Rusya ve Şam: Eski ittifak, yeni oyun

img
Rusya ve Şam: Eski ittifak, yeni oyun YDH

"Bir zamanlar bombardımanlarla şekillenen ittifak, bugün mutabakat zabıtları ve yeniden inşa projeleriyle sürüyor ve yüzler değişmiş olsa da, o eski kural hâlâ geçerli: Suriye’de hiçbir ittifak ebedî değildir; yalnızca çıkarlar kalıcıdır."




Rusya ve Suriye bir kez daha yüz yüze gelmiş durumda; bu kez savaş meydanında değil, Kremlin’in yeşil salonunda.

Dünyanın Ebu Muhammed el-Colani adıyla tanıdığı Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) rejiminin lideri Colani, ilk resmî ziyareti kapsamında Moskova’da Vladimir Putin’le bir araya geldi; yıllarca Beşşar Esed’in yanında duran ve şimdi ise onun devrilmesini sağlayan kişinin karşısında oturan adamla.

Ancak bu görüşme sürpriz değildi. Kökleri, Suriye topraklarında güç dengesinin değişmeye başladığı günlere kadar uzanıyor.

2024 sonbaharında, Colani’nin güçleri kuzeyden Şam’a doğru ilerlerken, saha kaynakları bu hareketin Hmeymim Üssü’ndeki Rus subaylarla dolaylı bir koordinasyon içinde gerçekleştiğini bildirmişti.

Colani, Arap medyasına verdiği bir röportajda şöyle demişti:

“Ruslarla koordinasyon hâlindeyiz ki, istenmeyen bir çatışma yaşanmasın. Amaç, yıpratıcı bir savaş olmadan Şam’a ulaşmaktır.”

Bu cümle, karşılıklı gerçekçiliğin başlangıç noktasıydı: Rusya, Esed hükümetinin çöküşün eşiğinde olduğunu biliyordu; Colani ise Kremlin’den yeşil ışık almadan Şam’daki hiçbir zaferin kalıcı olamayacağını anlamıştı.

Aynı yılın Aralık ayında Esed’in düşüşünden sonra, iki taraf arasındaki temaslar resmî hâle geldi.

Bogdanov ve Lavrentyev’in Şam ziyaretlerinden, Aleksandr Novak’ın geçici hükümet yetkilileriyle gerçekleştirdiği ender görüşmeye kadar, taraflar arasındaki siyasi temaslar kesintisiz biçimde sürdü.

Bu süreçte, Kamışlı’daki Rus üssü yavaş yavaş Rus subaylarıyla Colani’nin temsilcileri arasındaki mesaj alışverişi ve saha koordinasyonunun merkezi hâline geldi.

Burada yapılan gizli görüşmeler, “yeni Şam” ile Moskova arasında taze bir güvenin temellerini attı.

Artık, Ekim 2025’te Putin ile Colani’nin Moskova’daki resmî buluşması bu sürecin doruk noktasını temsil ediyor, görünürde “ilişkilerin yeniden tanımlanması” amacıyla yapılmış olsa da, gerçekte Suriye’deki gelecekteki nüfuz haritasını çizme çabasıdır.

Bu görüşmede Colani, Rusya’dan birliklerini yeniden Suriye’nin güneyinde konuşlandırmasını istedi; savaşmak için değil, İsrail’in olası saldırılarına karşı bir “caydırıcı kuşak” oluşturmak için.

Colani biliyor ki, sınırlı ama meşru bir Rus varlığı hem sınır güvenliğini garanti altına alabilir hem de Tel Aviv’in silahtan arındırılmış bölge kurma baskılarını engelleyebilir.

Ancak çelişki tam da burada yatıyor: İsrail de, tamamen farklı nedenlerle, Rusların güneye dönüşünü memnuniyetle karşılıyor, çünkü bu varlık, İran ve Türkiye’nin bölgedeki etkisini azaltıyor.

Tel Aviv için Rusya, doğrudan çatışmaya girmeden dengeyi koruyabilen öngörülebilir bir arabulucu.

Moskova’nın bakış açısına göre, Suriye hâlâ Doğu Akdeniz’de kalıcılığın anahtarıdır. Colani için Rusya, yeni düzenin devamlılığının teminatıdır.

