Şeyh el-Hatib’ten hükümete uyarı: “ABD baskısına boyun eğmeyin”

img
Şeyh el-Hatib’ten hükümete uyarı: “ABD baskısına boyun eğmeyin” YDH

Lübnan Yüksek Şii İslami Meclisi Başkan Yardımcısı Şeyh Ali el-Hatib, hükümeti ABD baskılarına boyun eğmemeye çağırarak ulusal birliğin korunmasının hayati olduğunu vurguladı; direnişi hedef alan tutumların ise ülkeyi iç çatışma ve işgal tehdidine sürükleyeceği uyarısında bulundu.




YDH- Lübnan Yüksek Şii İslami Meclisi Başkan Yardımcısı Şeyh Ali el-Hatib, yaptığı açıklamada, hükümete ABD baskılarına boyun eğmeme çağrısında bulunarak ulusal birliği korumanın hükümetin en önemli sorumluluğu olduğunu vurguladı ve iç diyaloğun bu hedef için temel araç olduğunun altını çizdi.

Şeyh el-Hatib, hükümetin ülkeyi iç karışıklığa sürükleyen ve “düşmanın planlarına hizmet eden” kararlarından vazgeçmesi gerektiğini söyleyerek ulusal birliği tehlikeye atmanın “affedilmez bir günah” olduğunu belirtt. 

El-Hatib, Cumhurbaşkanı’nın bu birliği diyalog yoluyla korumaktan öncelikli olarak sorumlu olduğunu ifade ederek silah meselesinin hafife alınamayacak kadar hassas olduğuna dikkat çekt.

Başkan Yardımcısı, bu konunun anayasa gereği geniş bir ulusal mutabakatla çözülmesi gerektiğini belirtti. 

Ordu liderliğinin, dış baskılar karşısında ulusal ordu ile direniş yanlısı Lübnanlılar arasında ayrışma yaratılmasına izin vermeyecek bir bilgelikle hareket edeceğine inandığını söyledi.

El-Hatib, direnişin toprakları kurtarmak ve saldırıları caydırmak için büyük fedakârlıklar yaptığını hatırlatarak, bunun övgü ve takdiri hak ettiğini vurguladı. 

Buna karşın, içerde direnişi hedef alan söylemleri eleştirdi ve bu tutumun “korku atmosferi yaratarak toplumu varoluşsal tehditlere karşı yeniden silaha sarılmaya ittiğini” savundu.

Yaşananların Taif Anlaşması ve anayasayı ihlal eden bir sürece işaret ettiğini belirten el-Hatib, hükümetin Amerikan baskısıyla hareket ederek ulusal çıkarları tehlikeye attığını söyledi. 

Hükümetin aldığı kararların, “başkanlık söylemine darbe niteliği taşıdığını ve milliyetçi toplumun egemenlik ile onurunu savunan gerçek bir devlet inşası umudunu baltaladığını” dile getirdi.

Sorumluluğun direnişte olmadığını, aksine direnişin başından beri iş birliği içinde hareket ettiğini vurgulayan el-Hatib, Litani Nehri’nin güneyinden çekilme ve ordunun bölgeyi devralmasını memnuniyetle kabul ettiklerini, ancak uluslararası diplomasinin verdiği sözleri yerine getirmediğini hatırlattı. 

Bunun yerine diplomasi aracının “baskı ve teslimiyet” dayatmasına dönüştüğünü söyledi.

Amaçlarının toprak kurtarmak, saldırıları durdurmak ya da esirleri serbest bırakmak olmadığını savunan el-Hatib, “asıl hedefin Lübnan’ı direnişten mahrum bırakmak ve İsrail’in ihlallerini iç meseleye dönüştürmek” olduğunu ifade etti.

Yetkililerin, dış baskılara boyun eğmek yerine ulusal mutabakat çizgisine dönmeleri gerektiğini vurgulayan el-Hatib, aksi takdirde ülkenin işgalin genişlemesine ve iç çatışmaya sürükleneceği uyarısında bulundu.

Konuşmasını yetkililere çağrıda bulunarak sonlandıran el-Hatib, vatandaşlara ve saldırılardan zarar gören bölgelere karşı asgari sorumlulukların yerine getirilmesini, molozların kaldırılmasını ve restorasyona başlanmasını istedi. 

Bu sürecin büyük miktarda para gerektirmediğini belirterek, “Gecikmenin dış baskılar nedeniyle olup olmadığını bilmiyoruz. Bu da bizi yetkililerin uygulamalarını sorgulamaya itiyor” dedi.