Azerbaycan’ın, İsrail’le stratejik ve güvenlik temelli işbirliğini sürdürürken, İsrail ile Suriye arasındaki gizli görüşmelere ev sahipliği yaparak arabuluculuk rolü üstlendiği belirtildi.

YDH- News.az’da yayımlanan ve uluslararası uzman kulübü EurAsiaAz’ın direktörü Seymur Mammadov’a ait analizde, İsrail’in Azerbaycan Büyükelçisi George Deek’in görevine veda etmesinin “sıradan bir diplomatik ayrılığın ötesinde bir anlam taşıdığı” savunuldu.
Bu ayrılığın, “İsrail ve Suriye gibi birbirine düşman ülkeler arasında dolaylı bir diyalog zemini kurma çabasında Bakü’nün giderek artan rolünü” de gözler önüne serdiği belirtildi.
News.az’da, Deek’in “diplomatik protokolün ötesine geçerek kamuoyuyla doğrudan iletişim kurduğu ve bu nedenle diğer ülkelerin elçilerine örnek olduğu” yorumu yer aldı.
Azerbaycan-İsrail ilişkileri, küresel düzeyde çoğu zaman göz ardı edilse de analize göre, “bölgede en dirençli ve stratejik ortaklıklardan biri.”
Bu ilişkinin yalnızca savunma ve ticaretten ibaret olmadığı, “ortak güvenlik çıkarları ve karşılıklı güven” üzerine kurulu olduğu belirtildi. Özellikle Azerbaycan’ın "bölgesel bir güç" olarak, düşman taraflar arasında kritik görüşmelere ev sahipliği yapabilecek kapasitede görüldüğü vurgulandı.
Bu değerlendirme, Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Dış Politika Danışmanı Hikmet Hacıyev’in açıklamalarıyla da desteklendi.
News.az’ın aktardığına göre, daha önce AFP tarafından gündeme getirilen ve o dönemde doğrulanmayan bir iddia olan İsrail ile Suriye temsilcileri arasında yapılan gizli görüşmelere Bakü’nün ev sahipliği yaptığı, Hacıyev’in Jewish News Syndicate’e yaptığı açıklamayla teyit edildi.
Dahası, bu girişimlerin tekil olaylar olmadığı vurgulandı. Axios’un haberine göre, ABD, İsrail ve Suriye'den üst düzey yetkililerin katılımıyla, Güney Suriye'de bir takip toplantısı yapılması planlanıyor. Her ne kadar Washington’un varlığı dikkati çekse de “bu sürecin temelinin Bakü’de sabırla, sessizlik içinde ve stratejik biçimde atıldığı” belirtildi.
Yazara göre, “Azerbaycan’ın bu süreçte tercih edilmesi tesadüf değil.” Başkent Bakü’nün “görece” tarafsız konumu ve hem İsrail’le hem de pek çok Müslüman ülkeyle kurduğu ikili ilişkiler, onu “güvenilir bir arabulucu” haline getiriyor. Diğer bölgesel aktörlerin taşıdığı “siyasi bagajın” aksine, Azerbaycan’ın İsrail’le işbirliğini sürdürürken İran’la ilişkileri koparmamayı ve Suriye ile işbirliği fırsatlarını dışlamamayı başardığı ifade edildi.
Bu gelişmeler, News.az’ın yorumuna göre, doğaçlama değil; “uzun vadeli bir dış politika stratejisinin” sonucu.
JAM-news.net analizlerine atıfla, “Azerbaycan’ın bu denge politikası, hem zorunluluklardan doğmuş hem de çatışmalar ve diplomasilerle şekillenmiş bir stratejik vizyonla” yönlendiriliyor. Bu stratejinin, Suriye ile enerji alanında işbirliği kurma çabalarını içerdiği gibi, “İsrail’le güvenlik ve siber alandaki ilişkileri de pekiştirdiği” kaydedildi.
Nitekim bu “stratejik koordinasyonun” kökenlerinin 2000’li yılların başına dayandığı belirtildi. Analize göre, o dönemde İsrailli uzmanlar, Azerbaycan’ın siyasi iletişim stratejisinin oluşturulmasında “önemli rol” oynamıştı; özellikle Azerbaycan’ın son yirmi yılda karşılaştığı "bilgi savaşları" sürecinde bu desteğin etkili olduğu aktarılıyor.
Bugün ise “İsrailli şirketlerin, Azerbaycan’ın siber güvenlik altyapısı ve ulusal güvenlik sistemlerine katkı sunduğu, ilişkilerin yüzeysel sloganlar yerine somut işbirliğine dayandığı” belirtildi.
Bu ortaklığın yalnızca üst düzey siyasetle sınırlı kalmadığını söyleyen News.az’ın haberine göre, 2025 yılının ilk yarısında Azerbaycan’ı ziyaret eden İsrailli turist sayısı, bölgedeki gerginlikler ve İslam dünyasındaki İsrail karşıtı kampanyalara rağmen, neredeyse “iki katına” çıktı. Bu durumun iki halk arasında oluşan “güvene” işaret ettiği öne sürüldü.
Analizde, olası bir İsrail-Suriye uzlaşmasının temelinin, sessizce ve kamuoyundan uzak biçimde Bakü’de atılmış olabileceği öne sürüldü.