Amerikalı emekli albay Kwiatkowski: Gazze'deki ateşkes aldatmacadan ibaret

img
Amerikalı emekli albay Kwiatkowski: Gazze'deki ateşkes aldatmacadan ibaret YDH

Emekli ABD Hava Kuvvetleri Albayı Karen Kwiatkowski, İsrail’in Gazze’ye yönelik yeni saldırılarını değerlendirdi. Kwiatkowski, Trump ve Kushner tarafından müzakere edilen ateşkesin esirleri geri almak için tasarlanmış bir “aldatmaca” olduğunu ve asıl amacın “Büyük İsrail” projesine hizmet ettiğini söyledi.




YDH - Emekli ABD Hava Kuvvetleri Albayı Karen Kwiatkowski, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Gazze’ye yönelik saldırı emri vermesinin ardından, ABD Başkanı Donald Trump ve damadı Jared Kushner tarafından müzakere edilen ateşkesin bir “aldatmaca” olduğunu söyledi.

Kwiatkowski, anlaşmanın tek amacının İsrailli esirleri geri almak olduğunu ve ardından “Büyük İsrail” planına devam edildiğini belirtti.

Judging Freedom programında konuşan Kwiatkowski, Netanyahu’nun güvenilmez bir lider olduğunu ve attığı adımların öngörülebilir olduğunu ifade etti.

Kwiatkowski, “Netanyahu’ya güvenilebilir mi? Hayır. Aslında kimse ona gerçekten güvenmiyor. Sanırım Trump bile giderek artan bir şekilde onun izlenmesi ve sürekli denetlenmesi gerektiğini anlıyor” dedi.

İsrail’in saldırılar için her zaman bir bahane bulduğunu belirten Kwiatkowski, “Duydukları her sesi, her gürültüyü ve her sürprizi düşmanın ateşkesi bozması olarak varsaymakta çok hızlılar ve ardından İsrail’i savunmalarına izin veriliyor. Bu çok tahmin edilebilir bir durum” diye konuştu.

'Anlaşma, uzun süredir devam eden bir aldatmaca'

Kwiatkowski, Trump ve Kushner’ın öncülük ettiği Gazze anlaşmasının, İsrailli esirlerin evlerine dönmesini sağlamak için tasarlanmış bir aldatmaca olup olmadığı sorusuna, “Bence bu, uzun süredir devam eden bir aldatmaca” yanıtını verdi.

Bu planın yeni olmadığını vurgulayan Kwiatkowski, şu ifadeleri kullandı:

“Bu, bir anda ortaya çıkan bir şey değildi. Kushner’ın bu planlaması iki yıldan fazla bir süredir devam ediyor. Bu, İsrail’in Gazze’nin daha çekici bazı bölgelerine genişlemesinin bir parçası olan uzun vadeli bir proje. Tabii bu bölgeler, orada yaşayan ve o mülkler üzerinde hakları olan Filistinlilerden boşaltıldıktan sonra.”

Kwiatkowski, 20 maddelik anlaşmanın çok hızlı ve düşünülmeden hazırlandığını ve bir müzakereden çok ABD ile İsrail’in Hamas’a yönelik bir diktesi olduğunu söyledi.

Kwiatkowski, “Hamas, anlaşmanın esirlerin takas edilmesi kısmına kadar olan bölümünü kabul etti. Bu, elbette İsrail’deki birçok insanı memnun etti. Sanırım bu, Hamas’ın ve özellikle Gazze halkının da istediği bir şeydi; bombalanmanın ve hedef alınmanın durmasını istiyorlardı” dedi.

'İsrail istediğini aldı ve plana devam ediyor'

Esir takasının birkaç gün işe yaradığını ancak artık sona erdiğini belirten Kwiatkowski, İsrail’in istediğini aldığını ve asıl plana geri döndüğünü savundu.

Kwiatkowski, “Tüm yaşayan İsrailli esirler geri döndü. Hamas’ın geri verecek bir şeyi kalmadı. Belki birkaç ceset daha iade edebilirler ama büyük ölçüde İsrail için bu iş bitti. İstediklerini aldılar ve şimdi plana devam ediyorlar. Bu plan, Büyük İsrail planıdır” diye konuştu.

Jared Kushner’ın bu planın merkezinde yer aldığını iddia eden Kwiatkowski, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu, özellikle Kushner’ın bir parçası olduğu bir plan. ‘Büyük İsrail’de inşaat fırsatları nerede?’ diye düşünüyorlar. Sanırım Gazze’nin güzel olacağını düşündüler, orada güzel plajlar var. Trump, geçen baharda ‘Gazze Rivierası’ fikriyle bunu bize zaten açıklamıştı. Bu tür fikirleri nereden aldığını sanıyorsunuz? Onları Kushner’dan aldı. Kushner bu fikri satıyor, buraya yatırım yapılması için para topluyor. Tek sorun, insanlardan kurtulmaları gerekiyordu. Yani aslında hiçbir şey değişmedi.”

