ABD'deki İsrail büyükelçiliği eylemcisinin manifestosu ortaya çıktı

img
ABD'deki İsrail büyükelçiliği eylemcisinin manifestosu ortaya çıktı YDH

Washington'daki İsrail Büyükelçiliği'nde iki çalışanı öldüren Elias Rodriguez'in yazdığı iddia edilen manifesto yayımlandı. Polis Şefi Pamela A. Smith, Rodriguez'in olay yerinde "Özgür Filistin!" diye slogan attığı belirtirken, manifestonun da Gazze'deki savaşı merkezi bir şikayet olarak gösterdiği ve cinayetleri siyasi protesto olarak çerçevelediği ifade edildi.




YDH - ABD'nin başkenti Washington DC'de bugün İsrail Büyükelçiliği'nde iki personelin ölümüyle sonuçlanan saldırının şüphelisi Elias Rodriguez tarafından yazıldığı iddia edilen manifesto yayımlandı.

Polis Şefi Pamela A. Smith, Rodriguez'in olay yerinde "Özgür Filistin!" diye slogan attığını açıklamıştı.

Ortaya çıkan manifestonun da bu mesajı yinelediği, Gazze'deki savaşı temel gerekçe olarak sunduğu ve saldırıyı siyasi bir protesto eylemi olarak tanımladığı belirtiliyor.

Amerikalı gazeteci Ken Klippenstein'a konuşan, manifestoyu elde ettiğini ve yayımladığını belirten kaynak, belgenin Rodriguez tarafından imzalanmış olması ve şüphelinin kimliğinin kolluk kuvvetleri veya medya tarafından açıklanmasından çok önce tarih damgası taşıması gibi çeşitli nedenlerle gerçek olduğuna inandığını ifade etti.

Kaynak, "Şiddeti, ki bunu iğrenç buluyorum ve kınıyorum, yüceltmek için değil, kamuoyunun yaşananların gerçeğini daha iyi anlayabilmesi için bunu yayımlıyorum," dedi.

Aynı kaynak, bu tür metinlerin içeriğiyle yüzleşmekten kaçınmanın genellikle "sahte belgeler, komplo teorileri veya yetkililerin gerçekleri çarpıtabilecek seçici sızıntılarıyla hızla doldurulan bir bilgi boşluğu" yarattığını savundu.

Özellikle siyasetin işin içinde olduğu durumlarda, belgenin de bunu açıkça ortaya koyduğunu belirterek, "Gün ışığının en iyi dezenfektan olduğuna inanıyorum," ifadelerini kullandı.

Polis Şefi Pamela A. Smith, Rodriguez'i Chicago'dan 30 yaşında bir erkek olarak tanımlamıştı.

Manifestonun tam metni şöyle:

Halintar, gök gürültüsü veya şimşek gibi bir anlama gelen kelimedir. Bir eylemin ardından insanlar anlamını sabitleyecek metin ararlar, işte bu da böyle bir denemedir.

İsraillilerin Filistin'e karşı işlediği zulümler tarife sığmaz, sayılarla ifade edilemez. Çoğunlukla açıklamaları okumak yerine, bunların videolarda, bazen de canlı yayında gözlerimizin önünde serilmesini izliyoruz.

Birkaç ay boyunca hızla artan ölü sayılarının ardından İsrail, ölüleri sayma kapasitesini bile yok etti ki bu da soykırımına iyi hizmet etti.

Bu satırlar yazılırken Gazze Sağlık Bakanlığı, travmatik güçle öldürülen 53 bin kişiyi kayda geçti, en az on bin kişi enkaz altında yatıyor ve kim bilir kaç bin kişi daha önlenebilir hastalıklar, açlık yüzünden öldü; on binlercesi ise İsrail ablukası nedeniyle yakın kıtlık riski altında ve tüm bunlar Batılı ve Arap hükümetlerinin suç ortaklığıyla mümkün oluyor.

Gazze Enformasyon Ofisi, enkaz altındaki on bin kişiyi kendi ölü sayımına dahil ediyor. Haberlere göre aylardır enkaz altında "o on bin kişi" var, sürekli yeni enkazlar yaratılmasına, enkazların tekrar tekrar bombalanmasına ve enkazlar arasındaki çadırların bombalanmasına rağmen...

Tıpkı Suudi-İngiliz-Amerikan bombardımanı altında yıllarca birkaç binde dondurulan ve sonradan 500 bin ölü olduğu geç de olsa ortaya çıkan Yemen'deki ölü sayısı gibi, tüm bu rakamlar neredeyse kesinlikle suç teşkil eden eksik bir sayım.

Ölü sayısını 100 bin veya daha fazla olarak tahmin edenlere inanmakta hiç zorlanmıyorum. Bu yılın mart ayından bu yana, Koruyucu Hat Operasyonu ve Dökme Kurşun Operasyonu'nun toplamından daha fazla insan katledildi.

Bu noktada, parçalanmış, yanmış ve patlatılmış çocuk bedenlerinin oranı hakkında daha ne söylenebilir ki... Buna izin veren bizler, Filistinlilerin affını asla hak etmeyeceğiz. Bunu bize yeterince belli ettiler.

