"Stratejik hareketsizliğe yönelmek, tarafların silahsızlandırmanın mümkün olmadığına ikna olduğunu ve geçici bir dondurmanın kısa vadede elde edilebilecek azami sonuç olduğunu kabul ettiğini gösterir."
YDH - Mısır, Hizbullah’ın silahını koruyup kullanımını ve geliştirmesini engellemeyi hedefleyen "stratejik hareketsizlik" formülünü öneriyor; bu, silahların tamamen tasfiye edilemeyeceğinin örtük bir itirafı sayılıyor. Al-Khanadeq portalının değerlendirmesine göre süregelen İsrail saldırıları ve cephaneliğin merkezi olmayan yapısı nedeniyle bu fikrin uygulanabilirliği tartışmalı; tek taraflı taahhütlerle kalıcı bir dondurma sağlanamaz. Hizbullah öneriyi zorunlu bir anlaşma olarak reddedebilir ama içinde örtük bir meşruiyet tanıması varsa geçici bir yatıştırma manevrası olarak değerlendirebilir ve iç konumunu yeniden düzenleme fırsatı bulabilir.
Mısır bugün Lübnan ile işgalci varlık arasında iddia edildiği biçimde arabuluculuk yapacağı anlaşma kapsamında "stratejik hareketsizlik" başlığı altında yeni bir formül önermeye çalışıyor.
İsrailli medya kuruluşlarının aktardığına göre plan, "Hizbullah'ın silahını bırakmamak ama onu kullanmaktan veya geliştirmekten alıkoymak" üzerine kurulu; bu çerçevede Mısır geçici anlayışlara aracılık edecek ve uygulama doğrudan olmayan mekanizmalarla denetlenecek.
İlk bakışta saldırıları Lübnan üzerinde "dondurmaya" yönelik bir girişim gibi görünen bu fikir, gerçekte partinin silahını tamamen tasfiye etmeyi veya etkisizleştirmeyi amaçlayan önceki tüm projelerin başarısızlığını kabul ediyor.
Mısır perspektifinde "stratejik hareketsizlik" kavramı
Mısır'ın bu yaklaşımında "stratejik hareketsizlik" silahı çekip sökmek ya da askeri kapasiteleri bertaraf etmek anlamına gelmiyor; bunun yerine silahı hareketsiz bir caydırıcı unsur haline getirmek ve onu etkinleştirmemek hedefleniyor.
Yani parti cephaneliğini elinde tutuyor, fakat cephaneliği genişletmesi veya kullanması yasaklanıyor; bu yasak yalnızca daha önce belirlenmiş ya da siyasi yollarla yönetilecek olağanüstü hallerde kaldırılabiliyor.
Mısır uzun yıllardır "saha durumunu hiçbir taraf için kesin zafer yaratmayacak şekilde dondurmak, daha geniş bir uzlaşma koşulları sağlanana dek statüyü sabit tutmak" yaklaşımını savunuyor.
Bu yöntem sorunu kökten çözmüyor; fiilen yangını çevrelemek ama söndürmemeye benziyor ve yangın er veya geç yayılacaktır.
Kabul ile reddin arasında: Hizbullah'ın tavrı
Hizbullah'ın direnme eylemlerini kısıtlayacak bir "stratejik hareketsizlik" formülünü kabul etmesini baştan hayal etmek zor, özellikle de Güney Lübnan'a yönelik günlük saldırılar sürerken.
Parti, silahının etkinliğinin harekete geçirilebilirlikten değil, hazır olmasından kaynaklandığı bir doğrultuda hareket ediyor; dolayısıyla silahın sahada aktif olması partinin caydırıcılığının temelini oluşturuyor.
Hizbullah aynı zamanda bölgesel ortamın hassasiyetinin farkında. Parti, açık bir tırmanışın Lübnan'ı denetimsiz geniş çaplı bir savaşa sürüklemesi riskini gözetiyor; bu riski son savaşın ardından istikrarı korumak amacıyla mayınlamaktan kaçınıyor ve partinin pek çok demeç ve tutumunda bu endişe açıkça görüldü.
