Yeni Irak Hükümeti ve Muhtemel Sonuçlar

Savaş ve işgal ortamının yarattığı kendine özgü şartlar söz konusu olsa da 15 Aralık seçimlerini belki de Irak’taki şimdiye kadar yapılmış en demokratik seçim olarak nitelemek mümkün.

Savaş ve işgal ortamının yarattığı kendine özgü şartlar söz konusu olsa da 15 Aralık seçimlerini belki de Irak’taki şimdiye kadar yapılmış en demokratik seçim olarak nitelemek mümkün.

 

1932 yılında bağımsızlığını kazanan Irak’ta, yöneticiler askeri darbelerle değişse de Saddam rejiminin, ABD liderliğindeki çok uluslu güçler tarafından devrildiği 9 Nisan 2003 tarihine kadar, bu ülkede yönetim sürekli olarak belli bir azınlığa mensup kişilerin tekelinde olmuştu.

 

Irak’taki bu geleneksel yönetim yapısı, 20 Mart 2003’te BM Güvenlik Konseyi iradesine rağmen başlatılan bir savaşla ve dış müdahale ile değiştirildiği için uluslar arası hukuk açısından da gayri meşru görülebilir. Bununla birlikte 30 Ocak 2005’te başlayan siyasi süreçler, Irak’ta ilk kez sandığa yansıyan halk iradesinin oluşturduğu yeni bir siyasi yapının kurulmasına sebep oldu.

 

30 Ocak seçimleri, yeni Irak anayasasını hazırlayacak komiteyi belirlemek ve ülkeyi 15 Aralık seçimlerine taşıyacak geçici hükümeti oluşturmak için düzenlenmişti. Elbette Sünni Arapların işgal gerekçesiyle gayrimeşru görüp katılmadığı bu seçim, göreceli olarak tüm Irak halkının iradesini ortaya koyamadığı için demokratik niteliği bakımından tartışmalı bulundu.

 

Bununla birlikte anayasa referandumu sırasında Sünni Arapların bir bölümünün, 15 Aralık seçimlerinde ise tamamının -yüzde 85’lere varan- katılımları, bu seçimleri yansıttığı halk iradesinin büyüklüğü bakımından Irak tarihinde benzersiz kıldı.

 

Siyasi gruplar ve 15 Aralık seçimleri

 

Irak’taki sosyolojik yapıyı tahlile dönük olarak Şiiler, Sünniler ve Kürtler şeklindeki verili tasnifin birçok açıdan kabul gördüğü bir gerçekse de bu tasnifi yapanların da bu tasnife konu olanların da asıl ilgilendiği şeyin bu sosyolojik kesimlerin siyasi eğilimleri olduğu söylenebilir.

 

Bu açıdan üzerinde durulması gereken asıl konu Irak’taki sosyolojik kesimlerin siyasal eğilimleri olduğuna göre 15 Aralık seçimleri itibariyle ortaya çıkan siyasi tabloyu sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek için yukarıdaki tasnife İyad Allavi liderliğindeki Şii ve Sünni siyasi seçkinleri bünyesinde toplayan laik bloğu da eklemek gerekiyor.

 

Bu çerçevede 15 Aralık seçimlerinde yukarıdaki verili tasniften çok daha fazla aktörün rol aldığı söylenebilir.

 

1-Şii sosyolojik tabana mensup 7 siyasi gruptan oluşan Birleşik Irak İttifakı,

 

2-Muhtelif siyasi ve ideolojik görüşlere sahip olmalarına rağmen, Kürt ulusal taleplerinin temsilciliğini yapan Kürdistan İttifakı,

 

3-Sünni Araplıkla İslami ideolojiye aynı oranda vurgu yapan Adnan ed-Duleymi liderliğindeki Irak Uzlaşma Cephesi,

 

4-Şii ve Sünni laik siyasi seçkinleri ortak bir siyasi çatıda toplayan İyad Allavi’nin el-Irakıyye koalisyonu,

 

5-Laik Şii mensubiyetine rağmen Birleşik Irak İttifakı’nda da el-Irakıyye koalisyonunda da yer almayan Ahmed Çelebi listesi,

 

6-Arapçılık vurgusu Sünni İslam vurgusunun önünde olan Salih el-Mutlak listesi,

 

15 Aralık seçimleri sonunda 275 sandalyeli Irak parlamentosunda, Birleşik Irak İttifakı 128, Kürdistan İttifakı 53, Irak Uzlaşma Cephesi 44, el-Irakıyye 17, Ahmed Çelebi ile Salih el-Mutlak da 10’dan az sandalye kazandı.

