İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, uranyum zenginleştirmenin ülkesinin stratejik kırmızı çizgisi olduğunu vurgulayarak faaliyetlerin sağlık, sanayi ve ileri teknoloji için vazgeçilmez olduğunu savundu.

YDH- İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami, uranyum zenginleştirmenin ülkesinin nükleer sanayisinin temelini oluşturduğunu ve bu alandaki faaliyetlerin “kırmızı çizgi” olduğunu belirtti.
Pazar günü devlet televizyonunda yaptığı açıklamalarda, zenginleştirmenin sadece teknik değil, stratejik bir tercih olduğunu vurgulayan İslami, hiçbir ülkenin İran’ı bu haktan mahrum bırakmaya ya da bu sürece müdahale etmeye hakkı olmadığını söyledi.
“Nükleer faaliyetlerimiz, uluslararası düzenlemeler ve denetimler çerçevesinde yürütülüyor” diyen İslami, zenginleştirmenin radyoaktif ilaç üretimi ve ileri teknoloji uygulamaları açısından vazgeçilmez bir unsur olduğunu ifade etti.
İslami, “Zenginleştirme olmadan nükleer yakıt döngüsü tamamlanmaz, ileri düzey araştırmalar yapılamaz. İzotop ayrıştırma süreci ise, sağlık ve sanayi başta olmak üzere pek çok stratejik sektöre hizmet eden ürünlerin temelidir” değerlendirmesinde bulundu.
Zenginleştirme teknolojisinin yalnızca teknik bir gereklilik değil, topluma yaygın hizmet sunmak için stratejik bir kapı olduğunu da sözlerine ekledi.
UAEA: Zenginleştirme hız kazandı
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) kamuya açık olmayan ve yayımlanmak üzere hazırlanmamış gizli raporuna göre, İran yüksek derecede zenginleştirilmiş uranyum üretimini hızlandırmış durumda.
Ajansın 17 Mayıs tarihli iddiasına göre, Tahran’ın %60 saflıktaki uranyum stoku 408,6 kilograma ulaştı. Bu, son üç ayda 133,8 kg'lık bir artış anlamına gelirken, önceki çeyrekteki artış 92 kg olarak kaydedilmişti.
Raporda, “Nükleer silaha sahip olmayan bir ülke olarak İran’ın bu düzeyde nükleer madde üretmesi ve stoklaması ciddi endişelere yol açmaktadır” denildi.
Ayrıca, İran’ın toplam zenginleştirilmiş uranyum miktarının şu anda 2015 tarihli nükleer anlaşmada belirlenen sınırın 45 katını aşarak 9.247,6 kg seviyesine ulaştığı bildirildi.
İran Dışişleri Bakanlığı ise UAEA’nın söz konusu raporunu eleştirdi.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Bu rapor, mevcut koşulları etkileyen faktörlerin eksiksiz ve objektif bir analizini içermemektedir” denildi.
Ayrıca Ajans, İsrail kaynaklı "yanıltıcı ve güvenilmez bilgilere dayanmakla" suçlandı.
İran, 2015 yılında ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya ve Almanya ile yaptığı nükleer anlaşma kapsamında zenginleştirme faaliyetlerini %3,67 oranında sınırlamayı kabul etmişti.
Bu anlaşma karşılığında ülkeye uygulanan ekonomik yaptırımlar kaldırılmıştı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump’ın 2018’de anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesinin ardından Washington, Tahran’a yönelik yaptırımları yeniden devreye soktu.
Buna karşılık İran da bir yıl sonra anlaşmadaki birçok temel yükümlülüğünü aşamalı olarak askıya aldı.
Bugün ise Tahran, %60 oranında uranyum zenginleştirmeye devam ediyor. Bu oran, nükleer silah üretimi için gerekli olan %90 seviyesine oldukça yakın.
İslami'nin UAEA raporuna yanıtı
İslami, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nu yoğun siyasi etkiye maruz kalmakla suçlayarak ajansın “üç Avrupa ülkesi ve ABD tarafından izlenen azami baskı politikasının etkisi altında ve Siyonist varlığın yönlendirmesi ve etkisiyle” İran nükleer meselesine ilişkin kapsamlı bir rapor yayınladığına dikkat çekti.
Raporun önceki raporlardan “temelde” farklı olduğunu ve “suçlamaların bir karışımını ve önceki vakaların tekrarını” içerdiğini belirtti.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi'yi hırsları ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olmak için duyduğu yoğun arzu nedeniyle bazı ülkelerin onayını almaya ve hedeflerine ulaşmak için adımlar atmaya çalışmakla suçlayan İslami, Ajans tarafından yayınlanan raporların büyük bir bölümünün, özellikle de suçlayıcı olanların, “müfettişlerin veri ve gözlemlerine dayanmadığına” dikkat çekti.
Bu raporun şu anda yayınlanmasının her zamankinden daha fazla siyasi hedeflerle bağlantılı olduğunu ve İran'ın nükleer meselesini öne çıkararak dünyanın dikkatini Gazze Şeridi'ndeki Siyonist suçlardan başka yöne çekmeyi amaçladığını vurgulayan İslami, İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'nın (NPT) bir üyesi olduğunu ve güvenlik anlaşmasını tam olarak uygulamayı taahhüt ettiğini kaydederek, “Zenginleştirme olmadan yakıt döngüsü tamamlanamayacak ve ileri araştırma potansiyeli kaybedilecektir. Bu hayati sektörün alternatifi yoktur.” dedi.
Son olarak, “Yasal ve uluslararası prosedürlere uygun olarak, ajans tarafından her rapor yayınlandıktan sonra, İran bu raporu dikkatle inceler ve belgelenmiş ve yasal yanıtını açıklayıcı bir rapor şeklinde ajansa sunar” dedi ve yanıt vermek için ‘derhal ve hızlı bir şekilde harekete geçilmesi’ gerektiğini vurguladı.