Warning: session_start(): open(/tmp/sess_q7hus4gsntftgdkdkt8arpbi87, O_RDWR) failed: No space left on device (28) in /home/ydh/domains/ydh.com.tr/public_html/parametre.php on line 5

Warning: session_start(): Failed to read session data: files (path: ) in /home/ydh/domains/ydh.com.tr/public_html/parametre.php on line 5
Esir takası ve Batı medyasının İsrail yanlısı algısı

Esir takası ve Batı medyasının İsrail yanlısı algısı

img
Esir takası ve Batı medyasının İsrail yanlısı algısı YDH

Pazartesi günü İsrail ve Hamas’ın gerçekleştirdiği esir takasında Batı medyası, İsrailli esirleri ön plana çıkarırken Filistinlilerin maruz kaldıkları muameleyi büyük ölçüde görmezden geldi; haberlerde İsrailli yaşamlar “daha değerli ve sempatik” gösterildi.




YDH- Pazartesi günü İsrail ve Hamas, ABD Başkanı Donald Trump’ın 20 maddelik Gazze ateşkes planı kapsamında “esir takası” gerçekleştirdi.

Middle East Eye (MEE) tarafından yayımlanan makaleye göre, Batı medyasının esir takasını konu alan haberleri “uzun süredir süregelen İsrail yanlısı bakış açısını” yansıttı ve bu yaklaşım “İsrailli yaşamları Filistinli yaşamlardan daha değerli gösterdi.”

İsrailli esirler ön planda

Makaleye göre, BBC, The New York Times, The Wall Street Journal, CNN, Associated Press, The Washington Post, Reuters, Deutsche Welle ve Agence France-Presse gibi büyük medya kuruluşları, “yaşayan ve ölü İsrailli esirleri ön plana çıkardı”, Filistinlilerin maruz kaldıkları muameleleri ise büyük ölçüde geri planda bıraktı.

Gazeteler, televizyon yayınları, internet siteleri ve sosyal medya mecralarında “İsrailli esirler ve aileleri kişisel detaylar ve duygusal görsellerle öne çıkarılırken, Filistinliler daha az görünür oldu.”

Örneğin, AFP’nin esir takasıyla ilgili sekiz tweetinden yedisinin “yalnızca İsrailli esirlere odaklandığı” belirtildi. Reuters ise 36 fotoğraflık bir galeri yayımladı; bu karelerin 26’sında “İsrailli esirler, aileleri veya kutlayan vatandaşlar”, yalnızca dokuz fotoğrafta Filistinliler gösterildi.

BBC internet sitesinde Filistinli esirler ve aileleri hakkında bazı haberler yer aldı, ancak aynı zamanda “Serbest bırakılan esirler kim?” başlıklı “ayrıntılı ve sempatik” bir profil yayımlandı; Filistinliler için benzer bir içerik bulunmadı.

CNN, serbest bırakılan Filistinli “mahkûmlar”ı haberleştirirken bazı insani detaylar sundu, ancak ana haberde “Esir aileleri birleşti, Trump İsrail parlamentosunda alkışlandı” başlığı yalnızca İsraillere atıfta bulundu.

Washington Post’un altı maddelik “önemli gelişmeler” listesi ise Trump’ın konuşması, Gazze savaşı ve Şarm eş-Şeyh zirvesiyle başladı; sonraki iki madde “İsrailli esirleri konu aldı”, yalnızca son madde Filistinlileri içerdi. Makale, “Filistinlilere yönelik insanileştirme çabalarının sınırlı kaldığını ve İsrail yanlısı dengesizliğin açıkça görüldüğünü” aktardı.

Dikkat dağılımındaki çifte standart

Trump planını iki hafta önce açıkladığından beri, Batı medyası büyük ölçüde “Hamas’ın 28 ölü İsrailli esirin kalıntılarını teslim etmesi gerekliliğine” odaklandı.

Ancak İsrail’in, planın 5. Maddesi uyarınca uzun süredir elinde tuttuğu “420 Filistinlinin kalıntılarını iade etme yükümlülüğüne çok daha az dikkat ettiği” belirtildi. Pazartesi günü de bu dengesizlik sürdü; haber veri tabanı aramalarında “İsrailli bedenlere geniş yer verilirken, Filistinli kalıntılardan neredeyse hiç söz edilmedi.”

