Suriye’deki bölünme, Tel Aviv’in güvenlik sigortası

img
Suriye’deki bölünme, Tel Aviv’in güvenlik sigortası YDH

‘’İsrail'in Suriye'de güçlü bir merkezi devletin ortaya çıkmasını engelleme hedefi hâlâ masadaydı. İşgal varlığının güvenlik çevrelerinde Colani “kalıcı ortak” değil, “geçici olgu” olarak görülüyor; zamanı geldiğinde doğrudan müdahale ve fiili bölünme seçeneğine dönmenin önü açık tutuluyordu.’’




YDH- El-Ahbar yazarlarından Yahya Dabbuk'a göre, İsrail Suriye'de yalnızca mevcut güç boşluklarından faydalanmakla kalmıyor; sahada ve diplomatik arenada uzun vadeli bir “kontrol ve dengeleme” stratejisi yürütüyor. İsrail’in merkezi bir Suriye devleti yerine, zayıf ve bölgesel güçlere bölünmüş bir yapı üzerinden nüfuz sağlamayı hedeflediğini öne çıkaran Dabbuk, Tel Aviv’in Suriye'nin ve bölgesel güvenlik haritasının geleceğini kendi stratejik hedefleri doğrultusunda şekillendirmek için beklediğini öne sürüyor.

Tel Aviv, Direniş Ekseni’nin en kritik halkalarından biri olan Suriye Arap Cumhuriyeti’nin, ABD-İsrail ve Körfez-NATO projeleriyle çökertilmesini adeta bir “stratejik zafer” kutlamasına dönüştürdü. 

8 Aralık’ta yaşananlar, yalnızca bir rejimin çöküşü değil; İsrail açısından, hem devlet hem de devlet dışı aktörlere silah ve lojistik sağlayan bir yapının dağılmasıydı. Bu nedenle Suriye’deki gelişmeleri, kuzeydeki güvenlik haritasını yeniden şekillendirmek ve rakiplerinin ikmal damarını kesmek için tarihi bir fırsat olarak gördü.

Ancak sevinci kısa sürdü. İsrail çevreleri, Esed'in devrilmesinin Direniş Ekseni için ne anlama geldiğinde hemfikir olsa da, bu çöküşün İsrail’in değil, Türkiye’nin eseri olması kaygıyı artırdı.

Yeni dönemde sahneye çıkan isim, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) lideri Colani idi. İsrail güvenlik çevrelerinde “sivil giyimli cihatçı” olarak tanımlanan Colani, ılımlı söylemler geliştirse, “intikam çağının bittiğini” ilan etse ve “Suriye ile İsrail’in ortak düşmanları” olduğunu iddia etse de, Tel Aviv’in tavrı netti: kesin ret.

İsrail karar vericilerine göre, Colani, 'Ahmed el-Şaraa' olsa dahi, özünde İsrail Savaş Bakanı Israel Katz’ın tanımladığı gibi “El-Kaide ekolünden bir terörist”tü. Katz, onunla yapılacak herhangi bir anlaşmanın “7 Ekim 2023’ün tekrarına yol açacağı” uyarısında bulundu.

Bu ret, yalnızca yeni liderin kimliğinden değil, daha derin bir stratejik vizyondan kaynaklanıyordu.

Esed’in düşüşü, İsrail’e Suriye sahasını doğrudan kendi askeri gücüyle yeniden dizayn etme fırsatı sunuyordu. Bu nedenle Tel Aviv, yeni bir otoriteyi tanımak yerine, “Suriye’nin kalbine bakan stratejik göz” olarak adlandırdığı Cebel eş-Şeyh'i askeri olarak ele geçirmeyi ve Suriye ordusuna ait üs, silah deposu ile hava savunma tesislerini imha etmeyi tercih etti.

Bu saldırgan politika zamanla genişledi. Özellikle Dera ve Süveyda’ya kara müdahalesi yapıldı; Dürzi ve Kürt gruplara açık destek verildi.

Bu adımlar, Suriye’nin parçalanmasına yönelik somut bir girişim olarak yorumlandı. İsrail’in mesajı açıktı: ''Esed'in gidişini memnuniyetle karşılıyoruz, ancak merkezi bir otorite istemiyoruz. Bunun yerine, bölünmeler üzerinden inşa edilecek yeni bir güvenlik düzeni arıyoruz.''

