ABD–SDG ortak tatbikatı: Askeri eğitim mi siyasi bir mesaj mı?

img
ABD–SDG ortak tatbikatı: Askeri eğitim mi siyasi bir mesaj mı? YDH

"Kuzeydoğu Suriye bugün yalnızca Amerika, Türkiye ve HTŞ'nin rekabet alanı değil, aynı zamanda Kürt anlatılarının çatıştığı ve İsrail’in güvenlik hesaplarının şekillendiği bir sahnedir."




Suriye’nin kuzeydoğusu yeniden gürültülü bir sahneye dönüşmüş durumda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli’nin, “Eğer Suriye Demokratik Güçleri (SDG) silah bırakmaz ve Suriye ordusuna katılmazsa askeri harekât kaçınılmazdır,” şeklinde uyarılarda bulunduğu günlerde, Amerika Birleşik Devletleri Haseke kırsalındaki Kasrek üssünde Kürtlerle geniş kapsamlı bir tatbikat gerçekleştirdi.

Aynı gece, Apaçi helikopterlerinin gürültüsü, üssün çevresinde art arda meydana gelen patlamalar ve Irak Kürdistan Bölgesi’nden Suriye’ye doğru ilerleyen uzun bir askeri kamyon konvoyu, bu manevranın yalnızca bir askeri tatbikat olmadığını gösterdi.

Kasrek tatbikatı, askeri eğitimin ötesine geçerek Ankara'ya ve HTŞ rejimine yönelik bir “caydırıcılık mesajı”na dönüştü ve aynı zamanda Tel Aviv’e de açık bir mesaj verdi: Amerika, Kürt müttefiklerini yalnız bırakmayacak.

Arka plan ve askeri işbirliğinin geçmişi

2015 yılında IŞİD'e karşı mücadelenin başlamasından itibaren, Amerika ile SDG arasında işbirliği şekillendi. Bu işbirliği kapsamında:

- SDG, Amerika liderliğindeki IŞİD karşıtı koalisyonun kara gücü oldu.

- 2018’den bu yana on beşten fazla ortak tatbikat gerçekleştirildi.

- Tatbikatların hedefleri; karşı-ayaklanma eğitimi, operasyonel koordinasyon, modern teçhizat kullanımı ile Kürt güçlerinin moralini ve siyasi meşruiyetini güçlendirmek oldu.

Tatbikatlar zamanla salt bir eğitim faaliyetinin ötesine geçerek caydırıcı ve siyasi bir araca dönüştü; bu da Amerika’nın kuzeydoğu Suriye’deki varlığını bir baskı unsuru olarak kullandığının göstergesidir.

Zamanlama ve bölgesel koşulların analizi

Son tatbikat, Türkiye’nin en sert tehditlerinden hemen sonra gerçekleştirildi.

- Türkiye: Ankara açıkça tehdit etti; eğer SDG silah bırakmaz ve entegrasyona gitmezse, Türk ordusu Suriye’nin kuzeyinde yeni bir operasyon başlatacaktır.

- HTŞ: Colani ile mazlum Abdi arasında imzalanan “10 Mart Anlaşması”nın uygulanmasında ısrar ediyor. Amerika’nın tatbikatı, müzakerelerde SDG’ye fiilen üstünlük kazandırdı.

- Tel Aviv: İsrail medyasının analizleri, Amerika’nın kuzeydoğudaki varlığının İsrail için bir “istikrar garantisi” olduğunu gösteriyor. Bu varlığın azalması, Suriye’nin güvenlik dengesini bozabilir.

Bu şekilde, Kasrek tatbikatı Suriye’nin jeopolitik denkleminde mesajlar oyununun bir parçası oldu.

Stratejik boyutlar: ABD–SDG işbirliği

Amerika’nın hedefleri

- Kısa vadeli: IŞİD'e karşı caydırıcılık, petrol sahalarının korunması ve güvenlik boşluğunun önlenmesi.

- Uzun vadeli: HTŞ üzerinde nüfuz aracının korunması, Türkiye ile denge yönetimi ve Amerika’nın yerel müttefiklerine bağlılığının gösterilmesi.

SDG’nin motivasyonları

- Operasyonel destek ve eğitim garantisi,

- Türkiye’nin olası operasyon tehdidinin azaltılması,

- Göreceli özerkliğin pekiştirilmesi,

- Suriye’nin geleceğinde siyasi konumunun yükseltilmesi.

Üçlü bağ: Amerika, İsrail ve Kürtler

Son tatbikat bir kez daha gösterdi ki Amerika, İsrail ve Kürt liderliğinin bir kısmı aynı çizgide duruyor. Bazı analistler şöyle diyor:

- Bugün “Kürtlerin patronu” Amerika’dır,

- Fakat yarın bu rolü İsrail üstlenebilir.

Kürtler, Washington ve Tel Aviv açısından sadece yerel bir müttefik değil, stratejik bir araçtır. Bu çıkar örtüşmesi, Kürtlerin konumunu “bağımsız aktör”den “daha büyük oyunda bir piyon” seviyesine indirgemiştir.

Bölgesel ve uluslararası tepkiler

Türkiye:

Ankara, bu tatbikatı ulusal güvenliğine karşı doğrudan bir tehdit olarak değerlendirdi.

- Erdoğan: Eğer SDG silahsızlandırılmazsa, askeri operasyon kesinlikle gerçekleşecektir.

- Fidan: Türkiye, YPG’nin kuzey Suriye’de kökleşmesini engellemek için her türlü adımı atacaktır.

