İsrail ordusu, Gazze’ye tüm mevcut piyade ve zırhlı birliklerini konuşlandırarak büyük çaplı bir askeri harekât başlattı.

YDH- The Media Line'da yer alan habere göre, İsrail işgal ordusunun, Gazze Şeridi’ne tüm mevcut piyade ve zırhlı tugaylarını konuşlandırdığı bildirildi.
Hafta sonu boyunca İsrail, Gazze Şeridi genelinde geniş çaplı bombardımanlar gerçekleştirdi. Ülke genelinde hükümete karşı protestolar patlak verdi. Birçok İsrailli, esirlerin serbest bırakılmalarını talep eden, patlama seslerinin eşlik ettiği sesli mesajlar içeren telefon aramaları aldı.
Aynı zamanda savaşın yönüyle ilgili iç tartışmalar daha da hararetlendi. İsrail üzerindeki uluslararası baskı artarken, halen 58 İsrailli esirin Hamas'ın elinde bulunduğu bildirildi.
Gazze Sağlık Bakanlığı, cumartesi günü düzenlenen İsrail hava saldırılarında onlarca kişinin hayatını kaybettiğini, bunlar arasında bir doktorun 10 çocuğundan 9’unun da bulunduğunu açıkladı. İsrail ordusu, olayın “inceleme altında” olduğunu belirtti. Aynı gün 100’den fazla hava saldırısı düzenlendiği bildirildi.
Gazze Sağlık Bakanlığı'nın bildirdiğine göre, 7 Ekim 2023’te başlayan İsrail saldırılarında şimdiye dek 53 bin 901 Filistinli hayatını kaybetti.
İşgal ordusu, “Gideon’un Arabaları Operasyonu” adını verdiği yeni askeri harekâtla, Hamas’ın kontrolünü sona erdirmeyi amaçladığını iddia etti.
Begin-Sadat Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden araştırmacı Shaul Bartal, The Media Line’a verdiği demeçte, “İsrail yeni planının Hamas’ı şartlarını kabul etmeye zorlayacak baskıyı yaratıp yaratmayacağını görmek istiyor,” dedi. “Ama daha da önemlisi, İsrail’in artık sadece askeri değil, sivil meselelere de yanıt verip veremeyeceği sorusu gündemde.” diye ekledi.
Haberde, mevcut konuşlandırmanın, on binlerce İsrail askerinin Gazze’de bulunduğu anlamına geldiği kaydedildi.
Tel Aviv Üniversitesi’ne bağlı Dayan Merkezi Filistin Çalışmaları Forumu Başkanı Dr. Michael Milstein, “Savaşın ilk aylarından bu yana bu kadar büyük bir kuvvet görmemiştik,” dedi. “Soru şu: İsrail’in Gazze’deki toprak hâkimiyeti sivil yaşamı da kapsayan bir yönetime dönüşecek mi?” diyen Milstein, bu hamlenin “önemsiz bir operasyon değil, önümüzdeki yılların stratejik gerçekliğini değiştirecek bir adım” olduğunu iddia etti.
Milstein, hükümetin hedeflerini şeffaf biçimde “açıklamadığını” ve Gazze üzerinde “tam kontrolün maliyetine” dair kamuoyunda yeterli bir tartışma olmadığını ifade etti.
Milstein, “Yaklaşık 2 milyon Filistinliye ait, büyük ölçüde tahrip edilmiş bir bölgenin sorumluluğunu üstlenmenin ekonomik bedelinin ötesinde, İsrail uluslararası yaptırımlarla, Arap ülkeleriyle ilişkilerinde zararlarla ve iç bölünmelerle karşı karşıya kalacak,” dedi.
The Media Line’a göre, Netanyahu hükümeti, İsrail tarihindeki en sağcı yönetim olarak değerlendiriliyor. Kabinedeki bazı üst düzey isimler, Gazze’nin yeniden yerleştirilmesini açıkça savunuyor ve İsrail’in 2005’te bölgeden çekilmesini eleştiriyor.
Askerî operasyonlara paralel olarak İsrail, Gazze’ye insani yardım akışına sıkı bir abluka uyguluyor. Ancak geçtiğimiz hafta ABD öncülüğündeki uluslararası “baskının” artması ve Gazze’den gelen açlık ve sefalete dair görüntülerin yayılması üzerine ablukanın “kısmen” hafifletildiği ileri sürüldü.
The Media Line, mevcut planın, yardım dağıtım merkezlerinin kurulmasını ve bu merkezlerin “Amerikan güvenlik şirketleri” tarafından korunmasını içerdiğini ve İsrail askerlerinin ise bu merkezlerden “uzakta duracağını” aktardı. Ayrıca, bu merkezlerin Gazze’de kurulmasının planlandığı kaydedildi.
İsrail ordusunun mart ayından bu yana, Refah ile Han Yunus arasındaki Morag Koridoru’nun inşasına odaklandığını söyleyen The Media Line, bu doğu-batı hattının, “bölgeyi izole etmeyi, Refah’ı çevrelemeyi ve Hamas’tan arındırılmış bir tampon bölge” oluşturmayı amaçladığını belirtti.
Plan, uluslararası kuruluşlar tarafından eleştirilirken, Hamas tarafından reddedildi.
Netanyahu ve diğer yetkililer, bu operasyonun savaş süresince yapılan önceki operasyonlardan “farklı” olduğunu ileri sürdü.
“En büyük fark, İsrail’in artık Gazze’yi işgal edip tamamen kontrol altına alacağını açıkça ifade etmesidir,” diyen Bartal, “İsrail, Gazze’de askeri yönetime bir adım daha yaklaştı.” iddiasında bulundu.
Hükümet, hem iç hem dış kamuoyunda yoğun eleştirilerle karşı karşıya.
The Media Line’a göre, Netanyahu’nun muhalifleri, savaşı uzatarak 7 Ekim saldırısını önleyememiş olmasının siyasi sonuçlarından kaçtığını ve esirlerin serbest bırakılmasına yeterince öncelik vermediğini savunuyor. Uluslararası arenada ise İsrail, müttefikleri tarafından aşırı güç kullanmakla suçlanıyor ve Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım suçlamalarıyla karşı karşıya. Buna rağmen, askeri kampanyada sadece küçük değişiklikler yapıldı.
Bartal, “Şu anda İsrail’in masasında iyi bir seçenek yok; her seçenek, İsrail’in yapmak istemediği bir şey talep ediyor” dedi.
Bartal şöyle devam etti: “Eğer savaş Hamas’ın hâlâ iktidarda kalmasıyla sona ererse, bu, 6 Ekim 2023’e geri dönüldüğü anlamına gelir ve Hamas’ın tekrar saldırması an meselesi olur.”
Hamas’ın, İsrail içindeki bölünmeleri kendi lehine kullanmak amacıyla psikolojik savaş yürüttüğünü söyleyen The Media Line, hafta sonu boyunca, birçok İsrailli, esir çağrıları ve patlama sesleri içeren sesli mesajlar aldığını bildirdi.
İsrail Ulusal Siber Direktörlüğü, bu çağrıları “kamuoyunda panik yaratma girişimi” olarak değerlendirdi.