Araştırmacı yazar Ahmet Erdem, İsrail hava savunmasını ve bunun İran’la 12 günlük savaş sırasında neden ve nasıl başarısız olduğunu analiz etti.

YDH- Araştırmacı Yazar Ahmet Erdem, çok katmanlı İsrail hava savunmasını ve bunun İran’la savaştaki performansını yazdı.
Giriş
İran ile Siyonist rejim arasındaki 12 günlük savaş, bölgesel askeri denklemlerde bir dönüm noktası oldu. Bu çatışma, rejimin kuruluşundan bu yana ilk kez bir bölgesel devletin işgal altındaki toprakların derinliklerine doğrudan füze saldırıları düzenlediğine tanık oldu.
Saldırılar sadece Tel Aviv, Hayfa ve Bi’ir Seba gibi şehirleri hedef almakla kalmadı, aynı zamanda ordunun genelkurmay karargâhı, Mossad karargâhı, Glilot askeri istihbarat kompleksi, askeri havaalanları, radar tesisleri, savunma sanayii tesisleri ve hatta Weizmann Bilimsel Araştırma Enstitüsü gibi son derece kritik hedefler de doğrudan vuruldu.
Siyonist rejim, yıllardır ‘Demir Kubbe’ (Iron Dome), ‘Davud'un Sapanı’ (David’s Sling), ‘Ok’ (Arrow) ve Amerikan yapımı THAAD gibi hava savunma sistemlerini dünyanın en gelişmiş kalkanları olarak tanıtıyordu.
Ancak bu savaş, bu çok katmanlı savunma ağı için gerçek bir saha testi niteliğindeydi. Bu sefer hedef, Filistinli grupların dağınık roketleri değil, birden fazla cepheden ve karmaşık atış desenleriyle fırlatılan yüksek hassasiyetli balistik füzeler, seyir füzeleri ve intihar İHA'larından oluşan yoğun bir dalgaydı.
Saha bulguları, uydu görüntüleri, Batılı kurumların raporları ve Siyonist yetkililerin itirafları, tek bir gerçeği doğruluyor: ABD'nin mali ve teknik desteğine rağmen, Siyonist rejimin çok katmanlı hava savunma sistemleri, bu saldırılar karşısında hem stratejik hem de psikolojik güvenliği sağlamakta başarısız oldu.
Bu raporda, Siyonist rejimde aktif olan hava savunma sistemleri ve her birinin teknolojik kökeni detaylı bir şekilde tanıtılacak, ayrıca savaş sırasındaki gerçek performansları incelenecektir.
Ayrıca, belgelenmiş kanıtlara dayanarak, bu sistemlerin taktik, teknik ve yapısal zayıflıkları analiz edilecek ve İran füzelerini durdurmadaki başarısızlıklarının nedenleri ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
İsrail’in Savunma Kalkanları: Yapısı, Teknolojik Kökeni ve 12 Günlük Savaştaki Performansı
Son 20 yılda ABD'nin yoğun mali ve teknik desteğiyle Siyonist rejim, dünyanın en karmaşık hava savunma ağlarından birini inşa etti.
Bu çok katmanlı sistem, kısa, orta ve uzun menzilli tehditlere karşı tasarlandı. Bu sistem, roket saldırılarından insansız hava araçlarına (İHA), uzun menzilli balistik füzelerden seyir füzelerine kadar her türlü tehdidi engellemeyi amaçlıyordu. Ancak, Haziran 2025'te İran İslam Cumhuriyeti ile Siyonist rejim arasında yaşanan 12 günlük savaş, bu savunma kalkanının gerçek performansını gözler önüne serdi.
İlk kez, bölgesel bir devlet tarafından aynı anda nokta atışlı füzeler, intihar İHA'ları ve dalga dalga saldırılar kullanılarak Siyonist rejimin hava sahasını doğrudan hedef alındı. Bu saldırılar sadece rejimin yerel savunma sistemlerini değil, aynı zamanda ABD, Ürdün ve diğer Batılı müttefiklerin hava savunmalarını da test etti.
Aşağıda, Siyonist rejimin ana savunma sistemlerinin teknik özellikleri, üreticileri ve bu savaştaki performansları detaylı bir şekilde listelenmiştir.
