IŞİD'le mücadelenin görüşüleceği Colani'nin ABD ziyaretinde yıllardır bu konuda Amerika'ya hizmet veren SDG'den hiç kimseye yer verilmemesi tartışma yarattı.
Bir el-Kaide militanı olarak yılardır Amerika’nın terör listesinde yer alan Ebu Muhammed Colani, ABD Başkanı Donald Trump tarafından Suriye’nin geçici cumhurbaşkanı sıfatıyla Beyaz Saray’a davet edildi.
Amerikan rejimi daha önce terörist diye nitelediği birini ilk defa kabul etmiyor. Bu yüzden de bu ziyaretle ilgili olarak tartışılan konu Colani’nin teröristlikten aklanıp Beyaz Saray’a davet edilmesi değil; Colani’den çok daha önce Amerika’ya hizmet eden Suriyeli Kürtlerden hiç kimsenin bu ziyarette yer almaması.
Halbuki Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Tomas Barrack, Suriyeli Kürtlerin Colani rejimiyle birleşmesi için çalışmalar sürdürüyor.
Bu yüzden Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi (AANES) temsilcilerinin Şam’ın resmî heyetinden tamamen çıkarılması haftanın en önemli siyasi ve medya tartışmalarından birine dönüşmüş durumda.
9 Kasım’da başlayan Colani’nin ziyareti, Washington’ın IŞİD karşıtı uluslararası koalisyon çerçevesinde Geçici Suriye Hükümeti ile güvenlik ilişkilerini yeniden tanımlama planının bir parçası olarak görülüyor.
Al-Monitor’un 8 Kasım 2025 tarihli haberine göre, Colani’nin Beyaz Saray’daki görüşmelerinin ana gündemi, Şam’ın resmen bu koalisyona katılması ve Suriye’nin askerî işbirliği ile savunma yapısının yeniden düzenlenmesi için yeni bir hukukî çerçevenin oluşturulması.
Ancak bu ziyaretin perde arkasında, son on yıl boyunca ABD’nin IŞİD’e karşı savaşta en önemli müttefiki olan Kürtlerin yokluğu, basit bir protokol tercihinden çok daha fazlasını ifade ediyor. Şam’ın yavaş yavaş merkezî modele geri dönüşünün ve Kürtlerin resmî Suriye diplomasisinden dışlanmasının bir işareti olarak görülüyor.
Suriye heyetinin yapısı ve kuzeydoğu özerk yönetiminin dışlanma nedenleri
Rudaw’ın 8 Kasım 2025 tarihli haberine göre, Geçici Suriye Hükümeti’nin resmî heyet listesi 8 Kasım akşamı yayımlandı. Listede savunma, dışişleri ve ekonomi bakanları ile birlikte Amerika’nın Suriye ve Lübnan Özel Temsilcisi Tom Barrack’a yakın birkaç danışman bulunuyordu. Ancak nihai listede, ne Özerk Yönetim’den herhangi bir temsilciye ne de Suriye Demokratik Güçleri (SDF) komutanlarına yer verildi.
Geçici hükümete yakın kaynaklar, Al-Monitor’a (8 Kasım 2025) yaptıkları açıklamada, heyetin bileşiminin “Türkiye de dahil olmak üzere bazı bölgesel aktörlerle koordinasyon içinde” belirlendiğini ifade etti.
Buna karşılık KurdPress, Şam’daki Özerk Yönetim temsilcisi “Adil Kerim Ömer”in şu sözlerini aktardı: “Kürtlerin Suriye heyetinden çıkarılması gerçekten üzücü. Yıllarca koalisyonla birlikte IŞİD’e karşı ön saflarda savaştık. Washington’daki görüşmelerde sesimizin duyulmasını bekliyorduk.”
Kürtlerin tepkisi: siyasi itirazdan diplomatik mesajlara
Kürt temsilcilerin resmî heyetten çıkarılması, Kürt partileri ve kurumlarından hızlı tepkilere yol açtı.
Hawar News’in 7 Kasım 2025 tarihli haberine göre, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi yayımladığı açıklamada şunları belirtti:
“Mart 2025’te başlayan entegrasyon söylemi askerî düzeyde ilerlemiş olsa da siyasi düzeyde durmuş durumda. Şam’ın diplomasisinden Kuzeydoğu’nun dışlanması, geçici hükümetin gerçek bir ortaklığa hâlâ inanmadığını gösteriyor.”
Ayrıca ‘Suriye Gelecek Partisi’ Genel Meclis üyesi Ahmed el-Halef, ANHA’ya (7 Kasım 2025) verdiği röportajda bu adımı “10 Mart mutabakatının ruhunun ihlali” olarak nitelendirdi ve Kuzeydoğu’nun devre dışı bırakılmasının sahadaki gerginliklerin geri dönmesine yol açabileceği uyarısında bulundu.