İsrail içinse Rusya, rahatsız edici güçlere karşı bir set. Böylece, eski ittifak yeni bir oyuna girmiş durumda;

her tarafin farklı bir motivasyonu olsa da, hepsi tek bir noktada buluşuyor: Suriye’yi savaşa geri döndürmeden Rusya yörüngesinde tutmak.

Cepheden Kremlin’e: İlişkilerin Yeniden Tanımlanma Yolu

Rusya’nın Vladimir Putin’in emriyle Suriye savaşına girmesinin üzerinden on yıl geçti ve  bugün  Moskova,  Şam’ın  bambaşka  bir  yüzüyle  karşı  karşıya. 2015 yılında Kremlin’in hedefi “Beşar Esed yönetimini kurtarmak” iken, 2025’teki misyonu “savaşsız nüfuzu korumak” olmuştur.

Fransız gazetesi France24’ün 15 Ekim 2025 tarihli haberine göre, Putin ile Colani’nin Moskova’daki son görüşmesi “Rusya’nın Suriye’de askerî aşamayı kapatıp ekonomik ve diplomatik dönemi başlattığının göstergesidir.”

Esed’in Düşüşünden Diyaloğun Dönüşüne

Reuters’ın 15 Ekim 2025 tarihli haberine göre, iki ülke arasındaki ilişkiler Esed’in Aralık 2024’teki düşüşünün hemen ardından kesilmedi; aksine, Hmeymim’deki Rus güçleri ile yeni Suriye komutanları arasındaki iletişim kanalları daha ilk günlerden itibaren yeniden kuruldu.

Reuters muhabiri Vladimir Soldatkin şöyle yazıyor:

“Moskova, Esed rejiminin çöküşüyle birlikte odağını Esed’in şahsından Suriye’deki uzun vadeli Rus çıkarlarına kaydırdı. Bu değişim, savaş yıllarındaki politikadan köklü biçimde farklıydı.”

Birçok Rus analistine göre, işte tam da bu nokta, Şam ile Moskova ilişkilerinde yeni bir gerçekçilik döneminin başlangıcını oluşturuyor.

El-Arabi el-Cedid, 2 Ekim 2025 tarihli analizinde şu değerlendirmede bulundu: “Şaraa, yeni hükümetin Rusya’nın çıkarlarını hesaba katmadan ayakta kalamayacağını çok iyi anlamıştı; çünkü Rusya, aynı anda güvenlik, yeniden inşa ve uluslararası meşruiyeti Şam’a sağlayabilecek tek güçtür.”

Sessiz Ziyaretler, Aşamalı Görüşmeler

Esed’in düşüşünü izleyen ilk aylarda temaslar düşük seviyede başladı. Ocak 2025’te Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, Şam’a giderek geçici hükümet yetkilileriyle görüştü. Ardından aynı yılın Şubat ayında, Putin telefonda Colani’ye Rusya’nın “Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğini desteklediğini” bildirdi.

Kommersant gazetesine göre bu ifade, Kremlin’in Şam’daki yeni güç dengesini kabullenme kararının bir göstergesiydi.

Sonraki aylarda iki ülke arasında birçok temas gerçekleşti:

– Temmuz 2025’te Aleksandr Novak başkanlığındaki Rus ekonomik heyetinin Şam ziyareti,

– Eylül ayında Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin Moskova’ya karşı ziyareti,

– Ve nihayet 15 Ekim’de Colani’nin Kremlin’de Putin’le yaptığı resmî görüşme; ki bu buluşma yeni ilişkilerin dönüm noktası olarak kayda geçti.

Sputnik’in haberine göre, bu ziyaretten önce yapılan perde arkası görüşmeler Kamışlı’daki Rus üssünde gerçekleşmişti; burada Rus komutanlarla “yeni Şam” temsilcileri askerî ve ekonomik işbirliği mekanizmalarını müzakere ettiler.

Rusya Düşük Maliyetli Nüfuz Peşinde, Şam İstikrar Arayışında

El-Cezire gazetesinin 15 Ekim 2025 tarihli analizine göre, her iki taraf da -en azından görünürde- savaştan yorulmuş durumda.

