İngiliz medyası, Suriye’de Alevî kadınların kaçırılarak tecavüze uğradığını ve bazılarının zorla evlendirildiğini bildirdi.

YDH- İngiltere'de 1828 yılından bu yana yayınlanan haftalık siyaset ve kültür dergisi The Spectator'da yer alan habere göre, Suriye'deki Aleve toplulukları, kadınlarının ve kızlarının kaçırılarak "sabaya" (seks kölesi) olarak tutulabileceği korkusuyla yaşıyor. Esad yönetimin çöküşünün ardından, ülkenin yeni yöneticilerine bağlı milislerin “intikam” saldırıları sırasında tecavüz ve zorla evlendirme amaçlı kaçırma vakaları bildirilmişti.
Alevi insan hakları aktivistleri, bazı kadınların hâlâ esir tutulduğunu ve kaçırılmaların devam ettiğini söylüyor. Suriye makamlarını bu durumu durdurmakta “isteksiz veya aciz olmakla” suçluyorlar.
Aktivistlere göre, 50 ila 60 kadın ve kız kaçırıldı. Bu sayılar, Mart ayında yaşanan mezhepsel şiddet dalgasında öldürülen 1.600'den fazla sivilin yanında “küçük” kalıyor.
Sünni milisler, Alevi erkek ve erkek çocuklarını sokaklarda infaz etmiş; bazıları, The Spectator'ın o dönemki haberinde aktardığı gibi, "köpek gibi uluyarak" ölüme sürüklenmişti. Ancak cihatçıların "sabaya" geleneğini canlandırmaya çalıştığı fikri, Aleviler için “özel bir korku” kaynağı. Ailelerden ve bazı durumlarda kurbanların kendilerinden gelen güvenilir ifadeler mevcut.
Samira'nın anlattıkları: Tecavüz, zorla evlilik ve kaçış
23 yaşındaki Samira (gerçek adı değil), kaçırılıp toplu tecavüze uğradıktan ve zorla evlendirildikten sonra kaçmayı başardı. WhatsApp üzerinden bir çevirmen aracılığıyla konuşan Samira, şubat ayında Humus'ta sokakta dolaşırken bir aracın durduğunu ve üzeri çamurla kamufle edilmiş beyaz bir minibüsten maskeli altı erkeğin indiğini anlatıyor. Kaçmaya çalıştı ancak yakalanıp araca atıldı. Direndiğinde yüzüne tekme yedi: "Ondan sonra hareket edemedim."
Gözleri bağlı bir şekilde bir saat boyunca götürüldü. Durduklarında, yarı inşaat halinde bir evde kendisini bekleyen işkenceyi gördü. Maskeli milislerden bazıları cihatçı kıyafetleri giyiyordu; bazılarının alınlarında "La ilahe illallah" yazılı siyah bantlar vardı. Telefonuyla ailesini arayarak 500 milyon Suriye lirası (yaklaşık 30.000 £) fidye istediler: "Ödemezseniz, size elini göndeririz."
O gece, bir adam onu "eve götüreceğini" söyledi ancak başka bir odaya götürüp tecavüz etti. Ertesi gün dört adam daha aynısını yaptı. Günlerce süren tecavüzlerin ardından, yaşlı bir kadınla birlikte infaz edilmek üzere bekletildi. Kadın, göğsünden vurularak öldürüldü. Samira ise öldü gibi yapılıp fotoğraflandı. Daha sonra kendisini satın alan yaşlı bir "emir" tarafından götürüldü.
Emir, Samira'ya "Artık bana aitsin, eşin gibi olacaksın" dedi. İdlib'de bir evde tutulan Samira, ailesini aramayı başardı. Ailesi, sosyal medyada paylaşılan sahte ölüm fotoğrafları nedeniyle onun için cenaze düzenlemişti. Sonrasında Lübnan'a götürüldü, ancak emirin yokluğunda kaçmayı başardı. Şimdi saklanıyor: "Özgürlüğümden mutluyum ama korkudan felç oldum."
Aktivistler: "56 vaka tespit edildi, 25'i serbest bırakıldı"
Suriye dışında faaliyet gösteren aktivist Inana Barakat, Facebook ve X'teki yardım çağrıları üzerine ailelerle iletişime geçiyor. Tespit edilen 56 kaçırma vakasının 25'inde kurbanların (çoğu tecavüze uğramış halde) ailelerine döndüğünü, geri kalanların akıbetinin bilinmediğini söylüyor. En genç kurban 15, en yaşlısı 55 yaşında. Aileler, kızlarını okula göndermekten korkuyor: "Korku içinde yaşıyorlar."
Diğer vakalar arasında, 11 aylık oğluyla taksi beklerken kaybolan 23 yaşındaki bir kadın ve hastane randevusundan dönmeyen 29 yaşındaki bir ev hanımı var. Ailesine ulaşan sesli mesajda, "Yurtdışındayım ve evlendim. Beni sormayın" dediği belirtiliyor.
Tarihin karanlık geleneği: "Sabaya"
IŞİD, 10 yıl önce Suriye'deki kısa ömürlü "halifelik" döneminde kadınları köleleştirme geleneğini yeniden başlatmıştı. Ezidi azınlıktan binlerce kadın ve kız, köle pazarlarında alınıp satılmıştı.
The Spectator'a görei Şimdi Suriye'yi yöneten HTŞ “resmen” köle alımını reddetse de örgüt saflarında eski IŞİD mensuplarının bulunma ihtimali yüksek. Ayrıca, suçluların kaos ortamından faydalanma ihtimali de var.
Yetkililerin kayıtsızlığı ve korkunun geleceği
İnsan hakları aktivistleri, polisin Alevi kadınların kayıp vakalarını araştırmakta “isteksiz” olduğunu veya suçu aileye yıkmaya çalıştığını söylüyor. Bazı kızların kaçtıklarını iddia eden videolar yayınlaması, yetkililer tarafından "suç olmadığına" kanıt gösteriliyor; aktivistlerse bu videoların zorla çektirildiğini iddia ediyor.
The Spectator, ülkede Alevîlere yönelik tüm şiddet biçimlerinin sürdüğüne dikkat çekerek, İslamcı ve otoriter bir gelecekten duyulan korkunun arttığını vurguluyor.
Dergiye göre, yeni devlet başkanı Şaraa, çok sayıda silahlı grubun koalisyonuyla iktidara geldiği için Alevîleri korumakta ya istekli değil ya da yeterince güçlü değil. Haberde şu soru soruluyor:
“Yapamıyorlar mı, yoksa istemiyorlar mı? Aileler için bu sorunun cevabı bir şeyi değiştirmiyor.”
.