İsrail medyası, Gazze Şeridi’nin yeniden inşasında Çin’in “arka kapıdan” sürece dahil olduğunu, düşük tekliflerle BM ihalelerinde öne çıkan Pekin yönetiminin bölgedeki ekonomik ve siyasi etkisini genişlettiğini belirtti.
YDH – İsrail ekonomi gazetesi Globes’te yer alan haberde, Gazze Şeridi’nde “savaş sonrası dönem” konusunun birçok ülke tarafından ele alındığı, bu süreçte özellikle ABD’nin öncülük ettiği ve Katar ile Türkiye’nin de bölgede “ekonomik ve siyasi etkilerini artırmaya çalıştığı” ifade edildi.
Haberde, Birleşmiş Milletler (BM) belgelerine göre, Gazze’nin yeniden inşasında Çin’in de önemli ekonomik rol üstlendiği belirtildi.
Çin’in Gazze’deki “arka kapı” etkisi
Haberde, Pekin yönetiminin Gazze konusunda kamuoyuna açık bir tutum sergilemese de “bölgenin yeniden inşasından elde edilecek yaklaşık 70 milyar dolarlık gelirden dolaylı biçimde faydalanabileceği bir ‘arka kapı’ bulduğu” aktarıldı.
Bu sürecin, BM Proje Hizmetleri Ofisi’nin (UNOPS) geçtiğimiz nisan ayında düzenlediği mobil konut ihalesi ile başladığı bildirildi. Çin’in Qingdao kentinde faaliyet gösteren Heike adlı şirketin, “ikinci en düşük teklifin yüzde 50–60 altında” bir fiyatla ihaleyi kazandığı ifade edildi. Şirketin soğutma sistemleri alanında da faaliyet gösterdiği, ihale kapsamında ise “oturma odası, yatak odası ve duşlu banyo” içeren konutların temin edilmesinin öngörüldüğü belirtildi.
Haberde, bu ihalenin, ateşkes ve yeniden inşa sürecinin uzak bir olasılık olarak görüldüğü bir dönemde yapıldığı ancak “şimdi savaşın sona ermesiyle birlikte sürecin ivme kazandığı” kaydedildi.
Yeni ihalelerde Çin etkisi
BM Kalkınma Programı’nın (UNDP) yakın zamanda 45 bin mobil konut için yeni bir ihale düzenlediği belirtildi. Bu ihaleye İtalya, Birleşik Krallık, Somali, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi ülkelerden de firmaların katıldığı aktarıldı.
Teklifler arasında büyük farklar olduğu, Filistinli Retaj firmasının 152 milyon dolarlık en düşük teklifi sunduğu, İsrailli Mzmuriya şirketinin 235 milyon dolar, Türk firması Dorce’nin 257 milyon dolar, Birleşik Arap Emirlikleri merkezli DP World’ün 406 milyon dolar ve ABD’li FTR şirketinin 507 milyon dolarlık teklifler verdiği bildirildi.
Sonuçlara göre, “en düşük 12 teklifin dokuzunun Filistinli, ikisinin Mısırlı, birinin ise Çinli şirketlere ait olduğu” belirtildi. Ancak sürece yakın bir kaynak, “Bu şirketlerin hepsi, ister Filistinli ister Mısırlı olsun, Çin mallarını kullanıyor” ifadelerini kullandı.
Pekin’in dolaylı kazancı
Haberde, Çin’in ihaledeki rolünün yalnızca ekonomik değil, “İsrail’e karşı politik bir duruşun uzantısı” olarak da değerlendirildiği belirtildi.
Gazete, “Çinli deniz taşımacılığı devi COSCO’nun, Ensarullah’ın İsrail limanlarına uğramama talebine uyan tek büyük şirket olduğunu” ve aynı zamanda Pekin’in, “ABD’nin İran’a yönelik baskılarına rağmen İran petrolünün yüzde 90’ından fazlasını satın almayı sürdürdüğünü” aktardı.
Haberde, Çinli firmaların düşük teklifler sunmasına rağmen kâr edebilmesinin nedeninin “devlet destekli sübvansiyonlar” olduğu kaydedildi. Çin hükümetinin, “2027’ye kadar ihracat yapan tüm şirketlerin lojistik maliyetlerinin yüzde 100’ünü karşıladığı” ve “ihraç edilen malların maliyetinin yüzde 40’ını sübvanse ettiği” belirtildi. Ayrıca, Pekin’in, “ithalat yapılan ülkelere uygulanan gümrük tarifelerinin toplamının yüzde 15’ine denk gelen teşvik ödemeleri” yaptığı aktarıldı.
Haberde, bu modelin “yaratıcı bir üretim zinciriyle” desteklendiği ve Çin’in, “hammadde taşımacılığından üretim makinelerine kadar tüm süreçleri finanse ettiği” kaydedildi. Gazze’ye yönelik iş modelinde ise ürün parçalarının Mısır’a gönderilip orada monte edilmesi öngörülüyor.
‘Refah Kapısı’nın Kralı’ ve Mısır bağlantısı
Haberde, Çin’in Mısır’daki yerel ortaklarla işbirliği içinde olduğu ve bunun el-Ariş üzerinden Gazze’ye ulaşan mal akışında belirleyici bir rol oynadığı ifade edildi. Örnek olarak, BM Kalkınma Ajansı’nın bir ihalesini kazanan Abnaa Sinai adlı inşaat şirketinin sahibi İbrahim el-Arcani, “Sina bölgesinin en nüfuzlu iş insanlarından biri ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin oğlu Mahmud el-Sisi’nin yakın dostu” olarak tanımlandı.
Haberde, Arcani’nin geçmişte hapis cezası almasına rağmen serbest bırakıldıktan sonra “Mısır’ın en güçlü girişimcilerinden biri haline geldiği” ve Financial Times gazetesine göre, “Gazze’ye mal sokmak isteyen herkesin yıllardır onun şirketleriyle çalışmak zorunda kaldığı” belirtildi. Arcani’nin, savaş sırasında Gazze’den Sina’ya kaçmak isteyen kişilerden “kişi başı 2.500 ila 5.000 dolar” ücret aldığı iddia edildi.
Middle East Monitor’e göre, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Arcani Şirketler Grubu’nun kuruluşunda kilit rol oynamış olup, bu yapı Mısır ordusunun mühendislik birimleriyle yakın ilişkilere sahip. Haberde, “Refah Sınır Kapısı tesislerinin modernizasyonu görevinin Abnaa Sinai’ye verilmesiyle Arcani’nin ‘Refah’ın Kralı’ olarak anılmaya başlandığı” belirtildi.
‘İsrail kaybediyor, Çin kazanıyor’
Haberde, Gazze’nin yeniden inşasının ilk aşamalarının, “İsrail’in hem denetim hem gelir bakımından sürecin dışında kaldığını” ve “Çin’in ekonomik, diplomatik ve stratejik kazançlar elde ettiğini” ortaya koyduğu kaydedildi.
Ayrıca, Çin ile Mısır arasındaki yakın işbirliğinin, “ortak askeri tatbikatlar ve Çin’in Mısır’daki yabancı yatırımların yüzde 30–40’ını oluşturması” üzerinden güçlendiği vurgulandı.