BM komisyonunun bulgularında, Gazze’de kitlesel katliamlar ve yıkımın yaşandığı kaydedildi; hükümetlere, yeni vahşetleri durdurmak ve Filistinlileri korumak için acil harekete geçme çağrısı yapıldı.

YDH- Middle East Eye’ın (MEE) haberine göre, Birleşmiş Milletler’in (BM) Filistin ve İsrail üzerine çalışan en üst düzey soruşturma organı salı günü yayımladığı kararda, İsrail’in Gazze’de soykırım suçunu işlediğini açıkladı. Bu karar, şimdiye kadarki en yetkin tespit olarak nitelendirildi.
72 sayfalık rapor
Filistin ve İsrail’e ilişkin BM Soruşturma Komisyonu tarafından hazırlanan 72 sayfalık raporda, İsrail’in 1948 Soykırım Sözleşmesi’nde yasaklanan beş eylemden dördünü işlediği, ayrıca İsrailli liderlerin Gazze’deki Filistinlileri bir grup olarak yok etme niyetine sahip oldukları kaydedildi.
Bu bulgu, geçtiğimiz yıl boyunca aynı sonuca varan Filistinli, İsrailli ve uluslararası insan hakları örgütlerinin raporlarını da teyit etti. Ancak bu raporun, BM düzeyinde yapılan ilk kapsamlı hukuki inceleme olması açısından öne çıktığı belirtildi.
Habere göre, söz konusu karar, şu anda Güney Afrika’nın İsrail’i soykırımla suçladığı davayı inceleyen Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) vereceği hükmün işaretçisi olarak değerlendiriliyor. UAD davasının sonuçlanmasının birkaç yıl alması bekleniyor.
Navi Pillay: “En Yetkin BM Tespiti”
Komisyon Başkanı Navi Pillay, MEE’ye yaptığı açıklamada şunları belirtti:
“İsrail’in Gazze’deki eylemlerine dair sorumluluğu konusunda komisyon, Uluslararası Adalet Divanı tarafından ortaya konulan hukuki standardı kullandı. Bu nedenle bu rapor, bugüne kadar BM’den çıkan en yetkin tespit niteliğindedir. BM tarafından hazırlanan raporlar, özellikle soruşturma komisyonları tarafından üretilenler, önemli delil değeri taşır ve tüm ulusal ve uluslararası mahkemeler tarafından dikkate alınabilir.”
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği görevinde de bulunmuş olan Pillay, tüm devletlerin Gazze’deki soykırımı önlemek için açık bir hukuki yükümlülüğe sahip olduğunu ifade etti. İngiltere hükümetine de tutumunu gözden geçirmesi ve Gazze’deki soykırımı bu şekilde tanımlamayı reddetmekten vazgeçmesi çağrısında bulundu.
Pillay şöyle devam etti: “Soykırımı önleme yükümlülüğü, devletler ciddi bir soykırım riski bulunduğunu öğrendiği anda doğar. Dolayısıyla İngiltere de dâhil tüm devletler, soykırımı önlemek için yargı kararı beklemeden harekete geçmek zorundadır.”
“Artık bahane yok”
Komisyon üyelerinden Chris Sidoti de MEE’ye yaptığı değerlendirmede, devletlerin artık soykırımı önlemek için derhal harekete geçmesi gerektiğini vurguladı:
“Artık harekete geçmemek için hiçbir mazeret yok. BM raporu, Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’e karşı açılan soykırım davası sonuçlanana kadar en yetkin belge olarak kalacak.”
Raporun ekim ayında BM Genel Kurulu’na sunulacağı bildirildi. Belgede üye devletlere, İsrail’e yönelik silah transferlerini durdurma, İsrail’e ve soykırımı işleyen veya teşvik eden kişi ya da şirketlere yaptırım uygulama çağrısı yapıldı.
Dört soykırım eylemi
Komisyon raporunda, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten 31 Temmuz 2025’e kadar olan dönemde Filistinlilere karşı dört soykırım eylemi gerçekleştirdiği belirtildi:
Grup üyelerinin öldürülmesi: Sivillere, korunması gereken kişilere ve hayati sivil altyapıya yönelik doğrudan saldırılar yoluyla çok sayıda Filistinli öldürüldü; ayrıca ölüme yol açacak koşullar kasıtlı olarak yaratıldı.
Ağır bedensel veya zihinsel zarar verilmesi: Filistinliler işkence, tecavüz, cinsel saldırı, zorla yerinden edilme ve gözaltında ağır kötü muameleye maruz kaldı; sivillere ve çevreye yönelik yaygın saldırılar kaydedildi.
Yaşam koşullarının yok etmeye yönelik hale getirilmesi: Gazze’de insanlık dışı koşullar dayatıldı; temel altyapı tahrip edildi, sağlık hizmetleri engellendi, zorla yerinden etme uygulandı, yiyecek, su, yakıt ve elektrik kesildi, üreme şiddeti uygulandı ve açlık savaş yöntemi olarak kullanıldı. Özellikle çocukların hedef alındığı kaydedildi.