Şam yeniden yapılanma için sükûnet arayışında, Moskova ise pahalı askerî güç rolünden düşük maliyetli ekonomik aktör rolüne geçmek istiyor.

Bu nedenle Ruslar, son görüşmelerde üç temel noktaya odaklanmış bulunuyor:

– Tartus ve Hmeymim üslerine ilişkin önceki anlaşmaların yasal olarak sürdürülmesi,

– Rus şirketlerinin Suriye’deki enerji ve altyapı projelerine dâhil edilmesi,

– İsrail’le gerilimi kontrol altına almak için güney sınırlarında güvenlik koordinasyonu.

Buna karşılık “yeni Şam”, Rusya’nın Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi’ndeki siyasî desteğinden yararlanmak, fakat aynı zamanda -ister Türkiye ister Amerika Birleşik Devletleri olsun- herhangi bir yabancı aktörün aşırı nüfuzundan kaçınmak istiyor.

France24’ün ifadesiyle:

“Colani biliyor ki Rusya olmadan Suriye’de hiçbir istikrar kalıcı olamaz; ancak o, bir kez daha tam bağımlılık konumuna düşmek istemiyor.”

“Askerî”den “Yeniden İnşa”ya

Son görüşmede Putin, Rusya–Suriye Ortak İşbirliği Komitesi’nin çalışmalarına yeniden başlayacağını açıkladı.

Görüşmelerin ardından Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, gazetecilere yaptığı açıklamada “Rusya’nın petrol, enerji ve altyapı yeniden inşa projelerine katılmaya hazır olduğunu” belirtti.

Reuters ve Sputnik tarafindan eşzamanlı olarak yayımlanan bu açıklamalar, aslında Rusya’nın Suriye’deki varlığında yeni bir dönemin resmiyet kazanması anlamına geliyor:

doğrudan askerî varlıktan, ekonomik ve yeniden inşa temelli varlığa geçiş.

Rus analist Olga Krasnyak, el-Televizyon el-Arabi’ye verdiği röportajda şöyle değerlendirdi:

“Rusya bugün Suriye ile dengeli bir ilişki arıyor; askerî vesayet değil, karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki. Putin çok iyi biliyor ki, Esed’le olsun ya da olmasın, Suriye Rusya için jeopolitik bir sabit noktadır.”

Gözlemcilere göre, Şam ile Moskova arasındaki yol “tek taraflı destek” aşamasını geride bırakmış ve “gerçekçi bir birlikte yaşama” dönemine girmiştir. Colani, güneyin güvenliğini ve kendi varlığının devamını sağlamaya çalışıyor; Putin ise Akdeniz’deki nüfuz alanını koruma peşinde. Her iki taraf da, diğeri olmadan oyunun eksik kalacağını biliyor.

Washington Post’un yazdığı gibi, Kremlin’deki görüşme “ilişkilerin yeniden tanımlanmasının sembolik bir gösterisi olsa da, aslında açık bir anlaşmanın ifadesidir: Şam, Rusya’nın meşruiyetini güvence altına alır; Moskova ise Şam’ın güvenliğini.”

Üsler, Yeniden İnşa ve Güney Suriye: Yeni Anlaşma

Colani ile Vladimir Putin’in Moskova’daki görüşmesi, sıradan bir protokol ziyareti değildi.

Resmî tokalaşmaların ve diplomatik tebessümlerin ardında, Rusya’nın Suriye’deki gelecekteki varlığına dair ciddi bir müzakere yürütülüyordu.

Şarku'l Avsat’ın 16 Ekim 2025 tarihli ifadesiyle, bu görüşme “yazılı olmasa da bir güvenlik anlaşması kadar önemliydi.”

Üsler: Varlığın Sürmesi, Görevin Değişmesi

Tartus ve Hmeymim’deki Rus üsleri meselesi, Kremlin görüşmesinin en hassas başlığıydı.

Reuters’ın haberine göre, iki taraf “Rusya’nın yasal varlığının sürdürülmesi” konusunda uzlaştı, ancak bu üslerin misyonu değiştirilecek.

