İsrail’in çöküşünün ‘on açık işareti’

img
İsrail’in çöküşünün ‘on açık işareti’ YDH

‘’Siyonist güç yanılsaması çöktü. Onlar eşgüdümlü darbelerimizin şokundan uzun süre kurtulamayacak. Siyonist güvenlik efsanesi de aynı şekilde paramparça olmuştur; artık hiçbir yer yerleşimciler için güvenli değildir – ne herhangi bir yerleşim ne de herhangi bir sığınak.’’




YDH- Fars Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Muhsin Mehdiyan, son 12 günlük çatışmada İsrail rejiminin yaşadığı yenilgi ve çöküşü gösteren 10 önemli işareti paylaştığı makalesinde, söz konusu işaretlerin sadece askeri ve siyasi alanlarda değil, aynı zamanda dünya kamuoyunun İran ve direniş lehine dönmesi gibi gelişmelerle de desteklendiğini belirtiyor. Mehdiyan'a göre, tüm bu gelişmeler, İsrail’in geleceğinin giderek belirsizleştiğine işaret ediyor.

Siyonist rejim hedeflerine ulaşamadı; Amerika Birleşik Devletleri de ulaşamadı. Biz de henüz nihai hedefimize tam anlamıyla ulaşmış değiliz. Ancak sahadaki mutlak galibiyet, tereddütsüz şekilde İran İslam Cumhuriyeti’nindir.

Biz, kötülüğün kökünü yeryüzünden kazımak ve fesat ile suçu tarihin çöplüğüne göndermek için ayağa kalktık. Evet, bu kutlu amaç henüz nihai sonucuna varmamış olabilir fakat yürünmesi gereken yol bugün her zamankinden daha berraktır.

Ne Siyonist rejim muradına erebildi ne de Amerika hedeflerine ulaşabildi. Buna karşılık, denklemde taşları yerinden oynatan, oyunun kurallarını yeniden yazan ve sahayı yeniden tanımlayan biz olduk.

Çünkü onlar varlıklarını sürdürmek için savaşıyordu; biz ise bu sahte ve kâğıttan varoluşu ortadan kaldırmak için.

En başından beri şöyle diyorlardı: “Varlığımız için savaşıyoruz.” Ne kadar da doğru! Çünkü biz de bu varoluşa son vermek için geldik.

Şimdi onların üç uğursuz hedefine bakalım:

Birincisi, İslami rejimin devrilmesiydi. Bunu meydanın tam ortasında kendi dillerinde söylediler: “Bu yapılamaz, biz bunu yapamayız!”

İkincisi, İran’ın nükleer kapasitesinin yok edilmesiydi. Fakat Netanyahu bile şu gerçeği kabul etti: İran’ın nükleer altyapısı yerinde duruyor; çünkü bilim bombalanamaz!

Üçüncüsü ise İran’ın füze gücünün ortadan kaldırılmasıydı. Ancak son ana kadar, füzelerimizin gürültüsü altında sürünerek sığınaklara girdiler.

Sonuç ne oldu?

Yenilmiş, aşağılanmış, itibarları yerle bir olmuş şekilde tozlu yüzleri ve eğilmiş başlarıyla sindiler.

Peki ya biz? Evet, Siyonist rejim hâlâ ayakta olabilir fakat yıkılışına çok az kaldı. Neden mi? Çünkü bunu gösteren on açık işaret var:

Dünya kamuoyu bizimle; özgür halkların kalbi direnişin sesiyle atıyor.

Ulusal bütünlük, salt duygulardan ziyade müttefiklerin ve düşmanların net bir şekilde tanınmasına dayanan vazgeçilmez bir varlık haline gelmiştir.

Uluslararası hukuk sistemi, tüm kekelemelerine rağmen artık lehimize konuşmaya başladı.

İran’ın caydırıcılığı, bölgedeki güç dengesini kökten değiştirdi.