Doğumların engellenmesi: Gazze’nin en büyük tüp bebek kliniğine yönelik saldırıda binlerce embriyo, sperm örneği ve yumurta yok edildi. Uzmanlara göre bu durum binlerce Filistinli çocuğun hiç doğmamasına yol açacak.
Soykırım niyeti
Raporda ayrıca, İsrailli yetkililerin ve güvenlik güçlerinin Filistinlileri tamamen ya da kısmen yok etme niyetine sahip oldukları sonucuna varıldı. Bu tür davalarda kanıtlanması en zor unsurun soykırım niyeti olduğu, ancak rapor yazarlarının bu niyetin varlığına dair “tamamen kesin kanıtlar” elde ettiği kaydedildi.
Devlet Başkanı Isaac Herzog, Başbakan Benyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın açıklamaları doğrudan soykırım niyeti kanıtı olarak gösterildi. Üç liderin ayrıca Soykırım Sözleşmesi’nin III. maddesinde bağımsız bir suç olarak tanımlanan soykırıma teşvik eylemini işledikleri belirtildi.
Komisyon, dolaylı kanıtların da aynı yönde olduğunu ve İsrailli yetkililerin davranış kalıplarının yalnızca soykırım niyetiyle açıklanabileceğini ifade etti. Bu, UAD’nin de İsrail’e karşı yürütülen davada kullanacağı ispat standardıyla örtüşüyor.
Altı davranış kalıbı
Komisyon, İsrail güçlerinin Gazze’deki eylemlerinde soykırım niyetini destekleyen altı davranış kalıbı belirledi:
Toplu katliamlar: 7 Ekim 2023’ten bu yana eşi görülmemiş sayıda Filistinli öldürüldü; bunların yüzde 83’ü sivildi. Ölenlerin neredeyse yarısını kadın ve çocuklar oluşturdu.
Kültürel yıkım: Evler, okullar, camiler, kiliseler ve kültürel alanların sistematik yıkımı, Filistin kimliğini silme çabası olarak değerlendirildi.
Kasıtlı ıstırap: Uluslararası uyarılara ve UAD’nin üç ihtiyati tedbir kararına rağmen İsrail, sivillerin kaçış imkânı olmaksızın sıkışıp kaldığını bilerek politikalarını sürdürdü.
Sağlık sisteminin çökertilmesi: Hastaneler hedef alındı, sağlık personeli öldürüldü veya kötü muameleye maruz bırakıldı, temel tıbbi malzeme ve hasta tahliyeleri engellendi.
Cinsel şiddet: Toplu cezalandırma aracı olarak cinselleştirilmiş işkence, tecavüz ve diğer toplumsal cinsiyet temelli şiddet biçimleri belgelendi.
Çocukların hedef alınması: Çocukların keskin nişancılar ve insansız hava araçlarıyla, tahliyeler sırasında ve sığınaklarda hedef alındığı, beyaz bayrak taşıyanların dahi öldürüldüğü kaydedildi.
Raporda, “İsrailli siyasi ve askeri liderler İsrail Devleti’nin temsilcileridir; dolayısıyla eylemleri İsrail Devleti’ne atfedilir” denildi.
“İsrail Devleti, soykırımı önleyememenin, soykırımı işlemenin ve Filistinlilere yönelik soykırımı cezalandıramamanın sorumluluğunu taşımaktadır.”
BM araştırmacıları kim?
BM İnsan Hakları Konseyi, Mayıs 2021’de üç kişiden oluşan bu komisyonu, Nisan 2021’den itibaren işlenen uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları ihlallerini araştırmak üzere sürekli yetkiyle kurdu.
Komisyon, her yıl BM İnsan Hakları Konseyi’ne ve BM Genel Kurulu’na rapor sunuyor. Üyeleri bağımsız uzmanlardan oluşuyor, BM’den maaş almıyor ve açık uçlu bir yetkiyle çalışıyor. Hazırladıkları raporlar, Uluslararası Adalet Divanı ve Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi dâhil olmak üzere birçok uluslararası yargı organı tarafından referans alınıyor.
Son dört yılda İsrail ve Filistin’deki uluslararası hukuk ihlallerine dair en kapsamlı raporları yayımladı. 7 Ekim 2023’ten bu yana da üç rapor ve üç hukuki değerlendirme yayımladı.
Daha önceki raporlarda, Gazze’de İsrail güçlerinin insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları işlediği; imha, işkence, tecavüz, cinsel şiddet ve aç bırakmanın savaş yöntemi olarak kullanıldığı kaydedilmişti. Ayrıca iki soykırım eyleminin işlendiği de belirtilmişti.
Komisyon üyeleri, alanında tanınmış insan hakları ve hukuk uzmanlarından oluşuyor:
Navi Pillay: 2008-2014 arasında BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, daha önce Uluslararası Adalet Divanı yargıcı ve BM’nin Ruanda için kurduğu özel mahkemenin başkanı.
Miloon Kothari: 2000-2008 arasında BM’nin ilk “yeterli konut” özel raportörü.
Chris Sidoti: Eski Avustralya insan hakları komiseri, 2017-2019 yılları arasında Myanmar üzerine çalışan BM Uluslararası Bağımsız Araştırma Misyonu üyesi.