'İsrail halkı bunu bir savaş olarak görmüyor'

Kwiatkowski, İsrail halkının Gazze’de yaşananları bir savaş veya soykırım olarak görmediğini, devlet propagandasına inandığını belirtti. Kwiatkowski, “İsrail halkı, bizim Gazze’de gördüğümüz görüntüleri görmüyor. Devletlerinin, Gazze’deki büyük bir tehditle başa çıktığına ve bunu Gazzelileri ve altyapıyı yok ederek yaptığına inanıyorlar. Ve bunu alkışlıyorlar, çünkü bunun kendilerini daha güvenli hale getirdiğini düşünüyorlar” dedi.

İsraillilerin çoğunun Filistinlileri meşru bir devlete sahip insanlar olarak görmediğini söyleyen Kwiatkowski, “Netanyahu’nun Fransa ve İngiltere’nin Filistin devletini tanımasına verdiği tepkide bunu net bir şekilde gördük. ‘Bu olmayacak. Her şeyi biz devralıyoruz, orası onların değil, bizim’ dedi. İşte böyle düşünüyor ve böyle hareket ediyorlar” ifadelerini kullandı.

'Trump, Netanyahu’ya hayır diyebilir mi?'

Kwiatkowski, Trump’ın Netanyahu’ya “hayır” deme gücüne sahip olduğunu ancak bunu yapmak istemediğini savundu. Trump’ın şantaja uğrasa veya paraya ihtiyacı olsa bile bu engelleri aşabileceğini belirten Kwiatkowski, şunları söyledi:

“Trump, etrafını saran Lindsey Graham, Marco Rubio, Mike Huckabee gibi isimlerin etkisinde kalıyor. Ancak Trump, bu adamlara ‘Ben haklıyım, siz haksızsınız, bunu yapacağım ve beğenip beğenmemeniz umurumda değil’ diyebilme yeteneğine sahip. Sorun şu ki, bunu yapmak istemiyor gibi görünüyor. Sanırım bazı insanların diğerlerinden daha az değerli olduğu, bazılarının önemli bazılarının ise önemsiz olduğu fikrini benimsemiş durumda. Ve tabii ki Gazze’deki insanların Trump için bir önemi olmadığını biliyoruz.”

Kwiatkowski, ABD’deki yönetim elitlerinin, hangi siyasi görüşten olursa olsun iktidara geldiklerinde benzer şekilde davrandığını ve bir “ölüm kültü” oluşturduğunu iddia etti.

Kwiatkowski, “Bu ülkedeki elitlerimiz ölüm kültleridir. Üye olmak istedikleri kulüp, kabul edilmek istedikleri grup, insanları öldüren bir kulüptür. Çünkü bunu yapabilir, çünkü bu güce sahiptir. Bu gücü kendilerinde görüyorlar” dedi.

ABD Anayasası’nın başkana ahlak dışı yetkiler vermediğini hatırlatan Kwiatkowski, başkanların yasal ve ahlaki normların dışında hareket ettiğini belirtti.

Kwiatkowski, “Başkanların omuzlarında ‘Hey, insanları öldürebilirsin, bu harika’ diye fısıldayan bir şeytan mı var bilmiyorum. Ama bu korkunç devlet gücünü kullanma eğilimi var ve bundan kötü hissetmiyor gibi görünüyorlar. Beni rahatsız eden de bu” diye konuştu.

'Bir cumhuriyet değil, tiranlığa sahibiz'

Kwiatkowski, ABD Kongresi’nin başkan üzerinde denetim kurma görevini yerine getirmediğini ve bunun sonucunda yürütme organının “tiranlık” haline geldiğini söyledi.

Kwiatkowski, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu bir cumhuriyet değil. Bir tiranlığa sahibiz. Trump’ın bir tiran olduğunu söylemiyorum ama sistemimiz tiranlığa yol açan bir yürütme organı üretiyor. Ve biz bunu cumhuriyetin bir parçası olarak kabul ettik. Bu doğru değil. Sistem dengesini kaybetmiş durumda ve düzeltilmesi gerekiyor. Yürütme organı halkı bile dinlemiyor. Geçmiş yüzyılların kralları bile halkın ruh halini dinlerdi. Trump ise ‘Biliyorum hepiniz beni destekliyorsunuz, o yüzden ne istersem yapacağım’ diyor. İşte bu tiranlıktır.”