- Bahçeli: Yeni bir ikili planla, Suriye Kürtlerinin ya Öcalan’a sadık kalıp silahsızlanmaları ya da “İsrail projesi” ile işbirliği yapmakla suçlanmaları gerektiğini söyledi.

National Context analizi: Bahçeli bu ikili yaklaşımıyla, hapisteki Öcalan’ı Kürtlerin meşruiyet ölçütüne dönüştürmüş, İsrail’i ise bir baskı kartına çevirmiştir. Bu mantık değişimi, Ankara’nın müdahale kriterlerini yeniden tanımladığını göstermektedir.

HTŞ:

- Kuteybe İdlibi (Dışişleri Bakanlığı): 10 Mart Anlaşması uygulanmalıdır; “devlet içinde devlet” modeli kabul edilemez.

- Ahmed Zeydan (basın danışmanı): “Tüm seçenekler” masadadır, hatta askeri adım da dâhil.

Şam, nihai hedef olarak “tek ordu ve tek devlet” vurgusunu yapmaktadır.

İsrail:

- İsrail medyası tatbikata doğrudan değinmedi, ancak Times of Israel, Amerikan askerlerinin azaltılmasının bir güvenlik boşluğu yaratacağı konusunda uyardı.

- SDG ile İsrailli yetkililer arasında siyasi temaslara dair raporlar bulunmaktadır.

- Stratejik gerçek: İsrail açısından Kürtler güvenilebilecek tek etnik gruptur. Türkiye’nin SDG’ye karşı kazanacağı bir zafer, İsrail’in Suriye’deki nüfuzunu azaltmakla kalmaz, Tel Aviv’in peşinde olduğu “parçalanmış Suriye” senaryosunu da ortadan kaldırır. Bu nedenle İsrail, Amerika’nın kuzeydoğu Suriye’deki varlığını stratejik bir garanti olarak görmektedir.

Irak Kürdistan Bölgesi:

- Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesud Barzani şöyle dedi: Eğer “Rojava Kürdistanı”na saldırı olursa, bizzat kendisi Peşmerge güçleriyle birlikte orayı savunacak. O şu vurguyu yaptı: “Rojava’daki güçlerle görüş ayrılıklarımız var, fakat onları asla yalnız bırakmayacağız.”

Bu tutum, SDG meselesinin yalnızca bir Suriye konusu olmadığını, aynı zamanda bölgedeki Kürtler arasında etnik–ulusal bağları da harekete geçirdiğini gösteriyor.

Arap medyası:

- Şarku’l Avsat: SDG, IŞİD tehdidi koşullarında silahsızlanmanın “gerçekçi olmadığını” söylüyor.

- The New Arab: Arap–Kürt gerilimlerinin kuzeydoğu Suriye’yi geniş çaplı bir çatışma sahnesine dönüştürebileceği uyarısında bulundu.

Avrupa ve Amerika:

- AP: Macron, SDG’nin Suriye geçiş sürecinde değerli bir ortak olarak tanınması çağrısında bulundu.

- Financial Times: Amerikan üsleri ve askerlerinin azaltıldığını, bunun da Kürtler ve İsrail’de endişe yarattığını bildirdi.

Sonuçlar ve geleceğe bakış

Muhtemel senaryolar

- Mevcut durumun devamı: Amerika’nın varlığı sürer, tatbikatlar tekrarlanır ve kırılgan istikrar korunur.

- Gerginliğin tırmanması: Türkiye sınırlı bir operasyon gerçekleştirir; Amerika ile dolaylı çatışma riski artar.

- Aşamalı uzlaşma: SDG’nin Suriye ordusuna kademeli entegrasyonu, siyasi ve güvenlik garantileriyle birlikte gerçekleşir.

Belirleyici faktörler

- Türkiye’nin tehditlerini hayata geçirmekteki ciddiyeti,

- HTŞ'nin anlaşmayı uygulamadaki esnekliği,

- Washington’un Suriye’deki varlığına bağlılık düzeyi,

- Kürtlere destek konusunda İsrail’in rolü,

- Ve denklemleri değiştirme potansiyeline sahip olan Irak Kürdistan Bölgesi’nin tutumu.

Sonuç

ABD–SDG tatbikatı sadece bir askeri eğitim değildi; bölgesel aktörlere çok sayıda mesaj gönderen siyasi ve stratejik bir gösteriydi:

- Türkiye’ye: Washington hâlâ Kürtlerin arkasında duruyor.

- HTŞ'ye: Amerika’nın desteği olmadan SDG ortadan kaldırılmayacak.

- İsrail’e: Tel Aviv’in Suriye’deki nüfuzu hâlâ canlı, her ne kadar Kürtlerin kaderine bağlı olsa da.

Fakat son gelişmeler — Bahçeli’nin Öcalan/İsrail ikilemiyle yaptığı tehditten Barzani’nin Rojava’yı fiilen savunma yönündeki tavrına kadar — bu krizin daha karmaşık bir aşamaya girdiğini göstermektedir. Kuzeydoğu Suriye bugün yalnızca Amerika, Türkiye ve HTŞ'nin rekabet alanı değil, aynı zamanda Kürt anlatılarının çatıştığı ve İsrail’in güvenlik hesaplarının şekillendiği bir sahnedir.

Bu denklemin geleceği, dört ana aktör — Amerika, Türkiye, HTŞ ve Kürtler — ile onların üzerinde gölge gibi duran İsrail’in alacağı kararlara bağlıdır.



Makaleler

Güncel