IMF, Lübnan’da fiili vesayet kuruyor

img
IMF, Lübnan’da fiili vesayet kuruyor YDH

IMF’nin Lübnan’daki müdahaleleri, kamu maaşları ve emekli ödeneklerini kapsayarak fiili bir mali vesayet oluşturduğu bildirildi.




YDH- Arapça yayın yapan el-Ehad televizyonunun aktardığına göre, Lübnan’daki IMF temsilcileri artık her tartışma masasında yer alıyor, koşullar dayatıyor ve bütçe sınırlarını belirliyor; öyle ki, IMF’nin açıklamaları devlet politikalarının önüne geçmiş durumda.

Haberde, Batı ülkelerinin destek öncesinde reform talep ettiğine dikkat çekilirken, IMF müdahalelerinin gerçek reform çabalarını zayıflattığı ve hükümetin çalışanların haklarını koruma kapasitesini sınırladığı ifade edildi.

Ekonomist Dr. Pierre Khoury, el-Ehad’a yaptığı açıklamada, “Lübnan deneyimi IMF’nin adeta ‘yüksek komiser’ gibi davrandığını gösteriyor; ulusal karar boşluğu ve güven kaybı, IMF’yi bağlayıcı bir otorite haline getirdi, bağışçıları ve yatırımcıları ikna edebilen tek referans oldu.” dedi.

Khoury, devletin şeffaf bütçelerini kaybetmesi ve finanse edilmeyen harcamalar ile mali mühendisliklerin birikmesi sonucunda IMF’nin fiilen söz sahibi olduğunu vurguladı. Her maaş ve emeklilik tartışmasında IMF temsilcilerinin zorunlu hale geldiğini belirten Khoury, “Her ücret düzenlemesi doğrudan bütçe açığı, enflasyon ve döviz kuru üzerinde etkili oluyor; ülke yöneticileri ise artırımları gerçek gelirle değil, para basarak finanse etmeye alışık.” dedi.

Uzman, IMF’nin müdahalesini, “Her dış finans desteği, kapsamlı mali ve yapısal düzenlemelerle birlikte olmalı” gerekçesiyle meşrulaştırdığını aktardı. Khoury, bu müdahalelerin sosyal reformları engelleyebileceğine dikkat çekerek, özellikle vergilendirme ve aşırı tasarruf önlemlerinin ekonomiyi boğabileceğini belirtti.

Haberde, asıl sorumluluğun, müzakereyi zayıf bir konumdan yürüten ve uygulamada toplumu etkileyen, ayrıcalıklı sınıflara hafif önlemler sunan Lübnan yetkililerinde olduğu ifade edildi.

Khoury, “Ücret ve maaş konularında IMF ile yapılan müzakereler, mali egemenlikteki gerilemeyi gösteriyor; devlet, temel hakları çalışanlara vermek için dışarıdan izin almak zorunda.” dedi.

IMF müdahalelerinin “adaleti engellemediğini” iddia eden uzman, aksine “uygulanacak adil politikalarla gelir vergisi reformu, vergi kaçaklarının önlenmesi ve sosyal güvenlik ağlarının genişletilmesinin mümkün olduğunu” öne sürdü. Ancak Lübnan yönetiminin genellikle halkı etkileyen sert önlemleri uygulayıp, ayrıcalıklı sınıfları koruduğu belirtildi.

Khoury, halk nezdinde IMF’nin fiilen bir vesayet makamı olarak algılandığını, bunun devletin kendi güvenilirliğini kaybetmesinden kaynaklandığını söyledi.

Öte yandan, Lübnan’ın, atıkların durdurulması, elektrik sektörünün reformu, vergi tahsilatının dijitalleştirilmesi ve kamu alımlarının denetlenmesi gibi yerel planlarla IMF’nin taleplerine eşdeğer mali etki yaratabileceği ifade edildi. Bankacılık reformları, sosyal güvenlik ağları ve uluslararası finans ortaklarının çeşitlendirilmesiyle vesayetin azaltılabileceği kaydedildi.

Khoury, şeffaflık ve güçlü yönetişim uygulamalarının, herhangi bir dış müdahalenin etkisini azaltmada temel araçlar olduğunu vurguladı. Ekonomist, IMF’yi “tek kötülük kaynağı” veya “sihirli bir kurtuluş anahtarı” olarak görmenin doğru olmadığını, bunun siyasi elitlerin yarattığı bir zaafın sonucu olduğunu belirtti.

Khoury son olarak, “Karar yetkisini geri kazanmanın yolu IMF’ye karşı çıkmaktan değil, cesur bir Lübnan planına sahip olmaktan geçiyor; bu plan, düzeltme maliyetini krize yol açanlara yükler, çalışanlara, emeklilere ve daha zayıf toplumsal kesimlere değil” dedi.