Makale, “bu çifte standardın Batı medyasının İsrail’in insan hakları ihlallerini rutin olarak görmezden gelmesinin bir yansıması olduğunu” ifade etti.

Filistinli naaşların tutulması

İsrailli insan hakları örgütü B’Tselem’e göre, İsrail’in “Filistinli naaşları pazarlık kozu olarak kullanma konusunda uzun süreli bir uygulamaya sahip olduğu” aktarıldı. İsrail “anti-terör” yasaları, hükümetin ölü Filistinlilerin naaşlarını tutmasına ve cenazeleri sınırlamasına izin verdi.

Makale, “600’den fazla Filistinli naaşın İsrail’de tutulduğu ve Batı medyasının bu gerçeği nadiren kabul ettiği” belirtildi.

Dilsel çifte standart

Batı medyasında İsrailli esirler neredeyse evrensel olarak “esir” olarak tanımlandı, Hamas tarafından alınan bu kişiler uluslararası hukuka göre esir tanımına uygundu.

Ancak İsrail tarafından esir alınan Filistinliler neden aynı şekilde tanımlanmadı?

7 Ekim 2023’ten sonra İsrail, Gazze’den “1.700’den fazla sivil, çoğu kadın ve çocuk” olan kişiyi tutukladı; bu kişilerin saldırılarla ilgisi olmadığı bildirildi. İki yıl boyunca suçlama olmadan tutuldukları ve pazarlık kozu olarak kullanıldığı, dolayısıyla “uluslararası hukuk açısından esir tanımına girebilecekleri” aktarıldı.

Batı medyası, bu kişileri yalnızca “tutuklu” veya “mahkum” olarak nitelendirmeye devam etti; makale, bunun “masumiyet, suçluluk ve acıyı algılama biçiminde kalıcı bir dilsel çifte standardı yansıttığını” aktardı.

Bağlamın sıklıkla ihmal edilmesi

Makale, Batı medyasının İsrail ve Filistin raporlamalarında genellikle İsrail ihlallerine dair kritik bağlamı atladığını ifade etti. Pazartesi günkü esir takası haberlerinde de durum farklı olmadı.

Batı medyası, “Batı Şeria’daki İsrail işgali, Gazze ablukası ve İsrail’e yöneltilen soykırım iddialarını çoğunlukla göz ardı etti.”

Özellikle Filistinlilerin serbest bırakılan esirlerin dönüşünü kutlamasının “yasaklanması”, İsrail’in duygusal ifadeleri kontrol etme girişimiyle güç asimetrisini ve işgalin zulmünü ortaya koydu.

İsraillere kutlama izni verildi, Filistinliler “Ofer cezaevi önünde göz yaşartıcı gazla karşılaştı; gazeteciler ve aileler engellendi.”

Medya hesap verebilirliği

Makale, Batı medyasının esir takasını aktarmasının yalnızca bir tarafı ön plana çıkarmakla kalmadığını; “İsrailli yaşamların Filistinliler karşısında daha değerli ve sempatik bir hiyerarşi oluşturduğunu” vurguladı.

Araştırmalar, savaşın ilk iki haftasında “3.000’e yakın Filistinli ve yaklaşık 1.200 İsrailli öldüğünde”, Batı medyasının İsrailli kurbanlarla ilgili duygusal ve kişiselleştirilmiş haberleri Filistinlilerin haberlerinden dört kat fazla yayınladığını gösterdi.

Ayrıca, Batı medyası, “İsrailli ve İsrail yanlısı kaynaklara aşırı bağımlı olmaya devam etti.”

MEE’ye göre, haber izleyicisi ve kamuoyu değişmekte; son iki yılda özellikle gençler arasında “Filistin yanlısı eğilimler yükseldi ve bağımsız/alternatif platformlara yönelim arttı.”

Gazeteciler arasında da memnuniyetsizlik arttı; Los Angeles Times, The New York Times ve BBC gibi büyük kuruluşlarda “yüzlerce gazeteci, İsrail yanlısı editoryal politikalara karşı tepki gösterdi.”

Makale, haber odalarının bu kriz karşısında sorumluluğu ne zaman fark edeceğini sorgulamakta ve “haber izleyicileri, gazeteciler ve acı çeken Filistinliler için bu hesaplaşma bir an önce gelmeli” ifadeleriyle sonlandırıldı

İlgili Haberler