 

Laik kimliğine rağmen Ahmed Çelebi’nin şartlara göre Birleşik Irak İttifakı’yla, Sünni olmasına rağmen Salih el-Mutlak’ın da Irak Uzlaşma Cephesi’nden çok Allavi ile siyasi işbirliğine açık olduğu düşünülürse, yukarıdaki verili tasnifi esas alarak kabaca 275 sandalyeli Irak parlamentosunda İslamcı ağırlıklı Şiilerin 135, Kürtlerin 53, Sünnilerin 44, laiklerin 25 sandalyeyle temsil edildiğini söylemek mümkün.

 

Irak’taki etnik dağılım nispetinin parlamentoya yaklaşık olarak aynı ölçüde yansımış olması 15 Aralık seçimlerinin bir başarısı olarak kaydedilebilir. Bununla birlikte seçimlerden sonra asıl merak edilen husus, aynı yansımanın dört yıllık kalıcı hükümette gözlenip gözlenemeyeceği oldu.

 

Nitekim Irak’taki en etkin dini merci olan Ayetullah Sistani’nin ve seçimlerden büyük bir zaferle çıkan Birleşik Irak İttifakı’nın seçimlerin ardından ulusal uzlaşma hükümetini gündeme getirmesi, bu yöndeki umutları arttırdı.

 

Binaenaleyh mevcut parlamento aritmetiği hiçbir gruba tek başına iktidar imkânı vermediği gibi, iktidarını kaybetmiş olan kesimlerin siyasal taviz koparma arzusuyla ve işgalcilerin ise Irak’taki varlıklarını meşrulaştırmak amacıyla yarattıkları şiddet ve istikrarsızlığı aşabilmenin tek yolu da bir ulusal uzlaşma hükümetinin kurulmasıydı.

 

Ulusal Uzlaşma hükümeti kurma çalışmaları ve İbrahim Caferi’ye niçin itiraz edildi?

 

Hükümeti kurma görevi, seçimden büyük bir farkla birinci çıkan Birleşik Irak İttifakı’na verildi ve İttifak, kendi içinde yaptığı seçimle başbakan adayı olarak geçici hükümette de başbakan olan İbrahim Caferi’yi gösterdi. Fakat hatırlanacağı üzere İbrahim Caferi, İttifak içerisinde yer alan Sadr Hareketi’nin desteğiyle Irak İslam Devrimi Yüksek Meclisi adayı Adil Abdülmehdi’yi bir oy farkla geçerek bu makama aday gösterilmişti.

 

Birleşik Irak İttifakı dışındaki gruplar, İttifak’ı dışarıda bırakacak bir hükümet formülü üzerinde uzun süre müzakere yaptılarsa da parlamento aritmetiği sebebiyle bunu başaramadılar ve sonuç itibariyle tüm kesimler bir ulusal uzlaşma hükümeti fikrinde buluşmak zorunda kaldı.

 

Fakat bu kez de uzlaşma hükümetinin niteliği konusunda bir görüş ayrılığı yaşandı. Seçimden birinci çıkan Birleşik Irak İttifakı, uzlaşma hükümeti kurulurken siyasi grupların kazandığı sandalye sayısının dikkate alınmasını isterken, diğer siyasi gruplarla birlikte ABD ise, parlamentodaki sandalye sayısına bakılmaksızın tüm kesimleri eşit oranda tatmin edecek bir uzlaşma hükümetinden yana tavır koydular.

 

Uzlaşma hükümeti konusunda yaşanan bu görüş farklılığı, kendisini İbrahim Caferi’nin başbakan adaylığına itiraz şeklinde ortaya koydu. ABD ile Iraklı Sünni, Kürt ve laik siyasi gruplar, Birleşik Irak İttifakı’nın uzlaşma hükümeti kurma formülünü devre dışı bırakıp kendi formüllerini geçerli kılmak için Caferi’nin başbakanlığına karşı çıktılar ve hükümet kurma sürecini tıkadılar.

