Lübnan'da Hamas'ın ülkedeki varlığı ve faaliyetleri, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın beklenen ziyareti öncesinde üst düzey güvenlik ve siyaset çevrelerinde hararetli tartışmalara yol açtı. Yüksek Savunma Konseyi toplantısında bazı siyasi figürler Hamas'a karşı sert tedbirler alınmasını talep ederken, güvenlik teşkilatları olası bir tırmanışın önüne geçmek için itidalli bir yaklaşım sergiledi.

YDH - Lübnan'da Hamas'ın ülkedeki varlığı ve faaliyetleri, özellikle Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın bu ayın 21'inde Beyrut'a yapacağı ziyaret öncesinde, "Lübnan ulusal güvenliği" gerekçesiyle yeniden gündemin ön sıralarına yerleşti.
Baabda'da bir hafta önce düzenlenen Yüksek Savunma Konseyi toplantısının ardından yapılan "itidalli" açıklamaya rağmen, toplantıdaki hararetli tartışmalar ve bazı siyasi çevrelerin Hamas'a yönelik sert bir tutum takınılması yönündeki talepleri, dosyanın her an patlamaya hazır bir bomba olduğunu gösteriyor. Güvenlik teşkilatlarının ise bu "ateşli başları" yatıştırmak için devreye girdiği öğrenildi.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın gündeminde "Filistin silahları dosyası" ile Beyrut'a yapacağı ziyaret, hem Filistinli hem de Lübnanlı taraflarca yakından izleniyor.
Özellikle Aksa Tufanı sonrası Abbas'ın direnişi ve Filistin davasını tasfiye etme yönündeki politikalarının daha da açığa çıktığı belirtilirken el-Ahbar gazetesine konuşan kaynaklar, "Lübnanlı bazı tarafların, Abbas'ın bu tutumunu Konsey toplantısında talep ettikleri tırmanışı körüklemek için kullanmasından" endişe duyduklarını ifade ediyor.
Yüksek Savunma Konseyi'ndeki müzakerelere aşina kaynaklar, siyasi ve güvenlik liderliği arasında görüş ayrılıkları yaşandığını, bazı siyasetçilerin çıtayı çok yükselttiğini ve bunun üzerine güvenlik teşkilatlarının başkanlarının durumu kontrol altına alarak Lübnan'ın hassas dengelerinin gözetilmesi gerektiğini vurguladıklarını aktardı.
Kaynaklara göre, Cumhurbaşkanı Jozef Aun, Lübnan'ın Filistin davasını desteklediğini ancak büyük bedeller ödediğini ve daha fazla bedel ödeyemeyeceğini belirterek Hamas ile yürütülen koordinasyon ve işbirliği yapılan ve halen askıda olan konular hakkında bilgi verdi.
Dışişleri Bakanı Yusuf Recci ise "Hamas'ın ofislerinin kapatılması ve silah konusunun sona erdirilmesiyle ilgili sert bir tutum alınmasını" talep ederek, "Filistin Yönetimi'nin de bunu istediğini" iddia etti.
Ancak Cumhurbaşkanı Aun ve Başbakan Nevaf Selam, Abbas'ın ziyaretini bekleyip getireceği mesajları görme taraftarı oldu.
Başbakan Selam, "Hamas'ı Cund eş-Şam ve Asbat el-Ensar gibi örgütlerle aynı kategoride sınıflandıran sert bir bildiri yayımlanması gerektiğini" savunarak, "koşulların Hamas'ı kuşatmak için uygun olduğunu" belirtti.
Bu görüşe dışişleri ve adalet Bakanları da katılırken, İçişleri Bakanı Ahmed Haccar, Hamas'a karşı alınacak tırmandırıcı bir kararın belediye seçimlerine olası etkileri hakkında sorular yöneltti.
Maliye Bakanı Yasin Cabir ise dosyanın sükunetle ele alınması ve çatışmadan kaçınılması gerektiğini, aksi takdirde düşünülmeden atılacak adımların ülkenin mali durumunu ve gelecek vaat eden turizm sezonunu olumsuz etkileyeceğini vurguladı.
Dikkat çekici bir şekilde, güvenlik teşkilatlarının başkanları çatışmadan kaçınılması yönünde ortak bir tutum sergileyerek, karşı tarafı patlama noktasına getirmeden amaca hizmet edecek pratik adımlar atılmasını talep etti.
Güvenlik teşkilatları, özellikle Ordu Komutanı Rudolf Heykel, Başbakan Selam'ın Hamas'ı Cund eş-Şam ve Asbat el-Ensar ile aynı kefeye koyma önerisinin istenmeyen sonuçlar doğuracağını, ulusal güvenliğe zarar vermesini önlemek için kademeli olarak uygulanabilecek başka baskı yöntemleri olduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanı ise bu görüşe şiddetle karşı çıkarak kendi pozisyonunda ısrar etti. Cumhurbaşkanı Aun, toplantıda bakanlar ve güvenlik teşkilatları arasında yaşanabilecek bir bölünmeyi ve gerginliği önlemek amacıyla iki görüş arasında denge kurmaya çalıştı ve sonuçta yayımlanan bildiri ortaya çıktı.
Hamas'ın, kendisine karşı büyük bir komplo kurulduğunun farkında olarak bu bildiriyi anlayışla karşıladığı belirtildi.
Bu yatıştırma çabalarına rağmen, Abbas'ın yaklaşan ziyaretinin tırmanış yanlısı bir seçenek için kullanılabileceği endişesi devam ediyor.
Bazı çevrelerin, Hamas'tan "intikam almak" için Filistin Devlet Başkanı'nın arkasına saklanabileceği düşünülüyor.
Hamas konusu, güvenlik teşkilatlarının İsrail'in kuzeyine roket fırlatanların Hamas üyesi olduğunu açıklamasının ardından farklı bir boyut kazanmıştı.
Askeri İstihbarat Müdürlüğünün Hamas ile çalışan çok sayıda Lübnanlı ve Filistinlinin bir listesini hazırladığı ve bunlar arasında güvenlik teşkilatlarının ifadesine göre destek savaşı sırasında Kassam Tugayları'nın Lübnan koluna yardım edenlerin de bulunduğu belirtildi.
Temaslar başladığında Hamas, devletteki ilgili makamlarla iletişim kurma girişiminde bulundu ancak Cumhurbaşkanlığı ile ciddi bir temas sağlayamadı ve Başbakanlık da hareketle temas kurmaya istekli olduğuna dair bir işaret vermedi.
Bunun üzerine Meclis Başkanı Nebih Berri'ye yönelme kararı alındı. Berri, Hamas'ın yurtdışı sorumlusu Halid Meşal'den telefon aldı.
Meşal, hareketin ateşkese bağlı olduğunu, bu tutumunu Hizbullah ve tüm Lübnanlı taraflarla koordine ettiğini ve devletin yaptıklarını sabote etme niyetinde olmadığını vurguladı. Meşal, Meclis Başkanı'ndan işlerin kötü bir noktaya gitmemesi için müdahale etmesini talep etti.