Haşd Şabi'den hükümete İsrail uyarısı

img
Haşd Şabi'den hükümete İsrail uyarısı YDH

İsrail’in Şii liderleri hedef alabileceği yönündeki haberler üzerine Haşd Şabi komutanları, Bağdat’tan savunma kapasitesinin artırılmasını istedi.




YDH- Tesnim Haber Ajansı’nın Arapça servisinin haberine göre, Irak’taki güvenlik durumu, İsrail’in ülke egemenliğini açık şekilde ihlal etmesi ve buna karşı caydırıcı bir mekanizmanın bulunmaması nedeniyle hassasiyetini koruyor. Özellikle 12 günlük savaşta olduğu gibi, İsrail’e ait hava araçlarının Irak hava sahasını ihlal ederek İran İslam Cumhuriyeti’ni hedef alan saldırılar gerçekleştirmesi tepkilere yol açtı.

Haşd Şabi Genelkurmay Başkan Yardımcısı Hacı Yasir Hüseyin el-İsavi, Tesnim’e yaptığı açıklamada, “Şu anki gecikmenin temelinde, zayıf siyasi kararlar yatıyor. Bu kararlar, askerî kurumları doğru şekilde yapılandıramıyor. Irak ordusu ve Haşd Şabi, hava sahasını korumak için gerekli kapasite ve yetkinlikten yoksun değil. İnşallah bu yönde hükümete yönelik baskılar da artıyor.” dedi.

Irak hükümetinin, özellikle İran-İsrail savaşının ardından ABD ile yapılan “baskıcı anlaşmalardan” kurtulmayı hedeflediği, bu anlaşmaların artık meşruiyetini kaybettiği ve Irak hava sahasının açık şekilde ihlal edilmesinin bu süreci hızlandırdığı belirtildi.

İsavi, Irak’ın hava sahasını koruma kapasitesini artırmaya odaklandıklarını, ancak bunun için öncelikle net bir siyasi iradenin gerektiğini vurguladı.

Siyasi analist Hacı Mehdi el-Kaabi ise Tesnim’e yaptığı değerlendirmede, “İslami direnişin, Irak devleti ve halkıyla birlikte hareket etmesi gerekir. Irak halkı, direnişin temel dayanağıdır. Bu bütünlük, hükümetin pozisyonunu güçlendirir, parlamentonun yasa çıkarmadaki desteğini artırır. Irak’ın egemenliği kırmızı çizgidir, herkesin hukuka ve devlete saygı göstermesi gerekir.” ifadelerini kullandı.

Halkın ve siyasi sınıfın farklı eğilimleri ve çelişkili tutumlarına rağmen, ABD’nin Irak hava sahası ve güvenlik sistemleri üzerindeki etkisi karşısında asıl belirleyici pozisyonun Haşd Şabi’ye ait olduğu kaydedildi. Bu durumun, Amerikan müdahalesinin Irak halkı için oluşturduğu tehdidi daha da belirgin hale getirdiği bildirildi.

Siyasi analist Dr. Hamid ed-Deraci, Tesnim’e verdiği demeçte, “Irak savunma sistemlerinin daha hazırlıklı olması gerekiyor. Irak’ın hava sahasında tam egemenlik sağlayacak yeni anlaşmalar ve onaylar elde edilmesi şart.” dedi.

Eski Adalet Bakanı Dr. Hasan eş-Şemmeri ise Tesnim’e yaptığı açıklamada, “Haşd Şabi ve bazı direniş grupları, hükümetle koordineli ve uyumlu bir pozisyon benimseyerek, Irak’ın hedef alınmaması için önemli bir katkı sundu.” şeklinde konuştu.

Haberde, İsrail’in Irak güvenliğini hedef alan tehditlerinin yeni olmadığı, aylar önce Siyonist basının, Şii merci Ayetullah Ali Sistani’nin fotoğrafını İsrail’in suikast listesinde yayınlayarak açık tehditte bulunduğu hatırlatıldı. Bu tehdidin, son dönemde çerçevesi belirginleşen yeni bilgilerle daha ciddi bir hal aldığı kaydedildi.

Nitekim, Necef Cuma İmamı Seyyid Sadreddin el-Kabanci’nin, önde gelen siyasi ve askerî liderlere yönelik suikast tehditlerine dair güvenilir bilgilere sahip olduğu yönündeki açıklamalarına yer verildi.

El-Kabanci, “İsrail’in iki aşamalı bir planı bulunuyor: İlki, Koordinasyon Çerçevesi liderlerini tasfiye etmek. İkincisi ise bir ulusal kurtuluş hükümeti ilan etmek.” ifadelerini kullandı.

Bu gelişmeler ışığında, haberde Amerikan yönetiminin Irak’ın güvenlik dengesinde güvenilemeyecek bir taraf olduğu ifade edildi. Irak halkının, ABD’nin İsrail’e verdiği desteğin ve Irak’a yönelik sürekli saldırganlığının son bulması yönündeki beklentisini koruduğu belirtildi.

Hedef Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Haşim el-Kindî, Tesnim’e verdiği röportajda şu değerlendirmeyi yaptı:

“ABD’nin asıl hedefi, Irak’ın egemenliğini koruyacak savunma kapasitesine ulaşmasını engellemekti. Böylece Irak’ın güvenlik ve egemenlik açısından savunmasız kalması ve Amerikan-Siyonist çıkarların hizmetine açık hale gelmesi amaçlandı. Bu, açıkça Irak anayasasına aykırıdır. Çünkü Irak anayasası, ülkenin komşu devletlere karşı saldırı üssü olmasını reddetmektedir. Bu aynı zamanda Irak’ın ve halkının güvenliği, barışı ve istikrarı açısından da doğrudan bir tehdittir.”

Haberde son olarak, Necef’teki dini mercinin açıklamalarının bu tabloya ışık tuttuğu belirtildi. Merceiyetin, İran İslam Cumhuriyeti’nin kampını “hak kampı” olarak tanımladığı ve Irak’ın bu tehditlerden muaf olmadığını vurguladığı ifade edildi. Halktan “hakkın yanında yer almak için hazırlıklı olmaları” istendi.