 

Hükümet kurma konusunda yaşanan bu çıkmaz, işgalsiz bir Irak içerisinde refah, huzur ve güvenlik içinde yaşamak için sandık başına giden Irak halkının umutlarını kırıp güvensizliğin doğmasına sebep olurken, siyasi gelecekleri konusunda kaostan medet uman terör ve istikrarsızlık yanlılarına da geniş bir hareket imkânı kazandırıyordu.

 

Nitekim Irak’ı iç savaşın eşiğine getiren Samerra’daki patlamalar ve kutsal mekânları ve sivil halkı hedef alan diğer terör olayları bu zeminde güçlenmeye başlamıştı. İbrahim Caferi’nin başbakan adaylığına karşı çıkışın bir diğer hedefi de kuşkusuz 7 gruptan oluşan Birleşik Irak İttifakı’nı iç parçalanmaya sevk etmek ve Allavi Başbakanlığında bir koalisyon hükümetinin kurulmasını sağlamaktı.

 

İran müdahalesi ve Nuri el Maliki’nin başbakan adaylığı

 

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Bağdat’a yaptıkları eş zamanlı ziyarette İbrahim Caferi’ye başbakan olma imkânı vermeyeceklerinin mesajını açıkça vermiş ve İttifak içerisinde Caferi konusundaki ısrarını sürdüren gruplarla, sorunun bir an önce çözülmesini isteyen Kasım Davud gibi şahıslar arasında ilk çatlağı oluşturmayı başarmıştı.

 

İttifak içerisinde Kasım Davud ile arkadaşlarının Caferi konusunda yöneldiği farklılaşma, diğer gruplara sıçrayıp İttifak’ın birliğini tehdit etmeye başlamadan önce İran devreye girdi ve İbrahim Caferi adaylıktan çekilmeye razı oldu ve kendisinden sonra Dava Partisi’nin ikinci adamı olan Nuri el-Maliki’nin başbakan adaylığı gündeme geldi.

 

Caferi’nin başbakanlığına razı olmadıkları halde onunla aynı ideolojiye ve aynı partiye mensup Nuri el-Maliki’ye razı olan ABD ve diğer Iraklı siyasi gruplar, aslında bu şekilde uzlaşma hükümeti konusundaki kendi formüllerini uygulayabileceklerini göstermiş oldular.

 

Yaşanan Caferi tecrübesiyle hükümet kurma çalışmalarına başlayan Birleşik Irak İttifakı; Kürtlere, Sünnilere ve laiklere parlamentodaki temsil oranlarıyla hiç de mütenasip olmayan büyüklükte tavizler vererek bir hükümet kurmak zorunda bulunduğunu anlamıştı.

 

Bu çerçevede Cumhurbaşkanlığı Kürtlere, yardımcılıklarından biri Sünnilere bırakılırken, başbakan yardımcılıkları da yine Sünnilerle Kürtlere verildi. Meclis Başkanlığını da alan Sünniler ayrıca beş tane de önemli bakanlık elde etti.

 

Kilit bakanlıklar ve ittifakların iç çekişmeleri

 

Hem birbirine zıt talepleri olan siyasi ittifakların ve onların alt gruplarının beklentilerini karşılamak hem de ülkede güveni ve istikrarı sağlayabilecek güçlü bir hükümet kurmak durumunda olan Başbakan Nuri el-Maliki’nin işi çok zordu. Nitekim hükümetin kurulması sürecinde önce Birleşik Irak İttifakı içinde Fazilet Partisi’nin daha sonra da Sünni ve laik partilerin hoşnutsuzlukları kendini belli etmeye başlamıştı.

 

Petrol Bakanlığı’na Hüseyin Şehristani’nin getirilmesini isteyen Fazilet Partisi, arka planda yaşanan tartışmalardan dolayı kabinenin açıklanmasına birkaç gün kala hükümet kurma çalışmalarından çekildiğini açıklayarak muhalefet bayrağı çektiyse de bu muhalefet İttifak’tan ayrılmayı beraberinde getirecek kadar derin olmadı. ABD’nin Irak büyükelçisi Zalmay Halilzad’ın Ahmed Çelebi’yi önerdiği Petrol Bakanlığı’na Sünniler de talipti; fakat sonuçta Fazilet Partisi’nin dediği oldu ve bu bakanlığa Hüseyin Şehristani getirildi. Böylece partiyle İttifak’ın ilişkileri tatlıya bağlanmış oldu.