Doğrudan askerî operasyonlar yerine, Rusya artık “destek, eğitim ve lojistik” rolünü üstlenecek.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, görüşmeden bir gün sonra düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

“Putin ve Colani arasındaki görüşmelerde tüm konular ele alındı; bunların arasında Suriye’deki Rus askerî üslerinin durumu da vardı.”

Bu kısa cümle, er-Riyad analizcilerinin ifadesiyle, Şam–Moskova ilişkilerinin resmen yeni bir aşamaya girdiğinin teyidiydi.

Kommersant’ın haberine göre, Suriye’deki iki Rus üssü korunacak ancak görevleri savaştan çok eğitim ve yeniden inşa odaklı hale gelecek.

Rusya, Tartus üssünü Orta Doğu ve Afrika’ya insani yardımların gönderileceği bir lojistik merkezine dönüştürmek istiyor.

Daha basit bir ifadeyle, Moskova askerî harcamalarını azaltmayı hedefliyor ama bayrağını Akdeniz kıyılarında dalgalandırmaya devam etmekte kararlı.

Şam açısından ise bu değişim, Rusya’nın desteğinin sürmesi ama ağır askerî varlığın geri dönmemesi anlamına geliyor.

Rusların Güneye Dönüşü: İsrail’e Karşı Caydırıcı Kuşak

Görüşmelerin bir diğer bölümünde Colani, Rus birliklerinin sınırlı ölçekte yeniden Suriye’nin güneyine dönmesini talep etti.

Reuters’ın 15 Ekim tarihli haberine göre, Suriye Geçici Hükümeti Başkanı, Putin’den Rus birliklerini güney sınırlarının güvenliğini sağlamak ve İsrail’in olası ilerleyişini önlemek amacıyla yeniden konuşlandırmasını istedi.

Suriye kaynaklarına göre, Şam’ın önerisi, Rus askerî polisinin Süveyda ve Kuneytra sınırlarında “gözetim misyonu” kapsamında konuşlandırılması yönünde. Böylece hem İsrail’le gerilimlerin tırmanması engellenecek hem de güneyde yasa dışı grupların nüfuzu sınırlandırılacak.

Dikkat çekici biçimde, Haaretz ve Jerusalem Post’un aktardığına göre, İsrail bu fikre karşı çıkmadı.

Tel Aviv açısından, güneyde sınırlı bir Rus varlığı İran güçlerinin geri dönmesini ya da Türkiye’nin nüfuzunun artmasını engelleyebilir.

Bir İsrailli analist France24’e şöyle konuştu:

“İsrail için Rusya bir düşman değil; varlığıyla Suriye’nin güneyindeki coğrafyayı öngörülebilir kılan bir düzenleyici.”

Ekonomik Anlaşma: Petrolden Buğdaya

Ancak Moskova’daki görüşmenin ekonomik boyutu, askerî gündem kadar önemliydi.

Sputnik’in haberine göre, Putin ve Colani ekonomik işbirliği ortak komitesini yeniden faaliyete geçirme konusunda anlaştı.

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak şu açıklamada bulundu:

“Rus şirketleri, Suriye’de altyapı, enerji, petrol ve demiryolu yeniden inşa projelerine katılmaya hazırdır.”

Reuters, Suriye kaynaklarına dayanarak Şam’ın Rus buğday ihracatının tercihli şartlarla yeniden başlamasını ve elektrik santralleri ile ulaşım ağının onarımı için destek talep ettiğini aktardı.

Tarımsal alanlarının büyük bir kısmı hâlâ kuzey ve doğuda yeniden inşa bekleyen Suriye için Rus buğdayı yalnızca hayati bir ürün değil, aynı zamanda siyasî bir kaldıraç niteliğinde.

El-Cezire analizinde şöyle yazıyor:

“Putin, askerî nüfuzunu ekonomik kaldıraçlara dönüştürüyor. Afrika’da tahılı diplomasi aracı olarak kullandığı gibi, Suriye’de de merminin yerini ekmekle değiştirmeyi planlıyor.”

Esed Dosyası: Hassas Bir Başlık

Agence France-Presse’in haberine göre, Colani, Putin’le yaptığı görüşmede Beşar Esed’in iadesi talebini gündeme getirdi.

Bu talep sembolik açıdan önemli olsa da, Rus kaynaklarının ifadesiyle “uygulanabilir bir konu değildir.”

