Obama’ya Bush doktrini dayatmak

İsrail’i, ‘Yeni Suudi Arabistan’ı ve ‘Yeni Türkiye’yi bölgesel politikalarda uyumlu yapan en önemli faktör, her üçünün de Bush doktrininin önceliklerini temel alıyor olmaları.

Körfez İşbirliği Örgütü liderlerinin Camp David macerası, Suudi Arabistan açısından çok hazin bitti.

Amerika ile ‘benzersiz bir askeri işbirliği’[1] umuduyla gidilen Camp David’de rejimlerinin meşruiyetini sorgulayan bir müttefik bulmak, Körfez krallıkları içinde en çok Suudi Arabistan açısından sarsıcı oldu.

14 Mayıs’taki Camp David toplantısı zahiren Körfez İşbirliği Örgütü üyesi ülkelerin liderlerinin katıldığı bir zirve olarak planlanmıştı; ancak Katar ve Kuveyt’in dışında bu toplantıya kral düzeyinde katılan olmadı.

Suudi Kralı Salman, “Yemen’deki ateşkes ve insani yardımlara odaklanmak”,[2] Bahreyn Emiri ise İngiltere Kraliçesi’nin at gösterisine katılmak[3] gerekçesi ile Camp David’e gitmedi.

Camp David zirvesine Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’in veliaht, Katar ve Kuveyt’in kral, Umman’ın ise Kabine İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı düzeyinde katılması, aslında sadece Körfez İşbirliği Örgütü içindeki ittifak dengelerini değil, yaşanan hayal kırıklığının merkezinde Suudilerin bulunduğunu da yansıtıyordu.

Zira Katar, Körfez İşbirliği Örgütü içerisinde Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’den oluşan Suudi Cephesi ile düşmanlık sınırında bir rekabet ilişkisine sahipken Kuveyt her zaman dengeleyici, Umman ise herkese eşit mesafede duran bağımsız tutumuyla tanınıyor.

Suudi Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr, Kral Salman’ın zirveye katılmamasının ABD ile yaşanan görüş ayrılıkları ile bir ilgisinin bulunmadığını açıklasa da katılmama konusunda öne sürülen gerekçe buna inanmayı güçleştiriyor.

Körfez İşbirliği Örgütü içindeki Suudi Cephesi’nin katılım düzeyi konusunda ortak hareket etmesi ise Obama yönetimine karşı rahatsızlığı da aşan bir protesto tavrının söz konusu olduğunu düşündürüyor.

Peki ne oldu da Suudi sermayeli Şarku’l Avsat gazetesinin 7 Mayıs’ta ABD ile ‘benzersiz ilişkiler’in kurulacağını duyurduğu Camp David zirvesi, 11 Mayıs’ta Suudi Cephesi tarafından protesto edildi.

Suudi Cephesi’nin bu protestosunda ABD Başkanı Obama’nın New York Times’a verdiği röportajda söylediği şu sözlerin etkili olduğu öne sürülüyor.

“Suudi Arabistan gibi müttefiklerimiz iç tehditlerden kaygı duymalılar. Bu ülkelerde halklar yabancılaştırıldı. Gençler arasında işsizlik çok yüksek. Bu ülkelerdeki ideolojiler yıkıcı ve inançsız. İnsanların kızgınlıklarını ifade edebileceği siyasi araçlar yok.”[4]

Suudi tarzı aşağılama

Camp David’e katılım düzeyinin ‘bir hoşnutsuzluk ifadesi’ olarak niteleyen bir Suudi yetkili, “İnsanları küçük düşürmek istiyorsan bunun çeşitli yolları vardır” diyerek Kral Salman’ın zirveye katılmamakla Amerika’yı aşağıladığını söylemiş oluyor.

“ABD Başkanı’nın artan İran tehdidine karşı Arap müttefikleriyle Camp David’de gövde gösterisi yapma planının Suudi Arabistan’da yeterli görülmediğini” belirten Suudi yetkili, Obama’nın bu aşağılamayı hak ettiğini de ima ediyor.

Obama’nın kendisinden himaye dilenen Suudilerin bu aşağılama tarzını ne kadar ciddiye aldığını bilmiyoruz; ancak ABD’nin Arapça yayın kuruluşu el-Hurra TV’nin zirvede yaşananlarla ilgili aktardıkları, Suudilerin Camp David’de aşağılamanın kavramsal içeriğini yaşayarak öğrendiklerini gösteriyor.

Habere göre Arap liderler, zirvede “Biz İran’ın bölgedeki nüfuzu karşısında ABD’den yazılı bir destek istiyoruz” diyorlar. Obama ise şu cevabı veriyor: “Biz de İran’dan kaygılıyız. İran’ın bölgedeki birçok davranışı ile ilgili sorunlarımız var; ama bu her şey değil. İran’ın yaptıkları Arap ülkelerinin güvenliğini tehdit edebilirse de Arap ülkelerini her şeyden daha fazla tehdit eden şey, Arap devletlerinin kendi iç sorunlarıdır. Bu sorunlar Arap dünyasında aşırılık düşüncesinin artmasına ve halkın aşırılara eğilim göstermesine sebep oluyor.”

