Bir sonraki İran-İsrail savaşı kapıda

img
Bir sonraki İran-İsrail savaşı kapıda YDH

İsrail’in, İran’a karşı Aralık veya Ağustos sonlarına kadar yeni bir askeri harekât başlatması bekleniyor. İran ise saldırıya karşı kararlı ve hazırlıklı. Uzmanlar, bu çatışmanın öncekinin çok daha kanlı geçeceğini öngörüyor.




YDH- İran-Amerikan ilişkileri ve Batı Asya siyaseti konusunda tanınmış uzman-yazar Trita Parsi'nin Foreign Policy'deki analizine göre, İsrail’in, Aralık ayından önce, hatta Ağustos sonlarına kadar İran’a karşı yeni bir askeri harekât başlatması bekleniyor.

İran'ın olası bu saldırıya karşı hazırlıklarını sürdürdüğünü belirten Parsi,, önümüzdeki savaşın, ilkinden çok daha kanlı geçeceğini düşünüyor.

İsrail Savaş Bakanı Israel Katz ve Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Haziran savaşının ilk aşama olduğunu ve yeni bir döneme girildiğini belirtti.

İsrail, İran’ın füze stoklarını yenilemesine ve hava savunmasını güçlendirmesine izin vermemek için önleyici ve tekrar eden saldırı stratejisi olan “çim biçme” politikasını sürdürecek.

Parsi'ye göre, ABD ara seçimleri yaklaştıkça yeni saldırının siyasi hesapları daha karmaşık hale geliyor. Bu nedenle saldırının önümüzdeki aylarda gerçekleşme ihtimali yüksek.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ise, sosyal medya platformu X’te, “Saldırı tekrarlanırsa, bunu örtbas edemeyecekleri şekilde çok daha kararlı karşılık vereceğiz” dedi. 

ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’in baskılarına boyun eğip çatışmaya dahil olması halinde, ABD’nin Irak savaşını gölgede bırakacak geniş çaplı bir İran savaşıyla karşı karşıya kalabileceği belirtiliyor.

Askeri olarak, 12 günlük savaşın ABD füze stoklarında ciddi açıklar ortaya çıkardığını vurgulayan Parsi, ilk saldırıların ayrıca, MAGA hareketinde iç çatışmaya yol açtığını da ekliyor.

Konuyla ilgili olarak Trita Parsi şöyle diyor:

''Yine de Trump, İsrail’in ilk hamlesine onay vererek kendisini zor durumda bıraktı ve nasıl çıkacağı belirsiz. İran’la yapılacak anlaşmada sıfır uranyum zenginleştirme şartından vazgeçmezse durum daha da karmaşıklaşacak. Artık sınırlı bir katılım olasılığı kalmadı; Trump ya savaşa tam katılacak ya da tamamen dışarıda kalacak. Dışarıda kalmak ise tek seferlik bir reddin ötesinde, İsrail baskısına karşı sürekli ve kararlı direniş gerektiriyor ki, bugüne kadar bu irade görülmedi.''

İsrail’in Haziran ayında başlattığı savaş, sadece İran’ın nükleer programını hedef almakla sınırlı değildi.

Asıl hedef, İran’ın nükleer kapasitesinin Batı Asya’daki güç dengesini değiştirmede önemli fakat belirleyici olmayan etkisini kırmak ve bölgesel üstünlüğü lehine çevirmekti.

İsrail, tek başına başaramayacağı bu amaç için uzun süredir ABD’yi askeri müdahaleye zorlamaya çalışıyor.

Bu kapsamda, İsrail’in saldırılarının üç temel hedefi vardı: ABD’yi İran ile doğrudan askeri çatışmaya çekmek, İran rejimini zayıflatmak ve İran’ı Suriye ya da Lübnan gibi ABD müdahalesi olmadan bombalanabilir bir ülke haline getirmek.

Parsi şöyle diyor:

''Ancak bu hedeflerin hiçbiri gerçekleşmedi.''

Parsi, Trump'ın, İran’ın nükleer programını tamamen yok etmediğini ve programın halen geriletilmiş sayılmadığını vurguladı. 

İsrail’in istediği sonuç, Trump’ın tam kapsamlı şekilde İran’ın hem konvansiyonel güçlerine hem de ekonomik altyapısına saldırmasıydı.

Ancak Trump, hızlı ve etkili bir müdahaleyi tercih etmesine rağmen, tam kapsamlı savaştan çekindi.

İsrail, erken dönemde 30 üst düzey komutan ve 19 nükleer bilim insanını öldürme gibi istihbarat başarıları elde etti ancak İran komuta kontrolü sadece geçici olarak aksadı.

Kısa sürede bu boşluk dolduruldu ve İran yoğun bir füze saldırısıyla karşılık verdi. Bu durum, İran’ın ağır kayıplara rağmen savaşma kapasitesini koruduğunu gösterdi.

Mossad’ın İran üst düzey yetkililerine yönelik tehdit ve psikolojik savaş girişimleri de beklenen etkiyi yaratmadı. Washington Post’un aktardığına göre, iyi Farsça konuşan Mossad ajanları savaşın ilk saatlerinde İranlı liderleri tehdit etti ancak hiçbir üst düzey yetkilinin teslim olduğuna dair kanıt yok.

İsrail’in beklentilerinin aksine, İslam Devrim Muhafızları’nın lider kadrosuna yönelik suikastlar kitlesel protestolar ya da rejim karşıtı ayaklanmalara yol açmadı. İran halkı siyasi görüş farkı gözetmeden bayrak etrafında kenetlendi, milliyetçilik yükseldi. Bu saldırılar, İslam Devrimi'nin mirasını güçlendirdi. 

Parsi'ye göre, İsrail, İran’ı ikinci bir Suriye haline getirme ve ABD desteği olmadan hava hakimiyeti kurma hedefine ulaşamadı.

İran’ın füze karşılığı İsrail için sürdürülemez zararlar yarattı.

ABD’nin ciddi desteği olmadan İsrail’in savaşı devam ettirmesi zor görünüyor. Sadece 12 günde ABD’nin THAAD füze stoklarının yüzde 25’i kullanıldı.

İlgili Haberler


Makaleler

Güncel