İran merkezli Direniş Ekseni, cesur ve kenetlenmiş bir dirilişle yeniden hayatla doldu.

Amerika’nın en büyük üssü olan el-Udeyd Hava Üssüne yönelik operasyon, küresel kibir efsanesini paramparça etti.

Amerika artık bölgedeki etkisini eskisi gibi aynı güç ve erişimle ortaya koyamaz.

Müzakere defteri ebediyen kapanmıştır. Kimsenin ağzı sahte gülüşlere sulanmayacak; Geriye sadece kararlı bir direniş kalmıştır.

Siyonist güç yanılsaması çöktü. Onlar eşgüdümlü darbelerimizin şokundan uzun süre kurtulamayacak.

Siyonist güvenlik efsanesi de aynı şekilde paramparça olmuştur; artık hiçbir yer yerleşimciler için güvenli değildir – ne herhangi bir yerleşim ne de herhangi bir sığınak.

Ve ülke içinde, münafıkların ve hainlerin maskeleri düşürüldü. İhanet içinde olanlar kontrol altına alındı.

Şimdi soralım: Bu savaşın galibi kim?

Şimdi sorun: Bu savaşın galibi kim? Evet, nihai noktaya ulaşmış değiliz; ancak kat edilen yol o kadar büyük ki tam zafere sadece bir adım kaldı. Bu bastırılmış hınç ve bu kutsal öfke ile Siyonist rejimin ortadan kaldırılması bir hayal değil, yakın bir gerçektir.

 

Atılması gereken 5 zorunlu adım

Siyonist rejimle doğrudan çatışmanın ilk aşaması sona erdiğine göre, sahada elde edilen başarıların kalıcı kazanımlara dönüşmesi için beş stratejik eylem acilen hayata geçirilmelidir:

1. Nükleer politikayı gözden geçirin: Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın ve başkanı Rafael Grossi'nin açıkça taraflı davranması, bu işbirliğinin Siyonist rejime hizmet eden bir teknik casusluk aracı haline geldiğini göstermiştir. Dolayısıyla İran'ın nükleer stratejisi şeffaflıktan stratejik belirsizlik duruşuna doğru kaymalıdır.

2. İç sabotajlara yeni bir yaklaşım: Sabotajın iç kaynakları tespit edildiğine göre, bu faaliyetlerin arkasındaki dış aktörlerin de tanınması gerekmektedir. Bu doğrultuda, müdahale sadece güvenlik önlemleri düzeyinde değil, aynı zamanda koordineli istihbarat ve askeri eylemler yoluyla da formüle edilmelidir.

3. Siyonist medya ile askeri angajman: Iran International gibi yayın organları askeri tehditlere eşdeğer olarak görülmelidir. Bunlarla mücadele etmek için istihbarat operasyonları, siber kabiliyetler ve askeri tedbirleri entegre eden kapsamlı bir planlama gerekir.

4. Vatandaşlığın hızlı bir şekilde düzenlenmesi: Ülkede yasadışı olarak ikamet edenler derhal, yasal ve sistematik bir şekilde sınır dışı edilmeli. Eş zamanlı olarak, ikamet ve vatandaşlık yönetimi için kesin ve etkili bir çerçeve oluşturulmalıdır.

5. Ulusal bütünlüğün korunması: Birliğin temel direği gerçeğin ortaya çıkarılması olmuştur. Bu çatışma, halkın iyi bilgilendirildiği her yerde İslam Cumhuriyeti'nin yanında sağlam bir şekilde durduğunu göstermiştir. Dolayısıyla herhangi bir huzursuzluk ya da protesto, gerçek bir muhalefetten ziyade anlayış eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, ülkenin medya yönetimi sadece içerik üretiminde değil, aynı zamanda politika oluşturma, mevzuat, siber alanın düzenlenmesi ve medya altyapısının geliştirilmesi düzeyinde de güncellenmelidir.

Çeviri: YDH



Makaleler

Güncel