Lübnan eski cumhurbaşkanı General Emil Lahud, el-Ahed kanalına verdiği mülakatta, 2000 yılında güney Lübnan'ın İsrail işgalinden kurtarılmasının yıl dönümünü andı. Lahud, bu tarihi zaferde Hizbullah lideri Şehid Seyyid Hasan Nasrullah'ın rolüne ve direnişin önemine vurgu yaptı.
YDH - Eski Lübnan Cumhurbaşkanı General Emil Lahud, el-Ahed kanalına verdiği özel mülakatta, 2000 yılında güney Lübnan'ın İsrail işgalinden kurtarılmasının yıl dönümünü ve bu süreçteki anılarını paylaştı.
Lahud, bu zaferin Lübnan ve bölge tarihinde bir dönüm noktası olduğunu belirterek, Şehid Seyyid Hasan Nasrullah'ı "ümmetin şehitlerinin efendisi" olarak nitelendirdi.
Lahud, kurtuluşun, farklı geçmişlerden gelen Lübnanlı gençlerin fedakarlıklarıyla kazanıldığını vurgulayarak, "Bu, toprak ve hak sahibinin mutlaka zafere ulaşacağının ve her işgalin sona ereceğinin bir dersidir," dedi.
O dönemde yaşananları aktaran Lahud, İsrail'in çekilmesinden bir hafta önce Birleşmiş Milletler (BM) temsilcisi Terje Rød-Larsen'in kendisini ziyaret ettiğini ve direniş güçlerinin olası bir intikam eylemine girişmeyeceğine dair güvence verdiğini belirtti.
'Bu gençler, bu kurtuluşun gerçekleşmesi için en değerli varlıkları olan hayatlarını feda ettiler'
Eski cumhurbaşkanı, 25 Mayıs 2000 sabahı güneydeki Nakura'dan Vezzani'ye kadar pek çok kasabayı ziyaret ettiğini ve halka güvence verdiğini hatırlattı.
Lahud, ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright ile yaşanan ve 18 milyon metrekarelik alanın Lübnan'a iadesiyle sonuçlanan diplomatik mücadeleye de değindi.
Şehid Seyyid Hasan Nasrullah ile olan anılarına da değinen Lahud, Nasrullah'ın oğlu Hadi'nin şehadeti üzerine taziye ziyaretinde bulunduğunu ve Baabda Sarayı'nda gerçekleştirdikleri kardeşçe görüşmeyi anlattı.
Lahud, "Protokolü çiğneyerek onu sarayın dış avlusuna kadar uğurladım çünkü bu adamın temsil ettiği direniş, Lübnan'ın adını yüceltmişti," ifadelerini kullandı.
'Seyyid Hasan stratejik bir liderdi ve direniş sönmeyen bir meşale gibi canlı kalacaktır'
Lahud, direnişin Lübnan için caydırıcı bir güç oluşturduğunu ve bu imanın sarsılmaz olduğunu belirtti. "Direnişin silahını teslim etmek için acele edenler, açıkça düşmanın iradesini yerine getiriyor," diyen Lahud, direnişin Lübnan'ı savunmaya hazır kalmasının gerekliliğini vurguladı.
Lahud, Nasrullah'ın şehadetiyle bir efsaneye dönüştüğünü ve yokluğunun özellikle Lübnan ve Filistin'de yaşananlar ışığında derinden hissedildiğini sözlerine ekledi.
