ABD yönetimi, Lübnan ve Kıbrıs arasındaki deniz sınırının 2007 anlaşmasına göre belirlenmesi için Lübnan'a baskı yapıyor. Kaynaklar, bu anlaşmanın Lübnan'ı enerji kaynaklarından mahrum bırakacağını ve ABD'nin bölgedeki enerji kontrolünü artırmayı hedeflediğini belirtiyor.

YDH - ABD yönetimi, bölgedeki çözülememiş sınır belirleme dosyalarını, özellikle Lübnan ve Kıbrıs arasındaki deniz sınırını sonuçlandırmak için baskı uyguluyor.
El-Ahbar gazetesine konuşan konuya vakıf kaynaklar, ABD'nin Lübnan'a, eski Başbakan Fuad es-Sinyora hükümeti döneminde 2007'de imzalanan anlaşmayı onaylaması için baskı yaptığını açıkladı.
Kaynaklara göre, bu anlaşma deniz hukukuyla çelişen orta hat metodunu benimsiyor ve Lübnan'ın münhasır ekonomik bölgesinden 1600 ila 2643 kilometrekare kaybetmesine neden olarak Lübnan'a haksızlık ediyor.
Kaynaklar, ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson'ın, cumhurbaşkanlığı görevini devraldıktan sonraki ilk ziyaretinde Cumhurbaşkanı Jozef Aun'dan sınır belirleme sürecini tamamlamasını ve 2007 anlaşmasını onaylamasını talep ettiğini belirtti.
Ayrıca, Kıbrıslı yetkililerin Lübnan'a yaptığı her ziyarette, ABD desteğiyle Kıbrıs'a da anlaşmayı onaylaması yönünde talepte bulunulduğu aktarıldı.
Kaynaklar, ABD'nin bölgedeki deniz sınırlarının tamamen onaylanması konusundaki ısrarının amacının, özellikle Rus doğalgaz hattının kapatılmasının ardından, Avrupa'nın karar alma süreçlerini daha fazla kontrol etme amaçlı petrol kaynaklarını ele geçirmek olduğunu işaret etti.
Denizdeki zenginlikleri ele geçirmenin ilk saha adımının ise Fransız Total şirketinin yerine ABD şirketlerini arama faaliyetlerini üstlenmek üzere getirmek olduğu kaydedildi.
Kaynaklar, ABD'nin Lübnan'ı petrol zenginliğinden mahrum bırakma konusunda "açık bir kararı" olduğunu vurguladı.
Bu nedenle, devletin bu zenginliği çıkarma inisiyatifini üstlenmesi gerektiği, zira bugün Lübnan'ı ve egemenliğini savunmak, İsrail saldırılarını durdurmak ve deniz kaynaklarını korumakla devletin sorumlu olduğu ifade edildi.
İlgili bir taraf olarak Hizbullah'ın da şu anda yaşananları takip ettiği, konuyla nasıl başa çıkılacağına dair gözlemleri ve bir vizyonu olduğu belirtildi.
Hizbullah'ın ilgili dış taraflarla da temas halinde olduğu aktarıldı. Kaynaklar, İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırısından kısa bir süre önce Hizbullah ile Fransa arasında bir temas gerçekleştiğini ve bu temasta Total'in siyasi bir kararla durdurduğu çalışmalarına devam etmesi için siyasi bir karar alınmasının talep edildiğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Aun'un da geçtiğimiz mart ayının sonunda Paris'e yaptığı ziyaret sırasında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'dan aynı şeyi talep ettiği kaydedildi.
Bu bağlamda, kaynaklar Suudi Arabistan'ın Hürmüz Boğazı'na ulaşan petrol hattına alternatif olarak, Suudi Arabistan'ın doğu bölgesindeki Kaysuma'dan başlayıp Golan üzerinden Lübnan'ın güneyindeki Zahrani'ye uzanan TAPLINE hattını yeniden canlandırma eğiliminde olduğunu ortaya koydu.
Bu hattın petrolü Akdeniz üzerinden Avrupa ve ABD'ye taşıyacağı belirtildi.
Kaynaklar, Suudi Arabistan'ın bu konuda Lübnan'dan bir karar alması için yoğun çaba gösterdiğini ve hattı hayata geçirmek için Hizbullah'ı siyasi denklemden çıkarmak konusunda kararlı olduğunu aktardı.