.com.tr/dunya_hasimiden-iside-tebrik_2223950.html

[6] YDH. 5 Aralık 2014. “Kerkük’ün Kürdistan’a ilhakı tehlikeye girdi” http://www.ydh.com.tr/HD13450_kerkukun-kurdistana-ilhaki-tehlikeye-girdi.html



Makaleler

Güncel