Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Lübnan’ın egemenliğini, toprağın özgürleştirilmesini ve direnişin korunmasını birbirinden ayrılmaz unsurlar olarak tanımlayarak, halkı üretime, dayanışmaya ve işgale karşı direnişe çağırdı. Genel Sekreter, “Direniş teslim olmayacak; kim toprağına sahip çıkarsa, sonunda özgürlüğe kavuşacaktır” mesajını verdi.
YDH- Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Beyrut’un güney banliyölerinde düzenlenen “Toprağımın Pazarı” sergisinin açılışında yaptığı konuşmada, ülkenin egemenliği, toprağın özgürleştirilmesi ve direnişin korunması arasında kopmaz bir bağ olduğunu vurguladı.
Şeyh Kasım, birinci önceliğin toprağın özgürleştirilmesi olduğunu vurgulayarak “Toprak bir nimettir; onu korumak ve yaşatmak bizim görevimizdir.” dedi.
Şeyh Naim Kasım ayrıca, Hizbullah'ın merhum Genel Sekreteri Şehit Seyyid Hasan Nasrullah’ın başlattığı “tarım ve sanayi cihadı” girişimini hatırlatarak, bu hamlenin dış baskılara boyun eğmemek ve ülkenin kendi kaynaklarına dayanmak amacını taşıdığını söyledi.
Serginin katılımcılarına seslenen Şeyh Naim Kasım, “Bu pazarda bulunanlar, toprağın halkıdır. Onlar güney Lübnan’a dönüp toprağı işleyen, ön saflarda direnen, gerçek egemenliği temsil eden insanlardır.” dedi.
Şeyh Naim Kasım, sınır bölgelerinde zeytin toplayanları “Lübnan’ın gerçek sahipleri” olarak nitelendirerek, “Lübnan’ın her karışı bu ülkenin ayrılmaz bir parçasıdır. Toprağın sahibi sonunda döner; kim direnirse toprağını geri alır, kim taviz verirse onu kaybeder,” dedi.
Devletin tarım sektörüne yeterli destek vermediğini belirten Şeyh Kasım, Cihad el-Bina Vakfı’nın uyguladığı mekanizmalara benzer bir üretim destek sisteminin kurulması gerektiğini söyledi.
Çiftçilerle tüketiciler arasında doğrudan bağlantı kuracak etkili pazarlama kanallarının oluşturulmasının önemine dikkat çekti.
Şeyh Naim Kasım: “Lübnan halkının görevi, düşmana hizmet etmemek”
Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Lübnan’ın yeni anlaşmayı yürürlüğe koymasının ardından, İsrail’in de aynı yükümlülüğü yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.
Yeni bir anlaşmanın işgali meşrulaştırmak anlamına geleceği uyarısında bulunan Şeyh Naim Kasım, bunun “yeni saldırılara kapı aralayacağını” dile getirdi.
Direnişin, “Lübnan için korunması gereken bir güç” olduğunu belirterek, “Milli birlik içinde topraklarımızı geri alacağız. Direnişin amacı vatanı kurtarmaktır, düşmanın amacı ise işgaldir,” dedi.
Cumhurbaşkanı Josef Aun’un, “İsrail müdahalesine karşı orduya emir verme” yönündeki tutumunu “sorumlu bir duruş” olarak nitelendiren Şeyh Naim Kasım, bu yaklaşımın “üzerine inşa edilebilecek bir temel” oluşturduğunu belirtti.
Egemenliğin korunmasında ilk sorumluluğun devlete ait olduğunu hatırlatan Şeyh Naim Kasım, hükümete şu çağrıda bulundu:
“Ordunun düşmanla yüzleşebilmesi için gerekli desteği sağlayacak kapsamlı bir plan hazırlanmalıdır.”
Ayrıca, Şeyh Naim Kasım, ABD’nin çifte standardını eleştirdi:
“Lübnan ordusunun topraklarını ve vatandaşlarını savunması suç mu sayılıyor? Buna karşın düşmanın sivilleri öldürmesi karşısında ABD neden sessiz?”
Washington’un, İsrail’in hiçbir gerekçe göstermeden devlet görevlilerini ve sivilleri hedef almasına rağmen bu saldırıları sürekli meşrulaştırdığını belirten Şeyh Naim Kasım, ABD’nin tarafsız bir aktör olmadığını vurguladı:
“Amerika, saldırganlığın sponsoru ve yayılmacılığın destekçisidir. ABD’li her elçi ziyareti sonrası İsrail saldırıları artıyor. Lübnan’a yönelik 5 binden fazla ihlali nasıl açıklıyorlar?”
Şeyh Naim Kasım, hiçbir tehdidin direnişin kararlılığını sarsamayacağını ifade ederek şöyle dedi:
“Biz teslimiyetin ya da yenilginin dilini konuşmadık, konuşmayacağız. İsrail işgal edebilir ancak topraklarımızı sonsuza dek elinde tutamayacak. Lübnanlılardan destek istemiyoruz; sadece arkamızdan hançerlememelerini ve İsrail’in çıkarlarına hizmet etmemelerini istiyoruz.”