 

Cumhurbaşkanı ve başbakan yardımcılıkları ile meclis başkanlığı konusunda uzlaşma sağlandıktan sonra en temel anlaşmazlık konusu Petrol, İçişleri ve Savunma Bakanlıklarıydı. Çünkü ülkedeki tüm siyasi gruplar, ekonomi ve güvenlik konusunda belirleyici olan bu kilit bakanlıkların en azından birine sahip olmak istiyordu.

 

Yasal olarak 20 Mayıs’a kadar hükümeti ilan etmek durumunda olan Başbakan Maliki, içişleri ve savunma bakanlıkları konusundaki tartışmaları uzatmamak amacıyla buralara atama yapmadan kabineyi açıklayarak güven oylamasına sundu. Önceki hükümet döneminde de Sünnilerde bulunan Savunma Bakanlığı’na Sünni yardımcısı Selam ez-Zubi’yi vekâleten atarken, kendisi de yine vekâleten İçişleri Bakanlığı’nı üstlendi.

 

İbrahim Caferi’nin başbakan adaylığı ile yürütülen hükümet kurma çalışmaları sırasında yaşanan çıkmaz, Birleşik Irak İttifakı açısından iç bütünlüğü sağlama noktasında bir sınav olmuştu. Nuri el-Maliki hükümetindeki makam paylaşımı ise Sünni ve laik grupların iç bütünlüğü konusunda bir sınav süreci başlattı.

 

Sünni ve laik partilerdeki iç çekişmeler

 

15 Aralık seçimlerinden sonraki tutumları nedeniyle Irak’ta hükümetin kurulmasının gecikmesine sebep olan Sünniler ve laikler hükümetin kurmasından sonra iç ihtilaflara düştüler. Seçimlerin üzerinden beş ay geçtikten sonra Nuri el-Maliki’nin başbakanlığında kurulan ulusal uzlaşma hükümetinde yer alan Irak Uzlaşma Cephesi (en büyük Sünni grup) ve el-Irakıye’nin (Allavi liderliğindeki laikler) elde ettikleri makamlar, bu ittifakları oluşturan grupların kendi aralarında ihtilafa düşmesine sebep oldu.

 

Adnan ed-Duleymi liderliğindeki Sünni Irak Uzlaşma Cephesi’ni oluşturan üç siyasi gruptan biri olan “Ulusal Diyalog Meclisi’nin”  (Meclsu’l- Hivaru’l- Vatani) lideri Halef Ulyan ile seçime ayrı bir listeyle giren Sünni “Ulusal Diyalog Cephesi” (Cebhetu’l- Hivaru’l- Vatani) lideri Salih el-Mutlak, İçişleri ve Savunma Bakanlıklarına atama yapılmamasına ve güven oylamasının açık oyla gerçekleştirilmemesine itiraz ettiler.

 

Onların bu itirazı, kendisi de Ulusal Diyalog Meclisi’nin bir üyesi olan parlamento başkanı Mahmud Meşhedani’nin tepkisine neden oldu. Bunun üzerine Halef Ulyan ile Salih el-Mutlak Ulusal Diyalog Cephesi’ne mensup bazı milletvekilleriyle birlikte parlamento salonunu terk etti.

 

Onların salonu terk etmesine rağmen Irak Uzlaşma Cephesi’nin diğer milletvekilleri salonda kaldılar ve kabineye güvenoyu verdiler. Bu olaydan sonra Sünni Başbakan yardımcısı Selam ez-Zub’i, “bugün burada yaşananlar, Uzlaşma Cephesi’nin bazı üyelerinin şahsi görüşüdür” derken, Ulusal Diyalog Meclisi üyelerinden Taha el-Luheybi, “Hizb-i İslami, Sünnileri ikinci kez aldattı. Biz Sünnilerin potansiyeli ve niteliği oranında Maliki kabinesinde yer alması konusunda aramızda anlaşmıştık; fakat onlar bizimle istişare etmeden bazı isimleri Maliki’ye sundular” diye konuştu.

