Suriye Demokratik Güçleri öncülüğünde Haseke’de düzenlenen konferansta, etnik ve dini çeşitliliğin zenginlik olarak görülmesi temelinde demokratik, ademi merkeziyetçi ve çoğulcu bir devlet yapısının inşası için iş birliği çağrısı yapıldı.

YDH- Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından Haseke’de düzenlenen “Kuzeydoğu Suriye’de Mevzi Birliği” konferansı, Suriye’deki Dürzi ve Alevi toplumlarının temsilcilerinin katılımıyla başladı.
Konferans, bölgedeki etnik, dini ve kültürel çeşitliliği zenginlik olarak kabul eden demokratik ve ademi merkeziyetçi bir devlet yapısının inşası çağrısı yaptı.
Süveyda Valiliği Dürzi Şeyhi Şeyh Hikmet el-Haceri, video konferans yoluyla katıldığı toplantıda, bu buluşmanın sadece siyasi bir zirve olmadığını, aynı zamanda “ulusal vicdana bir çağrı ve savaş ile ötekileştirmeden yorgun düşmüş halkların feryadına cevap” olduğunu vurguladı.
El-Haceri, Dürzi toplumunun Kürt, Arap, Süryani, Ezidi, Türkmen, Çerkez ve diğer dini gruplarla birlikte hareket ettiğini belirterek, Suriye’deki çeşitliliğin bir tehdit değil, birliğin güç kaynağı olduğunu ifade etti.
Suriye Alevi İslam Yüksek Konseyi Başkanı Şeyh Gazal ise, konferansta Suriye’de tüm toplumsal unsurlara saygı gösteren, kimseyi mezhebi ya da dini nedeniyle dışlamayan “medeni, laik, çoğulcu ve ademi merkeziyetçi” bir devlet yapısının gerekliliğine dikkat çekti.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Kurulu Eş Başkanı Hüseyin Osman, toplantının bölge tarihinde kritik bir dönemde yapıldığını belirterek, mezhepçilik ve ırkçılığın reddedilmesi, ayrılık ve bölünme çabalarına karşı durulması gerektiğini söyledi.
Osman, çoğulculuğu ve çeşitliliği zenginlik olarak gören kapsayıcı bir Suriye inşası için iş birliğinin artırılması çağrısında bulundu.
Konferansın kapanış bildirisinde, Suriye’nin kuzey ve doğusundaki toplumların kültürel zenginliği ve uzun tarihsel geçmişi hatırlatılarak, onlarca yıldır maruz kalınan ötekileştirme ve dışlamanın sona erdirilmesi gerektiği vurgulandı.
Özellikle Süveyda ve kıyı bölgelerinde yaşanan insanlığa karşı suçlar için tarafsız, şeffaf ve dürüst soruşturma yapılması gerektiği ifade edildi.
Bildiri, Kuzey ve Doğu Suriye’deki etnik, dini ve kültürel çeşitliliğin siyasi ve idari yapılarda pekiştirilmesi, tüm bileşenlerin temsil edilmesi yoluyla toplumsal birliğin güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Ayrıca, özerk yönetim modelinin geliştirilip sürdürülebilir kılınmasının önemine dikkat çekildi.
Katılımcılar, Suriye’nin birliği ve egemenliğinin korunması için; ulusal, kültürel ve dini çeşitliliği güvence altına alan; inanç özgürlüğü, toplumsal adalet ve iyi yönetişim ilkeleriyle uyumlu; ademi merkeziyetçi ve demokratik bir anayasa temelinde yeni bir devlet inşasının şart olduğunu vurguladı.
Ayrıca mevcut Anayasal Beyanname’nin, geçiş döneminde daha geniş katılım ve adil temsil sağlamadığına dikkat çekilerek, ulusal uzlaşıya ulaşmanın ayrımcılık yapılmaksızın gerçeğin açığa çıkarılması, hesap verebilirlik ve tazminata dayalı etkili bir geçiş adaleti süreci başlatılmasıyla mümkün olacağı belirtildi.
Yerinden edilenlerin güvenli, onurlu ve gönüllü geri dönüşlerinin sağlanması ve her türlü demografik değişikliğin reddedilmesi gerektiği ifade edildi.