1. Demir Kubbe (Iron Dome)
Menzil: 4-70 km
Üretici: Rafael (İsrail) + Raytheon (ABD)
Kullanım Amacı: Roketler, havan mermileri, küçük İHA'lar
Performans: Dağınık başarıları olsa da, yoğun ve hassas saldırılar karşısında yetersiz kaldı. Sadece Tel Aviv'de 480'den fazla bina hasar gördü (Haaretz, 29 Haziran 2025).
2. Davud'un Sapanı (David’s Sling)
Menzil: 70-300 km
Üretici: Rafael + Raytheon
Kullanım Amacı: Seyir füzeleri, uzun menzilli roketler
Performans: Sistem aktif olmasına rağmen, İran füzeleri Tel Aviv çevresine ulaşmayı başardı.
3. Ok-2 ve Ok-3 (Arrow-2, Arrow-3)
Menzil: 2000 km'ye kadar
Üretici: İsrail Havacılık Endüstrisi (IAI) + Boeing
Kullanım Amacı: Uzun menzilli balistik füzeler
Performans: Bazı İran balistik füzeleri sistemden kaçmayı başardı (Reuters, 27 Haziran 2025).
4. THAAD Sistemi
Üretici: Lockheed Martin (ABD)
Konum: Nevatim Hava Üssü (Negev Çölü)
Kullanım Amacı: Balistik füzelerin atmosfer dışında imhası
Performans: Konuşlandırılmasına rağmen, Weizmann Enstitüsü ve Hayfa Rafinerisi vuruldu (CNA, Haziran 2025).
5. Patriot PAC-3
Üretici: Raytheon (ABD)
Kullanım Amacı: Seyir füzeleri, kısa menzilli balistik füzeler
Performans: Bazı füzeler Tel Aviv'in güneyindeki askeri hedeflere ulaştı (The Guardian, 23 Haziran 2025).
6. C-Dome (Deniz Versiyonu)
Kullanım Amacı: Donanma koruması
Performans: Bu savaşta kullanılmadı.
7. Iron Beam (Lazer Sistemi)
Üretici: Rafael
Durum: Geliştirme aşamasında, savaş sırasında aktif değildi.
8. SkyGuard / MANTIS
Üretici: Rheinmetall (Almanya)
Kullanım Amacı: Alçak irtifa hedeflerine karşı nokta savunması
Performans: Savaşta etkinliğine dair belgelenmiş bir rapor yok.
Müttefikler ve Dış Destek Sistemleri
9. Ürdün Hava Savunması
Sistemler: ABD destekli Patriot PAC-2 ve PAC-3
Performans: Ürdün ordusu, topraklarından geçen onlarca füze ve İHA’yı imha ettiğini açıkladı. Bu, Ürdün'ün Siyonist rejimi savunmada ilk kez bu kadar aktif rol aldığını gösterdi.
10. ABD Donanması (Akdeniz'deki Gemiler)
Sistemler: Aegis + SM-3 füzeleri
Konum: Akdeniz ve Tel Aviv çevresi
Performans: Sınırlı müdahale raporları var, ancak medyada geniş yer bulmadı.
11. Fransa'nın Ortadoğu'daki Hava Savunması
Konum: Doğu Akdeniz ve Ürdün'deki bazı üsler
Performans: Fransız Savunma Bakanlığı, İHA'ları bağımsız olarak vurduklarını duyurdu (AFP, 28 Haziran 2025).
Analitik Değerlendirme
Sistemlerin Aşırı Yüklenmesi: Çoklu ve koordineli saldırılar, savunma zincirini kısmen çökertti.
Savunma Katmanlarının Delinmesi: İran füzeleri ve drone'ları, farklı katmanları aşarak hayati hedefleri vurdu.
Batılı Müttefiklerin Yetersizliği: ABD, Ürdün ve Fransa'nın desteğine rağmen, saldırılar tamamen durdurulamadı.
Komuta Karışıklığı ve Tepki Süresi: Çoklu sistemler ve farklı teknolojiler, koordinasyon eksikliğine yol açtı.
Yeniden Değerlendirme Süreci: Siyonist yetkililer, sistemlerin kısmen başarısız olduğunu kabul ederek yeni bir savunma stratejisi arayışına girdi.
Demir Kubbe Neden Çöktü? İran'ın Kombine Saldırıları Karşısında Siyonist Rejimin Hava Savunmasının Yapısal Zaaflarının Analizi
12 günlük savaş sırasında, Demir Kubbe (Iron Dome) merkezli Siyonist rejimin savunma yapısı, tarihinin en karmaşık testlerinden birine maruz kaldı. Daha önce Hamas gibi silahlı grupların basit ve sınırlı tehditlerine karşı başarı sembolü olan bu sistem, İran İslam Cumhuriyeti'nin çok katmanlı ve yoğun saldırıları karşısında taktik ve stratejik hedeflerini gerçekleştiremedi.