Kral Salman’ın ‘aşağılama tarzıyla’ kıyaslandığında Obama’nın “Arapların asıl sorunu İran değil sizlersiniz” anlamına gelen bu sözleri, bir ‘dost nasihati’ olarak da görülebilir mi bilinmez; ama Camp David’e ‘benzersiz ilişkiler’ kurmak için giden Suudilerin sadece nasihat alarak geri döndüğü çok açık.

Bush doktrininin Salman’cası 

Kral Salman’la birlikte ortaya çıkan ‘Yeni Suudi Arabistan’, Amerika’nın Türkiye ve İsrail gibi bölgesel müttefikleri ile son derece uyumlu olmasına rağmen Obama yönetimi ile ciddi sorunlar yaşıyor.

Netanyahu’lu İsrail, ‘yeni’ sayılmasa da İsrail’i, ‘Yeni Suudi Arabistan’ı ve ‘Yeni Türkiye’yi bölgesel politikalarda uyumlu yapan en önemli faktör, her üçünün de Bush doktrininin önceliklerini temel alıyor olmaları.

Özellikle İran, Yemen ve Suriye konularında adeta stratejik müttefik gibi uyumlu hareket eden İsrail, ‘Yeni Türkiye’ ve ‘Yeni Suudi Arabistan’ın her üçünün birden Obama yönetimi ile açık bir gerilim halinde olması, Obama’nın ‘Yeni Amerika’sından, Bush’un ‘Eski Amerika’sı gibi davranmasını beklemelerinden kaynaklanıyor.

İsrail, Filistin ve İran konusunda; ‘Yeni Türkiye’, Suriye ve Irak konusunda, ‘Yeni Suudi Arabistan’ ise İran, Irak, Suriye ve Yemen konularında Obama’dan, ‘şer ekseni’ ve ‘önleyici vuruş’ kavramlarıyla ünlü Bush doktrine göre davranmasını bekliyor.

Camp David’den ‘kızım sana söylüyorum gelinim sen de anla’ mesajı

ABD Başkanı Obama, Camp David zirvesinde kendisini Bush doktrinine zorlayan üç önemli bölgesel müttefikinin sözcüsü konumundaki Suudi Arabistan’a şu mesajları verdi:

1- İran’ın bölgedeki nüfuzundan kaygılıyız; ama İran’ın nüfuzu, sizden kaynaklanan aşırılık ve kontrolsüz terör sebebiyle artıyor. Bu yüzden Yemen ve Irak’ta benden daha fazlasını beklemeyin.

2- Suriye’ye askeri müdahaleye istekli görünmemizin nedeni Şam’ı kimyasal silahlardan vazgeçmeye zorlamaktı. Bu da gerçekleştiğine göre Suriye’ye askeri müdahale konusunda benden bir şey beklemeyin. Size yapacağım en büyük iyilik Beşşar Esed’in gitmesindeki ısrarımı korumaktan ibaret olur.[5]

3- İran’ın Yemen’deki nüfuzundan kaygılıyız ve bu konuda uyarılarımızı da yapıyoruz. Yemen müdahalesinin bizimle koordine edilmeden yapılmasına karşıyız. Tüm ABD bu konuda görüş birliği içerisinde, savaşın derhal durdurulmasını ve siyasi çözüm çabalarının başlatılmasını istiyoruz.[6]

4- İran’ın nükleer programı ile ilgili kapsamlı anlaşma sizin de yararınıza olur.

5- İki devletli çözümün sadece İsrailliler ve Filistinliler arasındaki barış değil aynı zamanda Yahudi ve demokratik bir İsrail'in uzun süreli güvenliği için kesinlikle önemli olduğuna inancım sürüyor.

Değişim vaadiyle başkan seçilmiş biri olarak Obama’nın Bush doktrine geri dönmeyeceği konusunda verdiği bu net mesajlar dikkate alındığında; Suudi Arabistan, Türkiye ve İsrail’e düşen tek şey, ABD’ye Cumhuriyetçi bir başkanın gelmesi için dua etmek.



[1] YDH. 7 Mayıs 2015. ABD ve Körfez, 'benzersiz' bir askeri işbirliğine doğru http://www.ydh.com.tr/HD13862_abd-ve-korfez--benzersiz--bir-askeri-isbirligine-dogru.html

[2] Hürriyet. 11 Mayıs 2015. Suudi Kralı Camp David’e gitmiyor http://www.hurriyet.com.tr/dunya/28969510.asp

[3] Sputnik. 14 Mayıs 2015. Obama'yı ekti, Kraliçe ile at gösterisine gitti http://tr.sputniknews.com/ortadogu/20150514/1015481975.html

[4] Habertürk. 12 Mayıs 2015. Körfez ülkeleri liderleri Camp David Zirvesi’ne katılmıyor http://www.haberturk.com/dunya/haber/1077176-korfez-ulkeleri-liderleri-camp-david-zirvesine-katilmiyor

[5] Vatan, 15 Mayıs 2015. Camp David zirvesi ardından flaş açıklamalar http://www.gazetevatan.com/camp-david-zirvesi-ardindan-flas-aciklamalar-791135-dunya/

[6] Ali Musevi Halhali, İrdiplomacy. 16 Mayıs 2015. حرف های تلخ اوباما برای اعراب حاضر در کمپ دیوید http://www.irdiplomacy.ir/fa/page/1947715/%D8%ADD8%AF.html