 

Hizb-i İslami de söz konusu suçlamaya cevaben bir bildiri yayınladı ve Maliki hükümetinin kurulması sırasında takındıkları tutumu savunarak Sünnilerin bu sayede cumhurbaşkanlığı yardımcılığını, başbakan yardımcılığını, meclis başkanlığını ve beş tane de önemli bakanlığı elde ettiğini ifade etti.

 

Bu konudaki ikinci iç çekişme ise İyad Allavi liderliğindeki Kaimetu’l- Irakıye grubunun içinde yaşandı. Maliki hükümetine katılma konusunda bu grubun liderleri arasında iki görüş bulunuyordu. Hamid Mecid Musa ve Müfid el-Cezairi gibi liderler, hükümette yer almak gerektiğini savunurken, Allavi’nin liderliğini yaptığı gruptaki bazı kişiler hükümette yer almaya karşıydı.

 

Bu gruptaki görüş ayrılığı o kadar derindi ki el-Irakıyye’ye mensup milletvekilleriyle Başbakan Maliki hükümet kurma konusunda anlaşmış olmasına rağmen, muhaliflerin lideri Sadi el-Hafız, kabinenin açıklanmasından bir gün önce Irak’ta yayınlanan Sabah gazetesine verdiği demeçte “Kaimetu’l Irakıyye, hükümette yer alma konusunda henüz kararını vermemiştir” diyordu.

 

Hükümette yer alınmasına karşı çıkanlardan biri olan İyad Allavi de kabinenin açıklanacağı cumartesi sabahına kadar tutumundaki ısrarını sürdürdü; fakat grubu içerisindeki çatlağın derinleşmesinden korktuğu için diğer görüşü kabul etmek zorunda kaldı ve kabinede yer alacakların isim listesini başbakan Maliki’ye sundu.

 

Başbakan Nuri el-Maliki’nin, 20 Mayıs’ta güvenoyu alan kabinesi şu şekilde:

 

Başbakan: Nuri El Maliki (Birleşik Irak İttifakı-Dava Partisi)

Başbakan Yardımcısı: Berham Salih (Kürt İttifakı)

Başbakan Yardımcısı: Selam ez-Zub’i (Sünni İttifak)

İçişleri Bakanı: Nuri El Maliki (vekaleten)

Savunma Bakanı: Selam El Zubaiye (vekaleten)

Dışişleri Bakanı: Hoşyar Zebari (Kürt İttifakı)

Adalet Bakanı: Haşim El Şebli (Irakıyye listesi-Allavi Listesi)

Petrol Bakanı: Hüseyin El Şehristani (Birleşik Irak İttifakı)

Tarım Bakanı: Yarub El Abudi (Birleşik Irak –Sadr Hareketi)

İletişim Bakanı: Muhammed Allavi (Irakıyye listesi-Allavi Listesi)

Kültür Bakanı: Esad Kemal Haşemi (Irakıyye listesi- Allavi Listesi)

Göç ve Göçmenler Bakanı: Abdüssamed Sultan (Kürt İttifakı)

Eğitim Bakanı: Hudayr El Hozayi (Birleşik Irak-Sadr Hareketi)

Elektrik Bakanı: Kerim Vahid (Bağımsız)

Çevre Bakanı: Nermin Osman (Kürt İttifakı)

Maliye Bakanı: Beyan Cabir (Birleşik Irak- Irak İslam Devrimi Yüksek Meclisi)

Sağlık Bakanı: Ali El Şemari (Birleşik Irak-Sadr Hareketi)

Yüksek Eğitim Bakanı: Abd Ziyab (Sünni İttifak)

Mesken ve Bayındırlık Bakanı: Beyan Dizai (Kürt İttifakı)

İnsan Hakları Bakanı: Vicdan Mişel (Irakıyye listesi-Allavi listesi)

Sanayi ve Maden Bakanı: Fevzi El Hariri (Kürt İttifakı)

Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı: Mahmud El Radi (Birleşik Irak İttifakı)

Yerel Yönetimler Bakanı: Riyad Garib

Planlama Bakanı: Ali Baban (Sünni İttifak)

Bilim ve Teknoloji Bakanı: Raid Fehmi

Ticaret Bakanı: Abdülfelah es-Sudani (Birleşik Irak ittifakı-Sadr Hareketi)