Bu bölümde, Demir Kubbe'nin başarısızlığının en önemli nedenleri analitik bir bakışla ele alınmaktadır:
1. Devlet Dışı Tehditler İçin Tasarlanmıştı, Yüksek Kapasiteli Devlet Saldırılarına Değil
Demir Kubbe, aslen Hamas ve İslami Cihad gibi grupların dağınık saldırılarına karşı tasarlandı. Sistemin aynı anda sınırlı sayıda hedefi vurma kapasitesi var ve İran gibi bölgesel bir güçle tam ölçekli bir savaş için optimize edilmedi. Son çatışmada, sistem "kitle doygunluğu" (mass saturation) taktiği karşısında savunmasız kaldı. Öyle ki, sadece bir günde Tel Aviv'de 480'den fazla bina hasar gördü [Haaretz, 29 Haziran 2025].
2. Erken Uyarı, Komuta ve Atış Sistemleri Arasındaki Koordinasyon Bozukluğu
Siyonist rejim, gelişmiş erken uyarı sistemlerine sahip olmasına rağmen, İran saldırılarına karşı tepki süresinde gecikmeler yaşandı.
Sahadaki kaynaklar, Weizmann Enstitüsü'ne yapılan saldırı sırasında tehdidin tespiti ile savunma ateşi arasında kritik birkaç dakikalık gecikme olduğunu bildirdi. Bu, radarlar, komuta merkezleri ve füze savunma sistemleri arasındaki entegrasyon sorunlarını ortaya koydu.
3. İran'ın Kombine Stratejisi: Ucuz Hedefler + Pahalı Tehditler
İran'ın başarılı taktiklerinden biri, düşük maliyetli İHA'lar ile yüksek teknolojili hassas füzeleri aynı anda kullanmasıydı. Bu yöntem, Siyonist rejimin savunma sistemlerini hedef seçiminde ikilemde bıraktı:
Ya pahalı savunma füzelerini basit İHA'lar için harcayacaklardı,
Ya da asıl tehditlerin (balistik füzeler) geçişine izin vereceklerdi.
Bu ikilem, Demir Kubbe'nin verimliliğini ciddi şekilde düşürdü ve füzelerin savunmayı aşmasına neden oldu.
4. Savunma Kalkanı Altındaki Stratejik Merkezlere Sızma
Demir Kubbe'nin başarısızlığının en çarpıcı örneği, Tel Aviv'deki Siyonist Genelkurmay Karargâhı yakınına bir İran füzesinin isabet etmesiydi.
Bu bölge, Demir Kubbe, Patriot ve Davud'un Sapanı gibi çoklu savunma katmanlarıyla korunuyordu. Ancak bir İran füzesi, karargâhın yanındaki bir ticari-residans kompleksini vurmayı başardı. Bu olay, sistemlerin gerçek güvenilirliği hakkında ciddi şüpheler doğurdu [Associated Press, 28 Haziran 2025].
5. Askeri Kurumların Mevcut Doktrinin Çöküşünü Kabul Etmesi
Eski Siyonist Askeri İstihbarat (Aman) Başkanı Tümgeneral (emekli) Tamir Hayman, Channel 12'ye verdiği röportajda şu itirafta bulundu:
"Gerçek bir devlet tehdidiyle karşı karşıyaydık, bir milis grubuyla değil. Sistemlerimiz bu ölçekte bir saldırıya karşı tasarlanmadı. Aynı yapıyı koruyabileceğimizi varsaymamız bir hataydı."
Bu açıklama, rejimin savunma doktrininin temelden çöktüğünü ve acil bir stratejik revizyona ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.
Sonuç: Demir Kubbe'nin Efsanesi Yıkıldı
Demir Kubbe, 12 günlük savaşta sadece teknik ve taktik olarak değil, sembolik olarak da ağır bir darbe aldı.
"Aşılamaz" efsanesi, donanımlı bir devlet düşmanı karşısındaki acizliğiyle çöktü.
Siyonist rejimin savunmasının kırılganlığı, küresel ölçekte teyit edildi.
Yeni bir askeri doktrin ihtiyacı, rejim içinde bile kabul görmeye başladı.