Bu vizyon, üst düzey İsrailli yetkililerin açıklamalarına da yansıdı. İşgal varlığının Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Şubat 2025’te HTŞ'yi “İdlib’den çıkmış cihatçı bir grup” olarak niteledi ve “İslamcılar güzel konuşuyor ama herkes yeni liderin kim olduğunu biliyor” dedi.

Saar'a göre, Suriye ancak “çeşitliliğe dayalı özerk yönetimlerle” istikrara kavuşabilirdi. Maariv gazetesi de işgal yetkililerine atıfla, İsrail’in Suriye’nin Colani otoritesi altında birleşmesini engellemeye çalıştığını aktardı. Gazete, Colani'yi “kuzu postuna bürünmüş kurt” olarak tanımlayarak, Türkiye ve Müslüman Kardeşler’in desteklediği güçlü bir İslam devletine dönüşmesini önlemenin hedeflendiğini yazdı.

Dolayısıyla bölünme, taktiksel değil, stratejik bir hedefti: hangi renge boyanırsa boyansın güçlü bir merkezi devletin önünü kesmek ve Güney Suriye’yi zayıf, kolay kontrol edilen yapılar üzerinden bir İsrail nüfuz alanı olarak tutmak.

Ancak bu hedef, ABD Başkanı Donald Trump yönetimiyle çatıştı. Washington, Colani'yi Suriye’yi ABD’nin bölgesel düzenine entegre etme fırsatı olarak görüyordu. Trump bu nedenle Riyad’da yapılan görüşmelerin ardından, İran’ın nüfuzunu kırmaya odaklı bölgesel güvenlik düzenlemelerine hazırlık amacıyla Şam’a yönelik yaptırımları kademeli olarak hafifletmeye yöneldi.

ABD, Suriye’nin parçalanmasının kontrolden çıkmış yeni oluşumlar doğurabileceği endişesiyle, müzakere edilebilir “zayıf ama birleşik bir devleti” desteklemeyi tercih etti. Karşılığında İsrail’den de gerilimi azaltması ve müzakereleri kabul etmesi istendi.

Böylece Tel Aviv, ABD himayesinde “güvenlik anlaşması” ya da “savaşa girmeme anlaşması” olarak bilinen bir statükoya razı oldu: İsrail, operasyonel özgürlüğünü, Cebel eş-Şeyh üzerindeki kontrolünü ve gerektiğinde Güney Suriye’ye hatta ülkenin geneline müdahale hakkını korudu; buna karşılık Colani, Şam’da iktidarını sürdürebildi ancak güneyde belirleyici bir hakimiyet kuramadı.

İsrail, bu düzenlemeyi stratejisinden geri adım değil, baskı altındaki taktiksel bir uyum olarak gördü. Çünkü anlaşma Tel Aviv’i, Golan Tepeleri ve Cebel eş-Şeyh üzerindeki kontrolünden ya da silah kaçakçılığı ve İran destekli milis tehdidinden taviz vermeye zorlamıyordu.

Daha önemlisi, İsrail bu düzenlemeyi kalıcı bir çözüm değil, geçiş dönemi olarak değerlendirdi. Güçlü bir merkezi devletin ortaya çıkmasını engelleme hedefi hâlâ masadaydı.

Nitekim ABD elçisi Thomas Barrack’ın son açıklamaları da Washington’un bu yaklaşımı desteklemeye başladığını gösteriyordu.

İsrail güvenlik çevrelerinde Colani “kalıcı ortak” değil, “geçici olgu” olarak görülüyor; zamanı geldiğinde doğrudan müdahale ve fiili bölünme seçeneğine dönmenin önü açık tutuluyordu.

Sonuç olarak, İsrail stratejisinden vazgeçmedi. Sadece müzakere masasında zaman kazanıyor, sahada ise “parçalanma” politikasını uygulamaya devam ediyor. Geri dönüş imkanını elinde tuttuğu sürece, stratejisi canlı kalıyor. Tek beklediği şey, Suriye’ye yeniden vuracağı o kritik an.

Çeviri: YDH

İlgili Haberler


Makaleler

Güncel