Lübnan Özgür Yurtsever Hareketi lideri Cibran Basil, İsrail ile müzakerenin "bir dilenme oyunu olmadığını" belirtti. Basil, direnişin silahının bedelsiz teslim edilmeyecek değerli bir koz olduğunu ve Lübnan'ın egemenliğini koruyacak net taleplerle masaya oturulması gerektiğini söyledi.
YDH - Lübnan Özgür Yurtsever Hareketi lideri Cibran Basil, el-Ahbar gazetesine verdiği mülakatta, İsrail ile müzakerenin "bir dilenme ya da karşılıksız taviz oyunu olmadığını" söyledi.
Basil, bu sürecin Lübnan'ın egemenliğini ve halkının güvenliğini garanti altına alan net talepler ve kozların takasına dayanması gerektiğini belirtti.
Hizbullah'ın silahının değerli bir koz olduğunu vurgulayan Basil, "Bu koz, aşamalı bir müzakere programı dahilinde ve gerçekçi bir bedel karşılığında ele alınmalıdır; karşılıksız bir şekilde peşinen teslim edilmemelidir" ifadelerini kullandı.
Basil, Lübnan yönetiminin ise henüz birleşik bir şartname hazırlamadığını sözlerine ekledi.
Lider, ülkedeki ikili tutumlar ve çelişkili vaatlerin Lübnan'ı "bir akıl oyunları ve bekleme sahnesine" dönüştürdüğünü, bazı siyasi konumları bu ikilemden kurtarmak için savaşa sürüklenme ihtimaline bel bağlandığını ifade etti.
İsrail ile müzakerenin şartları
Müzakerelerin doğrudan ya da dolaylı olmasının bir önemi olmadığını ifade eden Basil, "Bizim için önemli olan kullanabileceğimiz kozlar ve aradığımız garantilerdir" dedi.
Basil, Lübnan'ın müzakereyi ve normalleşmeyi reddeden tarihsel tutumuna rağmen bunu kabul etmesinin bile bir bedeli olması gerektiğini belirterek, "Bu, İsrail'in ateşkesi sürdürme, saldırıları durdurma, esirleri serbest bırakma ve işgal altındaki topraklardan çekilme taahhüdü karşılığında olmalıdır" diye konuştu.
Direnişin silahının Lübnan'ı korumayı amaçlayan güçlü bir koz olduğunu söyleyen Basil, bunun ancak ABD ve BM garantileri karşılığında masaya getirilebileceğini vurguladı ve ekledi:
"Bu konu, ABD ile yapılacak ve Lübnan'ın korunmasını garanti altına alan bir ortak savunma anlaşması veya bir BM Güvenlik Konseyi kararı karşılığında, net ve aşamalı bir programla müzakere masasına konulmalıdır. Bugün önerildiği gibi, hiçbir proje olmadan, sahip olduğumuz her şeyden vazgeçerek ve bizden istenen her şeye boyun eğerek doğrudan müzakereye gitmeyi elbette desteklemiyoruz."
Lübnan hükümetinin bu konuların hiçbirine değinmediğini ve kendi şartlarını belirleyen bir belge ortaya koymadığını belirten Basil, "Asıl sorun Lübnan'da, hatta yönetim içinde bile tek bir duruşun olmamasıdır. Bazılarında silahları teslim etme ve bunun da ötesinde, topraklarımızda kalmaları karşılığında İsrail'e sıfır kazançla her konuda taviz verme arzusu var" dedi.
Hizbullah ile seçim ittifakı mümkün
Hizbullah ile gelecek seçimlerde ittifak yapılıp yapılmayacağı sorusuna Basil, "Bizim daimi ve geleneksel cevabımız, ittifakın çıkarlara ve diğer tarafın isteğine göre gerçekleşeceğidir. Eğer her iki tarafın da yararına olacaksa, partiyle ittifak kurmamızda bir sakınca yoktur" yanıtını verdi.
Böyle bir ittifakın sonuçlarından çekinip çekinmedikleri sorulduğunda ise şunları söyledi:
"Bu ittifakın bedelinin farkındayız ve daha önce bedelini ödedik, aynı zamanda faydalarının da farkındayız. Tekrar ediyorum: Sırf dışarıdan bir taraf bizi tehdit ediyor diye herhangi bir tarafa düşmanlığı kabul etmiyoruz. Tek değişmezimiz, bedeli birkaç milletvekili kaybetmek olsa bile emirleri, dayatmayı ve bağımlılığı kabul etmememizdir."
'Caca, Hristiyanların tek hâkimi olma hayali kuruyor'
Lübnan Kuvvetleri lideri Semir Caca'ya tepki gösteren Basil, "Caca'nın tek bir takıntısı ya da hayali var: Tüm Hristiyanların tek hâkimi olmak. Bu imkânsız hayalinin önünde duran herkesi başarısızlığa uğratmaya çalışıyor" dedi.
Caca'nın kendilerini 16. seçim bölgesini dayatmakla suçladığını hatırlatan Basil, 2017'de çıkarılan seçim kanununun temel amacının Hristiyanların temsilini düzeltmek olduğunu belirtti.
Basil, "O gün partilerin çoğu bunu onayladı ve Lübnan Kuvvetleri lideri Semir Caca bu durumu alkışladı, hatta 16. bölgenin başarısını övdüğü bir basın toplantısı düzenledi" diye konuştu.
Basil, Caca'yı dar seçim hesapları nedeniyle bu düzeltici yoldan dönmekle suçladı.
Total ile yapılan anlaşmaya değindi
Basil, Başbakan Nevaf Selam hükümetinin Total şirketine 8. blokun verilmesi konusunda "Lübnan'ın zenginliğine karşı büyük bir günah işlediğini" ve bu eylemin "nitelikli bir egemenlik tavizi" olduğunu söyledi.
Daha önce İsrail tehdidi nedeniyle bloklarda sismik araştırma yapılamadığını hatırlatan Basil, şu ifadeleri kullandı:
"Sınır sorunu çözüldükten ve TGS şirketi araştırmayı kabul ettikten sonra, Enerji Bakanlığı sırf Total istemediği için şirketten sularımızı terk etmesini istedi! Bu, bakanın zafiyeti ve devlete yapılan şantajdan başka bir şekilde yorumlanamaz. Total liderliğindeki konsorsiyuma karşı değiliz ama şirketin bizim çalışma mekanizmamızı kontrol etmesini reddediyoruz."
Basil, şirketin Lübnan sularında sondaj yapma konusunda istekli olmadığını gösteren işaretler olduğunu belirterek, "Buna rağmen devlet, şirkete 6 yıl boyunca blokta tasarruf hakkı tanıyor ve istediği gibi hareket etme özgürlüğü veriyor. Özellikle en umut vadeden bloklarla ilgiliyken bu ne biçim bir taviz ve dışarıya boyun eğmektir?" diye ekledi.