İranlı yetkililerden İsrail'e yönelik operasyona ilişkin detaylar

img
İranlı yetkililerden İsrail'e yönelik operasyona ilişkin detaylar YDH

İran’ın eski Devrim Muhafızları Komutanı General Muhsin Rızai ve Kudüs Gücü Komutanı General İsmail Kaani 13-14 Nisan’da İsrail’e yapılan operasyon ilişkin açıklamalarda bulundu.




YDH- Halen ‘Sistemin Yararını Belirleme Kurulu’nun genel sekreterliğini yapan General Muhsin Rızai, ülkesinin İsrail’e yaptığı saldırının planlamasına ilişkin ilginç ayrıntılar açıkladı.

General Rızai, İran devlet televizyonu tarafından canlı yayımlanan konuşmasında İran silahlı kuvvetleri komutanlarının bilgelik ve tedbire dayalı bir operasyon planlaması yaptığını belirtti ve şunları söyledi: 

“İran Silahlı Kuvvetlerinin büyük komutanları, özellikle de silahlı kuvvetler başkomutanı sayesinde biz büyük bir hikmet ve tedbirle cevap verdik. Ne Amerika ile karşı karşıya geldik ne de İsrail bize cevap vermek üzere herhangi bir halt edebildi. 

Çok büyük bir iş yapıldı. Şimdi bazı sorulara cevap vermemiz gerekiyor. Birçok toplantı yapıldı. Hatırlarsanız biz hemen karşılık vermedik 10, 12 gün sürdü. Bu 10, 12 gün boyunca biz görüşülen şuydu: 

Evvela biz İsrail’i mutlaka vuralım, hem güçlü bir şekilde vuralım, hem de Amerika ile karşı karşıya gelmeyelim ve öyle bir şey yapalım ki İsrail cevap olarak hiçbir şey yapamasın. Bu, büyük bir muammaydı ve bu muamma, komutanların toplantı masasındaydı. Bunlar için nasıl bir şey yapılmalıydı? 

Kardeşlerimiz çok güzel bir taktiğe ulaştılar. Taktik şuydu: Öncelikle bizim anlamlı bir noktaya saldırmalıyız. Bu anlamlı noktada (sivil) nüfus olmamalı; ama Siyonist askerler olmalı. İkincisi öyle bir yere saldırmalıyız ki orası bizim konsolosluğumuzu vuran uçakların geldiği yer olmalı. Üçüncüsü de biz karşılık verdiğimizde “bu, bizim konsolosluğumuza yapılan saldırının cevabıydı ve bizim işimiz bitti” diyebilelim.  

Dolayısıyla arkadaşlarımız Amerikalıların ve Siyonistlerin F-35 uçaklarının kalkıp bizim konsolosluğumuzu vurduğu hava üssünü vurdular. Bunun anlamı şuydu: Ey Amerikalılar bakın kim nereden kalkıp bize saldırırsa biz de orayı vururuz. Eğer siz de kalkıp saldırırsanız biz orayı da vururuz tıpkı daha önce Ayn el-Esed’i vurduğumuz gibi. 

İkinci bir anlamı da şuydu: Biz Amerika ile savaşmak istemiyoruz. Biz, bize saldırı yapılan noktayı vurduk. İkincisi Netanyahu dünya kamuoyunda kendisine destek yaratmak için kullanmasın diye biz şehirleri vurmadık, (sivil) nüfusu vurmadık. Biz askeri hedefleri vurduk. 

Üçüncü olarak tartışma şuydu: Bizim iki tane füze atmamız yeterliydi. Bazıları 10, 12 tane atalım dedi. Çünkü bizim için bu operasyondan sonra savaş çıkmaması önemliydi. Biz gücümüzü göstermeliydik. 

Şimdi düşman biz bu füzeleri havada vurduk diyor. Senin onları vurabileceğini biz de biliyorduk zaten; fakat biz cevap vermenin yanında ayrıca gücümüzü göstermek de istiyorduk. 162 insansız uçak, 30 seyir füzesi ve 100 tane balistik füze İran’dan yola çıktı ve İsrail’in tepesine düştü. 

Biz bu şekilde cevap verdiğimiz gibi aynı zamanda gücümüzü de gösterdik. İran’ın aynen 1979’un İran’ı olduğu ortaya çıktı.”

Kudüs Gücü Komutanı General İsmail Kaani de dün yaptığı açıklamada operasyonun planlamasına ve sonuçlarına ilişkin açıklamalarda bulunmuştu. 

General Kaani’nin konuşmasından çarpıcı bölümler de şöyle:

“Gerçek Söz operasyonunun kendine özgü özellikleri vardı. Operasyonun özü, gizli saklı değil açık ve göstere göstere olmasıydı. Siyonist rejim ve Amerika tüm kapasitesini sahneye çıkardı. NATO tüm imkanlarını getirdi. Sadece Karadeniz’de operasyonu önlemek için 7-8 eskadra konuşlandırıldı.

Operasyon gecesinin başından sonuna kadar 200’den fazla savaş uçağı bölgenin hava sahasındaydı. Hava savunma sistemleri bakımından bu bölge dünyanın en yoğun bölgesiydi. 

Siyonist rejim, Amerika ve bütün Batı, Direniş Cephesi’nin karşısında duracak çapta değil. Bu bir slogan değil, pratikte de ispat oldu, kendileri de itiraf etti.

Düşmanlarımız nasıl bir darbe yediklerini ve ne durumda olduklarını bizim dostlarımızdan çok daha iyi biliyor.

Dünyada böylesi bir operasyona hangi ülke cesaret edebiliyor? Siyonist rejimi savunmak için kendini paralayan Amerikan başkanı, biz çatışmaya girmeyeceğiz diye resmi açıklamada bulundu. İsraillilere biz çatışmaya girmeyeceğiz diye resmi olarak bildirdi.

Geçmiş dönemlerde İran’da görev yapan askerleri için bizim askerlerimiz vahşi bir ülkede görev yapıyor diyerek İran’dan “vahşilik parası” adı altında fazladan para alan bu vahşi Amerika, şimdi böyle oldu. 

Gerçek Söz operasyonu ve İran İslam Cumhuriyeti, Amerika’ya yaslanarak kendini avutanlara mesaj verdi. Onlar, Amerika’ya yaslanmanın kendilerine neye mal olabileceğini kendi gözleriyle gördüler.    

İslam Cumhuriyeti olarak bölgede ve bölge dışında Amerika’ya yaslanarak gerektiğinde Amerika’nın onları savunacağını düşünen ve kendini avutanlara bizim mesajımız şudur. Amerika’ya güvenip kendini avutanlar biraz olsun aklını kullansın. 

Amerika, bu yer kürede eğer birini savunacaksa bile hiç kimseyi Siyonist rejimden daha fazla savunmayacak. Amerika, en yüksek savunma kapasitesini Siyonist rejim için kullandı. Bölgede ve başka yerlerde Amerika’ya yaslanan liderler veya ülkeler şunu düşünseler iyi olur. Amerika onları savunmak isterse, Siyonist rejimden daha fazla mı savunur? Bu imkansızdır. 

Peki ne oldu Amerikan savunması? Ayrıca Amerika NATO’yu da getirdi. Bu savaşta yer alan tüm caniler, bilsin ki yapıp ettikleri hesaba yazılıyor. Fransa, Almanya, İngiltere o gece uçaklarını getirdiler ve mesele bitti diye düşünmesin. Evet o gece bitti; ama onların hesabı yerli yerinde duruyor.”