İsrail'in Lübnan'ın egemenliğine yönelik ihlallerinin tarihi

img
İsrail'in Lübnan'ın egemenliğine yönelik ihlallerinin tarihi YDH

"Bu işgalin devam etmesi, tüm Lübnanlılar için bu işgali sona erdirme ve vatan toprağının her zerresini özgürleştirme yönünde çalışma konusunda bir motivasyon kaynağıdır."




YDH - El-Ahbar yazarı Ali el-Musevi, Siyonist rejimin Lübnan egemenliğine yönelik ihlallerinin tarihsel bir dökümünü sunuyor. Siyonist hareketin Lübnan'ın bağımsızlığından önce başlayan müdahalelerinden, 2024'teki son saldırılar sonucu işgal edilen beş yeni nokta ve bir güvenlik kuşağı da dâhil olmak üzere günümüzde devam eden işgallere kadar uzanan süreci detaylandıran el-Musevi, Lübnan Anayasası'na atıfta bulunarak, işgal altındaki toprakların kurtarılmasının Lübnan halkının ve devletinin sorumluluğu olduğunu vurguluyor.

Lübnanlıların gözden kaçırdığı önemli bir nokta, Siyonistlerin henüz Büyük Lübnan devleti kurulmadan ve ülke bağımsızlığını kazanmadan önce, 20. yüzyılın başlarında Lübnan'ın egemenliğini ilk ihlal eden ve iç işlerine müdahale edenler olduğudur.

Siyonist hareket bu dönemde Lübnan'da üç temel çıkarını —bazı dini gruplarla yakın ilişkiler kurarak siyasi çıkar elde etmek; Litani Nehri'ni ve Ürdün'ün su kaynaklarını ilhak etmeyi, Güney Lübnan bölgesini Yahudi yerleşimi için potansiyel bir hedef olarak görmeyi ve Yahudi göçlerini bu yöne kanalize etmeyi amaçlayan ekonomik ve yerleşim çıkarı; ve son olarak, gerek silahlı gruplar gerekse düzenli ordular tarafından Yahudi yerleşimine karşı düşmanca örgütlenmelerin ve faaliyetlerin ortaya çıkmasını engelleyerek güvenlik çıkarı sağlamak— hayata geçirmeye çalışmıştır.

Siyonistler, Lübnan topraklarını işgal etme hedeflerinden bugüne dek vazgeçmemişlerdir.

Sivillere yönelik katliamlar işlemek ve köylerini yerle bir etmek gibi eylemlerini gerekçe göstererek bu emellerini sürdürmektedirler.

Tüm bunlar, uluslararası toplumun ve özellikle de bu yapının (İsrail'in) Amerikalı hamisinin sessizliği ve Lübnan içinde egemenlik naraları atan birçok kişinin durumu görmezden gelmesiyle devam etmektedir.

Bu tezimizi, düşman İsrail'in Lübnan'a yönelik 2024 yılındaki son saldırısının ardından hâlen işgal altında tuttuğu beş noktanın yanı sıra, düşmanın Nakura'nın güneyinden Şebaa Çiftlikleri yüksekliklerine kadar uzanan ve 102 metre uzunluğunda olup 96 kilometrekarelik bir alana yayılan güvenlik kuşağı da teyit etmektedir.

Bu rakamlar, teyit için saha incelemesi gerektiren ön verilerdir ve düşmanın bu saldırgan tutumunu durduracak bir güç bulamadığı müddetçe yayılmacı doğası göz önüne alındığında artış gösterebilir.

Düşman, Birleşmiş Milletler (BM) kararlarını hiçe saymakta ve Lübnan'ın dostu olan ülkelerin taleplerini de umursamamaktadır. Bu iki yeni ihlal ve işgal, Lübnan'a yönelik önceki işgalleri unutturmamalıdır. Bunlar şunlardır:

— Mavi Hat üzerindeki 13 çekinceli bölge.

Aşağıdakiler de dâhil olmak üzere 18 daimi ihlal bölgesi:

— Gacar köyünün kentsel uzantısındaki toprakları içeren ve Gacar el-Mari ihlali olarak bilinen Lübnan toprakları.

— Nakura Burnu ihlali olarak bilinen Lübnan toprakları. Bu bölge şunları içerir:

Nakura Burnu tünelinin Lübnan'a ait kısmı.

Kayalık Burun ile B.1.P sınır işareti arasındaki bölge.

Şebaa Çiftlikleri ve Kefr Şuba Tepeleri bölgesi.

Nuhayle Emlak Bölgesi.

Gacar bölgesi (özellikle Gacar köyü).

Deniz sınırı belirleme hattı 23'ün uzantısı ile deniz şamandıraları hattının uzantısı (şamandıra hattının sonuna kadar) arasında kalan deniz bölgesi.

İşgal altındaki yedi köy.

İşgal altındaki beş noktaya dönecek olursak —bunlar el-Labbune, Cebel Blat, Cebel el-Bat, Markaba ile Hula arasındaki bir nokta ve Tellet el-Hammams— öncelikle düşmanın biri el-Labbune bölgesinde, diğeri Adeyse'de olmak üzere iki yeni mevzi inşa etmek için faaliyetlerde bulunduğuna dair bilgilere işaret edelim.

Coğrafi olarak, işgal altındaki beş noktanın her biri, Lübnan ve Filistin toprakları içindeki coğrafi çevresine hâkim bir yükselti üzerinde yer almaktadır.

Bu hâkimiyet oranları, arazinin coğrafi yapısına göre değişmekle birlikte, bir veya daha fazla Lübnan sınır kasabasına; Filistin toprakları içinde bir veya daha fazla sınır yerleşimine (koloni); bir veya daha fazla sınır askeri mevziine yakın konumdadır.

Bu noktalar, önem açısından, Lübnan toprakları ve kasabalarının geniş bir bölümü ile Siyonist yerleşimlerini (kolonilerini) doğrudan gözetleme imkânı ve komşu işgal altındaki noktalarla karşılıklı görüş kabiliyeti gibi ortak özelliklere sahiptir.

Bu işgalin devam etmesi, tüm Lübnanlılar için bu işgali sona erdirme ve vatan toprağının her zerresini özgürleştirme yönünde çalışma konusunda bir motivasyon kaynağıdır.

Zira Lübnan Anayasası'nın 2. Maddesi uyarınca, "Lübnan topraklarının herhangi bir bölümünden vazgeçilemez veya feragat edilemez".

Ayrıca, Cumhurbaşkanı da Anayasa'nın 50. Maddesi uyarınca Yüce Allah'a, "Lübnan milletinin anayasasına ve yasalarına saygı göstereceğime, Lübnan vatanının bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koruyacağıma" yemin etmiştir.

Lübnan topraklarının bütünlüğünü korumanın, vatan sınırlarında konuşlanmış olan ve terörist işgaliyle sivillerden, direnişçilerden, Lübnan ordusunun subay ve erlerinden ve diğer güvenlik güçlerinden şehitlerin kanlarıyla sulanmış toprağı kirleten Siyonistleirn işgalinden temizlenmesiyle mümkün olacağı kabul edilen bir gerçektir.

Lübnan topraklarının kurtarılması, Anayasa'nın giriş bölümünün (d) fıkrası uyarınca yetkilerin kaynağı ve egemenliğin sahibi olan Lübnan halkının sorumluluğundadır. Peki, uygulanması çağrısında bulunduğumuz anayasamıza saygı duyuyor muyuz?

Çeviri: YDH