Silahlı eylem, ille de askeri eylem demek değildir. Genellikle de değildir. Genellikle tiyatro ve şovdur; bu, pek çok silahsız eylemle paylaştığı niteliktir. Soykırımın ilk haftalarındaki şiddetsiz protestolar, bir tür dönüm noktasına işaret ediyor gibiydi.

Daha önce hiç bu kadar on binlerce insan Batı sokaklarında Filistinlilere katılmamıştı. Daha önce hiç bu kadar çok Amerikalı siyasetçi, en azından söylem düzeyinde, Filistinlilerin de insan olduğunu kabul etmek zorunda kalmamıştı.

Fakat şu ana kadar bu söylem pek bir işe yaramadı. İsrailliler bizzat, Amerikalıların Filistinlileri yok etmeleri için onlara verdiği serbestlik karşısında duydukları şaşkınlıkla övünüyorlar.

Kamuoyu soykırımcı apartheid devletine karşı döndü ve Amerikan hükümeti basitçe omuz silkti; o zaman kamuoyu olmadan da yaparlar, mümkün olan yerlerde bunu suç sayarlar, protestoyu doğrudan suç sayamadıkları yerlerde ise İsrail'i dizginlemek için ellerinden geleni yaptıklarına dair içi boş güvencelerle boğarlar.

Aaron Bushnell ve diğerleri katliamı durdurma umuduyla kendilerini feda ettiler ve devlet, onların fedakarlıklarının boşa gittiğini, Gazze için eylemleri tırmandırmanın umutsuz olduğunu ve savaşı kendi topraklarına taşımanın anlamsız olduğunu hissetmemiz için çalışıyor. Başarmalarına izin veremeyiz. Fedakarlıkları boşa gitmedi.

O hâlde, hükümetimizin temsilcilerinin bu katliama yataklık ederken hissettikleri cezasızlığın bir yanılsama olduğu ortaya çıkarılmalıdır.

Gördüğümüz cezasızlık, soykırımcılara en yakın olanlarımız için en kötüsüdür. Guatemala devletinin Maya soykırımı kurbanlarını tedavi eden cerrah, katliam sırasında ağır yaralanan hastayı ameliyat ederken aniden odaya silahlı kişilerin girdiğini ve hastayı ameliyat masasında gülerek öldürdüklerini anlattığı olayı aktarıyor.

Doktor, en kötüsünün, kendisinin yakından tanıdığı katillerin yıllar sonra yerli sokaklarda açıkça caka satarak dolaştığını görmek olduğunu söyledi.

Başka yerde bir vicdanlı adam, Vietnam kasabı Robert McNamara'yı, vapurun salonunda arkadaşlarıyla gülerken gördüğü aynı cezasızlık ve küstahlığa öfkelenerek Martha's Vineyard'a giden vapurdan denize atmaya çalışmıştı.

Adam, McNamara'nın "'Benim geçmişim temiz ve burada iyi arkadaşım Ralph ile böyle bir barın üzerine yığılabilirim ve siz de buna katlanmak zorundasınız,' diyen o duruşuna takılmıştı.

Adam, McNamara'yı iskeleden suya atmayı başaramadı, eski dışişleri bakanı korkuluğa tutunup tekrar ayağa kalkmayı başardı, ancak eylemci, "Eh, onu dışarı çıkardım, sadece ikimiz vardık ve galiba geçmişi o kadar da temiz değildi, değil mi?" diyerek girişimin kıymetini açıklamıştı.

Silahlı eylemin ahlakiliği hakkında birkaç söz. Soykırıma karşı olan bizler, faillerin ve yataklık edenlerin insanlıklarını yitirdiklerini savunmaktan tatmin oluyoruz.

Bu bakış açısına sempati duyuyorum ve ekran aracılığıyla bile olsa tanık olduğu zulümleri kabul etmeye dayanamayan ruhu yatıştırmadaki değerini anlıyorum.

Ancak insanlık dışılığın şok edici derecede yaygın, sıradan, düpedüz insani olduğu çoktan kanıtlandı. Fail o zaman sevgi dolu ebeveyn, hayırlı evlat, cömert ve yardımsever arkadaş, sevimli yabancı olabilir, işine geldiğinde ve hatta bazen gelmediğinde bile ahlaki güç gösterebilir ve yine de canavar olabilir.

İnsanlık, kimseyi hesap vermekten muaf tutmaz. Eylem, 11 yıl önce Koruyucu Hat Operasyonu sırasında, kişisel olarak Filistin'deki acımasız davranışlarımızın keskin bir şekilde farkına vardığım zamanlarda ahlaki olarak haklı görülebilirdi.

Ama bence çoğu Amerikalı için böyle eylem anlaşılmaz, delice görünürdü.

Bugün en azından eylemin son derece anlaşılır ve tuhaf bir şekilde yapılması gereken tek akıllıca şey olacağı pek çok Amerikalı olmasına seviniyorum.

Sizi seviyorum anne, baba, küçük kız kardeşim, geri kalan ailem (orijinalde: familia), sen de dahil O*****

Özgür Filistin!

— Elias Rodriguez