ABD’nin Yemen'deki nüfuzu belgelerle ortaya çıktı

img
ABD’nin Yemen'deki nüfuzu belgelerle ortaya çıktı YDH

YPAgency’nin yayımladığı Wikileaks belgeleri, ABD’nin Yemen’de eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih döneminde hem siyasi kararları yönlendirdiğini hem de askeri operasyonları denetlediğini ve ülke üzerindeki nüfuzunu pekiştirdiğini ortaya koyuyor.




YDH- YPAgency’nin yayımladığı habere göre, Amerika Birleşik Devletleri’nin Yemen’deki siyasi rolü, özellikle Sanaa’daki büyükelçiliği aracılığıyla yürütüldü. Haberde, bu rolün özellikle eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih döneminde öne çıktığı, Washington’un Yemen’deki karar mekanizmalarına yön verdiği ve Salih’in Amerikan çıkarları doğrultusunda hareket ettiği belirtildi.

Haberde, Ali Abdullah Salih’in Cumhurbaşkanlığı döneminden önce ve sonra, 1978-2012 yılları arasında Yemen ile ABD arasındaki ilişkilerin şekillendiği aktarıldı. Özellikle 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından Yemen’deki el-Kaide faaliyetleri gerekçesiyle, ABD’nin Yemen’e nüfuzunu artırdığı ifade edildi. Bu dönemde Amerikan yönetiminin, bölgedeki politik ve askeri etkisini artırmayı hedeflediği bildirildi.

Wikileaks belgelerinin, Salih yönetiminin ABD’ye geniş tavizler verdiğini ve Amerikan operasyonlarının “Yemen ordusuna aitmiş” gibi sunulduğunu ortaya koyduğu belirtildi.

Belgelerde, Salih’in Amerikan desteğini sağlamak için medya yoluyla halkı yanıltmaya çalıştığı ve saldırıların Yemen kaynaklı olduğu izlenimi verdiği aktarıldı. Salih’in, Amerikan Genel Merkezi Komutanı General David Petraeus’a “Bu bombaların bizim bombalarımız olduğunu söylemeye devam edeceğiz, sizin değil.” dediği ifade edildi.

Haberde, ABD’nin Yemen’deki hedeflerinin başında coğrafi konumu ve stratejik önemi nedeniyle ülkenin kontrolünü sağlamak olduğu vurgulandı. 12 Ekim 2000’de Aden limanında USS Cole gemisine yapılan saldırının ardından Washington’un bölgeye 2 bin asker ve subay gönderdiği, ardından çeşitli gerekçelerle savaş gemileri ve fırkateynler konuşlandırdığı aktarıldı. Salih yönetimi ile yapılan 2001-2012 yılları arasındaki “terörle mücadele” anlaşmaları çerçevesinde ABD’nin Yemen’de askeri üsler edindiği belirtildi.

Haberde, ABD’nin Yemen hava savunma sistemlerinin imhasında doğrudan rol oynadığı ifade edildi.

Belgelerde, 28 Şubat 2005’te Marib’de ilk partide 1.161 hava savunma füzesi, 13 taşınabilir lançer ve 52 bataryanın imha edildiği, 27 Temmuz 2009’da ikinci partide 102 füze, 40 taşınabilir lançer ve 51 bataryanın yok edildiği kaydedildi. Toplamda, Salih ve yeğeni Ammar’ın onayıyla 1.263 füze, 52 taşınabilir lançer ve 103 bataryanın Amerikan iş birliğiyle imha edildiği bildirildi.

Haberde, “Saada Savaşları” döneminde ABD’nin etkin rol oynadığı, 2002’den itibaren Salih’in Amerikan yetkililerle yoğun görüşmeler gerçekleştirdiği, Mart 2002’de Washington’u ziyaret ettiği ve Başkan George W. Bush ile görüştüğü ifade edildi. Bush’un Salih’e “Ya Amerika ile birlikte olacaksın ya da karşısında.” dediği aktarıldı. Bu görüşmelerin ardından 2004-2010 yılları arasında Yemen’deki askeri operasyonların ve savaşların Amerikan yönlendirmesiyle yürütüldüğü bildirildi.

Haberde, ABD’nin Yemen’deki askeri operasyonlarda istihbarat sağladığı, hava keşifleri ve özel kuvvetlerin destek verdiği, Wikileaks belgelerinde Ensarullah’ın kurucu lideri Hüseyin Bedreddin el-Husi’nin öldürülmesinde Amerikan ekibinin doğrudan rol aldığı ifade edildi.

Belgelerde, Salih’in, özel operasyon birimi başkanı William McRaven ile görüştüğü ve ABD’ye ait birimlerin Yemen’deki operasyonlarda aktif rol aldığı kaydedildi.

YPAgency’nin haberine göre, ABD’nin Yemen’deki etkisi yalnızca Salih döneminde değil, sonraki yönetimde de sürdü.

ABD’nin 2011 sonrası “faydalı kaos” stratejisini uyguladığı, 2012’de BM Güvenlik Konseyi kararları aracılığıyla ülkenin siyasi ve askeri yönelimini belirlemeye çalıştığı aktarıldı.

ABD’nin, Yemen’deki iki siyasi aile olan “Afaş” ve “el-Ahmar” üzerinden nüfuzunu pekiştirdiği, 2011’de yaşanan çatışmalar sonrası ülkeyi güvenlik açısından başarısız olarak nitelendirdiği ve kendi denetimini dayattığı bildirildi.

Haberde, ABD’nin Salih’e istihbarat ve güvenlik desteği sağladığı, ancak ülkenin genelinde kaos ve güvenlik çöküşü devam ettiği, 2011-2014 döneminde bu durumun öngörülebilir olduğu ifade edildi.

ABD’nin Yemen’deki nüfuzunun, sonraki Cumhurbaşkanı Mansur Hadi döneminde de sürdüğü, Washington’un fiilen Yemen’deki kararları yönlendirdiği kaydedildi.

12 Haziran 2012’de ABD’nin Yemen için yeni bir strateji belirlediği, siyasi ve askeri yönelimler üzerinde etkili olmak için BM Güvenlik Konseyi’nin 2051 sayılı kararının uygulanmasını desteklediği, bu kapsamda Arap Baharı sonrası Yemen’deki yönetim değişikliğini yönlendirdiği bildirildi.

Haberde, 26 Mart 2015’te Amerikan büyükelçiliği askeri ataşesi Randolph Rosin’in, hava kuvvetlerine ait kritik üslerin denetimi için Amerikan şirketi KIG’i görevlendirdiği, bu üslerin ilk hedefler arasında olduğu aktarıldı.

YPAgency’nin haberinde, tüm bu gelişmeler ışığında, ABD’nin Yemen’deki rolünün sadece güvenlik iş birliğiyle sınırlı kalmadığı, siyasi kararlar, askeri operasyonlar ve stratejik planlamalarda belirleyici olduğu vurgulandı.