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov gazetecilere şu yanıtı verdi:

“Beşar Esed ve ailesi Rusya’nın koruması altındadır. Biz müttefiklerimizi teslim etmeyiz.”

El-Arabi el-Cedid’in analizine göre, Colani’nin bu talebi dile getirmesinin asıl amacı, yeni hükümetin bağımsızlığını kanıtlamaktı; uygulamaya konulabilecek bir beklenti değil.

Bu medya kuruluşunun ifadesiyle, “Colani göstermek istiyordu ki yeni Suriye, Rusya’nın tâbisi değil, ortağıdır.”

Savaştan Yeni Jeopolitiğe

Genel olarak bakıldığında, Kremlin’deki görüşme “Esed sonrası dönemin en büyük anlaşması” olarak tanımlanabilir:

– Rusya, Suriye’de kalıyor, ancak savaş için değil, yeniden inşa ve yumuşak nüfuz için.

– Şam, uluslararası meşruiyet ve güvenlik desteği kazanıyor.

– Ve güneyde, hem İsrail’i memnun eden hem de Colani’ye güven veren yeni bir düzen şekilleniyor.

Wall Street Journal’ın ifadesiyle:

“Putin, askerî harcamalarını azaltırken Orta Doğu’da büyük bir jeopolitik kazanç elde etmeyi başardı.”

İşte bu yaklaşım değişimi, Suriye’nin geleceğini geçmişinden ayıran dönüm noktasıdır:

Rusya artık bir diktatörü kurtaran güç değil, yeni bir düzenin ortağıdır. Şam ise artık bağımlı bir müttefik değil, Doğu ile Batı arasında denge arayan bir aktör.

Güç Rekabeti ve Suriye’de Yeni Denge

15 Ekim 2025’te Moskova’da gerçekleşen görüşme, yalnızca iki devlet başkanı arasındaki protokol buluşması değildi; Suriye’deki üç ana aktörün -Rusya, yeni Şam hükümeti ve İsrail’in- çıkarlarının kesişim noktasıydı.

Bu üç aktör, farklı hedeflerle ama ortak bir kaygıyla, yani Suriye’nin güneyinde istikrar sağlama amacıyla bu yeni döneme girdi.

Görünürde, Colani’nin Putin’den Rus birliklerinin yeniden Suriye’nin güneyine dönmesini istemesi, yeni hükümetin egemenliğini güçlendirme ve İsrail’in olası tehditlerini sınırlama hamlesi gibi görünüyordu.

Ancak derin planda bu talep, daha karmaşık sahadaki gelişmelere bir yanıttı: Tel Aviv’in Golan çevresinde bir “silahsız bölge” kurma çabaları ve Şam’ın Dera ile Kuneytra’daki askerî mevzilerine yönelik İsrail saldırılarının yeniden başlamasından duyduğu endişe.

Reuters’ın 15 Ekim 2025 tarihli haberine göre, Suriye kaynakları Colani’nin Putin’le görüşmesinde Rus askerî polisinin resmen yeniden Suriye’nin güneyine dönmesini istediğini doğruladı.

Bu talep, 2018 yılında Rusya’nın arabuluculuğunda Şam, Tel Aviv ve güneydeki eski muhalifler arasında yapılan güvenlik anlaşmasını hatırlatıyor; o anlaşma İran güçlerinin sınır hatlarından çekilmesiyle sonuçlanmıştı.

Bu süreçte İsrail’in mevcut gelişmelere bakışı her şeyden önce pragmatik bir nitelik taşıyor.

Tel Aviv, Esed’in düşüşünden memnun olsa da, Şam’daki güç boşluğundan endişe

duyuyor. İsrailli yetkililere göre, güneyde sınırlı bir Rus varlığı, Şam’ın güvenlik güçleriyle işgal altındaki Filistin’in kuzey sınırları arasında kırılgan dengeyi koruyabilir.

Tel Aviv açısından Rusya’nın Suriye’deki varlığı, öngörülebilirlik ve istikrar anlamına geliyor.

Bu varlık hem İran’ın Suriye’nin güneyindeki nüfuzunun genişlemesini engelliyor hem de Türkiye karşısında askerî dengeyi muhafaza ediyor.