Bu nedenle Hizbullah Mısır'ın önerisini zorunlu bir anlaşma olarak değil, geçici bir yatıştırma manevrası olarak değerlendirebilir; özellikle öneri "silaha sahip olmanın meşruiğine örtük bir tanıma" içeriyorsa.
Başka bir açıdan bakıldığında bu kavram, Hizbullah'a iç konumunu yeniden düzenleme fırsatı sunuyor. Parti bunu, silahın Lübnan içindeki siyasi hedeflere değil, özellikle "İsrail"in uyguladığı dışsal saldırılara karşı caydırıcılık amacı taşıdığı savını pekiştirmek için kullanabilir; bu söylem iç ve dış aktörler nezdinde partiye avantaj sağlayacaktır.
Ancak işgalci varlık bu teklifi reddedebilir ve ondan korkabilir; zira uzun bir durgunluk partisinin kabiliyetlerini yeniden onarmasına, kendisine zaman ve manevra alanı kazandırmasına hizmet edebilir.
İşgalci varlık, uzun süreli bir ateşkesin Hizbullah'a askeri ve lojistik yapısını yeniden inşa etme, örgütsel bütünlüğünü toparlama imkânı vereceğini düşünerek bu yaklaşımı güvenlik garantisi olarak görmüyor; tam tersine bu teklifi partinin sahadaki ve siyasal konumunu güçlendirmesi için bir fırsat olarak değerlendiriyor ve bu yüzden teklifi bir endişe kaynağı olarak görüyor.
Süregelen saldırılar altında uygulanabilirlik
Bu önerinin sorunu, uygulanabilirliğinde yatıyor. Lübnan günlük bombardımana, güneyde, Bekaa'da ve Dahiye'de yinelenen suikastlara ve hedeflemelere maruz kalırken nasıl "stratejik hareketsizlik"ten söz edilebilir?
Hareketsizlik, "karşılıklı bir sükûnet" durumunu varsayar; tek taraflı bir anlaşma taahhüdü değildir. Oysa işgalci varlık bunu her gün ihlal ederken, "ateşkes"ten söz edenin önce onu dayatması ve işgalci varlığı buna zorlaması gerekir; Lübnanı zorlamak yetmez.
Ayrıca planın söz ettiği "direniş cephaneliğinin geliştirilmesi" meselesini fiilen kontrol etmek mümkün değil; çünkü bu cephanelik bazılarının sandığı gibi merkezi bir yapı değil.
Bireylerin zihinlerinde yer edindikten sonra ayrıştırılması veya etkisizleştirilmesi zor bir ağ niteliği taşıyor.
Silahsızlandırma girişimlerinin başarısızlığı ve yeni bir deneme
Pratikte, bu Mısır önerisi, Hizbullah'ın silahını tasfiye etme projesinin örtük bir başarısızlığının itirafı olarak okunabilir.
2006'dan bu yana ABD ve İsrail ile birlikte bazı Lübnanlı güçler 1701 sayılı kararı partiyi güçsüzleştirmeye dönük bir araca dönüştürmeye çalıştı; ancak gerçeklik, silahla bu kadar kolay başa çıkılamayacağını gösterdi ve savaş "Hizbullah'ı yok etme" hedefine ulaşmadı.
"Stratejik hareketsizlik"e yönelmek, tarafların silahsızlandırmanın mümkün olmadığına ikna olduğunu ve geçici bir dondurmanın kısa vadede elde edilebilecek azami sonuç olduğunu kabul ettiğini gösterir.
Amaç, partinin yeniden saldırılara yanıt vermeye karar vermesinden önce siyasi zaman kazanmaktır; bu, kuzey cephesinde son çatışmaların nasıl hem işgalci varlık hem de bölge için çift taraflı bir yıpranmaya dönüştüğünü gören İsrail'in korktuğu şeydir.
Mısır'ın yaklaşımı biçim açısından yeni görünse de özünde önceki anlaşmalardan farklı değil. Saldırı sürdüğü müddetçe tüm yatıştırma girişimleri patlamaya açıktır.
Bu bağlamda Mısır fikri, işgalci varlığın yalnızca güç dilini anladığı ve onunla yapılan hiçbir anlaşmaya -hatta sıklıkla süslü modern kavramlara- güvenilemeyeceği gerçeğini değiştirmeyecektir.
Çeviri: YDH