‘’Suriye'nin güneyi uzun süredir ağır silahlardan yoksun. ABD Dışişleri Bakanlığı, planın 'Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğünü' vurguladığını belirterek hem HTŞ'nin hem de Tel Aviv’in güvenlik kaygılarını gidermeyi hedeflediğini açıkladı.’’

YDH- Suriye’nin zayıflayan konumu, Washington ve Tel Aviv’in elini güçlendiriyor. Ve tüm bu süreç, “barış” söylemi altında İsrail’in güvenliğini garanti altına alma projesine dayanıyor. El-Ahbar yazarı Emir Ali, ABD’nin Suriye dosyasına olağanüstü bir hız verdiğini vurguladığı yazısında, Batı'nın hedefinin Suriye-İsrail normalleşmesini başlatmak olduğunu belirterek HTŞ-İsrail'in daha da kaynaştırılmasının arzulandığını kaydediyor. Emir Ali’ye göre ABD, Colani’nin BM Genel Kurulu’na katılımını bir diplomatik atılım olarak sunmak istiyor; olası Colani-Netanyahu görüşmesi ihtimaliyse, sürecin geldiği aşamayı gözler önüne seriyor.
ABD, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütünün lideri Colani'nin New York’taki BM Genel Kurulu’na katılmaya hazırlanmasıyla birlikte Suriye dosyasındaki çalışmalarını hızlandırdı. Colani'nin altmış yıl sonra BM kürsüsünde konuşacak ilk Suriye lideri olması, Washington tarafından “diplomatik bir başarı” olarak görülüyor.
ABD ayrıca, Suriye ile İsrail arasında imzalanacak olası bir anlaşmayla iki ülke ilişkilerinin normalleşmesine giden yolu açmayı hedefliyor. Ancak Tel Aviv’in Dürzilerin “koruyucusu” rolünü üstlenmeye çalışması ve Güney Suriye’deki varlığını pekiştirmesi, Amerikan girişimlerini iki yönlü hale getirdi.
Washington, bir yandan Süveyda dosyasını İsrail meselesinden ayırmaya, diğer yandan da HTŞ ile İsrail hükümeti arasındaki uçurumu kapatmaya çalışıyor. Bu süreçte Ürdün de devreye girerek hem Süveyda için bir yol haritası oluşturulmasına hem de güneyde silahsızlandırılmış bölge tartışmalarına taraf oldu.
HTŞ'nin sözde 'içişleri bakanlığı', vilayetin güvenlik komutanı Ahmed Dalati’nin görevden alınmasından kısa süre sonra yeni düzenlemeler açıkladı. HTŞ bakanı Enes Hattab’ın duyurduğu kararlarla, Süveyda’da güvenlik ve polis teşkilatını yeniden yapılandırmayı hedefleyen atamalar yapıldı. Bu kapsamda göreve Hüsam el-Tahhan getirildi.
Toplantıya geçiş yönetimine yakın en etkili Dürzi figürlerden biri olan Şeyh Süleyman Abdülbaki de katıldı. Hükümet yanlısı tutumu nedeniyle aktivistlerin hedef aldığı Abdülbaki, toplantı sonrası yayımladığı video mesajında Süveyda’nın güvenlik dosyasını yönetmekle görevlendirildiğini açıkladı.
Birkaç saat sonra ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, Ürdün’ün başkenti Amman’da Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safedi ve HTŞ'nin sözde 'dışişleri bakanı' Esad Şeybani ile üçlü görüşme yaptı. Görüşmenin ardından Barrack, Süveyda konusunda bir anlaşmaya varıldığını duyurdu.
ABD ve Ürdün desteğiyle hazırlanan bu yol haritası, sivillere ve mülklerine yönelik saldırıların sorumlularını hesap vermeye çağırıyor. Barrack, basın toplantısında insani ve tıbbi yardımın sürekliliği, tazminatlar, köylerin yeniden inşası ve yerinden edilenlerin dönüşünü sağlayacak mekanizmaları anlattı.
Plan, temel hizmetlerin yeniden sağlanmasından yolların güvence altına alınmasına, kayıpların akıbetinin açıklığa kavuşturulmasından gözaltındaki kişilerin serbest bırakılmasına kadar birçok adım içeriyor. Ayrıca tüm Süveyda halkını kapsayan bir iç uzlaşı süreci başlatılması da öngörülüyor.
Yol haritasında öne çıkan unsur, HTŞ'nin Süveyda halkıyla yeniden temas kurması ve vilayetteki “özyönetim” deneyimini yok sayması oldu. HTŞ ayrıca, İsrail’in işgal altındaki topraklarla Süveyda arasında yeni yollar açmasından duyduğu kaygı nedeniyle Şam-Süveyda hattını güvence altına almaya odaklandı.
HTŞ, kıyı ve merkez bölgelerde Alevilere yönelik katliamlara dair yetersiz soruşturmalar nedeniyle yoğun eleştirilere maruz kalmasının ardından, BM gözetiminde yeni soruşturmaları kabul etmek zorunda kaldı.
Ürdün’ün anlaşmaya katılması, Amman’ın Süveyda krizinin büyümesinden duyduğu kaygıyı ortaya koyuyor. Bu, özellikle İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Ürdün’ün işgalini de içeren “Büyük İsrail” planını açıkça dile getirmesinden sonra daha da kritik bir anlam kazanıyor.
Bu süreçte ABD, HTŞ ile Tel Aviv arasında güvenlik anlaşmasına varmak için baskısını artırdı. Colani ile Netanyahu arasında Beyaz Saray’da olası bir görüşme ihtimalleri konuşulurken, Washington anlaşmanın BM Genel Kurulu sırasında New York’ta imzalanmasını umuyor.
HTŞ de ABD ve Ürdün desteğiyle hazırlanan yol haritası çerçevesinde, güney Suriye konusunda İsrail ile güvenlik mutabakatı için çalışıldığını doğruladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı, planın 'Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğünü' vurguladığını belirterek, hem HTŞ'nin hem de Tel Aviv’in güvenlik kaygılarını gidermeyi hedeflediğini açıkladı.
Reuters’a konuşan kaynaklar, Washington’ın ay sonundaki BM Genel Kurulu öncesi ilerleme sağlamak için bastırdığını aktardı. Trump yönetimi, küçük çaplı bir uzlaşmayı bile “diplomatik bir atılım” olarak sunmayı planlıyor. Ancak İsrail’in katı tutumu, güneydeki mezhepsel şiddetin yarattığı gerilim ve Suriye’nin zayıflayan konumu tabloyu karmaşıklaştırıyor.
AFP’ye göre, bir askeri yetkili, Suriye ordusunun İsrail’in talebi üzerine güneyden ağır silahlarını çektiğini doğruladı.
Yetkiliye göre bu süreç, Süveyda’daki kanlı çatışmalardan sonra iki ay önce başlamıştı. Bu durum, güneyin uzun süredir ağır silahlardan yoksun olduğunu gösteriyor. İsrail’in bu bilgiyi şimdi sızdırması ise Washington’ın güvenlik anlaşmasını hızla sonuçlandırma girişimleriyle bağlantılı görünüyor.
Çeviri: YDH