Euro-Med İnsan Hakları İzleme Örgütü, İsrail’in Gazze’de işlenen soykırım ve savaş suçlarının fiziksel delillerini ortadan kaldırmak için uluslararası basını ve bağımsız araştırmacıları engellediğini bildirdi.
YDH- Euro-Med İnsan Hakları İzleme Örgütü, İsrail’in Gazze Şeridi’nde son iki yılda işlenen soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçların fiziksel kanıtlarını sistematik biçimde ortadan kaldırmayı hedefleyen bir politika uyguladığını bildirdi.
Örgüt, bu politikanın, "uluslararası gazetecilerin ve bağımsız inceleme komitelerinin Gazze’ye girişinin engellenmesi" de dahil olmak üzere bir dizi saha ve idari önlemle gerçekleştirildiğini belirtti. Bu önlemlerin, "olası suç soruşturmalarını ve saha belgelenmesini engellemeyi amaçladığı" kaydedildi.
Mahkeme kararları ve kurumsal işbirliği
Örgüt, İsrail Yüksek Mahkemesi’nin "bağımsız gazetecilerin Gazze’ye girişine dair hükümete ek süre tanıma" kararının, İsrail devlet aygıtında suçları gizlemeye yönelik kurumsal bir işbirliğini yansıttığını ifade etti.
Mahkemenin, hükümetin "şeffaflığı bastırmaya ve işlenen suçların saha delillerini yok etmeye yönelik politikalarına hukuki kalkan sağladığı" kaydedildi.
Gazetecilerin ve araştırmacıların engellenmesi
Euro-Med, uluslararası gazetecilerin ve soruşturmacıların Gazze’ye girişinin engellenmesinin, İsrail makamları tarafından yürütülen "koordineli ve sürekli bir politika"nın parçası olduğunu belirtti.
Bu politikanın, "işlenen ciddi ihlallerin bağımsız denetimini ve hesap verebilirliğini engellemeye yönelik olduğu" ifade edildi.
Medya karartması ve saha belgelenmesinin önlenmesi
Örgüt, bağımsız gazetecilerin Gazze’ye girişinin engellenmesinin, askeri saldırıların başlangıcından bu yana uygulanan uzun süreli bir İsrail politikası olduğunu kaydetti.
Bu politikanın, "sahadaki gerçekleri dünya kamuoyundan gizleyerek medya karartması uygulamak ve uluslararası gözlem araçlarının suç mahallerine erişimini engellemek" amacı taşıdığı bildirildi.
Cenazeler ve adli engellemeler
Örgüt, İsrail’in yüzlerce, muhtemelen binlerce cenazeyi, özellikle de belirsiz koşullarda ölen tutuklu ve gözaltıların cesetlerini elinde tutarak "adli incelemeleri engellediğini" aktardı.
Bu uygulamanın, "mağdurların hikâyelerini dünyaya anlatma hakkını ellerinden alarak trajedilerini yalnızca suçluların anlatımıyla sınırlı tuttuğu" vurgulandı.
Yapısal yıkım ve fiziksel delillerin tahribi
Euro-Med, İsrail’in bazı şehirleri, kasabaları, köyleri, kampları ve konut bloklarını tamamen yok ederek, "kitlesel öldürmeleri ve diğer insanlığa karşı suçları belgeleyen fiziksel delilleri ortadan kaldırdığını" kaydetti.
Uydu görüntüleri ve saha tanıklıkları, "İsrail güçlerinin yer yüzeyini kaldırıp hedef alanları düzlediğini, enkazları yok ettiğini ve bilinmeyen yerlere taşıdığını" gösterdi.
Uluslararası hukuka aykırılık ve hesap verebilirlik talebi
Örgüt, "bu uygulamaların uluslararası insancıl hukuk ilkelerinin açık ihlali olduğunu" belirtti. İsrail’in uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmediği, "suç mahallerinin bağımsız soruşturmalar tamamlanana kadar korunması" gerekliliğini ihlal ettiği ifade edildi.
Euro-Med, uluslararası toplum ve BM’ye, gazetecilerin ve bağımsız araştırmacıların Gazze’ye girişine izin verilmesini ve "suç mahallerinin korunması ile fiziksel-biyolojik delillerin güvence altına alınmasını temin etmesini" çağırdı.
Rekonstrüksiyon ve delil koruma
Örgüt, "yeniden yapılanma ve enkaz kaldırma çalışmalarının delil koruma ve belgelenmesi ile paralel yürütülmesi" gerektiğini vurguladı.
Ayrıca, kayıp ve zorla kaybedilen kişilerin listelerinin açıklanması, cenazelerin ailelerine iade edilmesi ve uluslararası mekanizmaların bağımsız soruşturma yapmasına izin verilmesi gerektiği kaydedildi. Suçluların uluslararası mahkemelerde hesap vermesi gerektiği bildirildi.
Uluslararası müdahale çağrısı
Euro-Med, BM İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, Gazze’deki "soykırım ve delil yok etme faaliyetlerini soruşturmak" için gereken önlemleri alması ve bağımsız saha denetim mekanizmalarını desteklemesi gerektiğini ifade etti.
Örgüt, "gecikmenin İsrail’e delilleri yok etme süresi kazandıracağını ve uluslararası toplumun gerçeği koruma yükümlülüğünü zayıflatacağını" belirtti.
