Analist Mike Whitney'e göre, İran'la girdiği 12 günlük konvansiyonel savaşı kaybeden İsrail Başbakanı Netanyahu, nükleer seçeneği devreye sokmaya hazırlanıyor. Washington'a giden Netanyahu'nun, ABD Başkanı Trump'ı İran'ın yer altı nükleer tesislerini düşük verimli B61-11 nükleer bombasıyla vurmaya ikna etmeye çalışacağı iddia ediliyor.

YDH - Analist Mike Whitney, Global Research sitesinde yayımlanan analizinde, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun ABD Başkanı Donald Trump'tan İran'ı nükleer silahla vurmasını isteyeceğini öne sürdü.
Whitney'e göre, İran'la girilen 12 günlük konvansiyonel savaşı kaybeden İsrail, bir sonraki aşamada nükleer tırmanışı hedefliyor.
Bu tezi destekleyen eski ABD deniz piyadesi istihbarat subayı Scott Ritter da Trump'ın, İran'ın nükleer programını konvansiyonel silahlarla yok edememesi hâlinde nükleer silah kullanmaya yönelebileceği uyarısında bulunuyor.
Analize göre, bir savaşı hangi tarafın kazandığı, genellikle çatışmalar sona erdikten sonra yaşananlara bakılarak anlaşılabilir.
İran ile İsrail arasında ateşkes ilan edilmesinin ardından milyonlarca İranlı, Tahran sokaklarına dökülerek coşkulu bir kutlama yaparken, Tel Aviv ve Kudüs'te ise kasvetli bir hava hâkimdi.
Whitney, bu durumun çoğu insanın savaşı İran'ın kazandığına inandığını gösterdiğini belirtiyor.
'İsrail konvansiyonel savaşı kaybetti'
Whitney, İsrail'in İran'a yaklaşımında başarı şansını ciddi şekilde baltalayan bir dizi yanlış hesaplama yaptığını savunuyor.
Buna göre en büyük iki hata, İsrail'in kendi çok katmanlı hava savunma sistemlerine (Arrow 2, Arrow 3, Davud'un Sapanı, Demir Kubbe ve THAAD) aşırı güvenmesi ve bu sistemlerin ülkenin stratejik varlıklarını korumada feci şekilde yetersiz kalmasıydı.
İsrailli savaş planlamacılarının, İran'ın dünyanın en iyileri arasında yer alan ve İsrail'in eskiyen cephaneliğini aşan balistik füze kabiliyetini de feci şekilde hafife aldığı vurgulanıyor.
Analizde, İsrailli askeri uzmanların çatışmaların başlamasından sadece bir hafta sonra ciddi şekilde güçsüz kaldıklarını fark ettikleri ve acilen diplomatik bir çıkış yolu bulmaları gerektiğini anladıkları ifade ediliyor.
Buna rağmen zayıf saldırılarını bir hafta daha sürdüren İsrail, beklediği mucize gerçekleşmeyince çatışmayı bitirmek için bir bahane yaratmak amacıyla Trump'ı İran'ın nükleer tesislerini bombalamaya kışkırttı.
Whitney'e göre bu durum, İsrail'in stratejik hedeflerine ulaşamayacağını önceden bildiğini gösteriyor.
Ritter: İran'ın nükleer programı kara kutuya dönüştü
Çatışmanın sonucu, artık İran'la konvansiyonel bir savaşı kazanamayacaklarını anlayan İsrailli liderler için özellikle öğretici oldu.
Fakat analize göre bu dersin tüm dünya için endişe verici sonuçları var. Netanyahu'nun Washington'a yapacağı beklenmedik ziyaretin arkasındaki mantığın da bu olduğu belirtiliyor.
Eski istihbaratçı Scott Ritter, İran'ın nükleer programının şeffaflığını yitirdiğine dikkat çekiyor. Ritter, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) İsrail ve ABD adına casusluk yaptığını ve bu bilgilerin tesisleri yok etmek ve bilim insanlarına suikast düzenlemek için kullanıldığını öne sürüyor.
Bu nedenle İran'ın artık UAEK ile işbirliği yapmadığını, tüm kameraları kaldırdığını ve denetimleri durdurduğunu belirten Ritter, "Artık İran'ın tesislerinde hiçbir izleme yok," diyor.
Ritter'a göre, İran'ın zenginleştirdiği 400 kilogram uranyum hekzaflorürün nerede olduğu bilinmiyor ve Ocak 2021'den bu yana üretilen santrifüjlerin hesabı tutulmuyor.
Ritter, "Donald Trump ne dediğini bilmiyor ya da Amerikan halkına yalan söylüyor, ancak dünyada İran'ın nükleer programının tamamen yok edildiğini söyleyecek hiçbir profesyonel yok. Kanıtlar bu iddiayla doğrudan çelişiyor," ifadelerini kullanıyor.
'Trump köşeye sıkıştı'
Analizde, Netanyahu'nun Washington ziyaretinin asıl amacının Gazze'deki ateşkesi görüşmek değil, Trump'ı İran'la savaşta daha derine çekmek olduğu kaydediliyor.
Netanyahu'nun, Trump'ı 'nükleer seçeneğe' ikna etmesi durumunda İran'ın teslim olmak zorunda kalacağını ve İsrail'in bölge genelinde kendi iradesini dayatabileceğini düşündüğü belirtiliyor.
Scott Ritter ise, Trump'ın İran'ın uranyum zenginleştirme programını tamamen ortadan kaldırma vaadine bağlı kalacağı görüşünde.
Ritter, "Donald Trump'ın bir rejim değişikliği politikasına bağlı olduğuna inanıyorum. Nükleer programın ortadan kaldırılmasını istiyor... Ama kendini bir köşeye sıkıştırdı, zira nükleer tesislerin sağlam olduğu ortaya çıktığında ne olacak? Trump'ın asla var olmasına izin vermeyeceğini söylediği bir nükleer zenginleştirme programınız var. Peki ne olacak?" diye soruyor.
'Nükleer savaş planı halihazırda mevcut'
Ritter, bu durumda Trump'ın ya geri adım atacağını ya da nükleer silah kullanmak zorunda kalacağını öne sürüyor.
Ritter'a göre, İran'ın nükleer programını ortadan kaldırmanın tek yolu ya İran'ın gönüllü olarak vazgeçmesi ya da nükleer silah kullanılması.
Ritter, "Bu işi yapmak için tasarlanmış bir savaş planı halihazırda mevcut. Trump'a ilk döneminde konvansiyonel mühimmatlarımızın bunu yapamayacağı, nükleer silahların gerekeceği söylendi. Bu yüzden bu tesisleri hedef almak için nükleer silahları hazır hâle getiren yeni bir nükleer konuşlandırma planı geliştirildi," diye konuştu.
Whitney, analizini şu sözlerle sonlandırıyor:
"Bibi'nin tek yapması gereken, saf başkanımızı İran'ın bir bomba yaptığına ve bunun ancak bir nükleer sığınak deliciyle durdurulabileceğine ikna etmek. Biraz ikna gerekebilir ama Bibi bu görevin kesinlikle 'üstesinden gelir'."