İsrail için “Rusya’nın nüfuzu altındaki istikrarlı bir Suriye”, “Tahran ve Ankara rekabetine sürüklenmiş istikrarsız bir Suriye”den çok daha tercih edilir; çünkü ikinci senaryo, İsrail’in kuzey sınırlarını yeniden vekâlet savaşlarının sahasına dönüştürebilir.

Washington Post’un 15 Ekim 2025 tarihli analizinde de bu tablo teyit ediliyor: Kremlin, bu dengeyi kavrayarak rolünü “pahalı askerî aktör”den “düşük maliyetli bölgesel güvenlik garantörü”ne dönüştürmeye çalışıyor.

Özellikle Ukrayna savaşının ardından Rusya, Orta Doğu’daki konumunu askerî yük getirmeden pekiştirmeye çalışıyor.

Bu çerçevede Suriye, Moskova’nın yeni ekonomik ve siyasî nüfuz platformu hâline gelmiş durumda.

Öte yandan, France24’ün haberine göre, Colani’nin “Rus üslerinin insani yardım sevkiyatları için lojistik merkezler olarak kullanılması” yönündeki önerisi, Şam’ın Rus varlığını meşrulaştırma çabasının bir göstergesi niteliğinde.

Bu varlık, artık askerî bir işgal değil; insani ve yeniden inşa misyonları çerçevesinde tanımlanıyor; böylece ne iç kamuoyunda hassasiyet yaratıyor ne de uluslararası alanda eleştiri çekiyor.

Sonuç olarak, Putin ile Colani’nin görüşmesi görünürde ekonomik işbirliği ve yeniden inşa temasına odaklanmış olsa da, özünde güvenlik ve jeopolitik bir nitelik taşıyordu.

Bu görüşme, Suriye’de Rusya’nın merkezde kalmaya devam ettiği ama artık tanklar ve bombardıman uçaklarıyla değil; sözleşmeler, sermaye ve siyasî teminatlarla şekillenen yeni bir düzeni yeniden inşa etme girişimiydi.

Sonuç: Yeni Kılıkta Eski İttifak

15 Ekim 2025’te Vladimir Putin ile Colani arasında gerçekleşen görüşme, sadece bir diplomatik nezaket buluşması değildi; Rusya ile Suriye’nin gerginlik dolu bir dönemden, hesaplanmış bir işbirliği evresine geçişinin yansımasıydı.

Rusya ve Şam yeniden bir araya geldi, ancak bu kez mesele hayatta kalmak değil, yeni düzende rollerin ve çıkarların yeniden tanımlanması.

Düne kadar Moskova, Beşar Esed’i destekleyerek eski düzeni korumaya çalışıyordu; bugün ise aynı Kremlin, Suriye’nin yeni hükümet lideriyle masaya oturarak yeni bir düzeni inşa etme arayışında.

Bu süreçte Rusya’nın pahalı askerî müdahaleden daha düşük maliyetli ekonomik– güvenlik varlığına yönelmesi, dönemin en belirgin göstergesi oldu.

Uluslararası basının çoğu, bu dönüşümü Kremlin’in Orta Doğu’daki “gerçekçi yön değişimi” (realist dönüşü) olarak tanımlıyor.

El-Cezire’nin 15 Ekim 2025 tarihli haberine göre, Putin bu görüşmede açık bir şekilde “iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden tanımlanması gerektiğini” belirtti ve Rusya– Suriye Ortak İşbirliği Komitesi’nin çalışmalarına yeniden başlanacağını duyurdu. Moskova’nın bakış açısından, Suriye artık bir askerî cephe değil; Rusya’nın Orta Doğu’daki yeni nüfuz modelini denediği bir laboratuvar konumunda.

Al-Monitor’un 16 Ekim 2025 tarihli analizine göre, Kremlin Şam, Kahire ve Tel Aviv arasında “kontrollü istikrar” modeli tasarlıyor; bu model, İran ile Türkiye arasındaki rekabeti dizginlemeyi hedefliyor.

Rus analist Aleksandr Babnikov, bu yayına verdiği demeçte şunu vurguluyor: “Rusya artık nüfuz genişletme peşinde değil; güç oyununu yönetmek istiyor, hatta bu, sahadaki rolünün azalması pahasına olsa bile.”

