Hindistan merkezli Observer Research Foundation (ORF) analizi, “Rusya-Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ilişkilerinin son dönemde güçlendiğini” ve bunun “stratejik uyumdan çok pragmatik, konulara dayalı iş birliği” şeklinde şekillendiğini ortaya koyuyor.
YDH- Hindistan merkezli bir düşünce kuruluş olan Observer Research Foundation'da (ORF) yer alan bir analize göre, “Rusya– Körfez İşbirliği Konseyi (KİK )ilişkileri, son dönemde stratejik diyaloglar ve doğrudan uçuşların başlatılmasıyla güçlendi.” Analiz, bu ilişkinin “soğuk savaş dönemine dayanan sınırlı iş birliği mirasına sahip” olduğunu ve günümüzde “stratejik uyumdan çok pragmatik, konulara dayalı iş birliği” olarak anlaşılması gerektiğini vurguluyor.
Analize göre, “Rus İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu’nun başlıca rakibiydi; bu, Arap dünyasının büyük bölümünü kapsıyordu.” Ancak 1917 Bolşevik Devrimi ve Avrupa devletlerinin Ortadoğu’daki koloniler ve nüfuz alanları oluşturması, sınırlı iş birliği için zemin hazırladı. “Vladimir Lenin’in ilk icraatlarından biri, İngilizler ve Fransızlar arasında keşfedilen Sykes–Picot anlaşmasını yayımlamaktı; bu anlaşma, Arap devleti vaadini çelişkiye düşürüyordu.”
Sovyetler Birliği’nin komünist ideolojisi, bölgedeki etkisini sınırladı. Bu durum, 1956’da Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdunnasır’ın, ABD’nin Asvan Barajı teklifini geri çekmesinin ardından Moskova’ya yönelmesiyle değişmeye başladı. Körfez’e giriş ise daha zordu; 1963 Irak darbesi ve Kuveyt’in bağımsızlığı, Sovyetler için sınırlı bir açılım sağladı. Ancak Sovyetler, özellikle Güney Yemen’deki Marksist-Leninist rejime destek ve Umman’daki Zufar Savaşı’na katılım nedeniyle diğer devletlerin gözünde popüler değildi.
Ekonomik İş Birliği ve enerji bağları
Analiz, “OPEC’in kurulmasının, Sovyetler Birliği’nin Körfez’deki etkisini artırmasına zemin sağladığını” belirtiyor. Sovyetler, Suudi Arabistan ile iş birliğini, “küresel petrol piyasasının istikrarını sağlamak” ile sınırlı tuttu. Analize göre, “Suudi Arabistan, İran-Irak Savaşı sırasında, Irak’ın yerine getiremediği yükümlülükleri karşılamak üzere Sovyet müşterilere 1,2 milyar ABD doları değerinde ham petrol sağladı.”
1980’ler ve 1990’larda Moskova, tüm KİK ülkeleriyle diplomatik ilişkilerini kurdu. Analiz, “Putin’in 2003 Irak işgaline karşı sesi, Sovyet döneminin anti-emperyalist Arap politikalarını yansıtıyordu” ifadelerini aktarıyor. Rusya, çok taraflı sistemi korumayı ve süper güçlerin tek taraflı hareketini dengelemeyi stratejik bir zorunluluk olarak gördü.
Bölgesel güvenlik ve terörle mücadele
ORF, “İslam, Rusya’da ikinci büyük din ve Azerbaycan ile Orta Asya’daki beş eski Sovyet devletinde baskın din olarak görüldüğünden, radikal İslamcılığın Rus çıkarlarını tehdit etme potansiyeli yüksek” değerlendirmesinde bulunuyor. Analize göre, Çeçen krizinde “Çeçen ayrılıkçılar, el-Kaide gibi uluslararası terör ağlarından destek aldı ve fonların büyük kısmı Körfez üzerinden geçti.”
Analiz, “Körfez ve Rusya arasındaki terörle mücadele iş birliği, bilgi paylaşımı ve BM çatısı altında çok taraflı girişimleri içeriyor.” ifadelerini vurguluyor.
Küresel rekabet ve yeni iş birliği alanları
Körfez ülkelerinin Afrika ve Orta Asya’daki etkisi artıyor. “Birleşik Arap Emirlikleri, Afrika’da Avrupa Birliği, Çin ve ABD’den sonra dördüncü büyük sermaye kaynağı konumunda.” Rusya da Afrika’da önemli bir aktör. Sudan örneğinde, “Rusya, Sudan Silahlı Kuvvetleri’ni destekleyerek, Afrika’daki ilk deniz üssünü kurma izni aldı ve bölgesel koridorlardaki varlığını güçlendirdi.”
KİK ülkelerinin, Orta Asya’da da etkilerini artırdığını belirten analize göre, bu durum, “bölgenin Rusya ve Türkiye’ye bağımlılığını azaltabilir.”
Ekonomi, turizm ve kültür iş birliği
Analiz, “Rusya-KİK ilişkileri ekonomik, turizm, eğitim ve kültür alanlarında genişlemeye devam ediyor; ticaret 2021-2024 arasında yedi kat arttı” ifadelerini aktarıyor. 2021’de ticaret hacmi 7,6 milyar ABD doları iken, artışın önemli kısmı “Batı tarafından yaptırımlar uygulanan ucuz Rus petrolünün Körfez tarafından ithal edilmesine” dayanıyor.
Public opinion da iyimser; 2025’teki Suudi anketine göre, “katılımcıların yüzde 57’si Rusya ile iyi ilişkilerin sürdürülmesini önemli buluyor.”
Rusya-Ukrayna savaşı ve çok taraflı arabuluculuk
Analiz, “Ukrayna savaşı, KİK ülkelerinin hem insan hem ekonomik olarak Rusya ile ilişkilerini güçlendirdi” değerlendirmesini içeriyor. KİK ülkeleri “tarafsız kaldı, savaş nedeniyle göç eden insan ve şirketleri ağırladı ve Rus petrolünü ithal edip yeniden ihraç ederek ekonomik fayda sağladı.”
ORF analizi, “Rusya ile devam eden ilişkiler, Körfez’in çok taraflılık stratejilerini destekliyor ve onları tarafsız arabulucular olarak güçlendiriyor.” yorumunu yapıyor. KİK, “esir değişim anlaşmalarını kolaylaştırdı ve Suudi Arabistan, ABD-Rusya savaş görüşmelerinin ilk turuna ev sahipliği yaptı.”
Çok taraflı kurumlar ve gelecek perspektifi
Analiz, “Dünya yeni bir küresel düzene geçerken, Rusya KİK için BRICS gibi çok taraflı kurumlarda bir ortak olarak hizmet veriyor.” ifadelerini aktarıyor.
2024’te BAE BRICS’e katıldı, Suudi Arabistan ise davet aldı ancak üyeliği hâlâ değerlendiriyor. Analize göre, “KİK ülkeleri Şanghay İşbirliği Örgütü ile de diyalog ortaklığı sürdürüyor ve Rusya ile Avrasya Ekonomik Birliği üzerinden gelecekte serbest ticaret anlaşmaları yapabilir.”
ABD hâlâ Körfez’de baskın güç konumunda ve “Rusya, etkisini sınırlı şekilde dengeleyebilir.” Ancak ilişkiler “sürekli genişleme eğiliminde ve fırsatlar her zamankinden daha büyük görünüyor