'Normalleşme' sürecinin hâlâ uzak bir ihtimal olduğunu iddia eden İsrail medyası, Suudi Arabistan’ın Hamas’ın silahsızlanmasını ve ABD’nin güvence vermesini beklediğini belirtti.

YDH- İsrail merkezli ekonomi gazetesi Globes’te, 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu’nun hedefinin, İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki “normalleşme” sürecini engellemek olduğu belirtildi. Haberde, bu hedefin “şimdilik gerçekleştiği” kaydedildi.
Kaynaklar, son aylarda Suudi Arabistan’ın Fransa ile birlikte Filistin devletinin tek taraflı uluslararası tanınması yönünde diplomatik girişimlerini hızlandırdığını bildirdi. Aynı zamanda Suudi Kraliyet ailesinin ABD ile yakın ilişkilerini sürdürdüğü, Nvidia ve Amazon gibi teknoloji şirketlerinin ülkede büyük ölçekli yapay zekâ yatırımları yaptığı ve ABD Başkanı Donald Trump’a yakın çevrelerle ekonomik ortaklıklara girdiği aktarıldı.
Haberde, bu bağlamda gündeme gelen son yatırım planının, 55 milyar dolar değerinde ABD merkezli oyun şirketi Electronic Arts’ın satın alınması girişimi olduğu belirtildi. Bu anlaşmanın Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF), Suudi sermayesiyle kurulan Jared Kushner’a ait Affinity Partners fonu ve Birleşik Arap Emirlikleri bağlantılı Silver Lake tarafından finanse edilmesinin planlandığı ifade edildi. Söz konusu girişimin, Suudi Arabistan’ı dijital oyun ve spor alanlarında küresel bir aktör haline getirmeyi hedeflediği kaydedildi.
Haberde, İsrail ile Hamas arasındaki müzakerelerin henüz erken bir aşamada olmasına rağmen, Suudi Arabistan ile “normalleşme” ihtimalinin gündeme gelip gelmeyeceği sorusunun ortaya atıldığı bildirildi.
Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nde (INSS) ABD-İsrail ilişkileri üzerine çalışan Hadas Lorber, Jared Kushner ve eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in Gazze’nin “yeniden inşası” sürecine dahil olmasının “Suudi Arabistan ile normalleşme sürecine katkı sağlayabileceğini” ileri sürdü.
Lorber, “Suudiler ve Emirlikler Gazze’nin yeniden imarı planlarında yer almak istiyor. Silahsızlandırmanın yanı sıra, Arap desteğiyle yerel güçlere dayalı teknokratik bir yönetim kurulması öngörülüyor. Blair ve Kushner’e göre, Gazze, vergi muafiyetine sahip bir girişimcilik kenti haline gelecek; burada bulut bilişim ve yapay zekâ için veri merkezleri ile düşük maliyetli iş gücüyle çalışan bir Tesla fabrikası bulunacak.” dediği aktarıldı.
Haberde, Peter Thiel ve Larry Ellison gibi milyarderlerin bu plana destek verdiği, Ellison’un projeye 350 milyon dolar yatırım yapmayı planladığı iddia edildi.
Trump yönetiminin “bölgesel istikrarı” teşvik etmeye çalıştığını iddia eden Lorber, ancak Suudi Arabistan’la “tam normalleşmenin” siyasi kısıtlamalar ve Filistin tarafının taleplerine bağlı olduğunu belirtti.
Lorber’e göre, mevcut koşullarda “aşamalı bir model” öngörülüyor. Bu çerçevede “iki devletli çözüm” gibi konularda hemen karar alınmayacağı, İsrail’in Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını ancak “belirli koşullar” sağlandığında tanıyabileceği ifade edildi.
Lorber, “Trump döneminde İsrail’le normalleşme, ABD’nin bölgeyi yerel sermaye üzerinden yönettiği bir modelin parçası olarak görülüyor.” dedi.
Lorber ayrıca, “normalleşme” sürecinin yalnızca Suudi Arabistan’la sınırlı kalmayıp Endonezya, Suriye, Lübnan ve Afrika’daki bazı Müslüman ülkeleri de kapsayabileceğini öne sürdü.
INSS Körfez Programı Başkanı Dr. Yoel Guzansky, bu tür bir anlaşmanın hâlâ uzak bir olasılık olduğunu belirtti. Guzansky, “İsrail, savaş öncesi sahip olduğu konumunu henüz geri kazanmadı. Henüz esir takasının ilk aşamalarındayız. Hamas silahsızlanmayı kabul etse bile, iki yıl süren savaş boyunca Arap dünyası İsrail’e olumsuz baktı. Normalleşme tartışmaları birçok soruyla karşılaşacaktır.” ifadelerini kullandı.
Kudüs İbrani Üniversitesi ve Açık Üniversite öğretim üyesi Dr. Michal Yaari ise Suudi Arabistan’ın İsrail’le “normalleşme” için temel koşul olarak Filistin devletinin kurulması gerektiğini vurguladığını bildirdi.
Yaari, “Bu ısrar sadece Filistinlilere duyulan sempatiyle değil, aynı zamanda bölgedeki istikrarsızlığın ekonomik ve güvenlik çıkarlarını tehdit ettiği varsayımına dayanıyor.” dedi.
Yaari, yatırımcıların ve turistlerin güvenlik kaygısı taşıdıkları sürece bölgeye gelmeyeceğini belirtti. Haberde, Körfez kamuoyunun Gazze’deki görüntüler nedeniyle İsrail’e yönelik olumsuz tutumunun arttığı, bunun da medyanın etkisiyle güçlendiği ifade edildi.
Yaari, “7 Ekim öncesinde İsrail askeri, ekonomik ve teknolojik açıdan güçlü bir ülke olarak görülüyordu; bugün ise iç siyasette aşırı eğilimlerin etkisinde zayıf bir görünüm sergiliyor.” değerlendirmesinde bulundu. Buna karşın, Körfez kamuoyunun savaşın sona ermesi ve diplomatik sürecin ilerlemesi durumunda “normalleşmeye” tamamen karşı olmadığı kaydedildi.
Guzansky, mevcut aşamada Suudi Arabistan’ın bölgesel önceliğini Suriye’ye verdiğini belirtti. “Suriye’de Suudilere yakın ve İran karşıtı yeni bir yönetim var. Suudi Arabistan, Hamas’ın gerçekten silahsızlandığını ve ABD’nin güvence verdiğini gördüğü ölçüde Gazze sürecine dahil olacaktır.” dedi.