"Hizbullah, tarihi boyunca tehditleri fırsata çevirmeyi başardı. Ancak bugün, hem içerde hem dışarda cephelerin çoğalması, yükü ağırlaştırıyor."

YDH - Hizbullah, savaş sonrası dönemde altı ana meydan okumayla karşı karşıya: caydırıcılık dengesini yeniden kurma, hükümetin 5 ve 7 Ağustos kararlarını boşa çıkarma, toplumsal çevresini koruma ve yeniden imar, “ordu-halk-direniş” denklemine sahip çıkma, yaklaşan seçimlere hazırlık ve bölgesel dönüşümlere uyum. El-Ahbar gazetesi yazarı ve uluslararası ilişkiler uzmanı Muhammed Mehdi Bercavi'nin değerlendirmesine göre parti, bu süreçte hem Lübnan içindeki kırılgan siyasi dengelerle hem de değişen bölgesel konjonktürle yüzleşiyor.
Savaşın üzerinden bir yıl geçti. Hizbullah, bundan sonraki dönemin seyrini belirleyecek bir dizi zorluğun eşiğinde.
Bu zorluklar artık yalnızca son çatışmanın izleriyle veya ekonomik ve siyasi yansımalarıyla sınırlı değil; partinin içte ve bölgede konumunu yeniden tanımlayacağı daha geniş bir mücadelenin parçası haline geldi.
Genel Sekreter Şeyh Naim Kasım’ın, geçen yılın muhasebesini yaptığı ve Seyyid Hasan Nasrallah’ın şehadetini anma töreninde dile getirdikleri, bugünkü tabloyu anlamak için çerçeve çiziyor: Parti, yeni bir gerçeklikle karşı karşıya ve önümüzdeki aşamanın ağır imtihanlar getireceğini biliyor.
Birinci sorun: caydırıcılığın yeniden tesisi ve çıkmazın aşılması
Hizbullah için asıl mesele artık savaşın yaraları veya ekonomik sonuçlar değil. Parti, caydırıcılık dengesini yeniden kurma mücadelesi veriyor. Mevcut durum, düşmanın serbestçe saldırılar düzenlediği bir yıpratma haline dönüşmüş durumda.
Kasım’ın konuşmalarındaki ton, partinin kararlılıkla kapasitesini toparlamaya çalıştığını gösteriyor. ABD’nin yıl bitmeden silah meselesini kapatma ısrarı da, direnişin sahada yeni bir denge kurmaya yaklaştığının işareti.
Parti, “stratejik sabır” politikası izlediğini vurguluyor. Zayıf olmadığını, ancak yeniden inşa süreci tamamlanana kadar zamana oynadığını düşünüyor. Bu sabır, hem Lübnan içinde hem dışarıya, mevcut tablonun kabul edilemeyeceği mesajını taşıyor.
Askeri boyutun ötesinde Hizbullah, en büyük sorunun devletin asli görevlerini yerine getirmemesi olduğunu söylüyor. Cumhurbaşkanı Jozef Aun’un “Başka seçenek var mı?” şeklindeki çıkışı, partiye göre devletin çaresizliği ve sorumluluğu halkın omzuna yüklemesi anlamına geliyor. Direnişin varlığı da zaten bu boşluğun ürünü olarak doğmuştu.
İkinci sorun: 5 ve 7 Ağustos kararlarını boşa çıkarma
Nevaf Selam hükümetinin aldığı 5 ve 7 Ağustos kararları, Hizbullah’a göre siyasi söylemi hedef alıyor ve direniş anlatısını zayıflatmayı amaçlıyor. Parti, bunları 2008’deki 5 Mayıs kararına benzetiyor ve kabul edilemez buluyor. Kararların bozulması artık taktik değil, kurumsal düzeyde benimsenmiş bir hedef.
Hizbullah bu dosyayı siyasi tartışmaya açmaya da hazır. Böylece hem muhaliflerin çelişkilerini sergilemeyi, hem de direnişin devletin boşluklarından doğduğunu yeniden hatırlatmayı amaçlıyor. Silah, parti için pazarlık konusu değil, varlık meselesi.
Üçüncü sorun: toplumsal çevrenin korunması ve yeniden imar
Yeniden imar, insani, siyasi ve stratejik sınav niteliği taşıyor. Partinin toplumsal çevresine yönelik ekonomik baskılar, halkı devlete karşı kışkırtmayı hedefliyor. Bu nedenle Hizbullah, yeniden imarı seçim vaadi değil, mutlak bir taahhüt olarak görüyor.
Devletin anayasal görevi olduğunu hatırlatsa da, ihtiyaçlar karşılanmayınca yükü kısmen üstleniyor. İnsani yardım, aynı zamanda toplumsal dokuyu koruma ve direnci güçlendirme alanına dönüşmüş durumda.
Dördüncü sorun: altın denklemin korunması
2006 savaşı sonrası benimsediği “ordu-halk-direniş” üçlüsü bugün de hedefte. Parti, orduyu siyasi baskılardan uzak tutmak ve çatışmaya sürüklenmesini önlemek istiyor.
Lübnan ordusunun 5 ve 7 Ağustos kararlarını uygulamayı reddetmesi, iç krizin önlenmesinde belirleyici oldu. Hizbullah, orduyu ortak ve denge unsuru olarak görüyor; çizdiği kırmızı çizgileri açık biçimde hatırlatıyor.
Beşinci sorun: yaklaşan parlamento seçimleri
Seçimler, parti için sadece anayasal bir süreç değil, aynı zamanda son savaş sonrası iç konumunu test edecek siyasi imtihan. 2018 ve 2022’deki ittifak dengeleri artık aynı değil.
Özellikle Özgür Yurtsever Hareketi ile ilişkiler zayıfladı. Bu yüzden Hizbullah, ittifaklarını yeniden kurmak ve söylemini güncellemek zorunda. Daha açık bir ekonomik dil kullanması gerektiğinin farkında.
Altıncı sorun: bölgesel dönüşümler ve stratejik derinlik
Hizbullah’ın varlığında Suriye ve İran belirleyici olmuştu. Ancak Suriye’deki yeni tablo ve İran-Suudi diyaloğu, partiyi yeni hesaplarla karşı karşıya bırakıyor.
Şeyh Kasım’ın Riyad’a yönelik açılımı, bu farkındalığı yansıtıyor. İsrail’in bölgedeki saldırganlığı da, partinin anlatısını güçlendiriyor: Hiç kimse İsrail tehdidinden uzak değil. Bu, bölgesel anlayış zeminini yeniden şekillendirebilir.
Sonuç
Hizbullah, tarihi boyunca tehditleri fırsata çevirmeyi başardı. Ancak bugün, hem içerde hem dışarda cephelerin çoğalması, yükü ağırlaştırıyor. İç politikada daha kapsayıcı, ekonomiye duyarlı bir yaklaşım; bölgede ise esnek bir diplomasiye ihtiyaç duyuyor. Silah ise pazarlık dışı, fakat bölünmenin odağında kalmaya devam ediyor.
Çeviri: YDH