Brüksel’den Gazze’ye uzanan soruşturma, altı yaşındaki Filistinli kız çocuğunun ölümünden sorumlu İsrailli askerlerin kimliklerini açığa çıkarıyor. Bu dosyaların bir kısmı çoktan Avrupa ve ABD mahkemelerinin koridorlarına ulaştı. İsrailli güvenlik uzmanı bu tür davaların işgal askerleri için ''bir kabusa dönüştüğünü'' duyuruyor.

YDH- 29 Ocak 2024 günü Gazze Şeridi’nin Tel el-Hava mahallesinde, ailesiyle birlikte sivil bir araçta kaçmaya çalışan 6 yaşındaki Filistinli Hint Receb, İsrail ordusuna ait tanklardan açılan yoğun ateş sonucu yaşamını yitirdi.
İsrail ordusunun ateşiyle vurulan sivil araçta ailesiyle birlikte hedef alınan 6 yaşındaki Hint Receb, yardım talebinde bulunduğu telefon görüşmesinin ardından bir daha haber alınamadan kayboldu; onu kurtarmaya giden ambulans da İsrail askerleri tarafından vuruldu ve iki sağlık görevlisiyle birlikte Hint’in cansız bedeni 12 gün sonra araçtan çıkarıldı.
Bağımsız adli incelemelere göre, İsrail ordusuna ait tanklar ve zırhlı araçlar Hint'in içinde bulunduğu sivil araca en az 335 kurşun sıktı.
Belçika’nın başkenti Brüksel’de başlatılan “Gizli Olan Daha Büyüktür” araştırması, Filistinli çocuk Hint Receb'in Gazze’de uğradığı saldırıyı mercek altına alıyor ve çocuk katili işgal askerlerinin yasal takibinde yeni bir adım olarak kayda geçiyor.
Gazze Şeridi’ndeki soykırıma karışan İsrailli asker ve subayların sorumluluğuna dair deliller, Hint Receb'in adını taşıyan kurumda toplanmaya başlandı.
Gazeteci Tamer El-Meşal’in hazırladığı “Gizli Olan Daha Büyüktür” programı kapsamında yapılan araştırma, izleyicileri Gazze’deki dijital arşivler ve suç mahallerine taşıyor; kameralar ve ses kayıtları, Ocak 2024’te Tel el-Hava semtinde sivil aracın hedef alınarak enkaza dönüştüğü olayın ayrıntılarını ortaya koyuyor.
Program, İsrail ordusunun “bölgede askerimiz yoktu” açıklamasını çürüten bir dizi belgeye ulaştı. Uydu görüntüleri, ses kayıtları ve hukuki tanıklıklar; en gelişmiş analiz teknolojileriyle bir araya getirildi.
Londra Goldsmiths Üniversitesi Adli Mimarlık Laboratuvarı ile yürütülen çalışma, Hint’in ailesini taşıyan aracın yalnızca 23 metre mesafedeki bir İsrail tankından atılan 335 mermiyle delik deşik edildiğini ortaya koydu.
İşgal anlatısının çöküşü
Araştırma, “çatışma ortasında kalan sivil araç” iddiasını tamamen çürüttü.
İncelemelere göre atışlar tek bir yönden geldi ve saniyede 900 mermiye ulaşan hızda yapıldı.
Bu da aracın rastgele bir çatışmanın değil, bilinçli bir saldırının hedefi olduğunu kanıtladı. Küçük bir sivil otomobile, içinde bir çocuk olduğu biline biline ateş açılmıştı.
Soruşturma bundan sonra “isim ve yüz” arayışına dönüştü. İlk bulgular, o dönemde Benny Aharon komutasındaki İsrail Zırhlı Kuvvetleri’nin 401. Tugayına işaret etti. Detaylı saha analizleri, Albay Daniel Ella komutasındaki 52. Tabur’un doğrudan sorumlu olduğunu gösterdi.
Ancak en çarpıcı detay, saldırıyı gerçekleştiren birliğin kullandığı çağrı adıydı: “Vampir İmparatorluğu.”
Birlik içi kayıtlar, emir beklemeden hareket eden askerlerin komutanı olarak Memur Sean Glass’ı öne çıkarıyordu.
Glass’ın, sivil araca ateş açma talimatını verdiği, ardından küçük Hind’i kurtarmaya gelen ambulansın da hedef alındığı belirlendi.
Bu bulgular, Hind Rajab Vakfı tarafından Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) sunulan kapsamlı dava dosyasına eklendi.