Bu savaş, "tekno-savunma" mitinin sınırlarını gösterdi ve gerçek bir devlet savaşında asimetrik taktiklerin etkinliğini kanıtladı.
Savunma Doktrini Sorgulanıyor: Siyonist Rejimin Hava Savunma Başarısızlığının Stratejik Sonuçları
Siyonist rejimin 12 günlük savaşta hava savunma sistemlerinin çöküşü, sadece teknik veya operasyonel bir başarısızlık değildi; aynı zamanda stratejik temellerindeki çatlakları, caydırıcılık mitinin yıkılışını ve savunma doktrininde derin bir krizi ortaya çıkardı.
Bu başarısızlığın etkileri sadece askeri alanda değil, siyasi, psikolojik ve bölgesel güvenlik boyutlarında da geniş yankı buldu.
1. Teknolojik Caydırıcılık Efsanesinin Çöküşü
Yıllarca, Siyonist rejimin çok katmanlı hava savunma sistemi (özellikle Demir Kubbe), teknolojik üstünlüğün ve savunma gücünün sembolü olarak sunuldu. Ancak, İran'ın Weizmann Enstitüsü, Genelkurmay karargâhı, Mossad karargahı, Glilot askeri istihbarat kompleksi ve Hayfa rafinerisi gibi kritik hedefleri vurması, bu imajı yerle bir etti.
Channel 11, Maariv gazetesi ve Siyonist ordunun askeri analistleri, "Hava savunmasının yenilmezlik efsanesi sona erdi" itirafında bulundu.
2. İç Cephede Psikolojik Çöküş
Saldırıların şiddeti ve yaygınlığı, halkın savunma sistemine olan güvenini on yıllardır ilk kez bu kadar sarsıntıya uğrattı. Israel Hayom ve Haaretz gibi yayın organları, Tel Aviv dahil merkezi bölgelerde halkın tepkisinin arttığını ve hatta tersine göç dalgası oluştuğunu bildirdi. Aynı zamanda, ordunun yedek askerleri, "Askeri birimlerde moralin acilen onarılması gerekiyor" uyarısında bulundu.
3. ABD ile Askeri İlişkilerde Kriz
ABD yapımı Patriot ve THAAD sistemlerinin zayıf performansı, Amerikan güvenlik kurumları ve medyasında sert eleştirilere yol açtı.
CNA Enstitüsü'nün Pentagon'a sunduğu raporda, "Sistemlerin yeniden tasarlanmadan desteklenmeye devam edilmesi, riskleri artırıyor" uyarısı yapıldı. Konu, ABD Kongresi'ne de taşındı ve bazı senatörler, askeri yardımların gözden geçirilmesini talep etti.
4. Siyonist Rejimin Savunma Doktrininde Yeniden Yapılanma Arayışı
Eski Genelkurmay Başkanı General Aviv Kochavi, Channel 13'e verdiği röportajda, mevcut hava savunmasının "eski tehditlere göre tasarlandığını" itiraf ederek, "çok katmanlı, teknolojik ve hibrit tehditlere yanıt verecek yeni bir yapıya geçilmesi gerektiğini" söyledi.
Siyonist ordu şu anda yapay zeka, avcı İHA'lar, elektronik savaş ve lazer sistemlerini değerlendiriyor. Ancak İbranice medyadaki analizlere göre, bu dönüşümün kısa vadede gerçekleşmesi pek mümkün görünmüyor.
5. Direniş Ekseni Karşısında Bölgesel Caydırıcılığın Zayıflaması
Siyonist rejimin, İran'ın füze saldırılarını durduramaması, bölgesel aktörler için stratejik bir mesaj oldu. Hizbullah, Ensarullah, Suriye ve Gazze'deki direniş grupları, el-Cezire, el-Meyadin ve el-Menar gibi medya kuruluşlarına yaptıkları değerlendirmelerde, "12 günlük savaşı bir başarı modeli olarak gördüklerini"belirtip bunun benzer taktikleri güçlendireceğini ifade etti.
Sonuç: Yeni Bir Dönemin Başlangıcı
Bu savaş, Siyonist rejimin askeri doktrininin temel varsayımlarını sarstı:
Teknolojik üstünlük, asimetrik savaş taktikleri karşısında yetersiz kaldı.
ABD destekli savunma sistemleri, gerçek bir devlet saldırısı karşısında etkisizdi.
