"Yemen artık yalnızca savunmada değil, bölgesel ve uluslararası güç denkleminde de güçlü ve deneyimli bir aktör hâline geldi."
YDH - Yemen’in başkenti Sanaa, İsrail ve ABD istihbaratının casusluk faaliyetlerini etkisiz hale getirerek bölgedeki güç dengesini kendi lehine çevirdi. Mossad ve CIA’nin ajan şebekelerini çökerten Yemen, istihbarat sahasında üstünlük kazandı. Batı’nın Kızıldeniz üzerindeki hesapları devam etse de, Sanaa’nın gelişmiş askeri kapasitesi bu planların riskli olduğunu gösteriyor. Yemen News Portal yazarı İbrahim el-Kans'ın değerlendirmesine göre artık Yemen, bölgesel denklemin güçlü ve tecrübeli bir aktörü olarak öne çıkıyor.
Basında, İsrail istihbarat kurumu Mossad ile Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) Yemen içinde ajan devşirme faaliyetlerini yoğunlaştırdığı, Sanaa’ya karşı olası bir askeri tırmanışa hazırlandığı aktarılıyor.
Ancak uzun yıllardır ittifak güçleriyle ve onların araçlarıyla mücadele eden Sanaa, sahneyi yüksek bir özgüven ve hazırlıkla yönetiyor. Üstelik önündeki dönemin ne kadar hassas olduğunun da bilincinde.
Son yıllarda Yemen güvenlik ve istihbarat kurumları, gelişmiş bir gözetim ve takip sistemi kurarak Mossad ve CIA’ye bağlı birçok casusluk şebekesini çökertti. Bunların sonuncusu, bir BM kuruluşu çatısı altında faaliyet gösteren bir casus hücresiydi.
Bu başarılar, yalnızca güvenlik zaferleri değil, aynı zamanda Sanaa’nın artık istihbarat alanında üstünlük kurduğunun açık bir göstergesi. Yemen, topraklarında yürütülen bu görünmez savaşta rakiplerini geride bırakıyor.
İsrail, sosyal medya üzerinden Ensarullah karşıtlarını hedef alarak “504. Gizli Operasyonlar Birimi” lehine devşirme çabalarını artırıyor. Ancak bu girişimler, halk arasında giderek artan farkındalık ve son on yılda farklı ülkelerin istihbarat kurumlarıyla girilen uzun mücadele sayesinde edinilen derin tecrübeye çarpıyor.
Yemen güvenlik birimleri defalarca, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) aracılığıyla koordine edilen ve ABD ile İsrail subaylarının Batı Sahili’ndeki askeri üslerden yönettiği casus hücreleri ortaya çıkardı.
Son haftalarda sızan bilgiler, Muha, Hudeyde ve Zukar Adası çevresinde konuşlanan, Amerikalı, İsrailli ve Kolombiyalı askerleri içeren yabancı birliklerin varlığına işaret ediyor. Bu gelişme, Batı ve İsrail’in Kızıldeniz ve Bab el-Mendeb üzerindeki stratejik geçiş yollarını kontrol altına alma hırsını açığa çıkarıyor.
Fakat bu güçler, Yemen’in artık donanmasıyla, füze ve insansız hava araçlarıyla bölgedeki dengeyi değiştirme kabiliyetine sahip olduğunu hesaba katmıyor. Bu nedenle böyle bir maceranın, ABD ve İsrail’in bölgedeki çıkarları açısından ağır sonuçlar doğurabileceği değerlendiriliyor.
Tel Aviv ve Washington, “meşru hükümet” olarak anılan ve Suudi Arabistan ile BAE’nin desteklediği silahlı yapılara bel bağlamaya devam ediyor.
Fakat 2015’ten bu yana yaşananlar, bu stratejinin başarısız olduğunu gösterdi. Söz konusu gruplar büyük askeri ve siyasi desteğe rağmen kayda değer bir ilerleme sağlayamadı.
Buna karşılık Sanaa güçleri, sadece direnmekle kalmadı, Kızıldeniz’deki saldırılar ve İsrail’e yönelik misillemelerle caydırıcı bir karşılık kapasitesi geliştirdi.
ABD, İsrail, Riyad ve Abu Dabi’nin Sanaa’ya karşı uyguladığı tüm askeri, istihbarat ve medya araçları başarısız oldu. Buna karşın Yemen, tüm güvenlik açıklarını kapatarak bölgede yeni bir denklem yarattı.
Artık Sanaa, yaklaşan mücadelenin yalnızca askeri değil, istihbarat, bilgi ve psikolojik operasyon boyutlarını da kapsadığının farkında. Bu yüzden devlet kurumlarını güçlendiriyor, her türlü sızmayı önlemek için iç denetimi artırıyor.
Aynı zamanda Sanaa, Tel Aviv ve Washington’a net mesajlar veriyor: Yemen, hiçbir gücün saldırı sahası olmayacak.
Egemenliğine yönelik her türlü girişim, sınırları aşan sert bir yanıtla karşılanacak. Tüm göstergeler, Sanaa’nın, Amerika ve İsrail'in olası saldırısına karşı yüksek teyakkuz ve tam hazırlık hâlinde olduğunu ortaya koyuyor.
Buna karşın, geçmişteki başarısızlıklardan sonra Washington ve Tel Aviv’in seçenekleri son derece sınırlı. Yemen artık yalnızca savunmada değil, bölgesel ve uluslararası güç denkleminde de güçlü ve deneyimli bir aktör hâline geldi.
Bu tablo, Yemen’in artık “zayıf halka” değil, bölgesel güç mücadelesinin belirleyici unsurlarından biri olduğunu gösteriyor.
Çeviri: YDH