Vakfın İcra Direktörü Diyab ebu Cahcah, hukuk ekibinin Glass, Ella ve tankın içindeki askerlerden biri olan İsrail-Arjantin çifte vatandaşı Itai Shukerkov hakkında delil topladığını ve Arjantin’de Shukerkov’a karşı resmi dava açıldığını açıkladı.
Sistematik yıkımın anatomisi
Soruşturma yalnızca bu vakayla sınırlı kalmadı. İsrail’in savaş boyunca yürüttüğü sistematik yıkım da belgelenmeye başladı. Aralık 2023–Ocak 2024 döneminde, Han Yunus’un doğusundaki Khuzaa kasabasında evlerin bombalanmasına bizzat katılan asker Shimon Zuckerman, sosyal medya paylaşımlarıyla kendini ele verdi.
Zuckerman’ın “övünme videoları” artık delil dosyalarının merkezinde. Almanya, çifte vatandaşlığı gerekçe göstererek onun hakkında soykırım ve insanlığa karşı suçlar kapsamında dava açtı.
Davayı yürüten Alman avukat Melanie Schweitzer, Zuckerman’ın eylemlerini “soykırımın bir askerin elinde ete kemiğe bürünmesi” olarak nitelendirdi. Görüntülerde, Zuckerman’ın sivil binaları havaya uçururken adeta bir aksiyon filmi çekiyormuş gibi davrandığı görülüyordu.
Aynı kapsamda, Gazze’de sivillerin yaşadığı binalara patlayıcı yerleştirip gülümseyerek patlatan Mühendislik Kolordusu mensubu Adi Karni hakkında da Brezilya ve Peru’da davalar açıldı. Yetkililer, onun hakkında resmî uluslararası soruşturma başlatıldığını duyurdu. Karni’nin, tutuklama kararından hemen önce Brezilya’dan kaçtığı belirlendi.
Kaçış ve koruma ağı
Soruşturma, bir başka ismi daha gündeme taşıdı: Givati Tugayı’ndan Yuval Fagdani.
Gazze’de yıkılmış evlerin enkazı arasında fotoğraflanan Fagdani, Brezilya’dan Arjantin’e kaçarken görüntülendi. Kaynaklara göre, İsrail askerlerini yurt dışından kaçırmak için askeri üsler ve özel uçaklar kullanılarak gizli bir ağ işletiliyor.
Uluslararası yargıç Donald Peter Herbert, bu soruşturmaları “küresel adaletin gerçek sınavı” olarak değerlendirdi:
“Jeopolitik baskılar hâlâ suçluların hesap vermesini zorlaştırıyor. Ancak bu davaların açılması, cezasızlık kültürüne karşı tarihi bir kırılmadır.”
Ülkeler arası iş birliği ve dosyaların Interpol’e taşınması, savaş suçlarına karışan İsrailli askerlerin hareket alanını daraltabilir. Bu da uluslararası adaletin yeni bir döneme girdiğini gösteriyor.
İsrail cephesinde panik
İsrailli güvenlik uzmanı Yossi Melman, ordu içinde artan paniği şu sözlerle özetliyor:
“Askerler için bu davalar artık bir kabusa dönüştü. Şin Bet ve Mossad bile personel seyahatlerinde bu riskleri hesaba katıyor.”
Melman, İsrail’in diplomatik ve yargısal tüm yollarla tutuklama emirlerinin çıkarılmasını veya uygulanmasını engellemeye çalıştığını belirtiyor.
Soruşturma ekibine yönelik tehditler ise giderek artıyor.
Hind Rajab Vakfı kurucularından Kerim Hassun, bazı tanıkların isimleri kamuoyuna sızdıktan sonra Gazze’de öldürüldüğünü açıkladı. Hassun, “Soykırımın kanıtlarını taşıyan herkes potansiyel bir hedef haline geldi,” dedi.
Dosyalar Lahey’de büyüyor
Araştırma yolculuğu sonunda başladığı yere —Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne— dönüyor.
Burada dosyalar birikiyor, sanık listeleri uzuyor. Şimdiye kadar binden fazla İsrailli asker ve subay hakkında dava açıldı.
Bu dosyaların bir kısmı çoktan Avrupa ve ABD mahkemelerinin koridorlarına ulaştı.
İsrail tarafında ise güvenlik uzmanı Melman'ın açıklamaları, ordu içindeki endişenin boyutunu yansıtıyor.
Melman, Şin Bet ile Mossad'ın artık personel seyahatlerinde bu yaptırımları dikkate aldığını söyledi.
İsrail'in "tüm diplomatik ve yargısal yollarla tutuklama emirlerinin çıkarılmasını veya uygulanmasını engellemeye çalıştığını" vurguladı.