Bölgedeki direniş grupları, Siyonist rejimin savunma zaaflarını gözler önüne seren bir stratejik zafer kazandı.
Artık yeni bir askeri çağ başlıyor—bir daha hiçbir savunma sisteminin "yenilmez" olmadığını kanıtlayan bir çağ.
Nihai Değerlendirme: 12 Günlük Savaşın Stratejik Sonuçları
İran İslam Cumhuriyeti ile Siyonist rejim arasındaki 12 günlük savaş, bölgesel güvenlik denklemlerinde tarihi bir dönüm noktası oldu.
Bu çatışma, yalnızca rejimin savunma kalkanlarının gizli zaaflarını ortaya çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda kuruluşundan bu yana ilk kez işgal altındaki topraklarının derinliklerinin bir bölgesel devlet tarafından doğrudan, yaygın ve etkili bir şekilde vurulduğunu gösterdi.
Yıllarca ABD teknolojisine, çok katmanlı savunma sistemlerine ve koşulsuz Batı desteğine dayanarak "ele geçirilemez kale" imajı oluşturan Siyonist rejim, artık inkâr edilemeyecek bir gerçekle yüzleşti:
- Gökyüzü savunması delindi.
- Altyapısı artık güvenli değil.
- Yenilmezlik efsanesi çöktü.
Savaşın Ortaya Çıkardığı Temel Stratejik Gerçekler:
1. Çok Katmanlı Savunma Sistemlerinin Teknik ve Operasyonel Çöküşü
Demir Kubbe (Iron Dome), Ok (Arrow) ve Davud'un Sapanı (David’s Sling) gibi sistemler, İran'ın dalga dalga, karmaşık ve hassas saldırıları karşısında aciz kaldı.
Weizmann Enstitüsü, Hayfa Rafinerisi, Tel Aviv'deki askeri bölgeler ve hatta Güney'deki yeraltı tesisleri doğrudan vuruldu. Siyonist yetkililer için bu, daha önce hayal bile edilemeyen bir senaryoydu.
2. İran'ın Asimetrik Savaştaki Taktik Üstünlüğü
İran'ın çok başlıklı, manevra kabiliyetine sahip ve aldatıcı füze teknolojisi, savunma sistemlerini şaşkına çevirdi.
Ucuz İHA'lar ve intihar İHA'larıyla eş zamanlı saldırılar, Siyonist rejimi "pahalı füzelerini basit hedeflere harcamak" zorunda bıraktı. Bu strateji, savunma karar mekanizmasını felç etti.
3. Psikolojik, Sosyal ve Kamuoyu Yenilgisi
Siyonist toplum, tarihinin en büyük güven kaybını yaşadı.
Maariv ve Kanal-13 anketlerine göre, halkın yarısından fazlası ordunun İran'a karşı savunma yeteneğine artık inanmıyor.
Tersine göç dalgaları, komutanlara yönelik öfke ve lojistik kaos, rejimin güvenilirliğini sarstı.
4. ABD Sistemlerinin Başarısızlığı ve Batı'ya Duyulan Güvenin Sarsılması
THAAD ve Patriot sistemleri (Nevatim ve Sderot üslerinde konuşlu) bile füze saldırılarını durduramadı.
ABD ve Fransa, "düşman unsurları vurduk" açıklamaları yapsa da, gerçekler farklıydı: Savunma kalkanı işe yaramadı.
5. Teknoloji Efsanesinin Sonu: Güç Dengelerinin Yeniden Tanımlanması
Siyonist emekli generaller, "eski savunma modelinin artık işe yaramadığını" itiraf etti.
Ordu şimdi, hibrit tehditlere karşı yeni bir doktrin oluşturmak ve stratejik kırılganlığı kabul etmek zorunda.
Sonuç: Jeopolitik Bir Dönüm Noktası
Bu savaş, yalnızca askeri bir çatışma değil, bir güç paradigmasının değiştiğinin kanıtıydı. İran:
- Yerli teknolojisiyle Siyonist savunmayı deldi.
- Asimetrik savaş taktikleriyle "teknolojik üstünlük" mitini yıktı.
- Artık işgal altındaki hiçbir nokta güvende değil.
Siyonist rejim, kaybolan caydırıcılığını geri kazanmak, halkın güvenini tazelemek ve savunma doktrinini yeniden yazmak için yıllarca ağır bedeller ödeyecek. Ancak bu yolun sonu belirsiz.