Ulaştırma Bakanı: Kerim Mehdi Salih (Birleşik Irak ittifakı-Sadr Hareketi)

Su Kaynakları Bakanı: Abdüllatif Raşid

Gençlik ve Spor Bakanı: Casim Muhammed Cafer (Türkmen Birleşik Irak İttifakı)

 

Devlet Bakanlıkları

   

Sivil Toplum İşlerinden sorumlu Devlet Bakanı: Adil el-Esadi

Ulusal Meclisten sorumlu Devlet Bakanı: Safaeddin El Seyfi

Ulusal güvenlikten sorumlu Devlet Bakanı (vekil): Berham Salih (Kürt İttifakı)

Eyaletlerden sorumlu Devlet Bakanı: Said Tahir el-Haşimi

Kadından sorumlu Devlet Bakanı: Fatin Mahmud

Ulusal Diyalogdan sorumlu Devlet Bakanı: Ekrem el-Hekim (Birleşik Irak İttifakı)

Dış İlişkilerden sorumlu Devlet Bakanı: Rafia el-İsavi

Turizm ve Eski Eserlerden sorumlu Devlet Bakanı: Liva Simeysim (Birleşik Irak İttifakı-Sadr Hareketi)

 

Sonuç

 

Başbakan Maliki kabinesinin, iç savaşın eşiğine kadar gelmiş olan bir ülkede kurulmuş olan bir ulusal uzlaşma hükümeti olması dolayısıyla son derece zayıf ve dış etkilere açık bir hükümet olacağı söylenebilir.

 

Başbakan Maliki kabinesinin açıkladığı 34 maddelik hükümet programında acilen yapılması öngörülenleri üç maddede toplamak mümkün:

 

1-Belli bir çekilme takvimi içerisinde işgalin sona erdirilmesi,

 

2-Terör ve şiddet ortamının ortadan kaldırılması ve güvenliğin sağlanması,

 

3-Mahrumiyet içindeki bölgelere öncelik verilerek yeniden yapılanmanın sağlanması ve ekonomik durumun iyileştirilmesi.

 

İşgal sonrası başlayan demokratik süreçlerle istediği yapıyı kurmayı başaramayan ABD’nin başarılı bir manipülasyonla İbrahim Caferi’nin başbakanlığını engellediği biliniyor. Elbette bu, sadece belli bir şahsın engellenmesinden ibaret değildi. Demokratik süreçlerle Irak’ta istediği türden bir siyasal yapı kuramayan ve İslamcıların iktidarını engelleyemeyen ABD, bu adımla her şeye rağmen mevcut durumu manipüle etmeye muktedir olduğunu göstermiş oldu.

 

Irak halkı, 15 Aralık seçimlerinde ABD’nin isteğine uymayan bir demokratik tercih ortaya koyduysa da ABD, bu tercihi kendi istediğine yakın bir siyasal yapıya dönüştürmeye çalıştı. Binaenaleyh, İbrahim Caferi’nin başbakanlık yolunun tıkanması ve Nuri el-Maliki kabinesinin oluşum biçimi, ABD’nin bu çabasına işaret ediyor.

 

İç gruplar üzerinden yapılacak yönlendirmelerin, bundan sonraki süreçte ABD ile Birleşik Irak İttifakı arasındaki mücadelenin temelini teşkil edeceğini söylemek mümkün. Fakat Başbakan Maliki kabinesinin, zıt taleplere sahip siyasi grupların oluşturduğu bir ulusal uzlaşma hükümeti olmasından dolayı, ABD’nin bu hükümete dönük siyasi manipülasyonlarda başarılı olmakta zorlanmayacağı söylenebilir.

 

Başbakan Maliki’nin hükümet programında öncelik verdiği güvenlik ve refahı gerçekleştirebilmesinin yolu, işgalin sona erdirilmesinden geçiyor. Başbakan Maliki’nin dört yıllık görevi içerisinde ne ölçüde başarılı sayılacağı, bunu gerçekleştirmesine bağlı. Aynı şekilde ABD’nin Irak işgali konusundaki başarısı da yeni hükümetten koparacağı tavizlere bağlı.



Makaleler

Güncel