Aynı gün SDF Genel Komutanı “Mazlum Abdi” X’teki resmî hesabında şu mesajı paylaştı: “Suriye’nin istikrarı ve IŞİD’le mücadele için yapılan her çabayı destekliyoruz ancak kalıcı istikrar, Suriye’nin tüm halklarının katılımı olmadan mümkün değildir.”
Kamışlı ve Haseke’deki Kürt kaynaklar da Rudaw’a (9 Kasım 2025) yaptıkları değerlendirmede, bu kararın “Şam’ın Kürtlere duyduğu güvensizliğin göstergesi” olduğunu ve bunun muhtemelen Kürt güçlerinin merkezi orduya entegrasyon sürecinin yeniden gözden geçirilmesine yol açacağını ifade ettiler.
Washington’ın tutumu ve Batı medyasının değerlendirmeleri
The Washington Post’un 8 Kasım 2025 tarihli haberine göre, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri Trump yönetiminin şu aşamada Kürt temsilcilerle resmî müzakerelere katılmak istemediğini, bunun “Türkiye’ye ve Şam’ın Arap müttefiklerine olumlu bir mesaj göndermek” amacıyla alındığını ifade etti.
Bununla birlikte bu yaklaşım, Amerika’daki bazı siyasi çevrelerde tepkiye yol açtı. BBC Arabic’in (8 Kasım 2025) aktardığına göre, Senatör Tom Malinowski şu uyarıda bulundu:
“Kürtleri Suriye’nin siyasi sürecinde görmezden gelmek stratejik bir hatadır. Onların olmadığı bir ortamda kalıcı istikrar mümkün değildir.”
Reuters’ın 8 Kasım 2025 tarihli haberine göre, Trump ile Colani’nin görüşmesinin resmî gündemi üç başlıktan oluşuyordu:
1. Güvenlik koordinasyonu ve Şam’ın IŞİD karşıtı koalisyona katılımı
2. Yeniden inşa ve mültecilerin geri dönüşü
3. Suriye yönetiminde adem-i merkeziyetçi modelin tartışılması
Ancak bu maddeler arasında Özerk Yönetim’in katılımına dair herhangi bir bölüm bulunmuyordu.
Stratejik analiz: entegrasyon mu yeniden tekel kurma mı?
Arab Center Washington DC’nin (9 Kasım 2025) de aralarında bulunduğu Batılı analiz merkezlerinin değerlendirmelerine göre, Şam entegrasyon projesini yeniden tanımlıyor. Bu yeni yaklaşım, Kürt güçleriyle askerî işbirliği çerçevesini korurken onları siyasi karar alma süreçlerinin dışında bırakmayı hedefliyor. Bu durum, tepeden yönetilen bir tür “kontrollü entegrasyon” anlamına geliyor ve gerçek bir yakınlaşma yerine Suriye’de yeni bir kırılma riskini artırıyor.
Aynı doğrultuda Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi (SOHR) kaynakları (8 Kasım 2025), bazı SDF saha komutanlarının, “Şam’ın gerçek siyasetinin ortaya çıkması” için Suriye Savunma Bakanlığı ile askerî koordinasyon sürecinin geçici olarak askıya alınmasından söz ettiklerini bildirdi.
Sonuç
Colani’nin IŞİD karşıtı uluslararası koalisyona Şam’ın resmî katılımını görüşmek üzere gerçekleştirdiği Amerika ziyareti, her ne kadar Suriye’nin Batı ile ilişkilerinin normalleşmesi yönünde bir adım olarak sunulsa da fiiliyatta merkez ile kuzeydoğu arasındaki uçurumu daha da derinleştirdi.
IŞİD’le savaşta koalisyonun ana omurgasını oluşturan Kürtler bugün Şam–Washington diplomasisinin kıyısına itilmiş durumda. Resmî heyetten çıkarılmaları yalnızca entegrasyon mutabakatlarının ruhuyla çelişmiyor, aynı zamanda entegrasyon projesinin siyasi meşruiyetini de sorgulatıyor.
Rudaw’ın 9 Kasım 2025 tarihindeki haberinde bir Kürt analistin söylediği gibi: “Kuzeydoğu olmadan Suriye’nin geleceği hakkında karar veriliyorsa o artık ulusal bir diyalog değildir, krizin yeni bir biçimde yeniden üretilmesidir.”
Bu koşullar altında karar alma sürecinin Kuzeydoğu’nun katılımı olmadan devam etmesi, entegrasyon projesini Suriye’nin yeniden inşasına giden bir yol olmaktan çıkarıp etnik ve siyasi bölünmeleri yeniden üreten bir araca dönüştürebilir. Böyle bir bölünme ise Suriye’nin istikrar geleceğini bir kez daha tehlikeye atabilir.