Nezavisimaya Gazeta da 14 Ekim 2025 tarihli yazısında şöyle diyor: “Suriye ve Ukrayna’daki yıllarca süren maliyetli çatışmaların ardından Rusya artık kârlı istikrar arayışında.

Bu istikrar, Şam, Tel Aviv ve Kahire ile eşzamanlı işbirliği sayesinde İran’ı Şam’ın güvenlik karar mekanizmalarının dışına iterken, Türkiye’yi kuzeyde savunmada tutan bir denge yaratıyor.”

Bu yaklaşım, Carnegie Moscow Center’ın (Carnegie.ru, 15 Ekim 2025) analizinde de yankı buldu.

Carnegie şöyle yazıyor:

“Rusya, Suriye’deki varlığını korumak istiyor; ancak biçim ve içerik açısından yeni bir -caydırıcılık için askerî, yeniden inşa için ekonomik ve bölgesel güçler arası rekabeti yönetmek için siyasî bir varlık- modelle.”

Bu çerçevede, Putin ile Colani’nin Hmeymim ve Tartus’taki Rus üslerinin lojistik ve insani merkezlere dönüştürülmesi yönündeki görüşmeleri, France24’ün (15 Ekim) ve Şark'ul Avsat’ın (16 Ekim) haberlerinde doğrulandı.

Gözlemcilere göre, bu işlev değişikliği Rusya’nın varlığını hem Suriye kamuoyu nezdinde hem de uluslararası kurumlar karşısında daha meşru ve daha düşük maliyetli hâle getirebilir.

Kıdemli Rus diplomat Vitaliy Naumkin, Sputnik’e (15 Ekim) verdiği demeçte Kremlin’in yeni siyasetini tek bir cümlede özetledi:

“Rusya Suriye’de kalıyor, çünkü Şam’ı seviyor ve yerini başkasına bırakmak istemiyor.”

Öte yandan yeni Şam yönetimi için bu ilişkiler, hem siyasî hem de ekonomik bir kalkan niteliğinde.

Colani çok iyi biliyor ki, küresel güçlerden birinin desteği olmadan ne iç istikrar kalıcı olur ne de ülkenin yeniden inşası başlayabilir.

Bu nedenle Putin’le görüşmesinde, askerî anlaşmalardan enerji ve buğday projelerine kadar önceki tüm mutabakatlara saygı göstereceğini vurguladı; böylece Moskova’nın güvenini yeniden kazanmayı amaçladı.

Ancak  bu  işbirliklerinin  ötesinde,  daha  büyük  bir  dönüşüm  şekilleniyor: al-Monitor ve Nezavisimaya Gazeta’nın yazdığına göre, Moskova, Şam, Kahire ve hatta Tel Aviv’in eşgüdümüyle Orta Doğu’da yönetilebilir bir istikrar düzeni kurmaya çalışıyor.

Bu model, İran’ı Şam’ın karar alma çevresinden uzaklaştırırken, Türkiye’yi kuzeyde savunmada tutan bir denge oluşturuyor.

Böylece Esed’in düşüşünden sonra Rusya-Suriye ilişkileri, iki tarafin birbirini artık bir “müttefik” değil, gerçekçi bir ortak olarak gördüğü yeni bir evreye girmiş bulunuyor:

– Rusya, Suriye’yi uluslararası itibarını yeniden inşa edeceği bir platform olarak görüyor.

– Şam ise Rusya’yı istikrar ve meşruiyet sigortası olarak kabul ediyor.

Sonuçta, Washington Post’un (15 Ekim 2025) yorumladığı gibi, “eski ittifak” hâlâ yaşıyor, ancak artık yeni bir kılıfta: Top ve tankların yerini anlaşmalar ve komisyonlar almış durumda.

Bir zamanlar bombardımanlarla şekillenen ittifak, bugün mutabakat zabıtları ve yeniden inşa projeleriyle sürüyor ve yüzler değişmiş olsa da, o eski kural hâlâ geçerli: Suriye’de hiçbir ittifak ebedî değildir; yalnızca çıkarlar kalıcıdır.