Lübnan hükümetinden Hamas'a yoğun baskı

img
Lübnan hükümetinden Hamas'a yoğun baskı YDH

Lübnan Yüksek Savunma Konseyi, mart ayındaki roket saldırılarının ardından Hamas'ı topraklarını İsrail'e karşı kullanmaması konusunda uyardı. Soruşturmalar sürerken, Beyrut'un Filistin Yönetimi ile işbirliği içinde Filistinli grupların silahlarını düzenlemeye yönelik bir plan üzerinde çalıştığı belirtiliyor.




YDH - Lübnan Yüksek Savunma Konseyi, 22 ve 28 Mart tarihlerinde ülkenin güneyinden İsrail'e yönelik gerçekleştirilen roket saldırılarının ardından Hamas'ı uyararak, Lübnan topraklarının ulusal güvenliği tehdit edecek eylemler için kullanılmaması gerektiğini bildirdi.

Saldırılarla ilgili yürütülen soruşturmalar devam ederken Filistinli grupların Lübnan'daki silahlarının düzenlenmesine yönelik bölgesel ve uluslararası girişimler yoğunlaşıyor.

El-Ahbar gazetesine konuşan konuya vakıf kaynaklar, roket saldırılarıyla bağlantılı olarak dört Filistinli ve bir Lübnanlı olmak üzere beş kişinin gözaltına alındığını aktardı.

Kaynaklar, gözaltındaki şahısların sorgularında Hamas'a üye olduklarını itiraf ettiklerini belirtti. Ancak Hamas'ın merkezi bir karar olmadığını savunması üzerine, Lübnanlı güvenlik birimlerinin hareket içinde Türkiye kaynaklı bir sızma olabileceğini ve olayın Suriye'deki gerilimin Lübnan'a yansıması olabileceğini değerlendirdiği ifade edildi.

Kaynaklar, yaklaşık hafta önce bazı Hamas liderlerinin sorguya çağrıldığını ortaya koydu.

Bu durumun, Beyrut'taki Hamas liderliğinde, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Şam ziyaretinden 48 saat sonra Suriye'de İslami Cihad yetkililerine yönelik tutuklamalara benzer bir muameleyle karşılaşabilecekleri endişesini doğurduğu belirtildi.

Lübnan'da herhangi bir tutuklama emri olmamasına rağmen, bazı Hamas yetkililerinin Abbas'ın 21 Nisan'da yapmayı planladığı ziyaret öncesinde Lübnan'dan ayrılmayı tercih ettiği bilgisi paylaşıldı.

Abbas'ın ziyaretinin, Lübnan'daki Filistinli grupların silahsızlandırılması planıyla bağlantılı olduğu artık biliniyor.

El-Ahbar gazetesinin edindiği bilgilere göre, Ramallah merkezli Filistin Yönetimi'ne bağlı genel istihbarat heyetlerinin Lübnan'a yaptığı ziyaretler bu planın zeminini hazırladı.

Bu ziyaretleri takiben Filistinli gruplar ile Lübnan ordusu komutanlığı arasında görüşmeler yapıldığı, güvenlik kaynaklarının bu görüşmelerin "ileri bir aşamaya ulaştığını" iddia ettiği belirtildi.

İddialara göre, grupların silahlarının toplanarak ordu denetimindeki depolarda saklanması, kampların güvenliğinin ise temel gruplardan oluşan ve Lübnan İçişleri Bakanlığı'na bağlı yerli bir Filistin polis gücüne devredilmesi konusunda anlaşmaya varıldı.

Siyasi çevreler, Yüksek Savunma Konseyi toplantısını ve yapılan açıklamaları, "Filistin kamplarının güvenliğinin Filistin Yönetimi'nin sorumluluğunda olması gerektiğini söylemek için Filistin Devlet Başkanı'na yönelik siyasi bir gösteri ve biat" olarak nitelendirdi.

Söz konusu çevreler, Hamas ile iletişimin açık olduğunu ve Lübnan devletiyle koordinasyonun çeşitli tedbirlerle sürdüğünü belirterek, "tehdit" içeren bu tür aleni açıklamalara gerek olmadığını savundu.

Ayrıca, bu adımın devletin Filistinli yetkililere karşı atabileceği daha büyük adımların hazırlığı olabileceğini değerlendirdi.

Aynı çevreler, bu adımı "Lübnan'ın başta ABD olmak üzere dış dünyaya yönelik resmi bir mesajı" olarak yorumladı.

Mesajın, özellikle Hizbullah'ın silahsızlandırılmasına yönelik içerideki bazı tarafların sistematik kampanyası sürerken, devletin ateşkes anlaşması metnine ve ülke topraklarındaki silahlarla ilgili maddeye uygun olarak üzerine düşeni yaptığı yönünde olduğu belirtildi.

Toplantının biçimsel olduğu ve yapılan açıklamaların ABD ve Körfez ülkelerinin taleplerini karşılamaya yönelik önceden hazırlanmış bir metin olduğu da ifade edildi.

Ayrıca söz konusu çevreler, Filistin silahlarıyla ilgili planın öncelikli olarak güney yolundaki Filistin kamplarını hedef aldığını belirtti.

Bu kampların, İsrail tarafından olası bir savaş veya kara harekatında büyük tehdit olarak görüldüğü, bu nedenle kontrol altına alınarak İsrail'e karşı kullanılabilecek her türlü güçten arındırılmasının amaçlandığı kaydedildi.